KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ederim.

Burada bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum.

Çok kıymetli bir projenin, Cumhurbaşkanımızın açıkladığı bir projenin bugün hep beraber yasal altyapısını hazırlamak üzere buradayız.

Tabii, muhalefetteki arkadaşlardan her zaman şu tepki geliyor, biz bunu hep açıklıyoruz ama yine aynı şeyleri duyuyoruz: "Yasası olmadan bir karar açıkladı Cumhurbaşkanı, Meclisin iradesi hiçe sayıldı." Tekraren altını çizerek söylemek istiyoruz: Cumhurbaşkanımız yürütmenin başıdır, Cumhurbaşkanımız Hükûmetin başıdır. Devletin elindeki maddi ve finansal imkânların ve bunların uygulanmasına ilişkin bütün projeksiyonların hepsinin en teferruatlı, en detaylı bilgisi devlettedir, yürütmededir; dolayısıyla, bir şeyin yapılabilirliği veya yapılamazlığıyla ilgili daha net ve gerçekçi bilgiler yürütmeye aittir. Bu anlamda da biz, Cumhur İttifakı'nın mensupları olarak, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Hükûmetimize sonuna kadar -tıpkı milletimiz gibi- güvenmekteyiz. Yürütmenin başındaki insanlar olarak, kişiler olarak onlar da bizim adımıza bir karar alabilir, milletin menfaatleri doğrultusunda düşünüp birtakım icraatlar ortaya koymayı düşünebilir ve sonuna kadar arkalarında olacağımızı, onlarla beraber olduğumuzu... Cumhur İttifakı olarak bu anlamda onlara taahhüt ve ifade ettiğimiz için de o güven duygusu içerisinde onlar da bazı şeylerin yasal altyapısı olmadan bunları yapmak üzere açıklamalarını yapabilirler ve biz de burada onların kanunlarını getirir, komisyonlarımızda tartışırız; önce Komisyonun takdirine, sonra Genel Kurulun takdirine arz ederiz ve yasalaşır, hayata geçer. Dolayısıyla "Meclisin iradesinin hiçe sayılması" son derece siyasi, son derece polemik üretmek üzerine kurulan bir cümledir; külliyen reddediyoruz. Biz, bu anlamda, ortak ve istişare içerisinde bir karar almaktan ve bu uygulamaların bir parçası olmaktan ancak ve ancak duyduğumuz memnuniyeti ifade edebiliriz.

Şimdi, özellikle, teklif metninde geçen bir cümle üzerinden yani "yüzde 5'i kadar ve Cumhurbaşkanının bunu 1 katı artırması -yüzde 10'u kadar- bütçenin..." gibi bir cümleden yorumla, sanki bütçeye 450-500 milyar liralık yeni bir yük getirilecekmiş gibi bir anlam ortaya çıkmış gördüğüm kadarıyla, birçok hatip bunu söyledi. Ben düz mantıkla sadece bir şey söyleyip aslında bu kaygının yersizliğini ifade etmek istiyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - O zaman düşün, 2.750'ye düşün. Niye 5?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, ifademe müsaade edin lütfen, izin verin lütfen.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Buyurun, buyurun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Ankara'da 3 milyon lira maksimum kullandırılacak kredi, 100 bin tane konut deniliyor maksimum. 100 bin kredinin 100 bini de Ankara'da ve maksimum limitten yani 3 milyon limitinden kullanılsa totalde 300 milyar para eder; devlet bunun tamamını karşılasa, konut alana kuruş para ödetmese on beş yılda maksimum edeceği rakam 300 milyardır zaten. İstanbul'da maksimum limit 5 milyon; 100 bin konutun 100 bini de İstanbul'da kullandırılsa bu kaynak maksimum limitten, 5 milyondan kullandırılsa 100 bin konut için ödenecek toplam para 500 milyar eder; tamamını devlet ödese, alan kişinin cebinden kuruş para çıkmasa ancak 500 milyar lira hazineye on beş yılda bir yük biner. Dolayısıyla, bu mantıktan baktığınızda bile, basit, sade bir matematik hesabından baktığınızda bile sizin kaygınızın, sizin korkunuzun veyahut da aslında olmadığı hâlde burada ifadelendirilen ve bir panik üretmek üzere söylenen cümlelerin yani öyle algılandıysa yanlış algı, öyle algı değil de bir algı oluşturulmaya çalışılıyorsa yine yersiz ve gereksiz olduğunu özellikle ifade etmek isterim.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Önergeyle bunu bu anlattığınıza göre revize edelim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, bak çok basit bir şey söylüyorum, bunu en iyi siz anlarsınız.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Onu bırak bırak, bir önergeyle...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu 100 bin konutun 100 bini İstanbul'da kullanılsa...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı diyaloga girmeyelim, herkes fikrini ifade ediyor.

