| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 131 Milletvekilinin; Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4895) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .02.2023 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
24 Ocak 2023 tarihinde 238 sayılı bir Karar'la İçişleri Komisyonuna havale edilen Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunun da birinci tali komisyon olduğu Komisyonun Cumhuriyet Halk Partisi Grup Sözcüsü olarak söz aldım.
Değerli vekillerimizi ve Komisyonumuzda bulunan hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, salı günü, önce Plan ve Bütçe Komisyonuna çağrıldık, Komisyon üyesi arkadaşlarımız tarafından. Komisyona havale edilen 6360 sayılı Yasa'da -14 ilde büyükşehir belediyesi ve 27 ilçe kurulmasına ilişkin- değişiklikle ilgili... Plan ve Bütçe Komisyonunda 22'nci maddeyle ilgili orada konuştum, söz aldım, sağ olsun Komisyon Başkanı da söz verdi. Daha sonra tali komisyon olan Çevre Komisyonu ki Başkanı -ona da teşekkür ediyorum- tali komisyon olarak Komisyonu toplama gereğini hissetti ve Çevre Komisyonu 1'inci, 2'nci, 3'üncü madde ve geçici 1'inci maddeyi de kendi Komisyonu içinde değerlendirdi; oraya da gittim, orada da yasayla ilgili görüş ve düşüncemizi aktardık. Ancak arkadaşlarımız da değindi, şimdi, teklifi getiren milletvekillerimiz yasanın ivedilikle hayata geçebilmesi için Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen vergi aflarını da içeren yasanın içine dâhil edildiğini söylediler.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa, 31/12/2022 yılında 6360 sayılı Yasa'yla köy statüsünden mahalle statüsüne dönüşmüş olan yerlerle ilgili getirilen istisnaların süresinin üç yıl daha uzatılmasıyla ilgiliydi. Yani 31/12/2022 tarihinde bu istisnaların biteceği biliniyordu. Biz farklı komisyonlarda çok sayıda yasa görüştüğümüzden demek ki Bakanlık atladı. Niye atladı? Bugün 2 Şubat, yasa yayınlandığında 10 Şubatı bulacak. Peki, bu kırk gün içinde büyükşehir belediyeleri buralarda su tahsilatını neye göre yaptılar? Yüzde 25'e göre mi, tamamına göre mi yaptılar? Bir bilgi var mı? Bu yasanın çıkacağını siz önceden söylediniz mi? Emlak vergileriyle ilgili tamam, mayıs ayında birinci taksitler ödenecek, onlarla ilgili süreç başlamamış olabilir ama 2 Ocak, 5 Ocak, 10 Ocak, 30 Ocak tarihindeki su faturalarının düzenlenmesiyle ilgili -bir arkadaşımız söyledi- neye göre düzenleme yapılacak?
Şimdi, burada tabii, yasa koyucunun aslında şaşkınlığını ve dağınıklığını görüyoruz. Mesela, yasanın içinde pek çok yerde geçiyor; 2018'den itibaren, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle İçişleri Bakanlığının özellikle de yerel yönetimlerle ilgili yetkileri İçişleri Bakanlığından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı daha sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına dönüştü ama taslağın 2'nci maddesinde -madde 2 değişik fıkra; 18/6/2017 tarihli şeye bakıyoruz- burada Bakanlığın ismine "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı" deniliyor. Peki, düzenleme metninde ne geçiyor? "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı" deniliyor. Yani burada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yazılması bile unutulmuş. Basit bir şey gibi gözüküyor ama İçişleri Bakanlığından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına geçiyor. Kimi yerlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına dönüşürken burada üzerinde çalıştığımız bir fıkradaki eksikliğin giderilmesi dikkate alınmıyor.
