KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, çok değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

AR-GE reform paketinin, tümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Ben, maddelerden ziyade yöntem konusunu gündeme getirmek istiyorum Sayın Bakanım.

Sizin, AR-GE çalışmalarıyla ilgili, özellikle sanayi kuruluşlarına verdiğiniz sunumlar, sivil toplum örgütlerine, odalara, AR-GE paketiyle ilgili verdiğiniz bilgilerden dolayı sizi tebrik ediyorum. Keşke bütün arkadaşların yaptığı eleştiriler doğrultusunda bize de bir hafta önce bu paket sunulsaydı, biz de katkı vermek için çalışsaydık. Sevgili Vekilimiz Hasan Bey, özellikle katkı koymamızı istedi ama konuşmasına baktığım zaman, işte, sadece eleştiri değil, sadece siyaset değil destek vermemizi istedi. Ama, sizin de gördüğünüz gibi, işleyişe baktığımız zaman bize daha önce gelen bilgiler yok. Biz de on saat önce veya on beş saat önce bu bilgileri topluyoruz.

Sayın Bakanım, öncelikli olarak eğer biz AR-GE paketi adı altında üretime dayalı sanayinin altyapısı olan geliştirmeye, teknolojiye destek vereceksek biz sanayi, üniversite, devlet işbirliği adı altında bir program hazırlayacaksak ben öncelikli olarak genel bakmak istiyorum. TÜBİTAK, KOSGEB ve bunun yanında bu projeyi yürütecek bir, Türkiye'de eksik olan, Cumhuriyet Halk Partisinin de önerdiği, marka tasarım enstitüsü kurularak ve aynı zamanda veri bankası... Biz teşvik veriyoruz, AR-GE paketi diyoruz, işte şu desteği vereceğiz, bu desteği vereceğiz diyoruz ama karşılığında ne aldık? Ne gibi katkılar bize sağladı? Bu yatırımların bize verimliliği nedir bunu bilmiyoruz. Siz de özellikle şu kadar AR-GE'ye yatırım yaptık diyorsunuz, yüzde 1, ama ne kadar verim aldığınızı bilmiyorsunuz.

Onun için, ben bu tasarının, özellikle Bakanlığınıza ve Bakanlar Kuruluna tanınan aşırı yetkiler değil... Denetim verimliliği, analizleri açısından teşvik projeleri, belli şirketlere, kişilere ya da akademisyen kadrolarına verilebilir diye düşünüyorum. Açık, özellikle Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler, bu projenin TÜBİTAK, KOSGEB tarafından yürütülmeli ve Bakanlık da denetim görevi almalı ve veri analizlerini takip etmeli diye düşünüyorum. Yıllardan beri süslü cümleler, süslü projeler, uygulamalarda yıllar içinde görüyoruz, hep işte, "AR-GE teşviki", "sanayi teşviki" adı altında sürekli yeni paketler, yeni programlar aslında Türkiye'de gündeme geliyor ama uygulamalara baktığımız zaman, hiçbir zaman bir mesafe almadık bu gibi desteklerden. Öncelikli olarak, bize göre, pazar araştırmaları yapılmalı, projelere destek devlet verecekse "AR-GE teşviki" adı altında haksız rekabeti önlemek için öncelikli olarak, üretici için o gün ne üretiyorsanız pazar araştırmaları yapılmalı, "Neden?" derseniz, haksız rekabeti sağlayabilir, yapacağınız AR-GE desteklerin, özellikle aynı marka üzerinde çalışan, aynı markayı üreten firmalar açısından haksız rekabeti getirebilir. Sanayimiz son dönemlere baktığımız zaman, özellikle iktidar partili arkadaşlarımız sürekli ihracattan bahsediyorlar, sevgili arkadaşlar, bir defa, bizler eğer burada gerçekten Türkiye'nin ayağa kalkması açısından sanayiyi destekleyeceksek, bu gibi AR-GE paketleri getireceksek samimi olmamız gerekiyor. Son yıllarda, Türkiye'ye baktığınız zaman, inşaata dayalı, ranta dayalı ekonomi politikaları üzerine yoğunlaşmış. Onun için, biz samimi olacaksak, ihracatın büyüklüğünü gündeme getireceksek nüfusumuzun ne kadar arttığını da gündeme getirmeliyiz, büyümenin bu süreç içerisinde ne kadar ne olduğunu görmemiz gerekir, özellikle işsizliğin ne kadar arttığını görmemiz gerekir, yoksulluğun gün geçtikçe ne kadar arttığını görmemiz gerekir yani bir bütün bakmak lazım, zaten ithalatı hiç konuşmuyoruz, onu hiç konuşmuyoruz; konuşmamıza da gerek yok. Onun için, biz eğer burada bir şeyler üreteceksek öncelikli olarak sanayi kuruluşlarının ihtiyacını tespit edip, samimi olarak burada tartışıp, eksikler nelerdir, yetkileri kimlere verebiliriz, ne gibi teşvikler, ne gibi yasal düzenlemeler getirebiliriz... Bunun yanında AR-GE destekleri adı altında Bakanlık kanalıyla değil, özellikle bizim Türkiye'de gurur duyduğumuz, kurulduğunda TÜBİTAK kanalıyla, KOSGEB kanalıyla, hatta yeni işte, teknolojinin gelişimiyle birlikte bizim önerdiğimiz marka tasarımı enstitüsü kurularak bunun üzerinden uygulamamız gerekiyor yani Bakanlığın, Bakanlar Kurulunun sadece denetim görevi alması gerektiğini ben düşünüyorum.

