| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2014 |
SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkan, sizi, Sayın Bakanı, Komisyonun üyeleri değerli arkadaşlarımı ve basının değerli temsilcilerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, son dönemlerde yaşanan olaylar 21'inci asırda çağdaş bir ülkeye yakışan türden değil, bunu, önce, her şeyden evvel görelim.
Önce Soma'da 301 ve bilahare Ermenek'te -ekmeği peşinde koşan- 18 işçi genç yaşta -tabii bunun yanında diğer bazı ocaklarda da can kaybı oldu- hayatlarını kaybettiler ve geride acılı aileler bıraktılar ve birçok ocaklar da söndü.
Şimdi, gerek 13 Mayısta Soma'da meydana gelen gerek Ermenek'te meydana gelen facia, kesinlikle doğal afet sonucu olan olaylar değil, kaza da değil. Nitekim, her ikisinde de gerek idari soruşturma gerek adli soruşturma, bunların büyük ölçüde ihmal ve kusura dayandığını göstermiştir.
Şimdi, kusur ve ihmalin sadece işletme sahiplerinin sorumluluğuyla sınırlı tutulmaması gerekir, çünkü o işletmelerin bir yerde de idare tarafından kontrolü gerekir. Dolayısıyla, olayı daha geniş ele almak gerekir.
Tabii, burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz, yalnız Çalışma Bakanlığının kapsamı değil, aynı zamanda Enerji Bakanlığıyla birlikte bu söylediklerimiz geçerlidir.
Burada idarenin denetiminde ciddi zafiyetlerin bulunduğu anlaşılıyor, çünkü yapılan açıklamalarda, genellikle, işte, "Bu ocaklar kısa bir süre önce kontrol edilmişti, hatta 2 defa kontrol edilmişti." gibi açıklamalar oluyor.
Peki, kontrol edildiğinde bu risklerin ortaya çıkmaması nasıl mümkün olur? O zaman denetim zafiyeti üzerinde, orada bir sorun var demektir, onun üzerinde durmak gerekir. Denetimi yapılmış, bu riskler -ki insan hayatıyla ilgili olan riskler- tespit edilememişse, biraz evvel söylediğim gibi niçin denetim yapılıyor? Denetimin kalitesini sorgulamak lazım. Yok, riskler tespit edilmişse, gereği niçin yerine getirilmemiş? Yani denetimin kalitesinin devamlı kontrol edilmesi gerekir.
Ben de bir denetim elemanı olarak devlette görev almaya başlamıştım, devletin denetim kalitesinin mutlaka belli bir düzeyde tutulması ve onun aşağıya inmemesi gerekir. Yani "İnceleme yapılmıştı, denetim yapılmıştı." denilmesini biraz tuhaf bir açıklama şeklinde değerlendirmek gerekir.
Şimdi, anlayamadığım bir şey daha, Sayın Bakan, bu ocakların bir envanteri yok mudur? Soma'da meydana gelen olaydan sonra, devletin elinde bu ocakların bir envanteri vardır, bu envanter üzerinden, bunların risk ağırlıklarına göre, risk noktalarına göre, tabloya göre meselenin hemen ele alınması gerekirdi. Normal olarak ilk akla gelen budur. O büyük kazadan sonra, Türkiye'de başka bu tür böyle tehlikeli olan ocaklar nedir, bunların durumu araştırılır ve gerekli tedbirler alınabilirdi.
Şimdi, Ermenek'teki olayda yandaki bir ocaktaki su birikiminden söz ediliyor. Bu tespit edilebilir. Teknolojinin bu kadar ileri bulunduğu bir dönemde bunların ortaya çıkmaması gerçekten ülkemiz için son derece düşündürücü. Yani idarenin bunları cevaplandırması gerekir.
Şimdi, faaliyetleri devam eden ocakların tümünde iş güvenliğinin mutlaka incelenmesi gerekir. Yani oraya giden denetim elemanları ne yapıyorlar ki? Yoksa sadece kayıt üzerinde mi bir inceleme yapılıyor, teknik incelemesi yapılmıyor mu?
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Başkan, iktidar tarafı nerede?
ADNAN KESKİN (Denizli) - Hiç kimse kalmadı karşıda.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Karşı taraf nerede?
SÜMER ORAL (Manisa) - Devlet, bu alanda, icabında her türlü maliyeti de göze alabilmeli. Bazı ocaklarda risk varsa orada başka şeyin düşünülmemesi lazım. "Çalışanların durumu ne olacak, esnafın durumu ne olacak?"tan çok, onların can güvenliği söz konusu olduğu için, icap ederse devlet onu geçici olarak kapatabilir ve onun maliyetini de devlet karşılayabilir, ücretlerini de vermek suretiyle. Yani hayatın söz konusu...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Orayı bir çekelim.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Biz çekip, servis edelim basına.
SÜMER ORAL (Manisa) - Ben rahatsız değilim bu tablodan efendim, yani anlatıyorum.
BAŞKAN - Konuşmacıyı rahatsız ediyorsunuz arkadaşlar.
SÜMER ORAL (Manisa) - Şimdi, yani bunların üzerinde herhâlde Sayın Bakanın etraflıca bir açıklaması olacaktır.