Şimdi, bizden önce konuşan arkadaşlarımız... Tabii, 2012 yılında geçen yasayla ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet şerhlerini açık açık -Meclis tutanaklarında da var, Komisyonda da ifade edilmiş- burada da ifade ediyoruz. Bakın, Anadolu'da 30 tane büyükşehir şu anda kurulmuş; İstanbul ve Kocaeli özel bir yasayla, daha sonra pergel yasasıyla bu 16'ya çıkarıldı, önce 13 büyükşehir, arkasından Ordu, nüfusu artırılarak 30 büyükşehre geçti. Şimdi, sıkıntı şu: Yasa teklifini getiren milletvekilleri diyor ki: "Bizim 'kırsal mahalle' ve 'kırsal yerleşik alan' tanımını ilçe belediye meclislerinden ve büyükşehir belediye meclislerinden hâlâ geçiremeyen büyükşehirlerimiz var." Neden? Çünkü siz Van, Urfa, Diyarbakır için getirdiğiniz yasayla Muğla, Balıkesir ya da Aydın'ı da yönetebileceğinizi düşünüyorsunuz. Şehir merkezine 5 kilometre, 10 kilometre mesafede, geçmişte köy olmuş, bugün yerleşime açılmış ve özellikle de yazlık yerleşimlerin yoğun olduğu bir turizm merkezine dönüşmüş alanlar ile Van'da, Erzurum'da merkeze iki saat, üç saat uzaklıktaki köylerin de aynı yasayla yönetilebileceğini düşünüyorsunuz. Başka ne? Behiç Bey de söyledi, bu yasayla birlikte Çiftçi Kayıt Belgesi'ne sahip çiftçi sayısı azalmıştır. Türkiye'de köylerdeki aile tipi hayvancılık ve tarımsal üretimde ciddi bir azalma söz konusudur. Köylerde yaşayan nüfusun sayısında ciddi azalmalar söz konusu olmuştur. Bunun pek çok sebebi vardır ama bu getirilmiş olan yasa bunun bir nedenidir, önemli bir başka nedeni de köy okullarının kapatılmış olmasıdır. O nedenle, şimdi, burada seçime üç ay kala bir yasa getiriyorsunuz, bence hiçbir anlamı yok.
Bakın, Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin 60'ncı sayfasında bizim, Millet İttifakı'nı oluşturan siyasi partilerin bir iddiası var, o nedenle bu yasanın bu maddesinin de bence bir anlamı yok. "Muhtarlık temel kanunu çıkaracağız ve Büyükşehir Yasası'yla mahalleye dönüştürülen köylerin tüzel kişiliklerini iade edeceğiz." diyoruz. Yani on bir sene geçmiş, buralarda yaşayan yurttaşların sorunları katbekat artmış... Ki bu Anadolu'da pek çok belediye ya kayyumla yönetiliyor ya da iktidarınıza mensup, siyasi partiye mensup belediye başkanlarıyla yönetiliyor ama hâlâ görüyoruz ki kırsal mahalle ve kırsal yerleşik alan kararlarını ilçe meclislerinden ve belediye meclislerinden geçirememişler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, iki yerde İçişleri Bakanlığının yetkililerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına geçmesiyle ilgili madde metninde bakanlık çizilerek yeni bakanlık yazılıyor. İki madde de il özel idareleri ve onlara bağlı olan şirketlerin borçlanmasıyla ilgili düzenleme geliyor. Ben de burada ana komisyonun İçişleri Komisyonu olmasının doğru olmadığını düşünüyorum, aslında bu yasada getirilen temel değişiklik Çevre Komisyonunu ilgilendiriyor. İmar, Bayındırlık, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda daha çok Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesiyle; 5, 6 ve 7'nci maddedeki gerekçelerle ona ilişkin bir düzenleme yapılması. E, peki, Anayasa Mahkemesinin -bugün de Anayasa Mahkemesi yeni Başkanını seçti, eski Başkan görevine devam ediyor. Bütün görev yapanlara başarılar diliyoruz ama baktığımızda- 15 üyesi de iktidarınız döneminde farklı kurumların seçmesiyle Cumhurbaşkanı tarafından atanmış ya da bir önceki Cumhurbaşkanı tarafından atanmış üyeler. E, burada siz "5, 6, 7'nci maddeyi Anayasa Mahkemesi iptal etti." diyorsunuz. E, demek ki bu Anayasa Mahkemesi bu Meclisten geçirdiğiniz yasaların, Anayasa'ya uygunluk açısından değerlendiriyor ve eksik ve yanlış olduğunu söylüyor. E, bunu biz on yıl önceki Komisyon çalışmalarında da söylemişiz yani Cumhuriyet Halk Partisi söylüyor, yerine getirilmiyor, dikkate alınmıyor ama Mahkemeden iptal kararı gelince de bir yasal düzenleme getirme ihtiyacı hissediyorsunuz.
