KOMİSYON KONUŞMASI

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli milletvekilleri, basın mensupları, kurum ve STK temsilcileri; bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonumuzda ülkenin yakın geçmişinin en önemli temel insan hakkı ihlali bir garabetin, bir zulmün tekrar gerçekleşmemesi için, bundan böyle geleceğe sâri bir miras olarak anayasal güvence altına alınması görüşmeleri için toplanmış bulunmaktayız.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerimizde, bu siyasetüstü durumun, bir insan hakkı ihlalinin, baştan sona gerçek bir zulmün ortadan ilelebet kaldırılması için tüm Komisyon üyelerimizin ortak bir zeminde buluşacağına inancım tamdır. Bu noktada, seçimle Meclis çatısı altında göreve gelen bir kadın milletvekili olarak, 22 Mayıs 1999'da Gazi Meclis çatısı altında aziz milletimizin oylarıyla seçilen bir kadın milletvekiline had bildirmeye çalışılan günlerden, kız öğrencilere ikna odalarında manevi şiddetin ve baskının en ağırının yapıldığı günlerden bugüne geldiğimizde, Anayasa Komisyonumuzda başörtüsü hürriyetini anayasal güvenceye kavuşturmak üzere söz konusu değişikliği Genel Kurul gündemine taşımamızın öncüsü olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımızı sunarak başlamak istiyorum söze.

Türkiye'nin, temel hak ve hürriyetlerin tamamını güvence altına alan ve uygulayan bir hukuk devleti olduğu hepimizin malumudur ancak tüm bu yasal düzenlemelere rağmen bu düzenlemeler "insan hakları" başlığı altında toplanmışken ne yazık ki ne kültürümüze ne medeniyetimize uymayan şekilde bu topraklarda cinsiyet ayrımcılığı bir insan hakkı ihlali hâline dönüşmüştür. Bu ihlal ne yazık ki kadınların seçme ve seçilme hakkının bile kutlandığı ülkemizde seçme hakkının tüm kadınlara, seçilme hakkının ise yalnızca belli bir dış görünüşe sahip -özellikle söylüyorum- erkeklere değil, kadınlara uygulanmış olması işin en acıtıcı, en üzücü yanıdır. Öyle ki anayasal hak olan eğitim hakkı "Kız çocuklarının başı kapalı, algısı kapalı; o zaman ikinci sınıf vatandaş." olarak damgalanıp evlere tıkılması ne yazık ki bir dönemin utanç vesikası olarak tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Kadın haklarından dem vuran, partili ayrımı yapmadan bir zihniyet olarak söylüyorum: Tüm egemen grupların bu çağ dışı hâli bu toplumda incinmiş, haklarından mahrum kalmış kadınların vebalini üzerinde taşıdığını belirtmek isterim.

"Aile, Türk toplumunun temelidir." lafzı yalnızca bir kanuni düzenleme değil, toplumun bir gerçeğidir ve anne, bizim toplumumuzda çocuğa eğitim veren ilk kişidir. Lafa gelince "Her şeyin başı eğitim." diyenlerin bu anneleri eğitimsiz bırakması aile yapısına verilen zararlardan yalnızca biridir. "Kadın-erkek eşitliği" denilince mangalda kül bırakmayan düşünceler, söz konusu kadının kıyafeti olunca -üzülerek söylüyorum- tavır değiştirmekte "modernlik" başlığı altında kadını siyasi düşünce ve hedeflerine kurban etmektedir. Aksine, modernlik dış görünüşte değil, insanların fikir ve düşünce inançlarına saygıda kendini gösterir. Modernlik kıyafete değil, liyakate değer vermekle gerçekleşir. Hürriyet, kadının kıyafetine göre eğitimine, çalışmasına, seçilmesine rağmen ezcümle insan haklarından, cinsiyetten ari yalnızca insan olarak faydalanmasına müdahale etmemek demektir. Biz bugün seçilmiş bir kadın vekil olarak hemcinslerimizin kıyafetleri üzerinden konuşulmasının üzüntüsü içindeyiz ancak toplumsal olarak bu sorun Sayın Cumhurbaşkanımızın hassasiyeti ve gayretleriyle ortadan kalkmıştır. Buradan tekrar bir kez daha kendilerine teşekkürlerimizi arz ediyoruz ancak bugün tekrar gündeme gelmiş olması üzerine başı açık veya kapalı, kıyafeti ne olursa olsun insan olarak haklarının güvence altına alınması amacıyla buradayız.

Son olarak, hangi partiden olursa olsun; kadınlara zulüm olarak gördüğümüz kadını ötekileştiren, insan olarak sahip oldukları hakları kullanmasını engelleyen, kıyafetini siyasi malzeme ve propaganda aracı olarak gören tüm düzenlemelere bu Anayasa değişikliğine onay vererek, kabul ederek hemcinslerimizle birbirimize sahip çıkalım. Sahip çıkamadığımız bir neslin vebali üzerimizdeyken onların kız çocuklarının haklarını koruyalım. Yani bir neslin vebali üzerimizdeyken onların kız çocuklarının vebalini de üzerimize almayalım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millet iradesinin tecelligâhı Gazi Meclisin vekilleri olarak milletimizin temel hak ve özgürlükleri konusunda bu adımı şimdi atamayacaksak ne zaman atacağız? Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarımızda kadını hayatın her alanında desteklerken aileyi de en güçlü şekilde ayakta tutup geliştirecek bir politika takip etmenin kararlılığı içindeyiz. Zira evlilik birliği, anlayışımız gereği ve kanunlarımıza göre ancak bir kadın ve bir erkeğin evlenmesiyle kurulabilir. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi toplumumuzun ve devletimizin güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir. Teklifimizle sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesesini korumayı hedefliyoruz. Bu vesileyle partimizin bu hassasiyeti üzerindeki tutumunu gösteren kadına, insana karşı yapılan en büyük ayrımcılığın, şiddetin tam orta yerinde gerçek bir mücadeleyle savaşan, bu zulüm nedeniyle yurt dışında okumak zorunda kalan gencecik bir kızımız, Konya Milletvekilimiz Doktor Leyla Şahin Usta bugün AK PARTİ Genel Merkezimizde İnsan Hakları Genel Başkan Yardımcımızdır. Yine, sonuna kadar mücadele eden Tokat Milletvekilimiz Avukat Özlem Zengin Grup Başkan Vekilimiz ve teklifin imza sahiplerindendir. Yine, mağdurlardan Sayın Belgin Uygur Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Genel Başkan Yardımcısıdır. Ben de o dönem Balıkesir Üniversitesinde görev yapan bir öğretim görevlisiydim. Pırıl pırıl, çalışkan, geleceğe umutla bakan genç kızlarımızın eğitim hakkının elinden alındığını yüreğim sızlayarak bilhassa gördüm ve bu haklı davadaki itirazlarım dolayısıyla da işimi kaybettim. Bu zulmün izlerinin dahi ilelebet ortadan kalkması için omuz omuza vermek gerektiğine inanıyorum. Oysa toplumu, özgürlükleri, kadını ilgilendiren, ayrıca aile birliğini korumayı amaçlayan bu konuda isterdik ki tüm partiler birlikte hareket etsin, teklifi birlikte kabul etsin. Böyle bir konuya hiçbir siyasi partinin duyarsız kalmaması gerektiğini, bu hassas konunun siyasetüstü bir konu olduğunu düşünüyorum.

Bu ülkede tekrar yeni bir ayrımcılıkla yeni bir mağduriyet, yeni bir zulüm doğurmaktan, yeni bir manevi şiddetten tüm kız çocuklarını geleceğe sâri olarak korumak ve kurtarmak için Anayasa değişikliğini bir kadın olarak şiddetle destekliyor ve hepinizi hemfikir olarak birlikte bunu omuzlamaya ve Anayasa değişikliğini gerçekleştirmeye davet ediyor, Komisyonumuzu saygıyla selamlıyorum.