| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı e) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 08 .02.2016 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; görüşmekte olduğumuz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2016 bütçesinin ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Bakanım, sizin başında olduğunuz gümrük idareleri ve Rekabet Kurumu gerek ekonomik gerekse güvenlik ve güvenilirlik açısından bir ülkenin en önemli kurumlarındandır. Bu sebeple çok iyi yönetilmeleri gerekmektedir. Ama maalesef ülkemizde yaşadığımız ve geriye doğru baktığımız on küsur yılda bunun başarılamadığını görmekteyiz. Yanlış dış politikalar sebebiyle sınır kapılarımız âdeta kevgire dönmüş, güney sınırlarımızda güvenlik olmadığı gibi, kimin girdiği, kimin çıktığı belli olmayan bir durumda yaşamaktayız. Bu ortamda sağlıklı, şeffaf ve vergilendirilebilir bir ticaret anlayışıyla ülkeyi yönetmek mümkün müdür? Ülkede yaşanan kaos ortamı, sınır komşularımızdaki olaylar, istikrarsız Hükûmet politikaları ülkenin gelişmesine ve uluslararası rekabette ilerlemesine de bir engel teşkil etmektedir. Rekabet edemeyen, büyüme sağlayamayan, işsizlikle mücadele edemeyen bir ülkede ticaret de yeteri kadar gelişemiyor.
Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Rekabet Endeksi'nde Türkiye oldukça geriye düştü. 2015-2016 Küresel Rekabet Raporu'nu okuduğumuzda, Türkiye, makroekonomik ortam ve kurumsal yapılanmadaki bozulma sonucu 140 ülke arasında 6 basamak gerileyerek 51'inci sıraya düşmüştür.
Yine, 2015-2016 Küresel Rekabet Raporu'na göre ülkeler global büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlikle mücadele etmek için verimliliklerini artırmaya çaba sarf etmek durumundadırlar. Rapordaki bulgulara göre rekabet gücünü arttırmadaki başarısızlığımız, durgunluk ve diğer şoklara karşı dayanıklı bir yapıya da sahip değiliz. Türkiye kurumsal yapılanma ve makroekonomik ortam bileşenlerinde de oldukça zayıfladı. 2015-2016 dönemi Küresel Rekabet Endeksi hesaplamalarına göre de ülkemiz 140 ülke arasında 51'inci sırada yerini almıştır. Türkiye bir önceki yıl 144 ülke arasında 45, ondan önceki yıl ise 148 ülke arasında ise 44'üncü sırada konumlanıyor.
Rapora göre ülkedeki hassas siyasi dönem Haziran 2015 seçimleri ile jeopolitik çatışmaların birleşmesi sonucunda oluşan belirsizlik ortamı Türkiye'nin kalkınmasında ciddi rolü olan özel sektör yatırımlarının ve özellikle uluslararası yatırımlarımızın yavaşlamasına sebep olmuştur. Rapora göre yatırımların yavaşlamasında yüksek enflasyonun yarattığı belirsizlik ve yerel finans sektörüne duyulan güven ve bu sektörün etkinliğindeki düşüş de rol oynamıştır. Türkiye'nin rekabetçilik sıralamasında yaşadığı düşüşte makroekonomik ortamın bozulması da büyük bir etken olarak görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
mantar gibi çoğalan, o illere, ilçelere ekonomik katkısı olmayan, akşam kasasındaki nakdi ya da parasını merkezlerine aktaran; köylere, kasabalara kadar inen AVM ve süpermarketler küçük esnafı, bakkalı, manavı âdeta bitirdi. Bu durumda AVM'lere "dur" diyecek şehir imar planlamalarında yeni bir düzenlemenin bu ülke için artık kaçınılmaz olduğu bir gerçektir. Sayın Bakanın ve ilgili birimlerin buna göre yapmış olduğu bir çalışma var mıdır?
Küçük esnaflar yok olmaya başlayınca AVM'Ierin gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı. Ülke nüfusu 78 milyonlar seviyesine çıkmışken, esnaf ve sanatkârın sayısının artmaması oldukça düşündürücüdür. Yüz binlerce yeni iş yeri olması gerekirken esnaf her gün bir bir yok olmaktadır. İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Birliğinin son araştırması AVM'Ierin yaygınlaştığı son beş yılda işyerlerinin kapanış işlemlerini resmî olarak gerçekleştirenlerin sayısının 55 bini aştığını açıklamıştır. Bazı AVM'ler, bazı ulusal marketler "şok ürün, ayın ürünü" ya da "haftanın ürünü" adı altında normal değerinin üzerinde tüketicinin zorunlu kullandığı birtakım ürünleri satmaktadır. Bu konuda Rekabet Kurumunun bir çalışması, bir takibi var mıdır, bunu da merak etmekteyim.