Yine, arkadaşlar, 9'uncu maddede iklimle ilgili bir uzmanlık oluşturuyorsunuz, kurum içinden yirmi... Sayın Bakan, siz İstanbul'da Çevre İl Müdürlüğü de yaptınız, bunun tanımı yapılır. İTÜ'de Uzay ve Uçak Bilimleri Fakültesi var, onun içinde de meteoroloji mühendisliği var. Kim olacak bu uzmanlar? İklim değişikliğiyle ilgili, bunun eğitimini almış olan İstanbul ve Samsun'daki üniversitelerdeki meteoroloji mühendisleri var. Korkumuz ve endişemiz, buralara ilgili ilgisiz pek çok insanın uzman kadrosuyla yerleşmesi. Gelin bu maddenin içine bunların görev tanımını ve diploma tanımlarını yapalım. Yani o zaman... Bakın, meteoroloji mühendisliğinin 2022 yılındaki üniversite yerleşimlerinde bazı kadrolar boş kaldı. Niye? Kamuda istihdam olanakları yeteri kadar oluşmadığı için bu alanlar artık seçilemiyor. Yani biz veterinerden TÜBİTAK'a yönetici, güreşçiden Halk Bankasına Yönetim Kurulu üyesi ataması yapıldığı için endişe ediyoruz.
Evet, iklim değişikliği önemli, bu konuyla ilgili, Bakanlığın ismine bunun getiriliyor olmasını çok değerli buluyoruz, su yönetimi üzerindeki çalışmaların çok değerli olduğuna inanıyoruz. Bakın, bir yıl içinde Türkiye'nin toplam yağış rejimiyle elde ettiği su miktarı 114 milyar metreküpten 102 milyar metreküpe düştü. Bugün Şubat ayının 2'sindeyiz, Anadolu ilk kez şubat ayında karla karşılaştı; bu, bizim bundan sonraki süreçlerde çok fazla karşılaşacağımız temel bir durumdur. Türkiye, su fakiri bir ülkedir ve bu manada alınması gereken önlemler konusunda bir öneri getiriyorsanız bunun yerli yerine oturmasının mutlaka sağlanması gerekir.
Şimdi, Sayın Başkan, bu derin dolgu alanlarıyla ilgili de şunu söylemek istiyorum: Bir kıyı alanında dolgu yapılarak bunun yer altı otoparkı yapılabilmesi için uygulamada önce bu yer dolduruluyor, sonra bunun etrafına kazık temeller çakılıyor, sonra doldurulmuş olan bütün bu agrega, mıcır ya da dolgu malzemesi boşaltılarak burada yer altı otoparkları yapılıyor; bir yer kazanma meselesi ama son derece pahalı bir çözüm. Şimdi, yasa koyucuların ya da teklif sahiplerinin bunun neresi için getirildiğini burada, Komisyonda ifade etmesi gerekir yani gerçekten kıyı alanlarında yer altı otoparkı yapabilmek için -çünkü yer üstü otoparkı yapma konusunda bir problem yok- ilgili bir mevzuatı, ilgili bir yönetmeliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı mı çıkaracak yoksa buna ilişkin olarak belediyeler kendi imar planlarında bazı düzenlemeler mi getirecek? Ama seçime giderayak bu düzenleme neresi için getiriliyor? Bunun mutlaka açıklanması gerekir.
Şimdi, biraz önce konuşan çok Saygıdeğer Milletvekili, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bence talihsiz bir ifadede bulundu. Bakın, ben 2009-2018 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Belediye Meclis üyesi olarak görev yaptım, Cumhuriyet Halk Partisinde Belediye Meclisinde bir dönem grup sözcüsü olarak görev yaptım. Benim görev yaptığım dönemdeki Grup Başkan Vekili şu anda Fatih Belediye Başkanı, benim görev yaptığım dönemdeki AK PARTİ'nin Grup Sözcüsü de şu anda Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan, o dönemki AK PARTİ İl Başkanı da şu anda Mecliste Milletvekili.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir itham yaparken kendisinden önceki dönemle ilgili değerlendirmeyi de dikkate almak gerekir. Sayın Mustafa Demir de o dönem Fatih Belediye Başkanıydı, çok iyi bilir, İstanbul Küçükçekmece'de Fatih Üniversitesinin dolgu alanlarına, Ayamama Deresi'nin etrafındaki dolgu alanlarına yüz binlerce metrekarelik inşaat yapabilmek için imar kararları geldiğinde, Mecliste muhalefet eden milletvekillerinden birisi bendim ama o gün AK PARTİ'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesini kuşatmış olan Fetullah Gülen cemaatine mensup olan kadrolar o planların geçmesi için öylesine mücadele ettiler ki bütün muhalefetimize rağmen, Ayamama Deresi'nin etrafındaki dereye sıfır mesafedeki dolgu alanlarının üzerinden imar geçti, bir üniversite binası yapıldı, yüz binlerce metrekarelik kapalı alanlar inşa edildi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da o binaların tamamı, cemaatin mallarına, terör örgütünün mallarına el konulduğu için de kamu kurumlarının eline geçti.
