KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Konunun önemine binaen bütün milletvekili arkadaşlarımızın görüşlerini dinlememiz bizim için çok önemliydi. Sivil toplum örgütlerinden de bayağı arkadaşlarımız gelmiş. Siz de herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan, milletvekillerimize verdiğimiz süre kadar sivil toplum örgütlerine de bir süre verdiniz. Gerçekten, 5 milyon civarında insanı ilgilendiren bir kanun teklifinin, uzun yıllardır gündemde olan bir konunun çözülmesiyle ilgili bu detaylı görüşmenin ben çok olumlu olduğu kanaatindeyim. Bütün fikirler doğrudur, bütün fikirlere hürmetimiz sonsuzdur ama bu çerçevede yapılması gereken neyse biz de iktidar partisi olarak, Cumhur İttifakı olarak gereğini yapıyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlarımızın, Grup Başkan Vekillerimizin yaptığı sunum çerçevesinde ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanımızın yaptığı sunum çerçevesinde rakamları tekrar gündeme getirmeyi ben uygun görüyorum. Beş saat arkadaşlarımız konuştular; dört saatini muhalefet, bir-bir buçuk saatini de herhâlde... Bana da ne kadar süre verirsiniz bilmiyorum, adaletinize sığınıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yirmi dakika verdim ama gerekirse uzatabiliriz.

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Peki, adaletinize sığınıyorum.

Teşekkür ediyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, aralık sonu itibarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Aralık tarihinde, olayı net hâlde ifade ettiği gün, Kabine toplantısından sonra, 28 Aralık 2022 tarihinde, sanıyorum saat 19.00 veya 20.00 civarında bu açıklandı. O açıklama doğrultusunda, 8 Eylül 1998 öncesi "EYT" diye sistemde bulunan toplam sigortalı 4/A, 4/B ve 4/C, sistemde bulunan sigortalı sayısı 4 milyon 787 bin 297. 2023 yılı içerisinde emekli olacak sigortalı sayısı 2 milyon 246 bin 378. Yaş hariç diğer şartları ileride dolduracak olan sigortalılar bu 4 milyon 787 binin içinden 2 milyon 540 bin 919 yani yaklaşık 5 milyon kişinin yüzde 45'i, yüzde 50'ye yakın kısmı 2023 yılında bu düzenlemeden faydalanmış olacaklar. 4/A kapsamında olanlar 1 milyon 661 bin kişi, 4/B kapsamında olanlar, 2023'te faydalanacakları ifade ediyorum, 88.626 kişi, 4/C kapsamında olan 496.151 kişi. Bizim tahminimize göre, arkadaşlarımız ifade ettiler, 4/A kapsamında 1 milyon 661 bin kişinin bir kısmı 2017 yılında taşerondan kadroya geçenler var, şu andaki rakam 720 bin civarında. Bunların ne kadarının EYT'li olduğu konusunda tam bir fikir sahibi olamadık çünkü belediyeler de olduğu için, belediyelerde de 400 bin civarında taşerondan kadroya geçenler var, kamuda da yaklaşık 300 bin civarında taşerondan kadroya geçenler var. Onlarla ilgili bir simülasyon yapılabilir ama şahıslar adına yapılan simülasyon içerisinde 2 milyon 246 bin kişi. 2 milyon 246 bin kişinin içerisinden ne kadarı taşerondan kadroya geçenler kapsamında ayırmak biraz zor olduğundan dolayı onu arkadaşlarımız açıklayabilirler.

