| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4849) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .01.2023 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle, iktidarı destekleyen AKP ve MHP temsilcilerinin burada bulunmamasını doğru bulmuyorum yani çünkü biz onları ikna etmek için konuşuyoruz daha çok. Yani biz eksikleri söyleyeceğiz, biz yalnızca bürokratlara eksikleri söylemeyeceğiz, milletvekili arkadaşlarımıza söyleyeceğiz ki çoğunluğu etkileyelim ve karar değiştirelim. Böyle bir oturumun bu şekilde devam etmesini doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar, biz kamuda adaleti sağlamaya çalışıyoruz, öyle değil mi? Biz bir adalet kurumuyuz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, ülkede her konuda adaleti sağlamak için burada mücadele veriyoruz. Ancak baktığımızda, ben bütün arkadaşlara soruyorum, bütün vekil arkadaşlara soruyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir çalışma adaleti var mı? Bir çalışma barışı var mı Sayın Vekilim? Şurada bize çay getiren arkadaşlara sorun, 10 çeşit statü bulursunuz, 10 çeşit maaş bulursunuz; böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Çeşitli kurumlardan gelmişler, hepsi, her gün bizimle konuşuyorlar: "Ya, Vekilim, ben aynı işi yapıyorum hatta daha fazla çalışıyorum, şu arkadaş benden 2 misli daha fazla maaş alıyor." diyor. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? "Eşit işe eşit ücret" diye bir ilke vardır biliyorsunuz ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz bu adaleti sağlayamıyorsak Sayın Başkan, dışarıda nasıl sağlayacağız? Bakın, bize hizmet eden, bizimle birlikte çalışan daha doğrusu danışmanlarımız... Şimdi arkadaşlar, farkındasınız değil mi, danışmanlarımız bizlerin iki dudağı arasında? Yani danışmana milletvekili "Gel." diyor, geliyor. "Arkadaş, ben senle çalışmak istemiyorum." dediği gün danışman işsiz; böyle bir şey olabilir mi? Artı, danışmanı işsiz bıraktığı gibi, iş güvencesi olmadığı gibi, tazminatı da yok. Yani danışman sekiz yıl çalışmış, beş yıl çalışmış, milletvekili "Ben seninle çalışmak istemiyorum." diyor, bir yazı yazıyor, işi bitiyor ve tek kuruş da tazminat alamıyor; böyle bir şey kabul edilebilir mi? Hani siz kamuda adaletten bahsediyorsunuz; hadi buyurun, sizin de danışmanınız var, sizin danışmanınız bu talepte bulunmuyor mu size Sayın Vekil? Niye peki bu ifadeyi bu taslağa yansıtmadınız? Kamuda adaletten bahsediyoruz, barıştan bahsediyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz kamucu bir ekonomiyi savunuyoruz ve temel hizmetlerin de kamu eliyle verilmesini savunuyoruz. Rıdvan Vekilimin söylediği gibi, kamuda neoliberal politikalarla "Ya, bırakalım özel sektör yapsın sağlığı, eğitimi." dendi ama bakın, dünya da kamucu bir ekonomiye dönüyor ve biz de dönmek zorundayız. Şunu söyleyeyim: Çok daha fazla kamuda istihdam etmek zorundayız artık; 4 milyon kamu çalışanı Türkiye için çok az bir rakamdır, çok azdır, daha fazla artırmamız gerekiyor; daha fazla öğretmen, daha fazla sağlık emekçisi istihdam edeceğiz ama hangi şartlarla istihdam edeceğimizi siz söylüyorsunuz Sayın Vekilim, diyorsunuz ki: "3+1 kuralı." Şimdi, size sorarım: 3+1'le gelenler ile diğer noktada atamayla gelenler aynı statüde mi oluyorlar? Hayır, olmayacaklar; belli farklılıklar var, bunları Rıdvan Vekilimiz söyledi. Belli hak kayıpları var, bu hak kayıplarını giderecek düzenlemeleri bu torba yasaya yansıtmamız gerekiyor. Mesela "aile birliği" kavramını mutlaka eşitlememiz gerekiyor bu "3+1" kuramına. Eğer ki geri kalmış bölgelerle ilgili çalıştırma konusunda sıkıntılarımız varsa bunu başka yöntemlerle çözmeye bakalım ama "3+1" yöntemiyle bir mecburi hizmet gibi "Aile birliğini dahi sağlamam ben senin." demek vicdansızlıktır; bunu kabul etmiyoruz. "Ya, bunun kötü uygulamaları var efendim, ben bu yüzden böyle yapıyorum." denmesi kabul edilemez. Aile birliği esastır, mutlaka bununla ilgili bir çözüm bulması bu Meclisin görevidir. O yüzden bir hafta daha çalışalım bunu diyorum. Yani bu düzenleme sonucu 30 bin aile parçalanmış olacaksa bu çok kötü bir şeydir. Ana babasından ayrı ayrı yaşayan çocukların var olması vicdanlarımızı sızlatması gerekir; bu, kabul edilemez.