Şimdi, Sayın Vekilimiz, Düzce Vekili İstanbul'u bilmez ama İstanbul'da 15 Temmuz gecesi Büyükşehir Belediyesini ele geçirmeye çalışanları içeriye alıp, dayayıp, döşeyip, nevalelerini ve yemeklerini veren kişinin de Büyükşehir Belediyesinin İdare Amiri olduğunu, belediyede binlerce kişi tarafından oralara yerleştirildiğini unutmamak gerekir.
İçişleri Bakanının İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili ortaya atmış olduğu iddiaların tamamı safsatadır, tamamı gerçek dışıdır. Şu ana kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ismi açıklanmış, gözaltına alınmış bir tek kişi bile olmadığı gibi, 31 Mart ve 24 Haziran seçimlerinden sonra uygulanan işe alma modeliyle şu an Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi olan, geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Başkanlığını yapmış olan Sayın Mevlüt Uysal döneminde işe alınan 30 bine yakın insanla ilgili uygulama hangi kriterle yapılmışsa 2021 yılına kadar yapılan uygulama da aynı ölçütler içinde olmuştur. O nedenle bütün bu iddiaları şiddetle reddettiğimiz gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında FETÖ terör örgütü mensuplarının tamamının ayıklanarak temizlendiğini buradan belirtmek isterim. Ama İçişleri Bakanlığı, idari ve mali açıdan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanmış olan yerel yönetimler üzerinde âdeta Demokles'in kılıcı gibi bir vesayet oluşturmuştur. Bizim bugün artık şunu çok açık söylememiz gerekir ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığının plan yapma yetkisinin bile yerel yönetimlere devredilmesini konuştuğumuz bir dönemde seçilmiş olan belediye başkanlarının herhangi bir mahkeme kararı bile olmaksızın keyfekeder görevden alınması, mahkemelerde haklarındaki iddialar çürütülmüş olan başkanların görevlerine iade edilmemesi ve bunu "Seni görevden alırım, bir talimatla görevden boşaltırım." biçimindeki gerçekten 21'inci yüzyılda Türk demokrasisine ve yerel yönetimlerde yüz elli yıldan fazla belediyecilik geçmişi olan Türk yerel yönetim anlayışına da uygun olmadığını belirtmek istiyorum.
Son olarak da, Sayın Başkan, şunu ifade ediyorum: Burada 9'uncu madde Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti. Ancak hâlâ 2012 yılında çıkmış olan bir yasada 2025 yılına kadar bunlarla ilgili istisna sürecinin uzatılıyor olması, yasa koyucunun öngördüğü gelişmelerin sağlanmadığını ve nüfusu 750 binden fazla olan büyükşehirlerin aynı statüyle değerlendirilerek bütün köylerinin mahalleye dönüşmesiyle ilgili uygulamanın yanlış olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu konuyla ilgili keşke yasa koyucu ya da teklif sahibi arkadaşlarımız burayla ilgili bir düzenleme getirirken buralardaki kırsal kalkınmayı arttıracak ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin en iyi, en gelişmiş ve en köklü kurumlarından Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi, Devlet Su İşlerinin kırsal alanda yapmış olduğu çalışmalar gibi bütün bu kurumların bütün bu çalışmalarda elde ettiği bilgi, birikim ve deneyimi ortadan kaldırmamış olsaydık. O nedenle bir ülkenin gelişmişliği aynı zamanda o yönetim yapılanmalarının oluşturmuş olduğu kurumların başarılı bir performans sergilemesi ve giderek mesela Devlet Su İşlerinin bir üniversite kadar bilgi birikimli ve donanımlı insanlar tarafından yönetilir hâle gelmesi, bir Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ya da Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumların âdeta bir teknik üniversite gibi çok başarılı, nitelikli insanları yetiştirecek yapılanmalara kavuşmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. O nedenle cumhuriyetin kurumlarını ortadan kaldırmak, onları başka bir yapılanmaya dönüştürmek, mal, hizmet ve araç gereç ekipmanlarıyla insan kadrolarını değişik kamu kurumlarına ya da devlet dairelerine memur ya da işçi olarak atamanın nasıl bir sıkıntı yarattığını da Anadolu'ya çıktığınızda, Erzurum'a gittiğinizde, Van'a gittiğinizde, başka illere gittiğinizde büyükşehir statüsüne dönmüş olan yerlerin köylerindeki geri kalmışlıktan çok rahat görebilirsiniz ve bu köylerdeki nüfus azalmasının temel sebeplerinden bir tanesinin de 6360 sayılı Yasa olduğunu çok açık söyleyebiliriz.
