LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Başkanım teşekkür ediyorum öncelikle.

Ben de tüm heyeti saygıyla selamlıyorum.

Tabii, az önce yaşadıklarımız içimizi daralttı açıkçası. Neden derseniz, yirmi yıl önce duyduğumuz cümlelerin aynısını yeniden duyduk. Yok efendim, Siz başınızı şu sebepten örttünüz, bu sebepten örttünüz. Hâlâ işte "Siyasi sebeple örttüğünüz için masanın altında saklandınız." şöyle, böyle; birtakım ithamlarla karşılaştık yine, İYİ Partiden Erhan Usta'nın sözlerinden bahsediyorum, bunlar hâlâ incitici sözler, doğru değil.

Özellikle dinî inancın yazılmasını neden önemsiyoruz? Çünkü o dönem -geçen toplantıda da anlattım- zaten soruldu ve biz dedik ki: "Ben dinî inancım gereği başımı örtüyorum." dediğim için özellikle yasaklandı yani dinî inancın bir sembolü denilerek bu yasak uygulandı. Şimdi, maalesef, bu önergeyle birlikte sanki yeniden zamanı ve vakti geldiğinde "Dinî inanç kapsam dışında tutulacak, dinî inancıyla örtmek isteyenleri biz yine yasaklayacağız." mantığını güdüyorlar; buna müsaade edemeyiz. Zaten bu sebeple biz bunun özellikle yazılmasını arzu ediyoruz. Biri aklına estiği zaman çıkıp da "Anayasa'da dinî inanç yazılmamış kardeşim, sen dinî inancın sebebiyle takıyorsun, ben seni yine almıyorum kapıdan." dediğinde ne yapacağız? Yine kapı dışında kalacağız. Bunu engellemek için bence bunu...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Başını örtmeyi bile tanımlayabilir, kısmen bile yapabilir yani.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Evet, evet. O yüzden, dinî inancın buradaki ehemmiyeti bence çok önemli ve hâlâ kadınların -o günde söyledim- niyetlerinin okunma çabası çok incitici ve gerek o dönemde gerekse bu dönemde milletin huzurunda çok açık ve net söylüyoruz, başörtüsü meselesinin artık siyasi bir polemik meselesi olmaktan çıkarılmasını en çok isteyen bizleriz çünkü bunların en çok acısını yaşayan bizleriz. Kimsenin bizim başörtümüzle uğraşmasını da istemiyoruz, biz de kimsenin başıyla, kıyafetiyle uğraşmak istemiyoruz. Onun için, Anayasa'da bunların tanımlanması çok önemli ve kıymetli. Anayasa teklifimizin bu hâliyle geçmiş olması, Genel Kurula kadar böyle gelecek olması kıymetli ama Genel Kurula kadar belki, muhalefetin bu söylemler üzerine fikri değişir ve "Evet, doğru söylüyorsunuz, 'Dinî inanç sebebiyle başını örtenlere yine yasak uygulanabilir.' gerekçesiyle biz de düşündük, kararımızı değiştirdik." diyerek bu işin doğrusunun bu olduğu anlayışına kavuşarak onları Genel Kurulda oylarını kullanmaya da davet ediyoruz özellikle. Bu, Türkiye'nin meselesiyse bunu hep birlikte çözmeyi arzu ediyoruz.

Hep bir kurgudan bahsediyorlar, kurgumuz falan yok; derdimiz, meselemiz, kadınların dinî inançları ve din ve vicdan özgürlüğü üzerinden, başörtüsü üzerinden siyasete malzeme yapılmasından vazgeçilmesidir. Hele hele, böyle konuşup, bağırıp çağırıp bize verilecek söz hakkını beklemeden çekip gitmek de açıkçası ciddi bir edepsizliktir ve saygısızlıktır diye düşünüyorum. Dinlemeye tahammülleri yok, o zaman da öyleydiler, yine öyleler. Keşke bunlar yaşanmasaydı.

Teşekkür ediyorum.