| Komisyon Adı | : | (10 / 6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erhan Gülveren'in, konuya ilişkin mevzuat, Emniyet Genel Müdürlüğü olarak suçun önlenmesiyle ilgili projeler, faaliyetler ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 01 .02.2023 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Tekrar olsun istemiyorum ama bir şeyin üzerinden tekrar geçmek gerektiğini düşünüyorum. Bu veri toplama, istatistikler konusunda kurumlar arasındaki iletişimsizlik aslında olayın sebebini ve -biraz önce Murat Vekilimin söylediği gibi- nerede konuşlandığının, nerede toplandığının, hangi coğrafik yapıya, hangi sınıfa, hangi yaşa, hangi aile koşullarına bağlı olduğunu ve bunların nerelerde, neye göre farklı çözümler yaratılması gerektiği hususunu tabii ki ortaya koyamıyor. Sayın Başkan ve sunumdaki değerli arkadaşlarım; işin başı şu: Veri, istatistik, sebep, gelişme ve sonuç kısmını iyi değerlendirmek. Bu bakımdan, bunların hangi çocuklara karşı işlendiği konusu da önemli; kız çocuğu, erkek çocuğu, efendim, sığınmacı yani bunların ayrı ayrı istatistiklerinin tutulması, bu konuda demografik yapının değerlendirilmesi çok önemli.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Evet, çok doğru.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Yani risklerin görünür kılınması her şeyden önce ama şöyle bir şey var: Uluslararası sözleşmelere önemle dikkat çekiyorum. Uluslararası sözleşmeler ve... Sivil toplum örgütlerinin bu konuyla ilgili olan birimleri akademik çalışmalarla bir arada yani bunlarla iletişim kuruyorlar mı? Sivil toplum örgütlerinin verilerine, değerlendirmelerine dikkat çekiyorlar mı?
Zaman zaman birtakım paneller, toplantılar, aileyle iş birliği yapıldığını söylüyorlar ama bu kurumlarla iş birliği içerisinde mi İçişleri Bakanlığımız; bunu da çok merak ediyorum
Sonra, Canan Vekilimin söylediği gibi, 22 ilde çocuk izlem merkezi yok. Bunlar nereye başvuracaklar gerçekten? Burada çözüm önerilerine...
Ayrıca 2002'de 4.592 çocuğun cinsel istismarı davası açılmış. Bu, 2020 yılında tam 4 katına, 20 bin gibi bir rakama çıkmış. Bu kadar istatistik... Yani bu kadar tedbir, önlem alınmasına, işte, gerekli titizliğin bu kadar gösterilmesine rağmen İçişleri Bakanlığı bu konudaki artışın sebebini ne olarak tespit etmiş yani neden böyle bir artış var? Sürekli bir artış hâlindeyiz, 4 katına çıkmış ve bunların yüzde 90'ı kız çocuğu.
Özellikle sığınmacılar noktasında -bölgem olan Hatay'da- en fazla çocuk istismarı Hatay bölgesinde olmuş bugüne kadar. Neredeyse 408 çocuk, 2014 ile 2017 arasında, üç yıl içerisinde 408 çocuk istismara uğramış; diğer kentlerimizde de bu oldukça fazla. Erkek çocuklarına ve kız çocuklarına yapılan istismar neredeyse yüzlerce kat artmış. Erkek çocuklarında 350, kız çocuklarında 750 gibi rakamlar veriliyor. Bu istatistiklerden haberleri var mı?
Ayrıca, burada da biraz önce söylediğiniz şey acı bir tablo; bu Lanzarote Sözleşmesi uluslararası bir sözleşmesidir ve uluslararası sözleşmelerimiz neredeyse Anayasa hükmünde; bunlara uyulmamasının ya da bunlarda yapılan tespitlerin yerine getirilmemesinin bir müeyyidesi var mı? Yani kimlere, ne gibi meyveler uygulanıyor; bunu da bilmek isteriz. Ayrıca biraz önce söylediği gibi "bize gelinceye kadar" kısmı çok acıdır. Size gelinceye kadar ne tür eksiklik varsa kurumlar arasında bu iletişimi sizin, her birinizin sağlaması gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Fazıl Bey...
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Teşekkürler.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Pardon, özür dilerim Fazıl Bey.
Özür dilerim Başkanım, çok özür diliyorum her ikinizden.
Bir şey daha söylemek isterim: Bu Hiranur'un geçtiğimiz pazartesi günü duruşması vardı, ilk duruşmasına gittik. Hem araştırma komisyonu üyesiyim hem KEFEK üyesiyim hem bir milletvekiliyim ve bir kadın milletvekiliyim; bu şeyde çok zor zorlandık, hakikaten çok kötü şeyler gördük ama bir tabloyu anlatmadan geçemeyeceğim. Adliye binasına girerken bir yoldan geçtik. İki kaldırımda da bu vakfın üyeleri, vakfa dâhil olan kişiler iki kaldırımı görünmeyecek kadar kaplamışlardı. Yürüyorlar ve sloganlar atıyorlardı. Sloganlarından bir tanesi: "Azgın azınlığa teslim etme." "Azgın azınlık" kime karşı söylenmişti?
Çok önemli bir şey daha: Cinsel istismarın bu şekilde, halk nazarında normalleşmesini sağlamak ya da bu istismardan... Mahkemeye bağırıyorlardı: "Yargıla ama mahkûm etme." Burada İçişleri Bakanlığı ne yaptı? Yani halkın bir kısmını gerçekten "azgın azınlık" diye simgeleyen ve bir kısmını hedef gösteren ve neredeyse cinsel istismarı olağanlaştıran bir eylem gerçekleşti; ben orada bunu önleyici hiçbir tedbir görmedim. Neden bu önlenmedi? Onlarca bir mahsuru yok muydu; gerçekten İçişleri Bakanlığının bunu da cevaplamasını isterim.