Sayın Yılmaz, karşılıklı...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, süreme de dâhil edebilirsek yetmeyebilir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - 100 bin konutun, 100 bini İstanbul'da kullanılsa ve maksimumdan kullanılsa toplam değeri 500 milyar eder. Dolayısıyla...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Doğru, hesabın doğru. O zaman bunu revize et önergeyle...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, görüşünüzü ifade ettiniz, rica ediyorum...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Başkanım "seçim yaklaşımı" "yeni bir seçim" "seçim yatırımı" işte "seçim yatırımı yapıyor Hükûmet" bunlar... Zaten ne zaman iyi bir şey yapsanız, ne zaman güzel bir şey yapsanız arkadaşlar mutlaka ona bir yakıştırma yapma ihtiyacı hissediyorlar, bizce muhalefet etme tekniği bu olmamalı ama bunu tercih ediyorlar, diyecek bir şey yok. Biz, sadece seçim zamanı çalışan, sadece seçim zamanı oturup karar alan bir Hükûmet veyahut da bir grup veyahut da bir ittifak değiliz; biz, milletimizin sorunlarını her zaman gören, sadece sorunlar değil, milletin omzundaki yük değil sadece, taleplerini de gören hem bu yükü omzundan hafifletmek için hem de taleplerini karşılamak için bütün dönemi boyunca sürekli çalışan ve icraat ortaya koyan bir ittifakız, bir Hükûmetiz, bir partiyiz. Şimdi, bunu bir seçim yatırımı olarak görmek, yapılan her şeyi seçim yatırımı olarak görmek isteyene, evet, mümkün müdür? Mümkündür ama AK PARTİ'nin pratiklerine, son beş yılda Cumhur İttifakı'nın pratiklerine bakan bir insan için bu yapılan işi sadece seçim yatırımı olarak değerlendirmek vicdan sahibi bir insanın vicdanına oturmayacak bir cümledir. O yüzden bunu kabul etmediğimizi özellikle ifade etmek istiyoruz.

Sonra, devam etti bir tanesi, birkaç tanesi, dedi ki: "Ama asıl mesele, asıl maksat inşaat sektörüne para aktarmak ve ticari bankalara kâr sağlamak." Bunu söyleyen kişi aynı zamanda konuşmasının daha önceki dakikalarında "Bunlara hiçbir ticari banka katılmayacak, hep kamu bankaları üzerinden bunu yapacaksınız; göreceksiniz, bu kârlı olmadığı için hiçbir ticari banka buna katılmayacak." demişken cümlesinin tamamlanmasına doğru veya bir başka arkadaşının cümlesinde yine içerikte gördük "Siz burada ticari bankalara kâr aktarmak istiyorsunuz." diye hem kendi cümle bütünlüğü içerisinde hem de grup bütünlüğü içerisinde birbiriyle çelişen arkadaşları burada dinlemek bütün bürokratlar için, teklif sahibi için, hepimiz için zor olsa veyahut da ironik olsa gerek.

