| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, AK PARTİ Grup Başkanı Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, AK PARTİ Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin, AK PARTİ Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, AK PARTİ Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AK PARTİ Grup Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK PARTİ Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, MHP Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay, MHP Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, BBP Genel Başkanı Ankara Milletvekili Mustafa Destici ve 326 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4779) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 19 .01.2023 |
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, benim de birkaç saatine iştirak ettiğim, yaklaşık sekiz dokuz saati aşkın bir Komisyon toplantısı devam ediyor ve daha ziyade bu başörtüsü meselesine odaklanarak konuştuk. Bu benim tamamen kişisel fikrim, belki bu Komisyonun usulü böyledir ama ben açık bir şey söyleyeceğim. Hepimizin -yaşları çok genç olanlar dâhil- çok net hatırladığı, bu kadar somut bir insan hakları ihlali meselesi ve mağdurlarının kendilerini anlatmasına rağmen onların gözlerinin içine baka baka bu kadar çok antitez üretmek, bu kadar çok tali konulara girmek yani bu işle ilgili -ne olur, tabirimi caiz görün- bu kadar çok felsefe yapmak beni gerçekten üzdü. Çünkü burada çok ciddi bir insan hakları ihlalinden bahsediyoruz ve mağdurlar burada. Ben, Leyla Şahin Usta'yı gerçekten gözlerim dolarak dinledim. Bunu neye benzetiyorum biliyor musunuz? Amerika'da bir söylem var: "Black Lives Matter" Yani bunu Türkçeye nasıl çevirebilirim? Şöyle çevirebilirim: Siyahların da canı can. Yahu, bu beyazlara, bu ırkçı beyazlara hâlâ siyahların canı can olmayan o Amerika'da bunu kabul ettirmek ne kadar zordu? O insanlara, o beyazlar ne çok antitezler ürettiler; sanki o siyahları Afrika'dan koparıp getiren onlar değilmiş; sanki onlara her türlü zulmü reva gören onlar değilmiş; kaçan zenci kölelerin ayaklarını, ellerini kesen onlar değilmiş; sanki otobüslerde arka sıralara oturtanlar onlar değilmiş gibi o kadar çok antitez ürettiler ki. Efendim, "Beyazların da canı candır." İşte, şöyledir, böyledir; bu işin edebiyatını, felsefesini yaptılar. Bakın, biraz evvel Leyla Şahin Usta çok yakın bir tarihten bahsederek, 5'inci sınıf tıp talebesi olarak ve 1'inciliğe oynayan bir tıp talebesi olarak kendi hikâyesini anlattı ve dedi ki: "Ben on sene kaybettim." Leyla Şahin Usta şu anda karşımızda bir başarı hikâyesi olarak oturuyor ve ben bununla hem iftihar ediyorum hem de bir teselli vesilesi. Fakat onun kadar şansı olmayan pek çok başörtülü kadın var; onları da dinlemek lazım. Milletvekili olmayı başaramamış, belki siyasette çok çok başarılı olabilecekken okulunu bırakmış, belki o keşmekeşte yanlış bir evlilik yapmış ve hiçbir potansiyelini değerlendirememiş birçok kadın arkadaş var. Özgür Özel, çok sevdiğim, saygı duyduğum Sayın Meslektaşım, sizin ve eşiniz Didem Hanım'ın laboratuvarda gösterdiği onurlu duruşu alkışlıyorum; onurlu ve adil duruşu. Fakat Leyla Şahin Usta'nın on sene kaybetmesine yetmedi bu duruş, bu kişisel inisiyatif. İşte, Leyla Şahin Usta'nın yaşadığı dramlar bir daha tekrar edilmesin diye biz buna bir anayasal güvence istiyoruz, hiç kimsenin inisiyatifine kalmasın diye.
Sanıyorum CHP'den bir mevkidaşım daha bir söz söyledi. Sayın Bankoğlu -ismini yanlış telaffuz etmek istemem- dedi ki: "Kadınların kıyafetlerine gerçekten kimse karışmamalı." Ben de tamamen hemfikirim. Bu mesele, iktidarın da muhalefetin de gündeminden artık çıkmalı ve biz bunu, hayatlarını, haklarını gasbettiğimiz bir nesle borçluyuz. Sadece haklarını gasbetmedik biz bu gençliğin; biz onların hayallerini de çaldık bir dönem. Leyla Şahin Usta o zaman başörtüsüyle mezun olsa hekimlik yapabilecek miydi? Ya da bir avukat arkadaş avukatlık yapabilecek miydi, hâkimlik yapabilecek miydi? O dönem üniversiteli başörtülü kızların hayalleri de gasbedilmişti. Ne olur "ama"sız, "fakat"sız, binlerce antitez üretmeden, işte, "Şentop şöyle demiş, 5 tane kalem de böyle imza atmış..." böyle tali konulara girmeden, tıpkı o beyazların siyahlara yaptığı binlerce antitez, binlerce tali konuyla meseleyi dağıtıp, meselenin özünden ayrılmadan, çok kısa, çok kısa sadece mağdurları dinleyerek ve özür dileyerek bir anayasal güvenceye imza atabilseydik hep beraber. Ben buna çok üzülüyorum, -bence artık- hakikaten bir kadın olarak ben de bu işten çok muzdaribim, ben artık kadınların ekonomide, akademide, siyasetteki başarılarını -ister başörtülü olsun ister başörtüsüz olsun, gerçekten hiç umurumda değil- bunları tartışacağımız bir Türkiye'yi hayal ediyorum ve bu Türkiye'yi kurmak için çok fazla icraatımız ve savunuculuğumuz oldu. Bunlarla dalga geçilmesinin ve bunların yok sayılmasının da son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.
Notlarıma bakıyorum, inşallah atladığım bir şey yoktur.
Hepinize teşekkür ediyorum. Çok kısa katkı sağlamak istedim ama ben bu işin mağdurlarına, bu Komisyonda saatlerce konuştuğumuz ve saatlerce konuşacağımız için ve binlerce, binlerce farklı fikirlerin havada uçuşup bu meseleye bir türlü odaklanamayacağımız için bir özür borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.