Resmî olmayanlarla birlikte kapanan küçük esnaf sayısının 200 bine yaklaştığı da bazı kaynaklarda iddia edilmektedir. Yine, 590 bin nüfuslu ilimiz Tokat'ta TESOB'a kayıtlı 61 bin, ticaret ve sanayi odasına kayıtlı 16 bin esnaf varken AVM'lerin ülke bazında esnafa ve buna bağlı nüfusa reva göreceği muameleyi önceden keşfetmek de son derece zor bir olay değildir. Sonraki yıllarda bu grafik daha da üzücü boyutlara doğru ilerleyecektir. AVM'Ier büyüdükçe esnaf kepenk kapatmaya devam edecek, küçük esnafın dev sermayelerle rekabet edecek gücü kalmayacaktır. Küçük kârlarla çalışan esnafın bu giderleri ve zararları telafisi mümkün olmayacaktır. Özellikle de sokak aralarına kadar giren dev marketlerle rekabet etmesi imkânsızdır.
Ülkeye verdiği zarar bununla da kalmıyor. Aile bireyleri arasındaki belli diyaloğu, yakınlığı da bozmaktadır. Böyle aileye dair örnekler verirsek; torunlarımızı, çocuklarımızı aradığımızda "Ya, işte, hafta sonu bekliyoruz, annen sabah bir kahvaltı hazırlayacak." ya da "Pazar birlikte dedene gidelim." gibi teklifleri yaptığımızda "Babacığım, anneciğim hafta sonu biz AVM'de geçireceğiz, bir program yaptık arkadaşlarla." gibi, bu ülkede farklı bir yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir.
Oysa bu AVM furyasına şehir içinde "dur" denilmesinin zamanının geldiğine artık inanıyorum. Hatta küçük esnafın da korunmaya alınmasının gereği var. Perakende sektörünü düzenleyecek yasa acilen gerekmektedir. Küçük esnafı koruma altına alacak düzenlemeler de sıkı bir çalışma sonucu ülkemizde hayata geçirilmelidir.
AVM'Iere gittiğiniz zaman ne mal sahibini tanırsınız ne de çalışanı. Bir tekstil mağazasına gidiniz, A'dan Z'ye her şeyi kendiniz alıyor, seçiyor, hatta kabinde giyiyor, kasaya parayı ödeyip gidiyorsunuz. Ama bir diğer türlü, paranızın, kartınızın limitinin olmadığında da yereldeki bir esnaftan ödeyeceğiniz bir günde taahhütte bulunup o ürünü alıyor, ihtiyacınızı gideriyor, hatta AVM'de olmazsanız o esnaftan ihtiyacınız kadar ürün alarak doğru bir davranışta da bulunmuş oluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, toparlarsanız lütfen Sayın Durmaz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Hemen toparlıyorum.
Toplum AVM kültürüne hipnotize edercesine alıştırıldı. Sosyal ve kültürel yapımız da bozuldu, bozulmaya da devam ediyor. Kısacası, AVM, kimyamızı bozdu. Bu ülkenin ticaretine, kalkınmasına en büyük katkıyı sunanlar küçük esnaf, küçük sanatkâr ve küçük sanayicidir. Devlet yasalarla esnafı koruyup kollamalı, yok olmasına da izin vermemelidir.
Kiralar konusunda da AVM'lerin illerde yaptığı bir farklı uygulama var arkadaşlar. Ulusal markalara hatta uluslararası markalara çok özel özel fiyatlarla kira ama bu AVM açılıyor, burada insanların sirkülasyonu fazla olacak, iyi iş yapacağım diyen küçük esnaflara da dolar bazlı yüksek kiraları çekmektedir ve o küçük esnaf evini ipotek verip, varsa bir başka iş yerinin adına krediler çekip birikimini buraya yatırmakta ama sonuçta da gördüğünüz gibi ödenmeyen taksitlerle kısa bir sıkıntıyı atlatamıyor, peşinden o iş yerini kapatmak durumunda kalıyor.
Sayın Bakanım, Tokat'ta yıllardır var olan, hizmet veren gümrük müdürlüğümüz vardı, kapatıldı. Gerek organize sanayi bölgemizde gerekse ilçeler düzeyinde farklı birimlerde üretim yapan, ihracat yapan firmalar bu anlamda zordalar. Bu kararı gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz? diyorum.
Sabahın bu vaktinde hepinize saygılar sunuyorum.
Bütçemizin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.