KOMİSYON KONUŞMASI

KANİ BEKO (İzmir) - Şimdi, ben patlamadan sonraki bölüme geçeceğim. Biraz önce siz dediniz ki: "Maden işçileri patlama sonrası maskelerini takamamışlar." Şimdi, biz de, sanıyorum 30'a yakın milletvekili arkadaşımla, Sayın Başkanımızla beraber Zonguldak Karadon madenlerine gittik. Orada bize kısa bir eğitim verdiler; tamam biz, o kısa eğitimi aldık ama yanımıza da diğer malzemeleri boşuna aldık aslında. Yani neden boşuna aldık? Aşağıda, Allah göstermesin, bir patlama olmuş olsaydı yani bize verdikleri o cihazı kullanmamızın bana göre mümkünü yoktu. Bu şeye benziyor? Uçakta, işte, gösteriyorlar yani orada, uçakta tehlike anında neleri yapabileceğimizi falan. Aslında göstermeleri iyi güzel bir şey ama bugüne kadar yapanı da görmedik yani.

Şimdi, şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Başından beri söylediğimiz ve yaptığımız ilk toplantıdan da hatırlarsanız; şimdi, maden ve madencinin kuralları vardır, yıllardan beri bizim bildiğimiz; bir madenci madenlere inmeden önce bu işin kurallarını bilmesi lazım, eğitimden geçmesi lazım, elinde bir sertifikası olması lazım, deneyimli, tecrübeli, birikimli olması lazım. Şimdi, siz, aynı şeyi ifade ediyorsunuz. Yani bu arkadaşlarımız yeterli eğitim alabilmiş olsalardı bana göre bu konuda çok acemice hareket etmezlerdi, bu bir.

İkincisi, biz bunu gittiğimiz evlerde de sorduk yani. Tabii üzülerek söylüyorum, birçok işçi arkadaş yeterli eğitim alamadıklarını söylediler. Ben size bir gerçeği söyleyeyim: Ben iş dünyasından geliyorum, yıllarca komisyonlarda görev yaptım, üzülerek söylüyorum tabii, komisyonlarda, liyakatli arkadaşlarımızı kamuya, belediyelere ve özel idarelere almakta gerçekten göbeğimiz çatlıyordu. Yani bu konuda siz çok fazla taraf olmuşsunuz, fazla taraf olmak işte bu noktaya getirdi bu madenleri. Yani eğitimli, donanımlı, bunun işte eğitimini almış, kursunu görmüş "Evet, ben madenciyim. Ben, madenlere gireceğim." yani kendine inanan, güvenen değil ama lanet olsun, ülkemizde de çok büyük bir işsizlik var, açlık var, sefalet var ve sonuçta işsiz kalan o köylerdeki o güzel insanlar işsiz oldukları için yani yapacak başka işleri de olmadığı için... Mesela bir aileye gittik biz, babası bize yalvarıyor "Ne olursunuz bunu komisyonda konuşun." Oğlunu kaybetmiş, bir diğer oğlunun da madenlerde... En azından yani kamuda çalışması için bizden ricada bulundu. Şimdi, sordum ben oğlunun mesleğini, oğlu da berbermiş. Yani düşünebiliyor musunuz? Maalesef, bizim madenlerde yaşadığımız olaylar bunlar.

Ben yine son olarak şunu söylüyorum: Bu gerçekten çok önemli bir konu yani madenler şakaya gelmez. Arkadaşlarla biz indik yani oralarda madenci arkadaşlarımızın nasıl çok kutsal görevler yaptığını hep beraber izledik, kendimiz de orada zorlandık ve dolayısıyla bu işi herkes yapamaz eğitim olmazsa, bu arkadaşlarımız sizler tarafından eğitilmezse. Yani komandoları düşünün, komando askeri dağlarda, bayırlarda, çayırlarda, havada, karada, denizde kendini koruyabiliyor. Nasıl koruyor peki bu komando askerleri? Komando askerleri eğitimden geçiyor, ben Isparta'daki komando askeriye birliğine gittim yani orada onları izledim; çok çok zor koşullarda onları eğitiyorlar, geliştiriyorlar ama sonuçta o eğitim onların hayatını kurtarıyor. Şimdi, ben ne anlatmak istedim yani madenci arkadaşlarımın da madenlere inmeden önce mutlaka ama mutlaka en az o komando kursu gibi eğitimlerden geçmesi gerekir düşüncesi içerisindeyim.