Sağlık personelinin bu mazeret meselesiyle ilgili sıkıntılar var yani mazeret konusunda ne diyoruz? Hâlihazırda görev yapan sağlık personeli lisans eğitimi için mazeret ataması yapabilmekteyken 3+1'le gelenlerin bu mazeret konusunu öne süremeyeceklerini söylüyorsunuz, bu da gerilemiş yani eşitlik ilkesine sığmayan bir düzenlemedir.
Sonra, bu kademe ilerlemesi durumuyla ilgili burada "kademe ilerlemesini durdurma cezasını gerektiren bir fiil olduğunda" diyorsunuz. Bu, 3+1'lerde gene geri bir uygulama var ve burada sözleşmeli personelin görevine son verileceği düzenleniyor ve memurlardan farklı olarak sözleşmeli personelin aleyhine bir düzenleme yapılıyor. 3+1'lerle sözleşmeli personelin aleyhine bir durum söz konusu, bunun da düzeltilmesi için mücadele etmemiz gerekir.
Bunun gibi pek çok şikâyet var ve Sayın Vekilim, vallahi bizim telefonlarımız susmuyor, sizin telefonlarınız herhâlde daha fazla çalışıyordur tahmin ediyorum çünkü bu teklifi getiren kişi... Ya telefonunuzu kapattınız ya da telefonlarınızın susmuyor olması lazım, bilmiyorum sessize mi aldınız şu anda? Bize yüzlerce mail geldi, yüzlerce telefon geldi ve pek çok sayıda görüşme talebi geldi ve pek çoğu burada ve bu kişiler diyorlar ki: "Bizim şu hakkımız gasbediliyor." İşte, aile birliği konusundaki şikâyetler ve yalnızca bu değil, "bu düzenlemenin içinde kalanlar" ve "dışında kalanlar" diye bir düzenleme var yani bu düzenlemeyle sözleşmelilerden kadroya geçenler olacağı gibi geçemeyenler de olacak ve bunların sayısını da şu anda bilmiyoruz, bunu siz bize söyleyeceksiniz.
Bakın, size bir örnek vereyim... Millî Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcımız burada yok. Sağlık Bakan Yardımcımıza teşekkür ediyorum tabii ki ama Eğitim Bakanlığımızdan da umarım bir Bakan Yardımcımız gelir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Baktık, önemli bir kısmı şehir dışında, bir arkadaşımız yetişmeye çalışacak.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam.
Yani şurada çok önemli bir düzenleme yapıyoruz ve Millî Eğitim Bakanlığında ek ders veren on binlerce sözleşmeli öğretmen bu düzenlemenin dışında kalmış. Ben size soruyorum Sayın Vekilim, Bakan Yardımcımız burada yok, Bakan da yok: Niçin dışarıda bıraktınız? Ya, diyorsunuz ki: Arkadaş, bunlar yalnızca ek ders veriyorlar, ek ders verip gidiyorlar. Niye böyle bir düzenleme yapıyoruz? Niye sözleşmeli olarak ek ders verdiriyoruz da kadrolu olarak verdirmiyoruz? Mesela okullarımızın ihtiyacı var değil mi? "200 bin öğretmen açığımız var." diyor Millî Eğitim Bakanı. Bunu neyle karşılıyorsunuz? Böyle ek ders veren sözleşmeli kadrolarla karşılıyorsunuz ve bunları da bu kadro düzenlemesinin dışında bırakıyorsunuz. Ya, neden biz iyi bir planlamayla bu öğretmenlerimizi kadroya alıp kadrolu olarak çalıştırmıyoruz? "200 bin öğretmen açığı var." diyor Eğitim Bakanlığı. E, burada 70-80 bin dışarıda kalan sözleşmeli ek ders veren öğretmen var, onları da kadrolu yapalım. Okullarımızın ihtiyaçlarına göre, belki bu bölgedeki okullarda, yalnızca bir okulda ihtiyaç yoktur, 3 okulda birden hizmet verir, bölgedeki birkaç okula birden hizmet verir ve kadrolu olarak çalışır. Neden güvenceli çalışma yöntemine geçmiyoruz bu öğretmenlerde?
