KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Mustafa Savaş, biraz önceki konuşmasında "konut arzını sürdürebilir hâle getirmek" dediniz. Elbette ki bu anlaşılabilir bir şey yani bizim de itiraz edeceğimiz bir şey değil, ancak yirmi yıldır Türkiye'nin büyüme politikasını inşaat sektörüne dayadınız ve üretimi desteklemediniz. Ve ekonomide uyguladığınız yöntemlerle, ekonominin bozulmasıyla beraber, gelir dağılımındaki adaletin bozulmasıyla beraber inşaat sektörü Türkiye ekonomisini taşıyamaz hâle geldi; şimdi bu gerçekleri de bilerek konuşalım bu konuda. Yani sanki her şey çok güllük gülistanlıktı da birdenbire konut arzında bir sürdürülebilirlik sorunu yaşandı, şimdi bunu çözmeye çalışıyoruz; böyle bir şey yok. Yani sistem tıkandı, asıl sizin tarafınızdan tıkandı bu sistem, şimdi tıkanan sistemi bir şekilde açmaya çalışıyorsunuz; öncelikle bunun altını çizelim.

Bir iki ifadem ve bir iki sorum olacak. Gelelim, İstanbul'la ilgili eleştirimize şöyle cevap verdiniz: "İstanbul'a ayrılan pay yüzde 25 yani 100 bin konutun 25 bin konutu ayrılıyor." dediniz. Nüfusa oranladığımız zaman, İstanbul'un nüfusu Türkiye nüfusunun yüzde 18'ini oluşturuyor. Bir kere yüzde 25 ve yüzde 18 nüfusa oranla yüksek bir oran baktığımızda ve İstanbul'la ilgili şöyle de bir problem var: İstanbul'da konut edinimi ihtiyaçtan ziyade ticari amaçlı yürütülen, ticari amaçlı olarak edinilen bir durumda, ticari amaçlı kullanılıyor yani yatırım amaçlı; bir konutu olan bir daha alıyor. Şimdi, siz "Hanede konut olsa da işte, çocuğun konutu yoksa çocuk konut sahibi olacak." Yani İstanbul'da varlık sahibi, gelir sahibi insanlar, aileler yine bu konutları çok rahat alacaklar değerli arkadaşlar. Zaten 5 milyonluk bir konutu da orta gelirli bir vatandaşın alma şansı yok.

Bu arada "orta gelirli vatandaş" tanımınızı da sormak istiyorum size: Nedir orta gelirli tanımı yani aylık geliri nedir, hanesine giren gelir ne kadar? Mesela, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nebati'nin şöyle bir açıklaması var, bunu da sorayım size: "Birinci bölgede azami gelir 80 bin TL, ikinci bölgede 65 bin TL, üçüncü bölgede de 45 bin TL olacak, bunları geçmeyecek." şeklinde bazı gelir seviyeleri paylaştı. Bu üst gelirler bile, bugün Türkiye'de açlık sınırı, yoksulluk sınırı düşünüldüğünde, asgari ücret düşünüldüğünde, ortalama gelir düşünüldüğünde zaten yüksek değil mi? Sizin ortalama gelir tanımınız nedir yani kimler yararlanacak bu satışlardan?

Yine, Nebati'nin bir açıklaması var. Şimdi, bir yandan hazineden vatandaşa kaynak aktarıyorsunuz. Evet, yüzde 30'unu aşan kısmı hazine tarafından üstlenilecek alınan dairenin. Müteahhitlere de Kredi Garanti Fonu destekli 25 milyar liralık finansmana erişim imkânı sunuyorsunuz. Bir taraftan müteahhitlere de bir şekilde bir kaynak aktarımı var yani burada; bunun altını da çizmek lazım.

Bankalara baktığımız zaman bankalarla ilgili de şunu söyleyebiliriz ancak: Kusura bakmayın da kamu bankalarını iktidarınız döneminde iktidarın çiftliği hâline getirdiniz, her türlü kaynak aktarımını kamu bankaları üzerinden yaptınız. Bu bankaların sermayesi hazineye ait olmasına rağmen ve halkın vergileriyle oluşmasına rağmen, hazineden karşılanmasına rağmen siz, iktidarınıza yakın müteahhitlere, medya patronlarına, yandaş şirketlere, vakıflara kredi musluklarını açtınız; hatta dağıtılan bu milyarlarca lira kredinin yasal takibini bile doğru dürüst yapmadınız, tekrar tekrar krediler vermeye devam ettiniz bu kamu bankaları üzerinden. O nedenle, diğer taraftan, kamu bankalarının da bir kaynak aktarımı ve kamu bankalarına da nefes aldırma hamlesi olduğunu görüyoruz bu uygulamanın.

Yine, dağıtmış olduğunuz bu etki analizinde 2023 yılı için 2,7 milyar TL'lik bir etkisinin olacağını söylediniz. O zaman, tekrar sormak istiyorum: Neden yüzde 5 hazineye, yüzde 5 Cumhurbaşkanına -yani toplam yüzde 10- bütçeye ekleme yetkisini koyuyorsunuz? Madem bu kadar büyük etkisi yok, neden bu koyuluyor, bu yetki veriliyor yani 422 milyar TL'lik bir ekleme yetkisi, yük getirme yetkisi veriliyor? Buna da bir cevap alalım.

Bir diğer sorum da kanun teklifinin ikinci fıkrasında şöyle bir tanımlama var: "Henüz başlamamış veya yapımı devam eden konut projeleri açısından mülkiyeti yüklenici firmalara geçecek olan konutlara ilişkin..." Bu tam olarak ne demektir? Yine bu madde kapsamında "Gayrimenkul geliştiricileri de yüklenici kabul edilir..." Bir de bunun maddeye neden eklendiğini açıklansanız sevinirim.

Sonuç olarak, görüldüğü gibi, bu düzenleme aslında, Türkiye'de, yine parası olan vatandaşlara konut edindirme ve müteahhitlerin elindeki stokları eritme projesidir; hiç kusura bakmayın. Öyle, sizin söylediğiniz gibi konut arzını sürdürülebilir hâle getirmek falan değil. Onu biz de tabii ki destekleriz, biz de yaparız hiç endişeniz olmasın bu konuda.

Teşekkürler.