KOMİSYON KONUŞMASI

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Şimdi, seçimler yaklaşıyor, evet. Seçimler yaklaştıkça işte yoksul halkın en temel ihtiyacı olan barınma ve konut ihtiyacı sorununu işte yasa taslağına baktığımızda borçlanarak aslında çözmeyi önerdiğiniz görülüyor. Şimdi kiralarını bile ödemekte zorlanan ve konut sahibi olma hayalinde olan insanlar var. İşte, bu insanı bir şekilde yanınızda tutma, kriz içerisindeki o inşaat sektörünü bir anlamda canlandırma ve tabii ki özellikle ticari bankalara kaynak aktarmak istendiği belli oluyor yani bu girişimle. Yoksa gerçek anlamda konut ve barınma sorununu çözmek gibi bir yaklaşım içerisinde olunmadığını biz biliyoruz.

Şimdi, biz bu eleştirileri yapınca hani sabah ilk girişte de hemen AKP'li arkadaşlar, üyeler işte "Siz insanların konut sahibi olmasını istemiyorsunuz, bunun için eleştiri yapıyorsunuz ya da itirazlarınızı yükseltiyorsunuz." şeklinde ifadelerde bulundular. Hayır, biz elbette ki insanların barınma sorunu, en temel meselenin başında barınma sorunu olduğunu biliyoruz ve aslında barınmanın da bir insan hakkı talebi olduğunu da ifade ediyoruz ama bunun ticarileştirilmesine, piyasalaştırılmasına karşıyız. Ücretsiz ya da düşük ücretli biçimde bu sorun çözülebilir. Bunun dünyada da benzer örnekleri var. Özellikle yerel yönetimler bu konuda sorumluluk sahibi olabilir, projelerle bu mesele de çözülebilir ama bunu tartışmak, bu önerileri dikkate almak gibi bir yaklaşım söz konusu değil. Genelde aslında hani yasa yapım süreçleri maalesef öyle; işte, torba yasalarda ve benzeri yasa yapma süreçlerinde genelde çok itirazlar, öneriler, eleştiriler dikkate alınmaz, işte AKP'nin ihtiyaçları, dönemin itirazlarını ya da yükselen talebi bir şekilde kendince nasıl organize ederim, nasıl çözerim yaklaşımı daha çok ön plana çıkıyor. Dolayısıyla bu süreçte de böyle işliyor; işte bütün eleştiriler, öneriler, itirazlar hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Daha önceki torba yasalarda da alınmadı, burada da alınacağını pek düşünmüyorum. Dolayısıyla böyle sorunları köklü çözmek yerine, hep böyle geçiştiren, işte kendi gündemleri üzerinde ele alan bir yaklaşım söz konusu. Açıkçası bu yasa da biraz seçim telaşı olarak görünüyor. Yani bir seçim var önümüzde, birkaç ay kaldı. Toplumda bu anlamda ciddi bir barınma meselesi var, konut sorunu var ama buna yapısal bir çözüm getirmek yerine biz biraz daha nasıl oy alabiliriz ya da bunun propagandasını nasıl yapabiliriz üzerinden bir yaklaşım olduğu görülüyor.

Yani bugüne kadarki bütün paketlerde de biz gördük; çok da ciddi bir sorunu çözmediğini, bu sorunlara çözüm getirmediğini de biliyoruz. Şimdi işte yeni bir konut kredisi düzenlemesini önümüze getirdiniz. Hani o kadar çok kampanya yapıldı ki açıkçası sayısını unuttum. Az önce Bakan Yardımcısı da söyledi bu kampanyaların bazılarını. Şimdi kamu bankaları devreye sokuldu, düşük faizli krediler verildi. Sonuçta konut fiyatları yükseldi ki bırakın bir ev sahibi olmayı, insanlar başını sokacak iki göz bir ev bile bulamıyor yani kiralık ev bile bulamıyor. Fiyatlar öylesine yükseldi. Şimdi sıfır konuta yaklaşmak mümkün değil dar gelirliler ve yoksul emekçi halk için. İkinci el konut satışı bile şu an dipte. Şimdi, TÜİK'in Eylül 2022 yılı verilerine göre, Türkiye genelinde konut satışları eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,9 azalarak 113.402 olmuş. İstanbul, Ankara, İzmir ve tatil kentlerinde konut satışlarında bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Bunun sebebi de yabancıların gelip Türkiye'den çok rahat ev alıyor olması.