Bir de Devlet Personel Dairesi Başkanlığı üzerinde durmak istiyorum. Devlet Personel Dairesi Başkanlığının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesine alınmış olmasının gerekçesini gerçekten bugüne kadar tam anlamış değilim.
Devlet Personel Dairesinin görev alanına giren memur ve diğer kamu görevlilerinin mali, idari ve sosyal hakları ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlarının düzenlenmesi farklı bir nitelik taşır. Böyle bir görev kapsamının herhangi bir bakanlığın bünyesine bağlanmaktan çok, daha önceden de olduğu gibi, Başbakanlıkta Başbakan yardımcılarından birine bağlanmak suretiyle görev yapması çok daha yerinde olurdu. Niye bu sistemden vazgeçilip Çalışma Bakanlığının bünyesine alındığını ve bunun hangi gerekçeye dayandığını anlamak çok da kolay değil. Görevin bu özelliği göz önüne alınarak, Devlet Personel Dairesi Başkanlığına farklı bir yapı kazandırmak gerekir.
Şimdi, üç yıldır buradaki müzakerelere bakıyorum, dikkatle de izliyorum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülürken Devlet Personel Dairesi pek gündeme gelmiyor, âdeta gölgede kalıyor. Yani onun çalışmalarını değerlendirmek veya oradan bilgi almak çok mümkün değil. Nitekim, şu şeye de baktığımda kısa bir bilgi var ve o bilgilerin çoğu da idari, icrai nitelikte bilgi. Hâlbuki Devlet Personel Dairesi icrai değil, daha çok istişari nitelikte bir kurumdur ve devlet personel sistemini, rejimini daha iyi noktaya götürme konusunda çalışma yapar ve onu raporlarla kamuoyuna duyurur. Şimdi, baktığınızda, bu konuşmada "Şu kadar kadro verilmiştir. Şuna şu zam yapılmıştır." E bu icracı bakanlıkların görevidir, zaten bunu Maliye Bakanlığı yapar. Evet, Devlet Personel Başkanlığının da görüşünü alır ama Devlet Personel Başkanlığı daha çok istişari nitelikte bir çalışma yapma durumunda ve personel sistemini iyileştirmek gerekir.
Şimdi, ücret sistemine baktığımızda, ücret sistemimizin esası eşit işe eşit ücrettir; eşit unvana eşit ücret değil, eşit işe eşit ücret ve o ücretin bazı özelliklerine göre ilave birtakım ödemeler yapılır. Hem eşit işe eşit ücret ve tek ücret sistemi vardır, ona ilave bazı şeyler eklenir işin mahiyetine göre. Ama şimdi baktığınızda, sanki tek ücret cüzi kalıyor, ona ilaveler çok daha fazla. Şimdi, Sayın Bakana inşallah onu soracağım: Acaba ücretle birlikte ödenen kaç tür ilave ödeme -tazminat veya çeşitli adla- kaça çıkmıştır? Bunların bir kısmı emekli keseneğine tabidir, bir kısmı vergiye tabidir, bir kısmı değildir. Yani, bir kişinin maaşını hesap etmek dahi çok kolay bir durumdan çıkmıştır.
Şimdi, işte bunların düzeltilmesi, rejimin daha sağlıklı hâle gelmesi ve bir personel reformu gerekir. Devlet Personel Başkanlığı o konuda acaba hangi noktada, ne yapmıştır? O konular bize sunulsa çok daha iyi olurdu. Yoksa, kaç memur kadrosu verilmiş, kaç emniyet görevlisi artırılmış, şuna ne kadar zam yapılmış, bunların pek o kadar önemi yok. Devlet Personel Dairesinin kuruluş sebebi kanununda var, siz de burada belirtmişsiniz bunu ama bu çalışmalar ona göre olmamış. Bunun yeniden ele alınması çok daha isabetli olur diye düşünüyorum.
Devlet Personel Başkanlığı ile ilgili sözlerimi burada bitirdikten sonra sosyal güvenlik kurumlarının gelir-gider dengesi yani sosyal güvenliğin finansman açığı, tabloda 2014 ve 2015'e baktığımızda, gene aşağı yukarı gayrisafi millî hasılanın 4,15'leri ağırlığındadır ama bu ağırlaşan bir tempo şeklinde gösteriyor ve bütçe yapısı içerisinde de ileriye doğru önemli kalemlerden biridir. Acaba bu konuda bir projeksiyon -mutlaka vardır Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında- önümüzdeki üç yıl içerisinde hangi boyutlara gelecek, o konuda da bir bilgi rica edeceğim.
Ayrıca bu tabloda bütçe transferleri 80,6 milyar TL olarak görünüyor. Yalnız, o finansman açığı kısmında sıfır görünüyor ama acaba bu rakamların dışında üniversite ve özel hastane, Sayın Bakan, alacaklarının miktarı nedir, şu mevcut tablonun içinde var mı, yoksa onun dışında ilave bir finans açığı olarak mı görülüyor? O konuda da bir bilgi alabilirsem memnun olacağım.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bütçenin de hayırlı olmasını diliyorum.