Sayın Bakanım, önerilerin 5'inci maddesi var, özellikle bunu size sormak istiyorum: "Firmaların ortak proje yapımları sağlanmaya yönelik rekabet öncesi iş birliği..." diyorsunuz, rekabet öncesi iş birliği. "Proje modelini hayata geçirilerek bu projelere vergisel ve hibe destekleri verilmesi..." diyor. Buradaki hibenin özellikle bir çelişkili bir cümle olduğunu düşünüyorum yani hibenin rakamının belirlenmesi gerektiğini. İşte, bir maddede yine "Kira bedellerinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi..." Orada da rakamın belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum yani "Şu rakama kadar Bakanlar Kurulu yetkisinde olması gerektiğini..." diye açıklık getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Buradaki rahatsızlığımın ana sebeplerinden birisi sizin Saab projeniz, özellikle, gururla "Millî otomobilimiz olsun." diyorsunuz, katılıyorum size, Saab projesinin işleyişinin yanlış olduğunu iddia ediyorum, eğer biz Çin malı bir platforma 40 milyon euro para vereceksek bunun açıklık içerisinde... Yani bunun bir raporu olması gerekiyor, kimler tarafından hazırlandığının, bu paranın hangi kaynaklardan verildiğinin açık bir şekilde ortaya konulması gerekiyor çünkü eğer biz otomobilde Türkiye'de gerçekten, baktığınız zaman, bir markayız, evet, kendi markamız yok ama üretim alanına baktığımız zaman biz markayız. Eğer biz otomobil yapacaksak öncelikli olarak pazar araştırmasını yapıp o raporu hazırlamalıyız ve bu raporu kimler tarafından hazırlatmalıyız diye açıklık getirmeliyiz buna diye düşünüyorum çünkü biz bu pazarda dünya devleriyle rekabet edeceğiz. Çok iyi bir araç yapabilirsiniz. Demin bir milletvekili arkadaşım işte, "Çok iyi ustalarımız var, gerçekten, istediğiniz şeyi üretebilirler." diye. Ben şunu söylüyorum: Evet, çok iyi ustalarımız var, bir kaportacı da bir araç yapabilir. Bugün Türkiye'de bir kaportacı da bir araç yapabilir. Ben yirmi yıl önce Anadol taksilerini kesip kamyonet yaptım. Bu Türk markası olmaz, bununla rekabet edemezsiniz. Onun için, ben bu 40 milyon euronun neye göre verildiğini ve bu raporu sizlere kimlerin hazırladığını ve aynı zamanda bunun pazar araştırılması yapıldığını mı... Yaklaşık olarak 1 milyar euro olduğundan bahsediyorsunuz yapılacak yatırımın, 1 milyar euroyu Türkiye'de hangi firmaların bu alanda yatırım yapabileceğini, devletin bunun neresinde olacağını, yani rekabet öncesi iş birliği projesi modeli diye düşünüyorum ve aynı zamanda, bunu hangi markalarla yapacağız, nereye satacağız? Türkiye pazarıyla sadece millî, yerli araç diye Türkiye pazarına yapacağımız araçlarla bu aracın sadece üretimde kâr edeceğini düşünmüyorum, buna biraz daha açıklık getirmenizi istiyorum.

Tasarıyı genel olarak destekliyoruz. Genel olarak, maddelere baktığımız zaman, verimli ve aynı zamanda, gerçekten, sanayimize katkı koyacak bir tasarı ama bunun yöntem olarak yanlış olduğunu düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.