Bir milletvekili arkadaşımız, bu EYT kapsamında olanların yani 2 milyon 246 bin kişinin ne kadarı kadın-erkek olduğuyla ilgili bir soru sormuştu. 4/A kapsamında 279.261 kadın çalışanımız var, hak edenlerimiz var, 1 milyon 382 bin 340 erkek; 4/B kapsamında yani BAĞ-KUR'lu olanlar 10.645 kadın, 77.981 erkek; 4/C kapsamında kamuda çalışanlara baktığımızda 187.933; 308.218. Şimdi, bu süreçte, biliyorsunuz, 1'inci maddenin birinci fıkrasında 1998 öncesinde yaş haddiyle ilgili sınırlamanın ortadan kaldırılmasının düzenlemesini yapıyoruz. İkinci fıkrada da yaptığımız düzenlemede de bu süreç içerisinden sisteme tekrar devam etmek isteyen. Çünkü ortalama yaş; şu anda "EYT" dediğimizde 1998 öncesi sigorta sisteminde bulunanların ortalama yaşı 48. Bu çerçevede, kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren -şubat ayında inşallah önümüzdeki hafta salı günü görüşmelerine başlayacağız, muhtemelen aynı gün bitiririz diye tahmin ediyorum; en yakın zamanda da Cumhurbaşkanımız Resmî Gazete'de yayınlarsa- muhtemelen mart ayı içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu bunların emeklilik işlemlerine başlamış olacak, müracaat şeyinden itibaren, mart ayından itibaren de aylıklarını alacaklar. Bağlama belki teknik nedenlerden dolayı gecikebilir ama bu gecikmeye rağmen mart ayı aylıklarını diyelim ki martın... Aylıkları farklı günlerde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - 1'inden itibaren hesaplanıyor ama ödeme günü geldiğinde ödeniyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onların her birinin ödeme günleri müracaat tarihlerine göre değiştiği için onların günlerinde de farklılıklar ortaya çıkabilir. Diyelim ki yirmi gün sonra veya bir ay sonra aldı, sistemde farklı şeyler oldu, o bir önceki ayı da toplu olarak alacak. Bu ödemelerde de gecikme olmasına rağmen o hak kaybını da beraberinde getirmemiş olacak.

Şimdi, bu 28 Aralık tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın "Yaş kısıtı olmayacak." diye ifade ettiği andan itibaren vatandaşlarımızın büyük bir kısmı borçlanma yapmak amacıyla 28 Aralık, 29 Aralık, 30 Aralık ve 31 Aralık tarihlerinde -Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanına, Bakanımıza teşekkür ediyorum, orada çalışanlara da teşekkür ediyorum, sistemi sürekli açık tuttular- bu dört günlük süre içerisinde 1 milyon 100 bin kişi Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ederek borçlanma için tahakkukta bulundular. Bunların para yatırma... Tahakkukta bulunan kişi sayısı 1 milyon 100 bin kişi yani 2022 yılı 28, 29, 30, 31 Aralık tarihinde tahakkuk yaptılar. Ödeme süreleri de... Ay sonuna doğru, şubat ayının sonuna doğru ödemeleri gerçekleşmiş olacak.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir daha tekrar eder misiniz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 1 milyon 100 bin kişi, Başkanım.

28, 29, 30, 31 Aralık tarihinde dört gün içerisinde bir...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Ne kadar para toplandı acaba?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne kadar borçlandılar?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onu da şöyle ifade edeyim: Bir kişinin borçlanabilmesi için erkekse askerlik süresini borçlanabilir...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onu biliyoruz yani tutarı ne kadar oldu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Var mı rakam?

SGK BAŞKAN VEKİLİ KÜRŞAD ARAT - Tahakkuk 44 milyar lira ama tahsilat olmadı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tahsilatı söyleyemeyiz, henüz tahsilat olmadı. 1 milyon 100 bin kişinin tahakkuku 44 milyar lira civarında yani 1 milyon 100 bin kişi 1 Ocak 2023 tarihinde olsaydı, biliyorsunuz, 10.008 liralık brüt asgari ücretten borçlanacaklardı, 2022 tarihinde olduğundan dolayı, 6.470 liraydı brüt asgari ücret... O asgari ücretin zaten yüzde 14'ü, biliyorsunuz, işçi hissesi yani borçlanmaları gereken rakam, vatandaşlarımız Aralık 2022 tarihinde borçlandıklarından elde ettikleri kazanç yaklaşık... 2.070 lira ödemeleri gerekiyordu. 28 Aralık ila 31 Aralık arasında borçlanmak için tahakkukta bulunanlar, "44 milyar lira ödeyeceğim." diyenler 2.070 lira 60 kuruş ödeyecekler borçlanma süreleri için bir aylık tutar. Eğer onlar 1 Ocak 2023 tarihinde asgari ücretten olduğunu varsayarsak 3.202 lira 56 kuruş yani hemen hemen 1.135 lira civarında bir...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 5000 güne göre mi borçlandılar, 5900 güne göre mi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, şimdi, Sayın Paylan, borçlanma hakkı, biliyorsunuz, erkeklerde askerlik süresi, kadınlarda doğum için, her bir doğum için iki yıl, 3 doğuma kadar süre verilmiş, 3 doğum yapan kadın eğer bu borçlanma hakkına sahipse altı yıl süreyle borçlanabilme imkânı mevcut.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Elitaş, bence Garo da aynı şeyi söylemek istedi, şurada bir eksiklik var: Taslak belli değildi o tarihte, onun için sordu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani 3 çocuğu varsa 1 çocuğunu mu bildirdi, 2 çocuğunu mu? 5000 güne göre mi hesap yaptı, 5900 güne göre mi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onu bilemiyoruz.