Mesela, bir örnek olsun diye anlatayım ben, siz de hatırlarsanız Manisa'da birlikteydik Başkanım. Benim Akhisar'da çok akrabalarım var, yani annemin çok akrabaları var Akhisar'da. Bir ara çıktım, ben de bunaldım tabii oradaki ağlayanlar sızlayanlar -haklı olarak- biz acılarını paylaşmak için gitmiştik oraya. Bir ara bir parkın köşesine falan gittim, baktım, bir akrabam benim yanıma geldi. "Bu nedir?" dedim yani ayağında bahçıvan çizmeleri var. Olmaz. Sonra sordum, dedi ki "Bu şeyler paletler." Küflenmiş gördüm yani onun zaten eğitim almadığı duruşundan belli, benim akrabam diyorum yani.

Şimdi, arkadaşlar gerçekten söylüyorum, bu çok kutsal bir şey. Bakın, bildiğim kadarıyla 2 arkadaşımızı bugün yine kaybettik galiba, değil mi? Sabah ben televizyonda izledim, Allah rahmet eylesin, Allah yakınlarına sabır versin. Hep bunları söylüyoruz ama tedbir almıyoruz yani. Tedbirleri alabilmek için bana göre biraz da şey olmanız lazım böyle yani...

BAŞKAN TANER YILDIZ - Trafik kazası değil mi? Trafik kazasında vefat ettiler, değil mi?

KANİ BEKO (İzmir) - Bugün 2 arkadaşımız öldü, 2 arkadaşımız da vefat etmiş yani burada biraz acımasız olmak lazım. Ya, korkmamak lazım. Ben hayatım boyunca böyle oldum. Yahu komisyonlarda benim verdiğim kavgayı, mücadeleyi ben değil bir başkası anlatsa "Hakikaten hakkını vermiş o adam." diyeceksiniz.

Yani bir tanesini söyleyeyim, belki fazla uzatıyorum ama: 12 Eylül sonrası ben terfi komisyonu üyesiyim, atölyeye marangoz alınacaktı; bir vatandaş geldi, 2 tane çerçeve yaptı gitti, bir diğeri geldi kapı yaptı böyle yani kapı yapan ve daha güzel işler yapan arkadaşlarımızı işe almadılar, çerçeve yapan arkadaşlarımızı işe aldılar. En son ayağa kalktım, böyle çok sinirlendiğim zaman ben kalkıyorum ayağa "Ayıptır, günahtır ya!" dedim. Yani siyasi sembollerle bu iş yerlerine eğer biz işçi alıyorsak sonu bu. Kazalar sadece burada olmuyor, bütün iş yerlerinde gerçekten liyakatli yani deneyimli, tecrübeli, birikimli, bunların okulunu okumuş, kursunu görmüş arkadaşlarımızı görmezlikten geliyoruz. Yıllardan beri gördüğümüz tek şey, siyasi ayrım yapmaksızın -bu biraz bu dönemde fazla oldu- arkadaşımızın yapmış olduğu esere bakan yok; rozetine bakıyorlar, ayıptır günahtır. Ondan dolayı biraz acımasız olun yani. Ben kolay kolay boyun eğmedim bugüne kadar, birçok komisyonlarda. Çünkü biraz evvelki ifadenizden anlıyorum yani bir madenci orada bir tehlike anında maskesini bile takamıyorsa yandık Allah. Ondan bir saniye sonra nedir? Ölümdür yani.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.