Şimdi yabancıların mülk edinmede en çok tercih ettiği ülkelerden biri Türkiye çünkü TL'nin değer kaybetmesi, dolar ve euronun giderek değer kazanmasıyla yabancılar için büyük bir fırsat doğdu. TÜİK verilerine göre yabancılara yapılan konut satışları 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15,2 artarak 67.490 olmuş, 2022 yılında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,5 olmuş. 2022 yılında yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırada 24.953 konut sayısıyla İstanbul başta geliyor.

Şimdi, 2018 yılı itibarıyla yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı alma şartının 1 milyon dolardan 250 bin dolara düşmesiyle yabancılara konut satışında rekor bir artış oldu yani 250 bin dolar değerinde bir taşınmaza sahipseniz bu taşınmazı üç yıl içerisinde eğer satmaz iseniz bir de promosyon olarak AKP Türk vatandaşlığını yabancılara verir duruma geldi.

Ülkede aslında çok sayıda boş durumda konut var. İnsanların bu konutları satın alabilecek gelirleri ya da birikimleri yok, onu biz biliyoruz. Küçük bir azınlığın ise 1'den fazla hatta bazılarının onlarca, yüzlerce konutu var. Bunun nedeni de ülkedeki son derece adaletsiz gelir dağılımı ve sürekli artan konut fiyatları. Türkiye, Avrupa'da konut fiyatlarının en çok arttığı ülke konumunda.

Son dönemde yüzde 100, yüzde 200'ü aşan enflasyon karşısında temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanlar nasıl bir ev sahibi olabilir ya da sahip olabilirler mi; gerçekten bu, tartışmamız gereken bir soru.

Şimdi, kirada kalan binlerce insan kiralarını dahi ödeyemez durumda. En düşük kira 5 bin, 6 binden başlıyor, en az 1 asgari ücret kadar kira ödeniyor. Kirada olup kirası biriken, evden zorla çıkarılan ya da ev sahiplerinin açtığı tahliye davalarıyla uğraşan, barınamayan binlerce insan var şu an Türkiye'de. Yani gerçekten kutuplaştırma öyle oldu ki artık ev sahipleri ve kiracılar arasında bile ciddi sorunlar ve sıkıntılar söz konusu.

Kiralar kadar da aidatlar da yüksek. İnsanlar 1 kira kadar aidat ödüyor. İşte bakın, son dönemlerde çokça ifade ediliyor: "2.500 lira kira ödüyorum ama 3.500 TL civarında da aidat ödüyorum." Yani artık barınma meselesi bu kadar ciddi bir sorun hâlini aldı. Asgari ücretten daha fazlaya insanlar barınma sorunlarını gidermek zorunda kalıyor sadece aidat ve kirayı düşündüğümüzde.

Yine, kira borçları ve aidat borçları nedeniyle davalı, icralık duruma düşen yüzlerce, binlerce insan var yani ev sahibi ve kiracı arasındaki o denge de bozuldu yani o kutuplaştırma oraya kadar vardı.

Yine, anlaşmazlık davalarında rekor bir artış söz konusu. Her gün basına da yansıyor, haberlerde de izliyoruz. Gerçekten çok ciddi bir sorun olarak önümüzde bu mesele duruyor. Yani evet, "İnsanları kiracı olmaktan kurtarıp konut sahibi yapacağız." diyorsunuz, bunun hayalini satıyorsunuz açıkçası çünkü ev almak isteyen yoksul insanlar, konut fiyatlarındaki rekor yükselişten dolayı aslında yanına yaklaşamıyor. Böyle bir hayal yaratıyorsunuz ama bunun çok ciddi bir sorun olduğu görülüyor.

