| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 107 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4884) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .01.2023 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında vekilimiz maddi olarak yapılması gereken değişiklikleri ifade etti, ben genelde biraz geneli üzerine yaptığım konuşmayı tekrar etmek durumundayım çünkü görüyorum ki teklif sahipleri yaptığımız konuşma üzerine de hiçbir değişiklik teklifi önermiyorlar. Bunun, açıkçası "Biz biliyoruz, biz yaptık." meselesindeki ısrarın doğru olmadığını düşünüyorum.
Şimdi, geneli üzerine konuşurken de açıkça ifade ettik, demin vekilimiz de söyledi; sonuçta "üniversite" dediğimiz şey özgür düşüncenin, eleştirel düşüncenin mekânıdır ama sizin getirdiğiniz bu yönetmelik... Ben on sekiz buçuk yıl devlet memurluğu yaptım ve oradaki o takdir yetkilerinin, yasadaki o boşlukların aslında nasıl kurumdaki amirin karşısındakinin aleyhine kullanıldığına bizzat tanıklık etmiş biriyim, beş dakika geç kaldım diye uyarı cezası almış da bir memurdum. Bu "takdir yetkisi" dediğimiz şeyin kendisi bu anlamıyla çok geniş ve genellikle ülkemizdeki insanlar iyi şeyleri takdir etmiyorlar, kötüyü takdir etmek konusunda da çok mahirler. Bu anlamıyla yasa teklifinin yani disiplin yönetmeliğinin -ki kanun olacak- kanun meselesinin çok daha açık hükümlerle, sınırlı belirli olacak bir şekilde konulması gerekiyor. Yani bir üniversite öğrencisinin "Ben şu fiili yaparsam bunun karşılığı budur." diyebileceği bir somutlukta olması gerekiyor. O anlamıyla buradaki çok genelgeçer yazılan şeylerin açıkçası çok sorunlu olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Demin söyledik, bir daha söyleyelim: Örneğin "İzin almadan toplantı yapma." Şimdi, diyelim ki siz 5 öğrenci yan yana geldiniz, kantinde konuşuyorsunuz. Birileri için o "toplantı" olabilir mi mesela içeriği siyasi diye, olabilir mi mesela? Diyelim ki hükûmeti eleştiren Bir konuşma yapıyorsunuz. Biri de onlara "Siz burada toplantı yapıyorsunuz. İzin almadınız." diyebilir mi? Diyebilir, diyor da günümüz Türkiyesinde, değil mi? Ya da, işte, demin de konuştuğumuz şey, afiş asmak, herhangi bir kulübün üyesi olmak, herhangi bir siyasi görüşü savunmak, bu görüşe ait herhangi bir konserin afişini asmak için niye gidip rektörden izin alsın ya da niye gidip idareden izin alsın öğrenci? Bir üniversite öğrencisinden bahsediyoruz, biz, burada, ilkokul öğrencisi ya da kreşten bahsetmiyoruz ki yani ne yapacağız, her birinin başına bir ebeveyn mi dikeceğiz? Bu insanlar bunu bile yapma yeteneğinden yoksun bırakılırlarsa, bundan bile artık dışlanırlarsa nasıl bir üniversite olacak orası? Ya da şöyle diyelim: Mesela, o üniversite kurulları, o yetkili merci, afiş asmaya izin veren merci kimin afişini asmamıza izin verecek? Ben söyleyeyim, mevcut uygulamayı söyleyeyim: Şimdi, ben Muş'tayım, basın açıklaması yapmak istiyorum, diyor ki: "Eylem ve etkinlik yasağı var." AKP'li belediye açıklama yapıyor, ona eylem ve etkinlik yasağı yok. E, nasıl oluyor kardeşim? Ben de siyasi partiyim, bir açıklama yapıyorum, o da yapıyor, niye böyle bir çifte standart var? Ben, millî güvenliği tehdit ediyorum. Niye? Çünkü Hükûmetin hoşuna gitmeyen şeyler söylüyorum, Hükûmeti eleştiriyorum, Hükûmet politikalarına karşı bir şey söylüyorum, ben millî güvenliği tehdit eden oluyorum ve benim açıklamam engelleniyor Valilik kararıyla ya da ben o alana hiç çıkamıyorum, kolluk marifetiyle engelleniyorum ama diğer taraftan resmî bütün gösteriler yapılıyor, Belediye açıklama yapıyor, AK PARTİ açıklama yapıyor orada, hiçbir problem olmuyor.
