İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani bunun esprisi olmaz ki. Kaldı ki dine imana karşı olanı tarihî süreç içerisinde herkes bilir yani insanları ibadetlerinden uzak tutanlar, "dindar" diye fişleyenler, bunların hepsini biliyoruz; dahası, daha önce siz bunları kayda geçmiştiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dine imana karşı olanları kim biliyor? Ben bir seni biliyorum. Yani ne diyeceğiz şimdi, nasıl yapacağız bunu?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dine imana karşı olanlar...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne kadar haklı gönderme yapmışım, ne kadar haklı gönderme yapmışım. Bak, nasıl haklı çıktım yani.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen daha önce "Dine imana karşılar." diye dediklerinle şu anda aynı safta yürüyorsun; bırak şimdi sen bunları, herkes her şeyi biliyor. Elhamdülillah, biz dinimizle iftihar ediyoruz, dindarları da bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olarak görüyoruz, sen bırak onları ya.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, niye bırakayım? Sen bırak.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ve herkese ama biz herkese, toplumun her kesimine saygıda gani bir gönül taşıyoruz, sizin gibi "öteki" kavramını dilimize ya da gönlümüze koymadık. Bizim için şu ülkede yaşayan kim varsa herkes birinci sınıftır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Görüyoruz görüyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii ki öyle ama din düşmanlarını da millet çok yakından tanıyor, biliyor; sen bırak onları!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Görüyoruz görüyoruz. Milletin yarısına düşman hukuku, hain hukuku uygulayanları görüyoruz. Milletin yarısına düşman hukuku uyguluyorsunuz, görüyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, çok teşekkür ediyorum İbrahim Bey.