SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, bürokrasimizin değerli çalışanları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Erdoğdu, her şeyin başı sağlık, amenna.

Ben Kanuni'nin bir mısrasıyla sözlerime başlamak istiyorum: "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"

Bugün burada görüştüğümüz Sağlık Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak eksiğiyle fazlasıyla, rakamsal boyutuyla değerlendirilmesi, yapılan işlemlerin, harcamaların sağlık politikalarının gözden geçirilmesi, 2014 yılı kesin hesap dönemine ait bulguların ve bunlara karşı Bakanlığın yaptıkları ve yapamadıkları konuşulacak, daha iyiyi yakalama adına hem Hükûmet hem muhalefet hem de iktidar partisi milletvekili olarak düşüncelerimizi ortaya koyacağımız tabiidir. Ama ben, daha önce, insanımızın doğumundan ölümüne kadar her anını kapsayan, onu kucaklayan, onun yaşamının her kademesinde sağlıklı ve sıhhatli üzere hayat sürmesini teminle mükellef bir Bakanlığın bütçesi görüşülürken aslında bir olgunun, bir kültürün, bir yaşam tarzının değerlendirilmesini yaptığımızı belirtmek isterim. Elbette herkesin ve hepimizin malumu ve takdir ettiği üzere sağlık alanında AK PARTİ iktidarlarında gerçekleşen sıçrama ve iyileşmeleri muazzam olarak nitelendirebiliriz ama bu değerlendirme bu alanda her şey tamamlandı, her şey dört dörtlük demek anlamına gelmez. Bilakis, hem geldiğimiz iyi yeri muhafaza için hem de artan beklentileri ve çağın gerek ve ihtiyaçlarını karşılamak adına çok daha fazla çalışma ve gayreti gerektirdiğine dair bir inancı da tetiklemiş olacaktır.

Bakanımızın genel sunumunda da rakamsal boyutlarını detaylı bir şekilde takip etmiş bulunmaktayız. Özellikle geleceğe yönelik yapılacak ve yapılmakta olan çalışmaların hep daha iyisini yapmaya ve insanımızın bu alanda çok daha rahat hizmete ulaşmaya yönelik gayretleri içerdiği anlaşılmaktadır.

Binalarımız elbette çok önemli, şehir hastaneleri düşüncesiyle şehirde bu manada hastalar için bir temerküz alanları oluşturduğu, oluşturacağı aşikârdır. Binalar kadar sağlık alanında çalışan personelin memnuniyeti de hizmet sunumunda direkt ilgisi olması hasebiyle son derece önem arz etmektedir. Bu alandaki istihdamın, istihdam politikalarının, bu politikalara yönelik, insan sağlığına yönelik bir çalışma içermesi dolayısıyla son derece önem arz etmektedir.

Bu bütçe görüşülürken ben geriye dönük bir kıyaslama yapmayı uygun bulmuyorum. Elbette genel kriterler ve hem işleyiş hem de gelinen noktalar açısından Bakanlığın bilgilendirmesi gereklidir. Ama burada yapacağımız değerlendirmeler ucunda insan olan, insanın canı olan bir alan ise yaşamı güzelleştirecek çalışmaları teşvik etmeye destek verecek tarzda olmalıdır diye düşünüyorum.

İşleyişle ilgili olarak yaşanan sıkıntılar ve varsa problemlerin burada masaya yatırılması kadar doğal ne olabilir ki? Muhalefet onun için var değil mi? Meclisin denetleme görevi bunun için değil mi? Bunun yanında, Bakanlığın hedeflerini net bir şekilde ortaya koyması, bütçenin kullanımıyla ilgili özellikle Sayıştay raporlarında dikkat çekilen hususlarda alınacak önlemlerle hizmetin kalitesi, verimi, daha iyi bir konuma getirilerek aynı zamanda düşüncelerdeki olumsuz kanaatleri de bertaraf edebilecektir.

Ben bir karşılaştırma yapmak istemediğimi belirtmiştim. Ancak her hâlükârda sağlık hizmetleriyle ilgili memnuniyet oranının artışının nereden nereye geldiğini görmezden de gelemeyiz, gelmemeliyiz. Bu, bir hakkın teslimi açısından ayrıca önem arz etmektedir.

Elbette sağlık alanı insanın var oluşundan bu yana ihtiyaçların da var olduğu bir alan olarak kabul edilmektedir. Bu bilinçle hareket ederek bugün burada görüştüğümüz Bakanlık bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.