Efendim, bakın, "2 milyon 246 bin" diye Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladığında demek ki taslak belliymiş. Sayın Cumhurbaşkanımız ne açıkladı?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sosyal güvenlik kurumları bilmiyordu onu ama.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, bakın, Sayın Cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı, "Kısıt yok, 2 milyon 246 bin kişi 2023 yılı içerisinde bundan faydalanacak." dedi. "2 milyon 246 bin kişi" deyince demek ki bu sistem içerisinde getirdiğimiz kanun teklifini Sayın Cumhurbaşkanımız deklare etmiş oldu. Şimdi, burada rakamda bir değişiklik yok. Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki: "2 milyon 240 bin kişi." Doğru mu? "2 milyon 240 bin kişi." dedi, net rakam 2.246.700...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 1 Mart günü kaç kişi emekli olacak?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Müracaat sırasına göre yapılacak bu işler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Varsayımlarla söyleniyor, yoksa...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, şimdi, Garo Bey, varsayımlarla yapıyoruz.

Şimdi, vatandaş belki müracaat etmeyecek. 4/C'lilerden müracaat etmeyen de olacak.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çoğu olmayacak.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 496 bin kişi 4/C'lilerden hak ettiği hâlde müracaat da etmeyecek.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hak ettiği hâlde geç müracaat eden olabilir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, burada emeklilik bağlanmasıyla ilgili durum da farklı. Burada vatandaşlarımızın ne zaman tercih edeceklerini bilmiyoruz yani o çerçevede bunlar yapılıyor.