Şimdi, tabii, sözüm ona düşük faizli kredi kullandırarak insanları ev sahibi yapacaksınız ama bir kişi konut kredisi için bankaya başvurduğunda alacağı kredi en fazla 500 bin TL. O parayı alabilmek içinse aslında bir sürü şart gerekiyor; 2 memur olacak, ev-arazi gibi değeri yüksek gayrimenkuller ipotek olarak isteniyor. Hani bankalar bu anlamda, giden kişilerden bu taleplerde bulunuyor yani bir sürü prosedür var aslında. Bu prosedürü geçmek, o krediyi almak ve o eve talip olmanın bile sunulan seçeneklerde ne kadar zor olduğu görülüyor.

Yine, Türkiye'de yaşanan konut krizi artık ucuz krediyle çözülebilir olmaktan çıktı. Bırakın düşük faizli krediyi, sıfır faizli kredi açsanız bile geniş bir kesim bu fiyatlardan konut alabilme olanağına sahip değil çünkü bunu çoktan yitirdi. Gerçekten yoksulluk o kadar derin ki insanlar günübirlik ihtiyaçlarını gidermekte bile zorlanıyor. Bu anlamda çok ciddi sıkıntılar, sorunlar yaşıyorlar. Hani, kendi gündelik hayatını bile idame etmekte sorun yaşayan insanlar bu kadar uzun süreli bu kredileri nasıl ödeyecek? O bile çok tartışma konusu. Yani bir açlık sınırı var, yoksulluk sınırı altında yaşıyor insanlar; geçinemiyorlar, barınamıyorlar. Barınma ve konut sorunu ise yeni inşaatlar yapmakla, düşük faizli kredi vermekle, TOKİ projeleri yapmakla çözülmez. Konuta ilişkin yaşanan krizlerin temeli, barınmayı temel ihtiyaç olarak görmemekten kaynaklanmaktadır. Konut ihtiyacı bir yatırım aracı ve lükse dönüştürülmüş, oysaki barınma hakkı en temel insan hakkıdır; herkesin güvenli, sağlıklı bir konutta yaşama hakkı vardır. Devlet, tüm temel hak ve özgürlükler gibi bu hakkı da korumak ve sağlamakla yükümlüdür. Buradan hareketle, konutu bir yatırım aracı hâline getiren bütün uygulamaların acilen terk edilmesi gerekmektedir. Konut ihtiyacının serbest piyasanın insafına... Acımasızca ve spekülatif yatırımlara müdahaleler edilmelidir. Kendi ihtiyacından fazla konuta sahip olan vatandaşların mal varlığının gerçek anlamda vergilendirilmesi ve bu verginin öncelikle ihtiyacı bulunan toplumsal kesimlerin barınma sorunu için kullanılması, toplumsal sınıflar arasındaki temel haklara erişim konusundaki eşitsizliği bir ölçüde giderileceğini düşünüyoruz.

Kira fiyatlarının son derece kontrolsüz bir şekilde arttığı günümüzde kamucu bir yönetimle planlanarak yapılacak konutların, mülkiyeti yine kamuda olacak şekilde uygun bedellerle halkın kullanımına sunulması konuk krizinin çözümü için elzemdir. Milyonlarca kişinin asgari ücretle yaşamaya çalıştığı ülkemizde dar gelirli yurttaşlara kira yardımında bulunulması konut krizi için de önemlidir.

"Barınamıyoruz." eylemleriyle gündeme oturan üniversite öğrencileri için daha fazla yurt yapımına ilişkin planların yapılması gerektiğini düşünüyoruz. "Kaynak nerede?" diyecek olursanız da kamu-özel sektör ortaklığıyla, yönetimiyle yapılan büyük ölçekli kentsel projeler için -işte, havalimanları, şehir hastaneleri, köprü, otoyollar ve benzeri- yatırımcıya verilen garanti nedeniyle büyük bir kamu kaynağı konut ihtiyacı için de harcansa şimdiye kadar konut krizinin büyük ölçüde çözülebileceğini düşünüyoruz.

Teşekkürler.