| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .02.2016 |
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - Evet, değerli arkadaşlar, ben Musa Bey kardeşime teşekkür ediyorum.
Gerçekten, Güneydoğu Bölgesi'nde son beş-altı aydır terör eylemleri nedeniyle sağlık hizmeti sunumunda yaşadığımız sıkıntılar var. Yine, sağlık hizmeti alacak ihtiyacı olan vatandaşlarımızın da sağlık hizmetine ulaşmada sorunları ve sıkıntıları var. Biz Sağlık Bakanlığı olarak olabildiğince yirmi dört saat dakikası dakikasına sağlık hizmeti, ister acil olsun ister olağan olsun, rutin olsun, Türkiye'nin her köşesinde her vatandaşımızın hakkı olan sağlık hizmetini alabilmesini arzu ediyoruz ve bu anlamda da her bölgede özellikle o bölgede de teyakkuz hâlinde çalışıyoruz. Bu anlamda, geçtiğimiz süreçte, tabii, ambulanslarımıza ateş edilmesi, molotofkokteyli atılması, 29 ambulansımızın kullanılmaz hâle getirilmesi, ambulans çalışanlarımızın süreli olarak alıkonulması, ambulanslarımızdaki tıbbi malzemelerin alıkonulması ve acil vakaya giden ambulans şoförümüzün, Şehmuz kardeşimizin direksiyon başında öldürülmesi gibi çok ağır sıkıntıları ve bedelleri de ödeyen bir durumdayız ama bütün buna rağmen, biz ne pahasına olursa olsun, sağlık hizmeti sunumunda evrensel sağlık hizmeti sunum değerlerinden uzaklaşmadan, sağlık hizmeti sunucusu arkadaşlarımızın can güvenliğinin olduğu her ortamda bir dakika aksamadan her türlü hizmeti verme duyarlılığını gösteriyoruz. Bu anlamda, geçtiğimiz hafta perşembe günü Diyarbakır'da bölgedeki 6 ilin sağlık yöneticileriyle bir değerlendirme toplantısı yaptık. Zaten her salı sabahı da Bakanlıkta, SAKOM'da bunları bizzat yöneticilerimizle ve 112 komuta kontrol merkezlerindeki arkadaşlarımızla bağlantı yaparak da takip ediyorum. Günlük olağanüstü durumlardaki takibimiz devam ediyor hiç aralıksız ama takdir edersiniz ki silahın olduğu yerde, ateşin olduğu yerde veya yolların mayınlarla döşendiği veya çukurların kazıldığı, ambulansın gidemediği ortamlarda bizim orada "Burada niye ambulans yok?"un cevabını verebilmemiz tabii ki mümkün değil.
Yine, cuma günü, bizzat yani bunu kamuoyu da yanlış yorumlamasın diye hiç habersiz, yalnız Vali Bey, sağlık çalışanlarımız, hastane başhekimimiz de dâhil olmak üzere hiç kimsenin haberi olmadan hastaneye sabah yedi buçukta gittim. Orada, hastanedeki koşulları, sağlık çalışanlarımızın koşullarını, hizmet alan hastalarımızın koşullarını bizzat gördüm. 83'üncü kavşak galiba veya 84'üncü kavşaktaki -24 saat, yaralı varsa destek olmak için duran- ambulans ekibimizin yanına gittim, onların koşullarını değerlendirdim.
Değerli arkadaşlar, bugün acil sağlık hizmeti sunumunda, sağlık hizmeti sunumu da dâhil, Türkiye'nin tek bir noktası yok ki Sağlık Bakanlığının acil sağlık hizmetleri ulaşamamış olsun; silah sesi, kurşun sesi veya mayın patlaması hariç. Yine, dün Uludere'de de bir sağlık çalışanımızı araca konulan bir patlayıcı nedeniyle kaybettik. Şimdi, bu koşullarda hizmet veren tüm sağlık çalışanlarımıza da milletim adına, meslektaşlarım adına teşekkür borcum var. Sabahın sekiz buçuğunda onlarla değerlendirme toplantısı yaptık. Gönüllü 7 tane hekimimiz vardı, gönüllü hemşireler vardı; İzmir'den, Trabzon'dan, Uşak'tan gönüllü gelmiş çalışanlarımız vardı, sağlık hizmeti sunucularımız vardı ve gönüllü gelmiş olmanın meslekleri adına orada yaşadıkları onuru onların sözlerinde, onların gözlerinde görmüş bir meslek mensubu olarak bizim, hiçbir insanın, sağlık hizmeti ulaşamadı diye, bırakın can kaybını, acı çekmesine bile rızamız olmaz ama bir yerde ambulansın gidemeyeceği koşullar varsa veya sağlık çalışanı ambulanstan indiği an ateş altında kaldığı fotoğrafları yaşıyorsa... Ki bunu yine Cizre'de yaşadık. Cizre'de Eyüp Ergen, Cizre'nin bir mahallesinin çocuğu, bizim sağlık memurumuz; mesaisi bitiyor, mesaisinin bitiminden sonra evine gitmek için aracına biniyor, aracında direksiyon başında vuruluyor. Ambulans ekibi geliyor, ambulanstan inen ekibe de ateş ediliyor, ambulanstan inen ekip geri araca dönüyor. Aileye haber veriliyor. Orada vatandaşlarımızın oluşturduğu sivil bir halka oluşuyor. İkinci gelen ekip oraya gelip Eyüp Ergen kardeşimizi alıyor ama bir saat kırk beş dakika zaman kaybediyoruz ve o zaman kaybı dolayısıyla Eyüp Ergen kardeşimizi kaybediyoruz. Şimdi, bu koşullarda sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Gönüllü meslektaşlarımız da, fiilen görev yapan arkadaşlarımız da, yöneticilerimiz de yani insani ve mesleki etik değerleri zedeleyecek bir tavır asla hiçbir arkadaşımız yapmadı ve Bakanlık olarak da bu süreçte çok zorluğumuz oldu, çok sıkıntımız oldu, hâlâ var, ona rağmen -Sur'da sokağa çıkma yasağı var, Cizre'de sokağa çıkma yasağı- şu anda bütün aile hekimlerimiz kendi listesinde olan tüm hastalarını veya tüm listesindeki kişileri, vatandaşlarımızı arıyor, "Evinde değilse nerede? Diyarbakır'da değilse köyünde mi? Diyarbakır'da değilse İstanbul'a, İstanbul'da Esenyurt'a ne kadar gitmiş?" İşte "Cizre'den farklı illere veya farklı köylere hangi hamile anne gitmiş? Aşısı takip edilmesi gereken hangi çocuk hangi adrese gitmiş? Diyaliz hastalarımızın durumu ne? Evde sağlık hizmeti alan hastalarımızın durumu ne, varsa mağduriyetleri, nasıl gideririz?" diye bütün bu çalışmaları günlük, anlık yapan ve takip eden bir yapımız var ama arkadaşlar, silahın olduğu yerde hizmet sunumunun da ne kadar zor olduğunu takdirlerinize sunuyorum.
Genel olarak bu bilgileri vereyim, detay bilgiler gerektiğinde de detay bilgileri veririm.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Görüşmelere geçmeden önce bürokrat arkadaşlarımız lütfen kendilerini bir tanıtsınlar Sayın Bakan.
(Bürokratlar kendilerini tanıttı)
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, koskoca Sağlık Bakanlığında bir tek kadın yönetici göremedik!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - Musa Bey, şimdi Müsteşarımızla onu konuştum, "Hayret, geçen yıl iki tane vardı, bu yıl onlar da kalmamış." dedim.