2'nci maddede getirdiğimiz düzenlemede, şimdi, 4 milyon 787 bin kişi içerisinden "Biz EYT'de yaşa takıldık, emeklilikte yaşa takıldık." diyen bir kesim "Bizi hemen emekli edin." diyorlar, "5000 gün, 5900 gün, işte, şu kadar süreyi doldurduk, bizi emekli edin." diyorlar ama az önce söylediğim, taşerondan kadroya geçen 750 bin kişi de diyor ki: "Bizi emekli olma mecburiyetinden kaldırın." diyorlar yani farklı bir şey var. 4 milyon kişi "Bize bu hakkı verin." diyor. 1 milyon kişi, 787 bin kişi de diyor ki: "Aman, bizi emekli etmeyin, biz EYT'li olmak istemiyoruz." diyorlar. Onlar biz EYT'li olmak...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onlar 2 maaş almak istiyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onların da 2 maaş hakları var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, emekli olduktan sonra kamuya devam edemeyecek, özel sektöre gidecek.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özel sektöre gidebilirler.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Özel sektöre giderse 2 maaş hakkı var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama kamuda devam edemez.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İşte onu diyorum zaten. Özel sektöre giderse 2 maaş hakkı var yani 800 bin kişi "Biz emekli olmak istemiyoruz." diyorlar, 4 milyon kişi de diyor ki: "Biz emekli olmak istiyoruz." Hatta bir kısım arkadaşlar geldiler, belediyelerde -Sayın Ağbaba söyledi, Sayın Özgür Özel söyledi- farklı yerlerde olanlarda emeklilik yaşını yakalayıp da emekli olması mecburi olanlar "Mecburiyetten bizi çıkarın." diyorlar. Yani farklı 2 ayrı grup var, bunun değerlendirmesini yapmamız gerekir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ifade ettiğim gibi Sayın Bakanın 11/11/2022 tarihinde Komisyondaki açıkladığı cümle ki şurada dil sürçmesi de olabilir, ben de bazen bu mevzuyu çok iyi bildiğim için söylüyorum mesela, burada sigortalılık süresi yirmi beş yıl yani sigortalılık süresiydi, prim ödeme gün sayısı, yaş... Şimdi bu kanunun daha önceki serencamını Değerli Milletvekilimiz İsmail Bey çok güzel anlattı, 1950'lerden itibaren gelen süreci anlattı; 60 yaşında, 10.800 gün prim ödeme gün sayısı vesaire. Şimdi 1992 yılı öncesindeki sistemi size söylemek istiyorum; 1992 yılı öncesinde sigortalılıktaki yaş süresi erkekte 55, kadında 50; prim ödeme gün sayısı 5000, sigortalılık süresi yok ama prim ödeme gün sayısı yani sigortalı bir erkek 5000 gün prim ödese dahi 55 yaşına kadar beklemek zorundaydı, kadın 5000 gün prim ödeyecek, 50 yaşına kadar beklemek zorundaydı. Sonra 1992 yılında çıkarılan kanunda bir unsur ortaya çıktı, denildi ki: "55 yaş, 5000 gün prim ödeyenler veya 5000 gün prim ile yirmi beş yıllık sigortalılık süresi olanlar bu haktan faydalanır." Yani 2 farklı unsuru getirdi, 55 yaş, 5000 gün ve 5000 gün, yirmi beş yıl sigortalılık süresini getirdi. BAĞ-KUR 1972 yılında kurulduğu andan itibaren 9.000 günlük prim ödeme gün sayısıyla geliyor. Bu 1992 yılında da değişmedi, 1999 yılında da değişmedi, 2008 yılında da değişmedi çünkü bir işçinin... Özkan Bey de "Ben BAĞ-KUR'luyum, yanımda kişiler çalıştırıyorum. Ben 9000 günde emekli oluyorum, o 5000 günde tamamlamak zorunda bir adaletsizlik var." dedi. Şimdi Özkan Bey 4447 sayılı Kanun'a göre çalıştırdığı kişinin iş akdini feshetme yeteneği olan birisi ama kendisi iş yerini kapattığı takdirde BAĞ-KUR'lu olmaktan çıkabilir. Ne olur? SSK'li olarak çalışabilir. Farzımuhal, herhangi birisi 6000 gün BAĞ-KUR prim ödedi, gitti iş yerini kapattı veya 4000 gün BAĞ-KUR primi ödedi iş yerini kapattı, iş yerini kapattıktan sonra herhangi bir yerde sigortalı olarak çalıştığı takdirde bulunduğu sisteme dâhil olarak prim ödeme gün sayısına tabi olacak, son yedi yılın üç buçuk yılı hangisindeyse. Diyelim ki Özkan Bey on yıl BAĞ-KUR'lu...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biliyor kendisi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Biliyor kendisi de genel anlamda söylüyorum bizi dinleyenlere. Özkan Bey BAĞ-KUR'lu; on yıl BAĞ-KUR'lu olarak çalıştı, on yıl da SSK'li olarak çalıştı, devam etti. Bu on yıl SSK ve BAĞ-KUR'un birleştiğinde son yedi yıl içerisinde yarısından hangisi fazlaysa ona tabi olarak gidecek.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bu kanunla alakası olmadan vatandaşlar normal kendi iş yerlerinde çalıştırırken bir haksızlığa uğradıklarından dolayı... Yani siz bu maddeyi çıkarırken veya Cumhurbaşkanı bu taslağı çıkarırken neden BAĞ-KUR'lular...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, kanun koyucu şöyle bir hesap yapmış; çalışan ile çalıştıran arasında bir farklılık ortaya koymuş: Şimdi, çalıştıranın normal şartlar altında BAĞ-KUR'dan ayrılacak bir hâli...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Eşitlik ilkesine aykırı değil mi bu sonuçta?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama ta 1972 yılında konmuş, Anayasa Mahkemesine de müracaat edilmiş, Anayasa Mahkemesi buna itiraz etmemiş, bu çerçevede devam ediyor. 9000 gün, yirmi beş yıl ediyor. Şimdi, burada yirmi beş yıl veya 5000 gün çalışan, bir işletmede 5000 gün çalışamaz veya 9000 gün çalışamaz diye onun dezavantajlı durumunu avantaj hâline getirmek için böyle bir düzenleme yapma ihtiyacını hissetmiş. Kanun koyucu da bunu ortaya koymuş, yapmış.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Şubat 1992 tarihinde bu kanun çıkarılmış. 20 Şubat 1992 tarihinde Sayın Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu dönemde, Sayın Mehmet Moğultay'ın Çalışma Bakanı olduğu dönemde bu kanun çıkarılmış, yani 55 yaş kaldırılmış, 5000 gün veya yirmi beş yıl sigortalılık süresi hâline getirilmiş. Şimdi, o dönemde 21/10/1992 tarihinde... "Yaş yükselmezse bu kara delik büyüyor, bu gidişle emeklilere maaş bile ödememiz mümkün değil." Yani kanun çıkışından itibaren tam sekiz ay sonra kim söylüyor bunu? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor, o zaman SSK Genel Müdürü. 14 Mayıs 1994 "100 trilyon borcu olan SSK'yi ancak geç emeklilik kurtarır, şu durumda 60 yaş şart." Kim söylüyor bunu? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor. Nedir? SSK Genel Müdürü. 29 Ocak 1998 "Emekli sayısı her yıl yüzde 3,5 artıyor. Emeklilik yaşı 80 de olsa SSK kurtulamaz. Ekonomik önlemler alınmalı." Yani 29 Ocak 1998'de bunu kim söylüyor? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Kanun ne zaman çıkıyor? Eylül 1999. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra Sayın Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürüyken bunu yapıyor ve 1999 yılında da tahmin ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu yine SSK Genel Müdürü. Yani bu kanun çıkarken "80 yaş bile kurtarmaz, 60 yaş olması şart." diyen Sayın Kılıçdaroğlu'nun 29 Ocak 1998'de tarif ettiği şey 9 Eylül 1999 tarihli kanunda aynen vücut bulmuş. Yani şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu bürokratken, gerçeklerle bakarken, rakamlarla yüzleşirken böyle bir düzenlemenin yapılmasının şart olduğunu söylemiş. Şimdi, yine o günlere bakıyoruz, -yani bunları söylemek istemiyorum ama- 1997 yılında Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptığı dönemde on aylık olan torunu Duru'yu sigortalı olarak çalıştırmış. Kim bu? Sayın Kılıçdaroğlu. Gazetede yazan; bakın arşivlere, bakın arşivlere, bakın arşivlere.

