| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Jeoloji Yüksek Mühendisi Fatih Pekdemir'in, bu tür maden kazalarının bir daha yaşanmaması ve önlenmesi için ENERJİ BİR-SEN olarak önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 01 .02.2023 |
KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli sendikacı arkadaşlarım ve uzman kardeşlerim; bugün sendikalardan gelen temsilcilerimizi tabii ki dinleyeceğiz.
Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Taşkömürü Kurumu yani TTK, Amasra müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de 42 işçimizin hayatını kaybettiği, 10 işçimizin yaralandığı faciaya ilişkin iddianameyi hazırladı.
Bildiğiniz üzere, o iddianame üzerindeki görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. İddianameye dair bir iki hususu dile getirmek istiyorum. Burada da görülüyor ki Amasra maden ocaklarında çok uzun süredir devam eden hayati önemde sorunlar mevcut. Bunlar işçiler tarafından sürekli dile getirilmiştir ancak TTK tarafından bu sorunlar hiç duyulmamış, işçiler âdeta kaderlerine terk edilmiş, kurumda yaygın bir denetimsizlik ve başıboşluğun hâkim olduğu kesin. İddianame de bunu doğruluyor, bunu doğrular nitelikte tespitler yapılmış, bu konuyla ilgili görüşlerinizi, tabii ki düşüncelerinizi de almak istiyorum. Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü dört yıldır havalandırma sorununu çözmemiş; bu durumu tabii ki kabul etmek mümkün değil. Siz de biliyorsunuz, madenlerde havalandırma çok ama çok önemli, dört yılda 3 kez... Ben iki aydan bu yana neden bu ihalelerin iptal edildiğini bir türlü anlayamadım. Eğer burada gerçekten bu konuyu anlayan, bilen bir arkadaşımız varsa ondan da dinlemek isterim.
Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü ve Bakanlık yıllardır burada eksik personelle çalışılmasına göz yummuş, denetlememiş ve taleplerini görmezden gelmiş. Sizin bu konuyla ilgili yaptığınız çalışmaları da tabii ki merak ediyorum. Her bir rapor, fezleke, iddianame Türkiye Taşkömürünün sorununa işaret ederken bu kişiler hâlen nasıl o koltuklarda oturuyorlar? Yani ben iş yeri baş temsilcisiyken 1.500 kişilik bir atölyede, yöneticilerin gerçekten liyakatsiz olduğunu hissettiğim an işçilerle beraber yıllardır hep eylemler yaptık ve bu yaptığımız eylemlerde de sonuç aldık. Dolayısıyla, burada kırk üç yıl madenlere inmeyen ve yöneticilik yapan bu arkadaşlarımıza karşı siz sendikacılar olarak koymuş olduğunuz tepkiyi veya konuyla ilgili yapmış olduğunuz açıklamayı ben merak ediyorum. Bu patlamanın sorumluluğunu hiçbir şekilde işçilere, madencilere yükleyemezsiniz. Genel Müdürlük bu kadar ağır kusurluyken işçilerin ölümünün sorumlusu bana göre açıktır. Bakın, savcılık iddianamesinde maden işçilerimizin kullandığı kıyafetlerin kopma, yırtılma, birim alan kütlesi yıkama sonrası boyut değişimi gibi kriterlere uygun olduğunu ancak ısı ve aleve karşı koruma, alev yayılma, alevli döküntü ve alevli yanma kriterlerine uygun olmadığının tespit edildiğini uzmanlar burada vurgulamışlardır. Oksijenli ferdî kurtarıcı maske cihazlarının üzerinde üretim tarihi olarak "Kasım 2015" yazdığı, 2 vardiyalı kullanıma uygun olmadığı burada bir kez daha belirtilmiştir. İlk toplantıdan itibaren bizlerin de burada vurguladığı üzere, yine iddianamede, gerekli modernizasyon işlerinin yaptırılmadığı, havalandırma konusunda sorunların olduğu vurgulanmıştır.
Şimdi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin açık ve net bir raporu var, diyor ki: "Havalandırma madenlerde olmazsa olmazdır." Yani havalandırmanın yetersiz olduğu madenlerde mutlaka ama mutlaka... "Eğer burada tehlikeli ve riskli bir ortam varsa mutlaka bir patlama olma ihtimali vardır." Bu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin yapmış olduğu bir açıklama.