Şimdi "seçim yatırımı" "TOKİ" şu, bu, birçok şey söylendi; "Bakanlık konut problemini çözmeyi konut yapmak olarak görüyor." işte "Böyle konut problemi mi çözülür?" vesaire. Bakınız, Başkanım, TOKİ'nin otuz sekiz yıllık bir tarihi var yaklaşık; bu otuz sekiz yıllık tarihin on sekiz yılı AK PARTİ öncesi dönemlerde geçmiş, yirmi yılı AK PARTİ döneminde geçmiş yani yarı yarıya, kafa kafaya bir dönem. Bu on sekiz yıllık AK PARTİ öncesi dönemde Allah razı olsun bir şeyler yapılmış -bütün yapma gayretinde olanlardan, hükûmetlerden kim gayret etmişse Allah razı olsun- on sekiz yılda ürettiği konut sayısı toplam 45 bin, AK PARTİ'nin yirmi yılda ürettiği konut sayısı 1 milyon 170 bin. Yani konut üretmeden konut problemini nasıl çözeceğiz? Bir şeyin arzı az ise talebi çok olduğu için fiyatı yükseliyor. Dolayısıyla, burada dengelemeyi yakalayabilmek için, burada bir durumu tersine çevirebilmek için konut üretmeniz gerekiyor. Kendisinden önceki on sekiz yılda 45 bin konut üreten TOKİ'yi kendi döneminde, yirmi yılda 1 milyon 170 bin konut üreten artı on binlerce sosyal donatı alanı üreten bir idare hâline getirmiş AK PARTİ. Ya, bu da mı seçim yatırımı? "Sosyal donatı" deyince bunlar belki kafe, işte, ne bileyim büfe falan zannedebilirler, heykel zannedenler olabilir; sosyal donatı dediğimiz hastaneler, havalimanları, koca koca donatı alanları, ondan sonra bir sürü şey yapmış bunun yanında. Şimdi, biz, kalkıp bunları "Seçim yatırımı, işte yaptığınız iş mi, Bakanlık konut problemini çözecek bir şey yapıyor mu?" diye böyle küçümseyici ifadelerle konuşursak bu ayıp olur, bu ifadeleri kullananlar küçümsenir hâle gelir. Hiç kusura bakmayın, milletin aklı var, fikri var. Evet, millet bazı şeylerin yetersiz olduğunu görüyor; evet, millet bazı şeylerin hâlâ tamamen ihtiyaçları karşılamadığını görüyor ama sizin gibi de öyle dalga geçer vaziyette "Yok, konut üretmekle bu iş mi olur?" On sekiz yılda 45 bin konut üreten idareyi yirmi yılda 1 milyon 170 bin konut üreten ve bugün 250 bin sosyal konutun temelini atan, kuralarını çeken bir idare hâline getirmişiz; burada dalga geçiliyor vesaire falan filan, geçelim bunları...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2019'daki konutlar ne oldu bir de ona cevap versene.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bakın diyorlar ki: "Niye Ankara'ya, İstanbul'a yönlendiriyorsunuz?"

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Aynı şekilde 2019'da ilan etmiştiniz, 2019 ne oldu, 2019 sosyal konutları hele bir söyle.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, fikirlerinizi ifade ettiniz, rica ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne oldu 2019'da?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Deniliyor ki Başkanım...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, rica ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - At bakalım, bütün televizyonlar sizin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkes sırası geldiğinde ifade edecek.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne oldu 2019'da?

ORHAN YEGİN (Ankara) - "İnsanları niye Ankara'ya, İstanbul'a yönlendiriyorsunuz Sayın Savaş?" Ya, hiç okumamışlar metni, Ankara'ya İstanbul'a yönlendirmek ne demek? Ankara'da olursa maksimum limit 3 milyon, İstanbul'da olursa maksimum limit 5 milyon.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - İstanbul sadece yüzde 25 .

ORHAN YEGİN (Ankara) - Diğer bütün şehirlerde de limit vermiş 1 milyon. Diğer bütün şehirleri kapsayan bir şey. "Niye sadece Ankara'ya İstanbul'a yönlendiriyorsun?" Ya, hiç olmayan bir şey yani ya okumamışlar ya okumuşlar burada yani yalan demeyeyim de çarpıtıyorlar ya, böyle bir şey olabilir mi ya?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey, tamamlarsanız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, lütfen süreme ek yapabilirseniz sevinirim.