Şimdi, bu kadar yargının ya da bu kadar çifte standardın yaygın olduğu, hukuk normlarının aşağıya düştüğü, keyfiyetin alıp başını gittiği yerlerde bütün bu muğlak ifadelerin karşılığını ne yazık ki biz temel hak ve özgürlüklerimizden feragat, temel hak ve özgürlüklerimizin yıpranması olarak yaşıyoruz. Bunun zaten güncel hayatımızda yaşadığımız bütün bu temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması, üniversite diye gözümüzde büyüttüğümüz, gençlerimizin "Üniversiteye gideceğiz ve biz orada çok özgür olacağız, çok iyi yaşayacağız, bir öğrencilik yaşayacağız." diye hayal ettikleri mekânları da böyle gerçekten hani Demokles'in kılıcı gibi disiplin cezalarıyla yıldıracağımız mekânlara dönüştürürsek ya da orada bir istibdat rejimini YÖK eliyle uygularsak ki YÖK'ün kaldırılması gerektiğini hep söyledik, hâlâ da söylüyoruz, YÖK Başkanı da burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledik- yani bir 12 Eylül darbe anayasasının kurumunu tahkim etmek, onun içeriğini doldurmak 21'inci yüzyıl Türkiyesinin ayıbıdır. Buradan geri adım atmak gerekiyor, bunun için de buradan hızlı bir şekilde dönmeniz gerekiyor.
Diğer bir mesele; ya, bu suç; mesela, bunu niye çıkarmıyorsunuz Sayın Başkan? "Suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya örgüte yardım etmek." Mesela, örgüte nasıl yardım eder biri? Üye olmamakla beraber onun faaliyetine katılmak nasıl bir şeydir? Kim bu örgütü takdir ediyor Sayın Başkan? Mesela bir öğrenci derneği de örgüt olarak görülebilir mi?
CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Suç örgütü...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Suç örgütü ama kurulan bir örgüte üye olmamakla beraber onun adına işlemek... Yani çok muğlak, bunların hukuksal karşılığı nedir şimdi? Böyle bir şey olabilir mi? Bu, kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Bir mahkeme kararı olmadan... Bizim Anayasamızda, temel ceza hukukunda masumiyet ilkesi yok mu? E, buradaki masumiyet ilkesi o zaman nereye gitti? Masumiyet ilkesi ortadan kalktı. Diyorsunuz ki: "Suç örgütüne üye değilsin ama sen suç örgütü adına iş ve işlem yapıyorsun." E, peki nasıl hem üye değilim hem onun adına iş yapıyorum? Hem de bunun sonucunda cezalandırılıyorum, öyle az buz bir ceza da değil yani öğrencilikten çıkarılıyorum, bütün hayatım etkilenecek, ailemin verdiği emekler boşa gidecek. Hani, devletçi, kamucu düşünürsek bütün o döneme kadar kamunun harcadığı emek boşa gitmiş olacak. Mesela, bunları hiç düşündünüz mü? Bu çok ağır bir ceza yani ancak bir mahkeme kararına yaslanılarak verilecek bir cezayı siz getirmişsiniz disiplin kurulu kararıyla, yüksekokuldan onu tamamen çıkarıyorsunuz ve geri dönüşünün de önü Allah'a emanet bir durumda oluyor. Bu da yine kabul edilemeyecek bir şey.
Demin vekilim söyledi, ben de katılıyorum. Bu kopya çekmek veya çektirmek veya bir de yeltenmek diye bir şey var yani teşebbüs etmek. Teşebbüs etmeyi nasıl yapıyorsun? Kopya çekmek, tamam suç da teşebbüs etmeyi nasıl belirleyeceksiniz, nasıl bir teşebbüs olacak? Mesela, bu da çok muğlak bir kavram. Ne yapacak? Bunların her birinin...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Teşebbüs etmek niye muğlak olsun?
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Cebinden kopyayı çıkarıyor ama çekemiyor, çarpıyor, yere düşüyor.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hocanın takdiri de gözlemi de...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Yani toplamında, Sayın Başkan, evet, bütün kurulların, bütün kuruluşların bir disiplin yönetmeliği, bir iç düzenlemesi olur -amenna, bunda bir problem yok- ama üniversite gibi bu kadar özgürlüğün olması gereken bir yerde, ifade, düşünce, eylem özgürlüğünün olması gereken bir yerde bu kadar kısıtlayıcı hükümler ve bütün bunların her birinin karşılığına bir cezai yaptırım koymanız hiçbir şekilde 21'inci yüzyıl Türkiyesine karşılık gelmez. Bu, gider, saçını uzattığı için de cezaya döner, sakalını boyadığı için de döner, giyiminden döner, kuşamından döner. Bugün AK PARTİ iktidarı var, sizin yaşam tarzınıza uymayanların cezalandırılacağı bir akıl gelir, yarın başka bir iktidar gelir, bu sefer daha farklı olanların cezalandırılacağı bir sistem gelir. Bu anlamıyla bizim temel referansımız temel hak ve özgürlükler olabilir, evrensel hukuk değerleri olabilir ve bütün bunların kılavuzluğunda ancak yol alabiliriz; yoksa hani, yaparsınız, çok da insanı cezalandırırsınız...
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Konu anlaşılmıştır Sayın Koçyiğit. Çok ilerledi yani saat...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Evet, bitiriyorum.
...çok da insanın hayatını yakarsınız ama sonuçta, günün sonunda kim kazanır, elimizde ne kalır, bu sorulara gerçekten yanıt oluşturmak gerekiyor. Onun için özellikle birkaç fıkranın kesinlikle çıkarılması gerekiyor. Onunla ilgili sizin zaten şeyiniz var.