KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, teklifle birlikte, özellikle, 6360 sayılı Yasa'yla 2012 yılında büyükşehre dönüşen Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illeriyle ilgili getirilmiş olan düzenlemedeki yükümlülüklerle ilgili, vergi istisnasıyla ilgili üç yıllık bir ileri tarih uzatması görüyoruz. Ancak, Bakanlığınızın yetkilileri de çok iyi bilecek ki biraz önce saydığım 13 büyükşehrin aslında hem köy statüsünden mahalleye dönüşen yerleşim yerleri, bu mahallelerde tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan, hızla da nüfusu azalan mahallelerimiz, eski köylerimiz olduğu gibi, daha önce belde ya da daha önce köy statüsünde olup son yıllarda hızlı nüfus artışı, imar planlarıyla yerleşim alanına dönüşmüş, kırsal mahalle statüsüne gelmiş, ağırlıkla Aydın, Manisa, Muğla, Tekirdağ illerini söylüyorum ama özellikle Tekirdağ, Muğla ve Aydın, Balıkesir, bu 4 il, özellikle bunların sahil kesiminde bulunan köy tüzel kişiliği mahalleye dönüşmüş olan yerleşim yerleriyle ilgili getirilmiş olan emlak vergileri ve kullanmış oldukları suyla ilgili düzenleme aslında yasa koyucunun temel olarak hizmet alanların, bu hizmetten gelir elde edilenlerin bunun karşılığında vergi ödemeleri hükmüyle de çelişkiler yaratmaktadır. Şöyle açmak gerekir: Daha önce köy statüsünde olup imar planlarıyla, gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı planlarla gerek büyükşehir belediyelerinin ve ilçe belediyelerinin yaptığı planlarla yerleşim biçimine dönüşmüş olan bu tür yerlerde, siz de çok iyi biliyorsunuz ki kimi yerlerde milyon dolarların üzerinde satılan gayrimenkuller vardır. Bu teklifle de ilgili belediyelerin buralardan emlak vergisi alması üç yıl daha ertelenmektedir. Yasa koyucu köy yerleşim yerlerinde tarım ve hayvancılıkla, balıkçılıkla uğraşan insanlara ülkedeki yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle üç yıllık bir erteleme getirirken, aslında, siz buralarda arazi sahibi olmuş, sonra buralarda müteahhitlik hizmetiyle 1, 3, 5, 10, 20, 50 tane villa sahibi olmuş olan insanlara da emlak vergisini ödememeleriyle bir imtiyaz sağlıyorsunuz. Bunun yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç vardır Sayın Başkan. Komisyon, ilgili Bakanlık gerekirse teklif sahibi milletvekillerinin de görüşünü alarak bu konuyla ilgili... Gerçekten yani Van'daki bir köy ile Edremit'teki bir köy nasıl aynı, benzer bir yasadan yararlanacak ya da Trabzon'un Vakfıkebir'inin bir yayla köyü ile Marmaris'in bir mahallesi nasıl bundan eşit biçimde yararlanacak?

