KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili vekil arkadaşlarım, uzman arkadaşlarım; sizleri sevgi saygıyla öncelikle selamlıyorum.

Amasra maden kazasını araştırma konusuyla ilgili görüşlerimi ve düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde tüm partilerin katılımıyla kurulan Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu 9 kere toplandı, bu 10'uncu toplantımız, dilerim başarılı olur, hedefe ulaşırız diye düşünüyorum. 3-4 Ocakta Amasra-Zonguldak inceleme gezisi düzenlendi, Bartın Amasra madenleri ziyareti sırasında sorulan soruların kısmen cevapları alındı. Madendeki havalandırmanın yetersizliği, teknik personel ve işçi eksikliği, yüksek metan seviyesi gibi konulara en başından itibaren dikkat çekilmişti. Yasal mevzuatın maden işletmelerinde yeterli biçimde uygulanıp uygulanmadığını hatırlarsanız tartışmıştık. Nitekim savcılık fezlekesinde de maden ocağında ve işlerinde tecrübeli olan şüphelilerin dâhil oldukları yönetim ve karar alma süreçleri kapsamında gerekli teknik altyapı oluşturulmadan, yeterli yatırım yapılmadan ve iş güvenliği önlemlerinin alınması sağlanmadan maden ocağında üretimin devam etmesine izin verdiklerine dikkat çekildiğini anlıyorum. Madenin güvenlikten sorumlu mühendisi, Müessese Müdürü ve Müdür Yardımcısı, verdikleri ifadede adam kayırmalara dikkat çekmişti; bu, bana göre önemli bir husus, dolayısıyla liyakatin olmadığı bir kez daha anlaşılmış oldu. Kırk üç yıl madenlerde çalışan ancak madenlere inmeyen kişilerin varlığını, bunları Amasra'da hep birlikte gördük. Savcılık fezlekesinde "Bazı mühendisler, şef ve çavuşlar, baretlerini okutup yer altında çalışmış gibi maaş aldılar." denilmişti; tabii, bunları siz de kulaklarınızla duydunuz, biz de orada sorduk ve sonuçta da fezlekelere de yansıdığını öğrendik. Metan gazı degajının TTK tarafından yapılmadığı, uzmanı tarafından belirtildi. Benim incelemiş olduğum bir raporda... Tabii, bunu siz de mutlaka incelediniz, 8'e yakın uzman arkadaşım da aynı görüşteydi yani metan gazı degajının kesinlikle yapılmadığını, Türkiye Taşkömürü ocaklarında yapılmadığını uzman arkadaşlar da ifade etmişlerdi raporlarında. Bilirkişi ön raporu ve Emniyet fezlekesinde "Madendeki patlama, esas olarak yetersiz havalandırma sisteminden ve madende neredeyse rutin hâle gelen yüksek metan seviyesine karşı tedbirsizlikten kaynaklandı." denilmişti. Rapora göre, patlamaya en yakın havalandırma fan tüpü hem 60-70 metre uzakta hem de olması gerekenin yaklaşık 5'te 1'i kadar hava üflemektedir. Sensörlerin kodlaması yok; sensörlerin yeri konusunda, bu konuyla ilgili maalesef ikna olamadık biz. Türkiye Taşkömürü yer altı planlarının eksik olduğunu ben gördüm ki elimizde birçok dosya da var, bu dosyaları inceledik. Şimdi, aspiratörler ve havalandırma sistemi kırk yıllık, evsafını yitirmiş -arkadaşlar da bunları dile getirdi, ben de birçok kez dile getirmiştim- dört yılda 3 kez ihale iptal edilmiş; iptal gerekçesini tam olarak bir türlü anlayamadık, sorduğumuzda burada öğrenemedik yani bize hep bürokratları işaret ettiler ama bürokratlar da çıksın, bu yapılan ihalenin neden iptal edildiğini, gerekçelerini bize bildirsinler. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Maden Mühendisleri Odası ise mevzuat tartışmalarından ayrı olarak "Grizuyla mücadele yöntemleri nettir. Bir yerde metan patlaması meydana gelmişse orada mutlaka bir havalandırma sorunu vardır." diyor; Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliğinin görüşü böyle.

Maden ocağındaki yangın hâlâ sürdüğü için madene henüz giremedik. Yangın bittikten sonra madenlere inmek gerekir, orada bilirkişiler ve yetkililerle birlikte inceleme yapılması gerekir. Madene ilişkin Sayıştay raporlarında, norm kadroda daha az sayıdaki işçi ve teknik personel sayısının iş güvenliğini tehdit ettiğine dair tespitler yer almaktadır. Madendeki işçi sayısının yeterli olup olmadığı önemlidir.