(Gürültüler)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Atma ya, atma!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, arkadaşlar, atma demiyorum, siz bana arşivden okuyorsunuz, ben de arşivden okuyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Atma Elitaş, atma!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Altını çiziyorum, anlaşılmadı, anlaşılsın diye tekrar ediyorum.

Sayın Başkan, o kadar ağır, şiddetli şeyler söylediler, doğruları söylediğimiz zaman birdenbire farklı bir ses yükseliyor. Altını çiziyorum, herkes duysun diye söylüyorum. Lütfen müsaade eder misiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes görüşünü ifade edecek.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, niye alınganlık gösteriyorsunuz, varsa yanlışım salı günü Genel Kurulda düzeltirsiniz. Bakın, altını çizerek söylüyorum; 1997 yılında Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptığı dönemde on aylık olan torunu Duru... Adını da veriyor? "Duru" diye torunu var mı Sayın Kılıçdaroğlu'nun?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Var var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sigortalı olarak çalıştırıldığı anlaşıldı. Şimdi, arkasından, bir daha geliyoruz... Bir daha söyleyeyim size.

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes fikrini ifade etti, dinleyelim lütfen.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Ya, Genel Başkan işveren mi ki sigortalı olarak çalıştırsın, memur kendisi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Abdurrahman Bey, lütfen ya, rica ediyorum... Ya, o kadar ağır şeyler söylediniz ki inanın beş saat süreyle hiç muhatap almadım. Doğrudan doğruya sorulan sorularla ilgili Başkanın müsaadesiyle açıklama süresi aldım.

Yine geliyorum bir konuya daha. Şimdi, öyle enteresan bir durum daha ortaya çıkıyor ki... Ben bunu Genel Kurulda gündeme getirmiştim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - A Haber gibi konuşuyorsunuz, yapmayın böyle ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - A Haber'den okumuyorum bunu, arşivlerden okuyorum. Ya, niye alınganlık gösteriyorsunuz?

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Ben size yakıştıramıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama ben de Sayın Kılıçdaroğlu'na yakıştıramadım, on aylık torunu Duru'yu, Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı iken bunu yapması... Bir daha örnek vereyim size.

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, görüşlerinizi ifade ettiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir daha örnek vereyim, bakın, onda daha çok dudaklarınız uçuklayacak. 2 örnek daha var; yıl 1997, aylardan Nisan...

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye arkadaşlar...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurulda tekrar söylerim, haberiniz olsun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yalanla dolanla görüşme yapamayız!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, fark etmez ama on aylık bebek, lütfen ya...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Böyle bir şey yok ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Sayın Elitaş bir görüş ortaya koyuyor. "Doğru değil." diyorsanız söz veririz, cevap verirsiniz.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - İnanıyor musun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İnanıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Biraz sabırla dinleyin; söz veririm size, sonra partiniz adına bir arkadaşınız cevap verir buna. Genel Başkan Yardımcısı burada, cevap verir. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, kardeşim...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, öyle şey mi olur?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Olur kardeşim. Özkan Yalım, sen bu işleri bilenlere sor. Sendika... Ya, iki günlük bebek bile sigortalı olur.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Olur mu öyle şey ya?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İki günlük bebek de sigortalı olur.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ne yapacak, çalışacak mı? On aylık ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kardeşim, filmlerde oynayan çocuklar, reklam yıldızları ne yapıyor?