Peki böyle olursa ne olur? Belediyelerin temel görevlerinden bir tanesi altyapı, üstyapı, ulaştırma gibi hizmetleri verebilmektir. Şimdi, 65 yaş üstündeki insanları bütün büyükşehirler ücretsiz şekilde taşıyor. Özellikle sayfiye yerlerindeki yerleşim yerlerinde yaz nüfusu ile kış nüfusu arasında 2-3 kat artışlar meydana geliyor ve yazın nisan ayından kasım ayına kadar bu bölgeye göç etmiş olan 65 yaş üstü insanların tamamı da ulaştırma hizmetinden ücretsiz yararlanıyor. Şimdi, hiçbir hizmet gelir elde edilmeden yapılamayacağına göre o zaman emlak vergilerini tahsil edemeyen belediyelerin bunun karşılığında devlete ödemesi gereken vergileri, devlete ödemesi gereken sosyal güvenlik primlerini yatırmadığı bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. O nedenle, yasa koyucunun eğer burada niyeti giderek Türkiye'de Büyükşehir Belediyesi Yasası'yla birlikte tarım ve hayvancılıkla, balıkçılıkla geçinen üretici sayısında bir azalmayı, ÇKS belge sahibi çiftçi sayındaki hızlı düşüşü engellemek için bir kolaylaştırmaysa bunu daha da artırmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Yani gerçekten tarım ve hayvancılıkla uğraşan yerleşim yerleriyle ilgili verilecek olan desteklerin -vergi istisnasının ötesinde- çok daha artırılması gerekir ama yani Bodrum'da gideceksiniz bir köyde arazi alacaksınız, 300 tane, 500 tane villa yapacaksınız, bunu müteahhide yüzde 30-40 kat karşılığı vereceksiniz ama elde ettiğiniz gayrimenkullerden de emlak vergisi vermeyeceksiniz. Şimdi, yasa koyucunun bunlarla ilgili ayrımı mutlaka yapması gerekir.

Hatırlarsanız, 2019 yılında daha önce İstanbul ve Kocaeli için geçmiş olan büyükşehir yasasıyla ilintili, köy tüzel kişiliğinden mahalleye dönüşen yerlerle ilgili vergi istisnalarını kaldıran bir mülga madde ilave edilmişti; onunla birlikte, milyon dolarlık villalarda oturanlar da vergisini öder hâle gelmişti. Bunu tali komisyonda görüşüyoruz, ana komisyona gelmeden önce teklif sahibi milletvekilleri nezdinde ilgili bakanlıklarla da görüşülerek bir orta yol bulunmasının önemli olduğunu düşünüyorum çünkü yasa koyucu eğer bu tür düzenlemeleri öngörerek yasa yapmazsa o zaman Anayasa Mahkemesinden bir biçimiyle bozulup geliyor ki burada pek çok maddede onu görüyoruz, bunun olmaması lazım.

Yine, burada, il özel idaresi ve belediyelerin yüzde 50'den fazla hissesine sahip olan bağlı şirketlerin yapacakları yatırımlarla ilgili getirilen istisna da aslında bir noktada enflasyonla birlikte... Yani enflasyon muhasebesini yasa koyucu öngörmemiş ama son iki üç yıl içinde yaşadığımız, özellikle de ÜFE'deki yüzde 150, yüzde 200'ler, inşaat maliyetlerindeki kimi alanlarda çok daha yüksek artışlar böyle bir maddenin buraya konulmasını gerektiriyor. Esas olarak tabii, doğru çözüm, tek haneye inmiş bir enflasyonla kurumların bütçelerini 1'inci yıl, 2'nci yıl, 3'üncü yıl için de yönetebilir ve yürütebilir olması ve bütçe hedeflerinin içinde hareket edebilmesinin sağlanması. Bütçe hedeflerinin tutturulmamasının doğal sonucu olarak ilgili kurumların giderek daha çok borçlandığını ve bir müddet sonra bu borçlarını çeviremez hâle geldiğini, son noktada, sürekli olarak -bizim şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştüğümüz gibi- yapılandırmalarla işte vergi alacaklarının, gecikmiş SGK primlerinin yapılandırıldığını görüyoruz. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye'deki yerel yönetimlerin neredeyse tamamına yakını -büyükşehir belediyelerini bu manada bir istisna tutarsak- ilçe belediyeleri ve belde belediyelerinin tamamına yakını vergilerini ödeyemiyor, SGK primlerini zamanında yatıramayarak sürekli yapılandırmalara müracaat ediyor, yapılandırmaların da birkaç taksitini ödedikten sonra onları da yerine getiremiyor. O nedenle, hem belediye gelirlerinin azaltılması noktasındaki getirilen teklifin hakkaniyet ölçüsünde olması önemli hem de belediye hizmetlerinden ya da diğer kamusal hizmetlerden pay almış olan insanların elde ettikleri gelir karşılında mutlaka bunun bir bedelinin ödenmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.