KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ YİĞİT (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, çok değerli arkadaşlar; bugün burada bütçeyi görüşüyoruz ama 100 bine yakın sağlık çalışanı yani sağlık okullarını bitiren tıbbi sekreter veya sağlık meslek liselerinden çıkan arkadaşımız atanmayı bekliyor. Bilmem, bütçenizde bununla ilgili bir şey ayırdınız mı? Yoksa taşeron şirketlere mi bunu tekrar devretmeyi düşünüyorsunuz?

İkincisi, şehir hastanelerine büyük paralar ayırıyorsunuz, devlet hastanelerimiz, devlet üniversitelerimizin hastaneleri zor durumda hepinizin bildiği gibi. Küçük bir örnek vermek istersek, 9 Eylül Üniversitesi, sordum, her ay 2 milyon lira zarar ediyor, 20 milyon lira yıllık, aşağı yukarı 20-25 milyon lira zarar eden bir işletme hâline gelmiş. Beş yıl önce verilen SUT fiyatları artık oraları yürütemez duruma getirmiş. Bu üniversitelere, bu şehir hastanelerine ayıracağınız paraları o üniversitelere ayırsanız olmaz mı? Şehir hastaneleri çok büyük paralarla... Hâlbuki bunun çok daha aşağısıyla bu çalışamayan üniversiteleri ayağa kaldırırız. Düşünebiliyor musunuz Dokuz Eylül Üniversitesinde 120 yatak kapatılmış durumda hemşire yokluğundan ve zarar ettiği için, içler acısı. AR-GE'ye herhangi bir ücret, bir para ayıramıyoruz. Bununla ilgili bir çalışma yapıyor musunuz merak ediyorum.

Üçüncüsü: Kadro dağıtımında anestezi, mikrobiyoloji ve biyokimya, radyoloji branşlarını planlamanın dışında tutmanız gerekir, ihtiyaçları kadar almaları gerekir diye düşünüyorum. Bu doğru bir uygulama değil. O hastanenin ne kadar ihtiyacı varsa o kadar mikrobiyolog veya biyokimyacı almalı diye düşünüyorum.

Bu Hükûmetin en büyük beklentilerinden birisi sağlık turizmi. Hep sağlık, sağlık dediler ve gelecekte de 20 milyar dolara yakın bir beklenti içerisinde. En çok hastamızı Libya'dan alıyorduk sağlık turizmiyle ilgili sağlık hastamızı ama bugün Libya içler acısı. Orada günde 10 kişiye vize veriliyor, bunu Bakanımla ayaküstü konuşmuştum, yani 4 bakanlık arasında yürüyen bir şey var. İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı... Bir kere, o oraya havale ediyor, öbürü öbür bakanlığa havale ediyor. Günde 10 kişi vize alıyor. Daha önce Libya'dan aldığımız... Ve hastamızın yüzde 45'i aşağı yukarı Libya'dan alınıyordu, bugün vizeden dolayı Avrupa ülkeleri Tunus veya diğer küçük ülkeler, farklı ülkeler bu hastayı alıyor ve biz sadece seyrediyoruz. Bununla ilgili bir çalışma yaptınız mı bilemiyorum. İşte Sağlık Bakanlığının bir format vermesi gerekiyor, istenilen evrakları vermesi gerekiyor, herkes birbirine havale ediyor ama gerçekten ülke zarar ediyor. Bu çok önemli bir konu, bunu da mutlaka gözden geçirmeniz gerekir diye düşünüyorum.

Acil hastaların taşınmasında en yakın devlet hastanesine gitmesi gerekiyor. Devlet hastanelerinde yer yoksa en yakın özel hastanelere gitmesi gerekir. Hâlbuki öyle bir uygulama yok. Devlet hastanelerinde boş yer yoksa tanıdıkları veya çıkarları olan bir özel hastaneye hastalar taşınıyor. Hâlbuki en yakın devlet hastanesine veya en yakın özel hastaneye taşınır şartları yerindeyse ama bu uygulama pek de öyle yapılmıyor.

Doktor başlayışlarında, hekim ayrılmadan, yeni bir hekim başlatılmadan başvurusunu yapamıyor yani o hekim ayrılacak, ondan sonra başvuru yapılacak. Bu da doğru bir uygulama değil.

Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumuyla görüşülmesi gerekir. A grubu hastaların yani felçli hastanın otuz günlük rapor için günlerce o hastane kapılarında dolaşması engellenmeli. Bu hem oradaki hasta için hem orada, devlet hastanesinde fazladan bir iş yapacaklar. En azından doksan günde bir bu raporların yenilenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum.