KOMİSYON KONUŞMASI

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Evet, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, geçtiğimiz hafta Anayasa değişiklik teklifimizin tümü üzerinde Başkanlarımız, milletvekili arkadaşlarımız oldukça kapsamlı bir değerlendirmede bulundular. Ben de o günkü görüşmeleri uzun saatler takip ettim ama daha sonrasında ayrılmak durumunda kaldığım için o gün tümü üzerindeki görüşlerimizi belirtememiştik. Ben, bugün bu konuyla alakalı, değişiklik teklifimizin tümüyle alakalı görüşlerimi birkaç dakikada ifade etmek istiyorum.

O günkü görüşmelerde başörtüsü meselesinin, Türkiye'deki yasakların Türkiye tarihindeki aşamalarına, kronolojilerine burada konuşan Kıymetli Başkanlarımız tarafından detaylı bir şekilde, ayrıntılı bir şekilde değinildi, anlatıldı. Burada tekrara girmeyeceğim bu konuda ama şunu net bir şekilde ifade edebilirim ki bu mesele bir dönem milletimizin büyük bir kesiminde derin yaralar açmış, vicdanları kanatmış bir meseledir. Başörtüsü meselesi bizim için bir siyaset malzemesi değil, bir politika malzemesi değil, bu mesele bizim için hayatımızın ta kendisidir. Bu mesele bizim için insani bir meseledir, bu mesele bizim için bir hak meselesidir, bir inanç meselesidir, en temel insan hakkı meselesidir; bizim insan olarak varoluşumuzun gereğidir. Bizim için büyük mağduriyetlere uğradığımız, büyük hak kayıplarına uğradığımız, büyük ızdıraplar çektiğimiz bir meseledir başörtüsü yasağı. Biz, başörtüsü meselesine böyle bir bakış açısıyla bakıyoruz. Bizim için mesele bu anlattığım şekilde, anlattığım anlama geliyor.

Bizler bu yasakların oluşturduğu mağduriyetleri, zulümleri iliklerimize kadar tüm benliğimizde hissettik. Ben İstanbul Hukuk Fakültesi mezunuyum. 28 Şubat döneminde, o yasakların ilk başladığı dönemde de 3'üncü sınıfta öğrenciydim. O süreçte bütün o zulümlere, yasaklara bizzat maruz kaldık, bizzat şahit olduk. Başörtülü olduğumuz gerekçesiyle "Devlet güvenliği tehlikede." denilerek okullarımıza alınmadık, okul kapılarından geri çevrildik.

Bugün, işte, başörtülü milletvekilleri olarak bizler hepimiz Meclisteyiz, devletin bekasıyla ilgili herhangi bir sorun ortada var mı? Yok. Devlet bütün kurum ve kuruluşlarıyla dimdik, güçlü bir şekilde ayakta. "Kılık Kıyafet Yönetmeliği" adı altında, o dönem, başörtüsüyle okula giremeyeceğimize ilişkin taahhütname bizlere zorla imzalatıldı; imzalamadığımız takdirde kaydımızın yenilenmeyeceği ve sınıfta kalmış sayılacağımız söylendi; kaydımız yenilenmeyecekti ve sınıfta kalmış sayılacaktık. Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ni imzalamak istemeyen arkadaşlarımız yine zorla ikna odalarına alındı, işte, okullarına devam edemedi. Ben de bir yıl boyunca okula devam edemeyen kardeşlerimizden birisiyim.

ERHAN USTA (Samsun) - Çözelim işte, çözelim.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Yine kamusal alan olduğundan bahisle...

Buyurunuz.

ERHAN USTA (Samsun) - "Çözelim." diyoruz.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - E, çözülmüştü zaten. İşte, Anayasa değişiklik teklifimizi de ortaya koyduk.

ERHAN USTA (Samsun) - Anayasa değişikliğiyle yapalım.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Destek verin, çözelim.

ERHAN USTA (Samsun) - İşte veriyoruz destek, veriyoruz destek.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Meclisin onurudur bu mesele, Meclisin onurudur. Biz bizzat yaşadık o günleri, bir yıl okula devam edemedim ben.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Ortaklarınızın hepsi de verirse sıkıntı yok zaten.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Vekilim...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Arkadaşlarım fakülteye gidip, sınıflarına girip ders görürken biz Beyazıt Meydanı'ndaki kütüphaneye anca girebiliyorduk.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Vekilim...

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Konuşmanın neyine itiraz ediyorsunuz Erhan Bey?

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Ertesi yıl o kütüphaneye de almadılar bizim başörtülü arkadaşlarımızı. Lütfen!

ERHAN USTA (Samsun) - Hani neye itiraz ediyorsunuz?

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Kamusal alan olduğundan bahisle biz adliyelere dahi alınmak istenmedik, baro odalarına alınmadık; bunları biz yaşadık.

ERHAN USTA (Samsun) - Hepsine katılıyorum, itiraz etmiyorum.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Konuşmaya niye itiraz ediyorsunuz?

ERHAN USTA (Samsun) - Uzatmayalım, verelim, çıkalım, halledelim diyoruz.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Siz konuşmaya niye müdahale ediyorsunuz?

ERHAN USTA (Samsun) - Siz niye müdahale ediyorsunuz?

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Evet, biz bütün bu muamelelere...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri...

ERHAN USTA (Samsun) - Halledelim.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Niye konuşturmuyorsunuz?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Arkadaşlar, bir dakika hatip konuşuyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Destek veriyoruz, kendiniz müdahale ediyorsunuz.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın milletvekilleri, bir saniye...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Bir saniye... Bir saniye... Biraz tahammül gösterin.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Niye müdahale ediyorsunuz?

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Ben dinlemek istiyorum.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın milletvekilleri...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Bakın, biraz tahammül gösterin. Ben yaşadığımı anlatıyorum. Bakın, ben yaşadığımı anlatıyorum. Bir kelime eksik anlatmıyorum ben. Ben bir kelime fazla anlatmıyorum, ben yaşadığımı anlatıyorum.

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Erhan Bey, bir paylaşsın ya. Bir dakika...

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Ben dinlemek istiyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Ya bakın...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Bir saniyenizi alayım, sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Lütfen... Yani lütfen... Biz bunları yaşadık. Eksik anlatıyoruz, fazla anlatmıyoruz. Lütfen... Lütfen...

ERHAN USTA (Samsun) - Siz kanatmak istiyorsunuz.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Niye müdahale ediyorsunuz?

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın milletvekilleri... Sayın Aydemir... Pakize Hanım...

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Aynı zihniyetle yapıyorsunuz. Size bir tek itiraz oldu mu?

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... Sayın Bilen...

ERHAN USTA (Samsun) - Neyine itiraz edeceksiniz!

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Niye müdahale ediyorsunuz?

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Evet, devam edebilir miyim? Lütfen...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Bilen, bir saniye...

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Konuşturmuyorsunuz!

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Sayın Usta... Sayın Usta, devam edebilir miyim?

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Niye müdahale ediyorsun? Sana tek itiraz, tek müdahale oldu mu? Rahatsız oluyorum!

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - İsmail Bey... İsmail Bey...

ERHAN USTA (Samsun) - Acıları hatırlatmanızın kime ne faydası var diyorum.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Bir saniye... Sayın Usta, bir saniye...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Hayır, biz... Bakın, ben ilk defa anlatıyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Halledelim dedim ya, tartışma çıkaran sizsiniz. Halledelim diyoruz ya, halledelim.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Bir saniye... Bir saniye... Bir de halletmek...

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Konuşturmuyorsunuz!

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Ya, Pakize Hanım, bir saniye ya! Allah Allah! Lütfen yani! Bir saniye arkadaşlar...

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bakın, biraz evvel Sayın Erhan Usta da...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Bir saniye Sayın Başkanım... Bir saniye... Bir saniye...

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Bir saniye... Ben bir devam edeyim.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Size söz vereceğim, tamamlayacaksınız.

Değerli milletvekilleri, şimdi konuştuğumuz olay Anayasa değişikliği; konuştuğumuz olay, temel hak ve özgürlükler. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz. Temel hak ve özgürlüklerde birbirimize saygı göstermezsek, birbirimizin sözünü kesersek, birbirimizi dinlemezsek hele de iyi niyetli söylenen sözleri de başka başka anlamlara çekerek cevap vermeye çalışırsak olmaz. Burada, kendi sistemimiz içerisinde ben zaten herkese söz vereceğim, herkesin ilgili görüşlerini almaya çalışıyorum; bir.

Değerli milletvekilleri, bunu açıkladıktan sonra, geneli üzerine görüşmeler yapılırken o zaman 3 milletvekilimize biz söz verememiştik; bunlardan biri Eyüp Özsoy, biri Belgin Uygur, bir de Fatma Aksal vardı; ben 3 milletvekilimize bu öneri üzerinde konuşurken söz de vereceğim. Arkasından, yine geneli üzerinde buraya katılan, toplantımıza katılan, davet ettiğimiz STK'lerimize, burada olanlara söz vermiştik, diğerlerine de bugün söz vereceğimizi söylemiştik; onlara da beşer dakika, çok kısa olmak suretiyle üç ila beş dakika arasında söz vereceğim. Sonuçta, ben herkesten, hepinizden...

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Oylamadan önce değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Evet, evet, oylamadan önce söz vereceğim. Kısa kısa sözlerimize devam edeceğiz.

Evet, lütfen, bu şekilde devam edelim. Kimse kimsenin sözünü lütfen kesmesin çünkü yaşanmışlar var. Burada düzenleme yaptığımız olay geçmiş dönemdeki yapılan birtakım uygulamaların, yapılan davranışların sonucunda olan bir düzenlemedir. Dolayısıyla her madde üzerinde görüşlerimizi zaten almış olacağız.

Sayın Uygur, buyurun, kaldığınız yerden devam edin lütfen.

BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Evet, çok teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Tabii benim ifade etmeye çalıştığım hususlar bire bir benim yaşadığım ve karşıya karşıya kaldığım hak ve özgürlüklere uygun olmayan yasakçı uygulamalar. Bir dönem Türkiye'de bunlar maalesef yaşandı. Anayasa değişiklik teklifimizin konusu da bu mesele olduğu için biz bunları anlatmak durumundayız. Biz bütün bunları en acımasız uygulamalarla, en acımasız üsluplarla karşı karşıya kalarak yaşadık. Benim yaşadığım ve benim gibi başörtülü arkadaşlarımın yaşadığı bütün bu zulümler ve yasakçı uygulamalar maalesef Türkiye'de yaşanan bir gerçektir, bir vakıadır. Bugün bu acı gerçeği inkâr etmek, hafife almak hatta burada ifade edildi geçen haftaki görüşmelerde, konuyu sulandırmaya kalktığımız, sulandırdığımız ifade edildi, maalesef, bu büyük bir haksızlıktır. Bu manada değişiklik teklifinin tümü üstünde yapılan ve burada da yine ifade edilen "Bu meselenin üstünde tepiniyorsunuz." ifadesini ben çok çirkin ve yakışıksız bir ifade olarak görüyorum. Burada arkadaşlarımızın bahsettiği başörtüsü mücadelesinin sembol isimlerine, Şule Yüksel Şenlere, Leyla Şahin Ustalara ve daha nice isimlerin bu konudaki mücadelesine büyük bir haksızlıktır, büyük bir ayıptır.

Şimdi, daha önce de Kıymetli Başkanlarımız tarafından ifade edildi. Aslında bakarsanız bütün o haksız ve hukuksuz uygulamaların, hukuka aykırı uygulamaların ardından, o karanlık günlerin ardından Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, AK PARTİ iktidarında bütün o yasakçı uygulamalar artık fiilen ortadan kalkmıştı. Türkiye'nin artık "başörtüsü yasağı" diye ifade edilen bir gündemi kalmamıştı. Artık kadınlar inancı nedeniyle tercih ettiği kıyafetinden ötürü hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan toplumsal hayatın, çalışma hayatının her alanında var. Eğitim öğretim hakkını hiçbir ayrımcılığa, başörtüsünden kaynaklanan hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan kullanabiliyor. Artık hiçbir ayrımcılığa tabi olmadan, maruz kalmadan yine Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde seçilme hakkımızı da tam manasıyla kullanabilip artık başörtülü milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz bizler de. Ama her ne hikmetse geçtiğimiz dönemde bir helalleşme mevzusu gündeme getirildi. Fakat ortada gerçek ve samimi bir helalleşme iradesi olmadığı için, nasıl o süreçte milletin oylarıyla seçilen Merve Kavakcı Hanımefendi'ye "Bu hanıma haddini bildirin." dendiyse yine o günlerde, helalleşme meselesinin konuşulduğu günlerde bizim Grup Başkan Vekilimiz Özlem Zengin Hanımefendi'ye de yine aynı zihniyet tarafından "Bu hanıma haddini bildirin." ifadesi kullanılabildi.

Yine, bir gece yarısı bir kanun teklifi gündeme getirildi. Hem bahsettiğimiz bu helalleşme tavrı hem getirilen kanun teklifi başörtüsü meselesinin asıl CHP tarafından bir siyaset ve kampanya malzemesi hâline getirildiğinin apaçık bir göstergesidir çünkü fiilen artık Türkiye'nin gündeminde "başörtüsü yasağı" diye bir mesele, bir mevzu yok. Böyle bir dönemde bu konunun tekrar gündeme getirilmesi, üstüne üstlük gerçekçi olmayan, bir düzenlemeden ve çözümden uzak bir teklif metninin gündeme getirilmesi bizim aslında bu konuda onların samimiyetlerini sorgulamamıza, samimiyetlerinden şüphe duymamıza sebep olmaktadır. Tekrar ifade ediyorum, bu minvalde biz şunu düşünüyoruz: Bu meseleyi asıl siyaset malzemesi yapan, asıl politika malzemesi yapan, bu meseleyi asıl kampanya malzemesi yapan -kendi tabirleriyle, geçen hafta burada ifade ettikleri tabiri tekrar söylüyorum- bu meselenin üstünde tepinen birileri varsa artık fiilen ortada böyle bir yasak yok iken bu konuyu tekrar oy devşirme maksadıyla gündeme getiren, üstüne üstlük kesin ve gerçek olmayan bir düzenlemeden uzak bir kanun teklifini gündeme getiren CHP'dir.

Sonuç olarak, işte, ben buradan şunu ifade etmek istiyorum: Çözelim. Biz, muhalefetten de sizlerden de şunu bekliyoruz: Eğer bu konuda gerçekten samimiyseniz bizim getirdiğimiz Anayasa değişiklik teklifi hem başı örtülü hem de başı açık kadınlara güvence getirmektedir. Konuyu en geniş ve en kapsamlı bir şekilde düzenlemeye kavuşturacak Anayasa değişiklik teklifimize sizlerin de destek olmasını bekliyoruz. Bu bildirim Meclisimizin millete karşı tarihî bir sorumluluğudur, tarihî bir görevidir, Meclisimizin de onurudur.

Teşekkür ediyorum.