Ayrıca, eğitim konusu; biz işçi arkadaşlarımıza da sorduk, onlar da bize yeterli olmadığını söylediler ki bu raporlara da maalesef yansımış. Madenlerde yeterli eğitim çalışması olmadığını gördük, tabii ki işçilerden de bunları dinledik. Tüm aileler adalet istiyor, ihmal olduğuna inanıyorlar. Şehit olan madencilerin aileleri -işçiler izne çıkarılacakken neden vazgeçildiğini bir türlü öğrenemedik, sanki sözleşmiş gibi- işçi aileleri "Biz hazırlık yapıyorduk, işçiler senelik izne çıkacaktı ve birlikte köyümüze gidecektik, ziyaretlere gidecektik." diye, hatta programlar falan da yapmışlar ama daha sonra da bu ne hikmetse iptal olmuş. Bunları da gerçekten öğrenmek istiyor tabii şehit madenci arkadaşlarımızın aileleri. Bartın Amasra madenlerinin yüzde 86'sı özelleştirilmiş, geri kalan yerde TTK ve maden işçileri sıkışmış durumda. Tıpkı daha önce maden faciasının yaşandığı Soma ve Ermenek'te olduğu gibi, Amasra'daki kömür havzası da redevans sistemiyle parçalara ayrılarak özelleştirilmiş. Bu durumun risk yarattığı bilinmiyor muydu? Daha önce -Sayın Bakanla buraları birlikte dolaşmıştık- Soma'da da beraberdik, Ermenek'te de beraberdik, Siirt Şirvan madenlerinde de beraberdik yani üzülerek söylüyorum ki oradan ders almadığımızı burada bir kez daha görmüş olduk. Amasra maden ocakları için kapatma kararı alınmış "Madenlerde tadilat olacaktı, sonra vazgeçildi, sonra da patlama oldu. Tehlikeli ve riskli olmasına rağmen mahkeme kararıyla açtırmışlar, neden?" diyor aileler. Aileler bize bunları da sordu ki bunları bilmenin hem bizim hem de ailelerin çok doğal hakkı olduğunu düşünüyorum.

Son olarak, Amasra Cumhuriyet Savcılığı tarafından fezleke hazırlanmıştır. Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü düzeyindeki sorumluların fezleke içerisine dâhil edilmemesi sizce de önemli ve büyük bir eksiklik değil midir? Fezleke kapsamında tespit edilen kusur ve eksikliklerin fezleke içerisinde 8 alt başlıkta sıralandığı belirtilmektedir. Bunlardan 8'ini de sizlerle paylaşmak istiyorum: Birincisi, metan gazı ve karbonmonoksit gazı sensörlerinin takibinin kesinlikle ihmal edildiğini ifade ediyorlar. İkincisi, havalandırma arızalarının giderilmemesi. Üçüncüsü, patlamanın gerçekleştiği 320 sağ kalın damar tünelinde baca, yapılan ani gaz ve kömür püskürtmesine karşı degaj yapılan ve patlamaya neden sondaj çalışması olarak görüyorlar. Dördüncü olarak ise personelin giriş ve çıkış kayıt verilerinin sorunlu olmasını ve bu hususun işçilerin güvenliğini tehlikeye düşürmesini tespit etmişler. Beşincisi, Sayıştay raporlarıyla tespit edilen eksiklikler. Altıncısı, personel görevlendirmesindeki ve Sayıştaydaki eksiklikler. Yedincisi, işçilerin eğitilmesi kapsamındaki eksiklikler. Sekizincisi, patlayıcı maddelerin depolanması, nakliyesi ve patlama konusunda mevzuat kapsamındaki ihmaller şeklinde sıralanmış.

Bunları biz daha önceki toplantılarda defalarca söylemiştik. Bu kürsüye gelip 9 toplantıda da bilirkişileri dinledik, sendikacı arkadaşlarımızı dinledik, buraya meslek odalarından arkadaşlarımız geldi, onları da dinledik ama gördüğümüz kadarıyla -şehit ailelerinin feryatları da böyle- "Mutlaka ama mutlaka burada yapılan hatalar tespit edilsin ve gerçekten 42 maden işçisinin ölümüne neden olanlar adalete hesap versin." diyorlar.

Yani, arkadaşlar, kimse üzerine alınmasın, bu mesajım yanlış anlaşılmasın; ben anlamakta güçlük çekiyorum ya, bu kadar maden cinayeti oldu, bu siyasilerin hiç mi suçu yok arkadaşlar ya? Yani 3 bürokrata, 2 işçiye kesmekle aslında ne yapmak istiyoruz biliyor musunuz? Bundan sonraki maden kazalarını da maalesef teşvik etmiş oluyoruz. Bu sabah da aldığımız bilgiye göre madenlerde yine bir kaza olmuş, 2 arkadaşımız anladığım kadarıyla şehit olmuş.

Ben sözümü toparlıyorum; bu iş aslında önemli bir iş, sıradan bir iş yeri değil. Biz gittik, hep beraber gördük, o tünellerden geçerken gerçekten çok zorlandık ve ne kadar riskli ve tehlikeli bir iş yeri olduğunu hep beraber de tespit ettik.

Yine de son söz olarak söylüyorum, Uluslararası Çalışma Örgütü, Avrupa normlarında maden cinayetlerini yani gerçekten -yüzde olarak baktığımızda- yüzde 4'lere, yüzde 5'lere kadar düşürmüşler ama biz hâlâ yüzde 60'larda, yüzde 70'lerde seyrediyoruz. Dolayısıyla, biraz da bilime, tekniğe, teknolojiye, AR-GE'ye inanarak, bu madenlerde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarına uyarak işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerini almak bana göre doğru olur diye düşünüyorum.

Beni dinlediğiniz için sizlere de teşekkür ediyorum.