Şimdi, işte Avrupa insanları kıra yönlendiriyormuş, bizde kır boşaltılıyormuş. Bizim büyükşehirlere insanları yönlendirdiğimiz yok, taşra illerimizde, ilçelerimizde de konut alınabilir diyoruz, hepsi olabilir diyoruz. Şimdi, tam tersini yapsak -bak dedim ya az önce cümle bütünlüğü içerisinde veya grup bütünlüğü içerisinde bir çelişki- şimdi, dedikleri gibi başka bir şey yapsak, tamamen kırı teşvik eden bir şey yapsak bu defa da ne diyecekler biliyor musunuz? "İnsanlar köyde kalsın istiyorsunuz, büyükşehre gelmesinler istiyorsunuz."

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Gelmesinler.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İnsanlar oradan çıkma... Yani her şeye bunların cümleleri var, yapacağınız her şeyi kötü göstermeye zihinlerini odaklamışlar. Ne yaparsanız yapın ağızlarından güzel bir cümle, tek kelime duymazsınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yakında betonun yenmeyeceğini anlayacaksınız.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ha, şunu da söyleyeyim: Biz kıra da kente de destek veriyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Betonun yenmeyeceğini anlayacaksınız yakında.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ayrıca şunu söyleyeyim: Kırda hayat sadece teşvikle, desteklemeyle olmaz; kırı terörle bitirdiler. Biz, şimdi terörü bitirerek o kırı yeniden canlandırıyoruz. Dün bombaların patladığı o kırlarda bugün mesela Cudi'de, Cudi Cup'ta bugün raket sesleri duyulur hâle geldi. Hiç merak etmeyin, o kırlarda tarım da hayvancılık da... İşte, bugün petrolü bulduğumuz yerler de var, yarın başka şeyler de bulunacak. Biz, Allah'ın izniyle bu terörü bitireceğiz, tarım da hayvancılık da zenginlik de kıra da yayılacak kente de yayılacak. Memuruna, emeklisine, başörtülüsüne...

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Konuttan teröre nasıl geldik?

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...açığına, namaz kılanına, beynamaz olanına, herkese yansıyacak, kimseyi ayırt etmeden hiç merak etmeyin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Belli oluyor, belli oluyor, yirmi yılda belli oluyor(!)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Başkanım, bitireyim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Peki, biz özetle şunu söylemek istiyoruz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sözde bunlar hep, sözde; pratiğe bak, pratiğe.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Söylediklerinin hepsi doğru!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, bir diyalogdan kaçınırsak hatibi dinliyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Söylemek istediğimiz şey şudur: Bu Hükûmet, bu siyaset aklı, bu ittifak milletinin derdiyle dertlenen, milletinin derdini istismar malzemesi yapmayan, sahici tartışmalarla, sahici istişarelerle atılabilecek adımların hesabını düzgün bir şekilde yaparak bizim 2053-2071 vizyonlarımızın temelinde...

CAVİT ARI (Antalya) - Ne zamana kadar dinleyeceğiz Başkanım, kaç dakika daha fazla konuşturacaksınız?

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...istikrar vardır. Bugün, siz bir şeyi sağlarsınız ama onu bir defa sağlamak yetmez, onu istikrarlı bir şekilde, düzenli bir şekilde sağlayacak ekonomik altyapıyı da insan kaynağı altyapısını da her türlü kaynak altyapısını da oluşturmak gerekir. Biz el ele veriyoruz, kafa kafaya veriyoruz, milletimizin her derdinin de her talebinin de farkındayız ve bunları gerçekleştirmek için el ele vermiş, omuz omuza, yedi düvelle mücadelemizi gösterip yine de bu milletimize hiçbir şeyi bahane etmeden, o talepleriyle milletimizi buluşturmaya çalışıyoruz; bu da onlardan bir tanesidir. Sayın Savaş'ı bu teklifin ilk imza sahibi olduğu için tebrik ediyoruz, Cumhurbaşkanımıza bizim bu anlamda böyle bir kanuna vesile olanlardan olmamızı sağladığı için teşekkür ediyoruz. Cenab-ı Allah memleketimize, milletimize zeval vermesin; Cenab-ı Allah memleketimizin, milletimizin yolunu, bahtını açık etsin diyor, teşekkür ediyorum.