İddianamede bu kapsamda, grizulu hâle gelen maden ocağında merkezî izleme sistemine bildirimi düşen havalandırma arızasının giderilmemesiyle alakalı, 8-16 vardiyasında üretim görevlilerinin arızayı merkezî izleme sistemine bildirdiği ancak bu vardiyada iş güvenliği önlemleri alınmadığı ve tamirin yapılmadığı; 16 vardiyasında, giderilmeyen arızaya rağmen üretime devam edildiği ve zorunlu hâle getirilen havalandırma sisteminin modernizasyon işleminin hâlen yerine getirilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Denilmiştir ki: "Bu, facianın nasıl göz göre göre geldiğinin bir ispatıdır." uzmanlar da aynı görüştedir. Ayrıca, patlamanın gerçekleştiği kısımda bulunan fanın çalışmadığı, bir gün öncesinden itibaren sürekli uyarı ve alarm kayıtları olmasına rağmen gerekli tedbir ve tamir işleminin yapılmadan patlama yapıldığı tespitine yer verilmiştir. Maden İş Yerlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetmeliği'nin "Havalandırma sistemi acil hâllerde ve ihtiyaç hâlinde kullanılabilmesi için hava yönünü ters çevirebilecek özellikte olur." hükmüne aykırı davranıldığı tespit edilmiş, iddianamede açık ve net bir şekilde bunlar yazılmıştır. 17 Haziran 2022 Türkiye Taşkömürü Teftiş Kurulu raporuna ana nefeslik aspiratör modernizasyonu için ayrılan 2 milyon liralık ödeneğin harcanmadığı, ibarelerinden anlaşıldığı üzere kurum yetkililerinin gerekli modernizasyon işlerini yaptırmayıp ihmalde bulundukları kaydedilmektedir. Bu konu çok ciddi, sorumluların hesap vermesi gerekmektedir; bu konuyla ilgili sizlerin düşüncelerinizi de ben merak ediyorum. Yani burada açık ve net, 2 milyon liralık ödeneğin harcanmadığı; farklı yerlere, amacı dışında harcandığı, aslında bunun aspiratörlerle ilgili çıkarılmış olan bir ödenek olduğu tespit edilmiş.
Sendikaların temsilcileri buradayken bir kez daha söylemekte fayda var, iddianamede işaret edilmiş, çalışanların yeterli ve gerekli eğitimleri almadan görev yaptıkları belirtilmiş. Biz arkadaşlarımızla şehit arkadaşlarımızın ailelerine gittik, onları ziyaret ettik ve ailelerine sorduk, bazı yaralı arkadaşlarımızı da ziyaret ettiğimizde bize açık ve net bir şekilde şunu söylediler: "Kesinlikle biz yeterli eğitim görmedik, yeterli eğitimi almadan evet, sertifikaları aldık ve madenlere indik." sonuç; ölüm.
İddianamede lağım atma işlemleri arasındaki zaman farklılıklarının otuz dakika olması gereken bekleme süresinden az olduğu tespiti de yer almıştır. Bu işçiler yeterli eğitim ve desteği alamadan mı madenlere indirilmiştir? Üstelik vardiya saatleri de belirsiz, kim, ne zaman, hangi işi yapıyor; bu ocaklarda bu konu saat gibi hatasız işlemelidir. Madenler hata kabul etmez. Eğitim konusu çok önemli, bu konu şakaya gelmez.
Madencilik, barındırdığı ağır riskler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur. Burada bir kez daha söylüyorum, Almanların güzel bir sözü var -notunuzu alırsanız sevinirim- Almanlar der ki: "Deneyim, tecrübe, birikim aklın öğretmenidir, zor zamanda yol gösterici olur." Liyakat, liyakat, liyakat, liyakat arkadaşlar; liyakatin olmadığı yerde, bilhassa madenlerde ölüm vardır.
Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması maden ocaklarında yaşanabilecek bu tür facialar için önem taşımaktadır. Türkiye Taşkömürünün bu konuda sorumluluğu büyüktür fakat görüyoruz ki ilk günden itibaren her bir raporda sorumlulukları tespit edilen Türkiye Taşkömürü Genel Müdürü, Türkiye Taşkömürü Genel Müdür Yardımcısı ile Bakanlık denetçilerinin iddianameye dâhil edilmediği anlaşılmaktadır; bu konuyla ilgili de görüşlerinizi çok merak ediyorum. Görülüyor ki Amasra madenlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri yeterince alınmadığı için madenlerde işçilerin güvenliği tehlikeye atılmıştır. Metan gazı ve karbonmonoksit gazı sensörlerinin izlenmesi konusunda bir ihmal vardır. madenciler tarafından sürekli söylenmesine rağmen havalandırma arızaları giderilmemiştir, personelin giriş çıkış kayıt verileri düzensizdir, denetlenmemektedir ve bu durum işçilerin güvenliğini tehlikeye düşürmüştür. Sayıştay raporlarıyla tespit edilen eksikliklerin giderilmediği açıktır, personel görevlendirmesindeki ve sayısındaki eksikleri ve liyakat sorunu vurgulanmıştır. Sendikalarımız varken bir kez daha belirtmeliyim, işçilerin, madencilerin eğitilmesi kapsamındaki eksiklikler söylenmişti, bizler bunu bir kez daha ailelerle paylaştığımız görüşmelerde tespit ettik.
Son olarak, bugün bu toplantıda bu konuları tekrar kayda geçirmek istedim. Elbette dava sürecini yakından takip edeceğiz. Yangın kontrol altına alındıktan sonra da belki maden ocağını inceleme şansı bulacağız fakat bugün, burada ölen 42 madencimiz adına tekrar vurgulamak istiyorum, bu facia nedeniyle sorumlu olan tüm kurum ve kuruluşların yargı önünde hesap vermesini bekliyoruz. Türkiye Taşkömürü Kurumu yetkililerinin, siyasi sorumluların çıkıp bu facianın hesabını vermesi gerekir düşüncesi içerisindeyim. Madenci arkadaşlarımın da aileleri evlerini ziyaret ettiğimizde "Bizim istediğimiz tek şey var: Adalet, adalet, adalet." diyorlar.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim, sağılar sunarım.