Son olarak da, Sayın Başkan, idari özerkliğin korunması ve güçlendirilmesi bakımından belediyelerin teşkilatlanması ve insan kaynakları yönetimine ilişkin iş ve işlemlerde bakanlıklara tanınan onay, izin, ön izin ve yerine geçerek işlem yapma gibi uygulamaların yapılacak mevzuat değişiklikleriyle sona erdirilmesi gerekmektedir. Her belediye kendi yerel ihtiyaçlarına göre teşkilat yapısını düzenleyebilmeli, norm kadro dayatmasıyla karşılaşmaksızın birimlerini oluşturabilmelidir. Belediye meclis kararlarının mahallî mülki idare amirine gönderilmeden yürürlüğe giremeyeceği hükmü de bu vesayet denetim anlayışının bir parçasıdır. Tekrar söylüyorum: Belediye meclis kararlarının mahallî mülki idare amirine gönderilmeden yürürlüğe giremeyeceği hükmü de bu vesayet denetim anlayışının bir parçasıdır ve kaldırılmalıdır. Aynı çerçevede özellikle büyükşehir belediyelerinin genel sekreterinin bağlı kuruluş genel müdürlükleri ve yönetim kurulu üyelerinin bazılarının bakanlık onayıyla atanmasıyla ilgili uygulama tamamen keyfîdir ve mutlaka kaldırılması gerekir.
Yine, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra belediye şirketlerine nasıl yönetici atanacağı, belediyelerin bağış alma yetkilerinin nasıl düzenleneceği, topladıkları bağışlara el konulması ya da "UKOME" diye bilinen Ulaşım Koordinasyon Merkezinin üye yapısının bakanlığın bir genelgesiyle değiştirilmesi gibi uygulamalar tıpkı kayyum atamasında olduğu gibi antidemokratiktir, hukuksuzdur, evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır, halkın temel seçme ve seçilme hakkına müdahaledir, demokrasinin ve hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu seçilmişlerin yetki ve sorumluluklarını yasayla düzenleme ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle de bu ve benzeri olumsuz uygulamaların çok yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama dönemindeki geçecek yasalarla değiştirileceğini belirtmek istiyorum.
Yine, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'yla belediyelerin görev ve sorumluluk alanları genişletilmiştir ancak artan görev ve sorumluluk alanlarıyla gelir kaynakları arasında bir uyumsuzluk ortaya çıkmıştır. Şimdi, yasa teklifini getirenlere söylüyorum: İstanbul'da 300 tane otobüs alımı için kredi talebi başvurusunu neden onaylamadınız? Mersin'in, Adana'nın metro yatırımlarıyla ilgili yurt dışından getirdiği kredili borçlanma teklifleri hâlâ neden onaylanmadı? Şimdi, seçime gidiyoruz, seçime giderken... 2019 yerel seçimlerinden önce belediyelere ilave borç para verilmesiyle ilgili bir düzenleme yaptınız. Belediyelerin kamu kurumlarına ve İller Bankasına vadeye bağlanmış geri ödemeleriyle ilgili bu uygulamayı erteleyeceksiniz. 2019 seçimlerinde bunlar size hiçbir fayda getirmemişti, bugün de getirmeyecektir diyorum.
İçişleri Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasındaki yetki kargaşası ve çift başlılığın ortadan kaldırılmasıyla ilgili olarak da yerel yönetimlerle İçişleri Bakanlığı arasındaki soruşturma ve ilgili suç ve suça ilişkin işlemler dışında herhangi bir vesayet ilişkisinin olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim.