| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4914) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .02.2023 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, çok değerli Bakan Yardımcılarımız, Bakanlığımızın çok değerli personelleri, sivil toplum örgütümüzün çok değerli temsilcileri ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu kanunumuzun milletimize, vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Tabii, bu sosyal güvenlik sistemi, emeklilik sistemi tüm dünyada var. Şimdi, bu dünyadaki durum nedir diye baktığımız zaman, emeklilik yaşı; bugün Hollanda'da emeklilik yaşı 66,3, Almanya'da 65,7, Danimarka'da 65,5, Belçika'da 65, Finlandiya'da 65, İspanya'da 65, Letonya'da 63,8, Fransa'da 62'ydi, 64'e çıkarmaya çalışıyorlar, bu gibi örnekler var. Bizde ortalama emeklilik yaşı kadınlarda -şu mevcut kanuni düzenleme yapılmadan önce- 54,1 ve erkeklerde de 54,3. Peki, emeklilikten sonra beklenen ömür ne kadar diye baktığınız zaman; bugün Hollanda'da 19,9, Danimarka'da 21,2, Almanya'da 21,2 ve Fransa'da 24,8, Türkiye'de kadınlarda 29,4 ve erkeklerde 25,1.
Şimdi, tabii ki tüm dünyaya baktığımız zaman gerçekten de bizim emeklilik sistemi nasıl diye, ilk defa SGK'den emeklilik sistemi 1949 yılında hayata geçiriliyor. Burada ilk kanuni düzenleme yapıldığında kadınlarda ve erkeklerde emeklilik yaşı 60 ve emeklilik, sigortalılık yıl süresi 25, prim gün sayısı 5000. Muhtemelen bu Avrupa'dan alınmış bir kanun olduğu için o dönemde bizim Türkiye'deki ortalamadaki ömür süremiz de 48,3. Dolayısıyla da buradan bir arkadaşımız, Dilan milletvekilimiz dedi ki: "Ya, diğerlerinde 7200, 9000 olurken niye bu 4/A'lılar da 5000? Tabii, burada o dönemlerde Türkiye'de de özellikle sigortalı çalışma hayata tam geçmediği için demişler ki: Yirmi beş yılınızı doldurun ama siz burada her zaman iş bulamayabilirsiniz. Biz, buradaki prim gün sayısını 5000 sayıyoruz. Bu da yaklaşık 13,8 yıla tekabül ediyor. 14 yıl sigorta ödüyorsunuz ve emekli oluyorsunuz arkadaşlar. Sonra 1965 yılında kadınlarda 55'e, erkeklerde 60'a yaş düşürülür ama diğer çalışma süresi ve sigorta prim gün sayısı değişmiyor. En çok buradaki değişiklik -zamanla ufak tefek değişiklikler oluyor- 1976 yılındaki yaş şartı. O dönemde, rahmetli Demirel döneminde kaldırılıyor ve kadınlarda sigortalılık süresi yirmi yıl, erkeklerde yirmi beş yıl, prim günü de 5000. Tabii, daha sonra bu Sigortaya çok yük bindiği için rahmetli Özal döneminde yaş sistemi getiriliyor ve kademeli bir emeklilik sistemi getiriliyor. Ve ondan sonra, 1991 seçimlerinde Demirel, yine bunu siyasete alet ediyor, neticede vatandaşa vadediyor ve 1992 yılında bir kanuni düzenleme yapılıyor, bu sürede de yaş şartı ortadan kaldırılıyor. Hatta prim gün sayısı bazı yerlerde öyle şey oluyor ki 3600 günden bile emekli olanlar oluyor. Sonra, bu durum, gerçekten de Türkiye'ye çok büyük yük bindiriyor ve o dönemde rahmetli Ecevit Başbakan, işte MHP, Anavatan Partisi koalisyonu döneminde, 1999 yılında bir kanuni düzenleme yapıyorlar. Şimdi, bu kanuni düzenlemenin gerekçesinde şöyle yazıyor arkadaşlar: "Türkiye'deki özellikle primli sistemdeki sosyal güvenlik kuruluşlarının en önemli sorunu içinde bulundukları finansman darboğazıdır. Sosyal Sigortalar Kurumu, bu sorunu en çok yaşayan Kurum durumundadır. Örneğin, Kurumun 1991 yılında 128 milyar nakit parası varken 1992 yılında ödemeler dengesi 2 trilyon 556 milyar lira açık vermiştir. Daha sonraki yıllarda Kurumun finansman açıkları 1993'te 8 trilyon, 1994'te 19,4 trilyon, 1995'te 85 trilyon, 1996'da 144,4 trilyon, 1997'de 336 trilyon, 1998'de 597 trilyona ulaşmıştır. 1999 yılında ise finansman açığının yaklaşık 1 katrilyon olacağı tahmin edilmektedir ve prim ödeme süresi ve emekli olma yaşı ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte genel olarak 60 yaşın üzerindedir. Her ülkede bir emeklilik yaşı ve prim ödeme süresi tespit edilmiştir. Ülkemizde de özellikle Sosyal Sigortalar Kurumunda prim ödeme süresi ve emeklilik yaşı çok düşüktür. Bu düşüklük sadece dünya standartlarının altında kalmamakta, ülkemiz gerçekleriyle de çelişmektedir. Kurum, 32 milyonluk bir kesime hizmet sunarken bu hizmetlerin bedelini karşılama bakımından 1992 yılına kadar aktüeryal dengesine karşılıksız yük getiren bütün müdahalelere rağmen kendi kaynaklarıyla yetinmiştir. Ancak, bugün için sadece Kurumun kendi kaynaklarına dayanarak hizmet sunması imkânsız hâle getirilmiştir. Gerek emeklilik yaşı konusunda bugüne kadar yapılan düzenlemeler, gerekse 1969 yılından itibaren çıkarılan 11 borçlanma yasasıyla gecikme zammı, faizlerin affı konusunda çıkarılan yasalar Kurumun aktif ve pasif dengesinin bozulmasına neden olmuştur. Bugün aktif ve pasif iştirak arasındaki oranı 1,8 düzeyindedir. Peki, burada o günün Başbakanı rahmetli Ecevit halkı düşünmüyor muydu, insanları düşünmüyor muydu? Düşünüyordu. Diyelim ki halkçı değil miydi? Halkçıydı. Fakat niye bunu çıkardı? İşte, bu gibi zorluklardan. Ve adaleti sağlamak için o gün ne yaptı arkadaşlar? O arkadaşlar dediler ki: "Ya, bundan sonra, bu tarihten önce girenler için biz normalde prim gün sayısını 5000'den başlatarak 5900'e ve diğer taraftan da kadınlarda 7200 güne, erkeklerde, BAĞ-KUR'lularda ve Emekli Sandığında 9000 güne çıkardık. Bundan sonra en erken erkekler 44 yaşında emekli olacak ve en son 58 yaşında, kadınlar da 40 yaşında başlayıp 56 yaşına kadar..." Kademeli bir adalet düzeni getirmişlerdi ve bu gerçekten de ihtiyaçtı. Dolayısıyla da ben size şöyle bir örnek vereyim: Şimdi, işte, "5000 günü ortadan kaldırın." falan diyorsunuz, tamam mı; bakın arkadaşlar, ilk olarak 1950 yılında Emekli Sandığı başladığında emeklilik prim gün sayısı emekli olmak için kaç biliyor musunuz? Tam, 10800 gün. 10800 günden başlıyor ve daha sonra değişiyor ve farklı düzenlemeler oluyor. Dolayısıyla da diyorlar ki: "Ya, şimdiye kadar siz bunu niye getirmediniz?" Arkadaşlar, biz talepleri biliyoruz ama burada çalışanlar arasında bir kademeli emeklilik sistemi düzenlenmiş, bu denge bozulmasın, SGK'nin bütçesi bozulmasın diye Sayın Cumhurbaşkanımız buna şimdiye kadar şey etti ama tüm siyasi partiler burada, baktık ki herkes bunu siyasi malzeme olarak kullanıyor ve dolayısıyla da arkadaşlar, bizim amacımız şu: Biz, bir babanın evlatlarının hepsinin hakkını, hukukunu gözettiği gibi, aynı zamanda evin geçimini de gelirini de giderini de sağlamak zorundayız; siz ise sadece talepleri göze alıyorsunuz ama bunun ekonomimize ne kadar yük getireceğine... İşte, yaklaşık yıllık 220 milyar TL bir yük getirecek ekonomimize ve bunu nasıl karşılayacağız arkadaşlar biz? Aşağı yukarı diyelim ki SGK'ye yıllık biz 150 milyar TL genel bütçeden aktarıyorsak bunun daha fazlalaşması demek, 350 milyara çıkması demek. Sizin bu diyelim ki yatırımlarınızın azalması demek arkadaşlar; bu bir yönü. Diğer bir yönü de şu arkadaşlar: Şimdi, biz, -daha önceki Plan ve Bütçe konuşmamda söyledim- arkadaşlar, tamam, 8 Eylül 1999'dan öncesine bu yasaya çıkaralım. Bir gün sonra başlayanlar ne olacak arkadaşlar? Bunların hakkını nasıl ödeyeceğiz?
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Güneş...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Dolayısıyla da bak, bunun üzerinden siyaset yaptığınız için Türkiye'yi bu hâle getiriyorsunuz.
Ama şurada da kusura bakmayın kardeşim, siz bu siyaseti yapacaksınız, bunun üzerinden rant elde etmeye çalışacaksınız ama biz buna biçare kalacağız, öyle mi?
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Başkanım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Niye seçimlerden önce yapmadınız?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Öyle bir şey yok arkadaşlar, size gelince seçim yatırımı olmayacak, bize gelince seçim yatırımı olacak arkadaşlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Seçim yatırımına kurban ettiniz EYT'yi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Peki, o zaman Ecevit haksız mıydı bunu yapmakla?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Onu haksız yapan sizdiniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ve dolayısıyla da bunu...
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, dinleyelim, müdahale etmeyelim.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Arkadaşlar, gerçekleri, ben bu konuşmayı tarihe not düşeyim diye yapıyorum, tamam mı? Neticede Sayın Cumhurbaşkanımız burada, bu yönde bir irade gösterdi.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Mecbur kaldınız, mecbur! Yumurta kapıya dayandı, seçim var.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın Sayın Güneş.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Dolayısıyla da bu kanunun hazırlanmasında emeği geçen başta Başkanlarımıza, Cumhurbaşkanımıza, Bakanlarımıza ve dolayısıyla da tüm herkese; ben canıgönülden teşekkür eder, kanunumuzun milletimize, vatanımıza, tüm vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım.