| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Yusuf Beyazıt'ın, Komisyonun bugünkü gündeminde yer alan (2/4779) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ve görüşmelerde uygulanacak usule ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 19 .01.2023 |
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki (2/4779) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24'üncü ve 41'inci olmak üzere 2 maddesinde değişiklik ihtiva eden bir teklif olduğu görünmektedir. Teklifin 1'inci maddesi, Anayasa'nın "Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24'üncü maddesinde kadınların başörtülü ya da başörtüsüz olmaları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması ve temel hak ve hürriyetlerden eşit olarak faydalanabilmelerini temin hususundaki değişikliği içermektedir. Teklifin 2'nci maddesi ise Anayasa'nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları" başlıklı 41'inci maddesine evlilik birliğinin ancak kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabileceği şeklinde kanunlarla aynı doğrultuda açıklayıcı bir ekleme yapılmasına ilişkindir.
Anayasa'mızın 24'üncü maddesi, malumunuz olduğu üzere "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmın "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlıklı ikinci bölümünde yer almaktadır. Buna göre, herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Anayasa'mız din ve vicdan hürriyetini mutlak şekilde tanımış ve kişinin dinî inancı nedeniyle kınanamayacağı ve suçlanamayacağı hususu yine bu maddeyle düzenlenmiştir. Bilindiği üzere, yakın denilebilecek bir zamanda idarenin yaptığı düzenlemelerle ve uygulamalarla başörtüsü yasaklanmış ve bu durum toplumun pek çok kesimini etkilemiştir. Başörtüsünü yasaklayan bir kanun olmamasına rağmen, ne yazık ki ülkemizde yıllarca başörtüsü yasağı uygulanmış, bir daha asla geri dönmek istemeyeceğimiz mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Başörtüsü nedeniyle haksızlığa uğrayan, başörtüsü zorla açılmaya çalışılan kızlarımıza, kadınlarımıza yaşatılan trajedi, bir dönemin kara lekesi olarak tarihe geçmiştir. Üniversite koridorlarında itilip kakılan, sırf başları örtülü diye derslere giremeyen, bırakın kamuda istihdam edilmeyi, başları örtülü olduğu için kamu binalarına alınamayan, başörtülü fotoğrafı nüfus cüzdanına dahi basılmayan, vatandaş olmanın getirdiği anayasal haklarını kullanamayan ve böylece mağduriyet üstüne mağduriyet yaşatılan kadın manzaraları çok uzağımızda değil. Çocuklarının diploma ya da yemin törenlerine alınmayan anneleri, üniversitelerde kurulan ikna odalarını da kimsenin unutabileceğini zannetmiyorum. Sadece kadınlar mı mağdur olan? Kızı başörtüsü nedeniyle eğitim hakkını kullanamadığında, okulu bırakmaya karar verdiğinde yıllarca verdiği emeği düşünüp gözyaşını içine akıtan babalar, eşi kamuda soruşturma üstüne soruşturma geçirip işten çıkarılan eşler de mağdur edildi.
Ancak 2002 yılından itibaren özgürlükler lehinde atılan adımlarla, başörtüsü nedeniyle eğitim hakları ellerinden alınarak mağdur edilen öğrencilerin ve kamudan bu nedenle ilişiği kesilenlerin kurumlarına dönüşleri sağlanmıştır. Eğitimden istihdama, hayatın her alanında kadınlarımızın eşit şekilde, pozitif ayrımcılık ilkesiyle daha önde yer alması için her türlü hukuki düzenleme Meclisimizin çatısı altında yapılmıştır. Bugün artık Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti yoktur. Ülkemizin başı örtülü veya başı açık tüm kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Bu konuda bir hukuki düzenleme yapılması gündeme geldiğinde ise çözümün ancak anayasal düzeyde, en güçlü teminat sağlanacak şekilde yapılacak bir düzenlemeyle hayata geçmesinin gerekliliği açıktır. Bu bakımdan, konuya ilişkin olarak anayasal güvence getirmesi maksadıyla, isabetli şekilde gündemimizdeki Anayasa değişikliği teklifinin verildiği görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin diğer maddesi ise Türk toplumunun temeli olan ailenin korunmasına ilişkindir. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi toplumumuzun ve devletimizin güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir. Bu çerçevede, teklifle, aile kurumumuza ve insan fıtratına yönelik tehditlerin önünde bir set çekilmiş olunacaktır. Kültürümüzün ve medeniyet anlayışımızın gereği, evlilik birliği ancak bir kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir. İnsan tabiatına uygun bir birliktelikle iki ayrı cinsiyetin yani kadın ve erkeğin evlenmesi yoluyla kuracağı aile Türk milleti olarak varlığımızın da teminatıdır. Teklifle getirilen değişiklikle de evlilik birliğinin ancak kadın ve erkeğin evlenmesi yoluyla kurulabileceği hususu kanunlarımızla uyumlu şekilde ve açıkça düzenlenerek aile birliğinin korunması ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, başlangıçta da ifade ettiğim üzere, bugünkü toplantımızın gündeminde (2/4779) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yer almaktadır. Görüşmelerimize ilişkin genel çerçeveyi ortaya koyacak olursak öncelikle teklifin geneli üzerinde görüşme yapacağız. Bu kapsamda, ilk olarak teklif sahibi sayın milletvekillerine teklif hakkında açıklamalarda bulunmak üzere söz vereceğim. Ardından, toplantımıza katılan Grup Başkan Vekillerimize talepleri olduğu takdirde genel bir değerlendirme için söz vereceğim. Daha sonrasında ise istem sırasına göre Komisyon üyesi sayın milletvekillerimizin ve son olarak da üyemiz olmayan sayın milletvekillerimizin söz taleplerini karşılayarak devam edeceğiz.
Ben bu arada toplantımızda hazır bulunan kurum temsilcilerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı da sizlere okumak isterim: Adalet Bakanlığından Mevzuat Genel Müdürü Niyazi Acar, Mevzuat Genel Müdür Yardımcısı Hakan Şeker, Mevzuat Daire Başkanı ve tetkik hâkimler olmak üzere 6 kişi; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından başta Bakan Yardımcımız Fatma Öncü olmak üzere 4 kişi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Emrah Aytekin; Millî Eğitim Bakanlığından Ahmet Şimşek Bey; İçişleri Bakanlığından başta Hukuk Müşaviri Murat Uzunparmak olmak üzere 3 kişi; Yargıtay Başkanlığından Doktor Hocamız Hamit Yelken; Danıştay Başkanlığından Burakhan Melikoğlu; Yükseköğretim Kurulu; Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız Şeref Malkoç ve Denetçi Celile Özlem Tunçak; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumundan Profesör Doktor Muharrem Kılıç ve yine onunla beraber 4 kişi; Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Profesör Doktor Faruk Bilir; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Başkanı Profesör Doktor Hasan Tahsin Fendoğlu; Türkiye Barolar Birliğinden Genel Sekreter Veli Küçük, Hukuk Müşaviri Seray Şenfer; Memur Sendikaları Konfederasyonundan Genel Başkan Yardımcısı Soner Can Tufanoğlu, Sıdıka Aydın ve Ahmet Günenç; Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonundan (TÜRK-İŞ) 3 arkadaşımız; Kadın ve Demokrasi Derneğinden (KADEM) Genel Sekreter Zeynep Demir ve 4 arkadaşımız; Birleşik Aile Platformundan Saliha Sasa, Platform Başkanı; Aile ve Sosyal Araştırmalar Platformundan Vildan Bayraktar, Platform Yönetim Kurulu Üyesi; Türk Kadınlar Birliği ve Hukukçu Kadınlar Derneği.
Öğretim üyeleri: Profesör Doktor Mehmet Ali Zengin, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi; Profesör Doktor Onur Karahanoğulları, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi; Doktor Adnan Küçük, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi; Doktor Cem Duran Uzan, Ankara Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi.
Sayın milletvekilleri, dilerseniz -mutat uygulamamızda olduğu gibi- çalışmalarımızın daha sağlıklı olabilmesi açısından -salonumuz da çok dar- Başkanlarımız da uygun görürlerse görsel basınımızı dışarıya alalım; yazılı basınımız Komisyon çalışmalarımızı izlemeye sonuna kadar, istedikleri kadar devam edebilirler. Ondan sonra ben teklif sahiplerine söz vereceğim.
Görsel basınımıza çok teşekkür ediyoruz; başarılar diliyoruz, kolaylıklar diliyoruz ama yazılı basın kalabilir arkadaşlar, herhangi bir mahzuru yok.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Neye göre dışarı alıyorsunuz Sayın Başkan? Sayın Başkan, görsel basın niye durmasın ki?
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Hocam, çok kalabalık; siz hep söylüyordunuz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Büyük salonlarımız var efendim, büyük salona taşınalım.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Hocam, en büyük salon burası.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - En büyük salon burası olur mu? Bütçe Komisyonumuz var, diğer salonlarımız var.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Hocam, şu anda 130 sandalye var burada.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Önemli bir konuda...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, süreler konusunda başlamadan bir karar alır mısınız? Süre konusunda Komisyon üyelerine ne kadar...
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Başkanım, müsaade ederseniz, teklif sunulduktan sonra onu müzakere edelim, olur mu?
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Diğer vekil arkadaşlara kaç dakika? Sınır koymakta fayda var.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Önce teklifi bir dinleyelim.