Bakın, taşeronlaştırma... Kamuda, kamu personelde gerçekten gedik açan bir konudur. Belediyeler... TÜM BEL-SEN burada. Belediyelerde taşeronlaşma her yerde yayılmış, kanser gibi. Ya, çöp toplama kamusal bir hizmet değil mi? Dünyanın her yerinde böyledir. Bütün belediyeler şirketler üzerinden topluyor çöplerini. E, şimdi, çöplerini şirketler üzerinden toplayan bu kamu emekçilerine niye sözleşme hakkı tanımıyoruz biz, niye kadro hakkı tanımıyoruz? Neden? Ulaşım hizmetlerini şirketler üzerinden yapıyor bazı belediyeler, çoğu belediye böyle yapıyor. Ya, bir belediye hizmeti, düşünün ki, öğretmen az, çok... Olmaz böyle bir şey, ulaşım sonsuza kadar devam edecek bir hizmettir, çöp toplama sonsuza kadar devam edecek bir hizmettir. Hadi, bilişimde anlarım, diyelim ki çok teknik bir konudur, belediyenin çok geçici olarak bir sözleşmeye ihtiyacı olur, bilimsel bir konudur, teknik bir konudur, orada geçici bir sözleşme yapılabilir ama çöp toplama ilelebet olacak bir şey, ulaşım hizmeti ilelebet olacak bir şey. Şimdi, bunları da belediyeler şirketler üzerinden yapıyorsa biz buna "Devam." mı diyeceğiz? "Ya, sen belediye, devam et, taşeronlaşmaya devam et." Asgari ücretten çöp toplatsın belediye, e, biz de buna yol verelim diyeceğiz Meclisin vicdanlı vekilleri olarak, öyle mi? Ben, sizi vicdanlı bir milletvekili olarak biliyorum. Niye bu meseleyi bu işin içine dâhil etmedik? Niye bu işe bir yasak getirmiyoruz? Niye taşeronlaşmanın, bu belediyelerdeki, diğer kamu kuruluşlarındaki bu taşeronlaşmanın önüne geçecek düzenleme yapmıyoruz? Bunlar ihtiyaç ya, bunlar sonsuza kadar devam edecek hizmetler.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, süreniz doldu, maddelerde daha detaya girebilirsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkanım, bende sekiz dakika yirmi beş saniye gözüküyor kayıtta, bakabilirsiniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devam edin, bir dakika daha devam edin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, değerli arkadaşlar, kamuda, güvenceli çalışmayı, sosyal hakları ve eşit işe eşit ücret ilkesini esas alan bir personel reformu yapmamız gerekiyor, net. Ve kamucu anlayışla, hangi hizmetlerin kamu hizmeti olması gerektiğini ve bunların sürekli kadroda çalışması gerektiğini, hangi hizmetlerin de kamu dışında olması gerektiğinin ayrımını yapmamız gerekiyor Sayın Vekilim. Yani kamu hizmetiyse ve süreklilik arz eden bir hizmetse bu mutlaka kadrolu yapılmalı. Taşeronlaşmaya, şirketleşmeye, güvencesiz çalışmaya karşıyız ve bunu başarabiliriz kamu olarak, böylece de kamuda çalışma barışını yaratabiliriz. Şu anda çalışma barışı yok, yani diyelim ki bir belediyede aynı işi yapan kadrolu bir çöp temizlik işçisi 20 bin lira maaş alabilirken başka bir belediyede 8.500 liraya çöp topluyor. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Kabul edilemez. Kamunun bütün kurumları için bunu söylüyorum, bunlar kabul edilemez. Bu açıdan benim önerim -tekrar Sayın Başkana öneriyorum- bu yasa teklifini lütfen -şimdi de askıya alabiliriz- bir hafta daha çalışalım Sayın Başkan. Gerçek anlamda bir kamuda personel reformunu çalışalım ve bir daha da... Bakın, bazı ülkeler kamu personel reformunu yapıyorlar ve elli yıl, altmış yıl bir daha tartışmıyorlar; böyle örnekleri var Sayın Başkan, elli yıl önce, altmış yıl önce yapılan kamu personel hukukuyla çalışmalar devam ediyor ama bizde... Göreceksiniz. eğer bu düzenlemeyi böyle geçirelim, yeni dönemde, yeni yasama döneminde çok hızlı bir şekilde bu konular yeniden ele alınacaktır. O açıdan, bu meselenin bu şekilde geçiştirilmesini kabul etmiyoruz ve bu metninin daha derinlemesine tartışılmasını öneriyoruz.