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Ama çok ayıp!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yapma ne olur Allah aşkına!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yapma! Bilmiyorsun; bilenlere sor, bilen arkadaşlara sor sen bunu.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kemal Kılıçdaroğlu hiç söyler mi ya? Adam devlet memuru!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir dinleyelim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Geliyorum ikinci örneğe...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genel Başkan Yardımcınız var, o cevap verir gerekirse.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, biraz sabırlı olun, biraz hazımlı olun.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, bu savunulacak bir şey değil!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bize "Ya, eleştiriyi makul karşılayın." diyorsunuz ama ben gerçekleri söylüyorum, eleştirmiyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ya, on aylık bebekle ne alakası var ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Geliyorum ikinci konuya...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurulda söyledim bunu, gazete kupürlerini aldım, hatta bordrosunu getirdim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, senin Cumhurbaşkanının çocukları zenginleşmiş, malı götürmüş, sen bununla uğraşıyorsun! Ayıp ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurulda 2012 yılında...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ayıp ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Veli Bey...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurulda 2012 yılında... Bordrosunu getirdim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yalan mı? Yalan mı? Gemi filoları, yatlar katlar... Bununla uğraşıyorsun!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Cumhurbaşkanının çocuklarını söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onda da anlaşırız, onu da konuşuruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen sıfırladın mı, onu söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onu da konuşuruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sıfırladın mı, onu söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, demek ki doğru. Aşırı derecede tepki gösteriyorlar.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sıfırladın mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Aşırı bir tepki gösteriyorlar, demek ki doğru!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hodri meydan! Sen kendi milletvekillerine bak!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ağbaba...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, geliyorum Sayın Kılıçdaroğlu'nun...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - ...biraz sonra söz istersiniz, cevap verirsiniz; sakin olun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, tutanaklara geçiyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Başbakanının çocuklarına bak, Başbakanının!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Arkadaşlar canlı yayına geçin, bunların yaptığı gibi. Canlı yayına geçebilirseniz iyi olur.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kumar masalarında oynuyorlar!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Venezuela'ya pudra şekeri götürüyorlar!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, on aylık bebekle ilgili burada konuşma yapması gerçekten...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kemal Bey'e laf söylüyorsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben konuşmama devam edeceğim. Bunlar benim sözümü bastıramazlar. Gerçeklerle yüzleşecekler!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yine, Genel Kurulda açıkladım, bordrosunu söyledim, hangi şirkette çalıştırıldığını ifade ettim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Cumhurbaşkanının çocuklarına bak! Sen eski Başbakanının çocuklarına bak!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2 çocuğu var; birisi 13 yaşında, birisi 14 yaşında.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Siz kendi Bakanlarınıza...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir dinleyelim lütfen, sonra cevap verirsiniz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok ayıp! Gerçekten ayıp ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu'nun...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen kendi milletvekillerine bak! Yata binenlere bak, kata binenlere bak!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ağbaba...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Başkanım, ben konuşuyorum.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Dezenfektan, dezenfektan!

VELİ AĞBABA (Malatya) - 2,5 milyon dolar para isteyenlere bak; 2,5 milyon dolar! Onları söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben konuşuyorum, bırakın siz onları; siz bırakın, ben konuşuyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun 2 çocuğu var; sene 1994.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen kendi Cumhurbaşkanının, Genel Başkanının çocuklarına bak!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Birisi 13 yaşında, birisi 14 yaşında.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kılıçdaroğlu'nun adını ağzınıza almak için dezenfektanla yıkayın önce!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu Ankara'da mukim.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Dezenfektanı da nereden alacağınızı biliyorsunuz siz!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu Ankara'da mukim. Çocuklar İstanbul'da öğrenciyken birisi lise talebesi, birisi ortaokul son sınıf öğrencisi.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Ticaret Bakanınıza gidin, dezenfektanla ağzınızı yıkayın önce!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Birisi lise talebesi, birisi ortaokul son sınıf öğrencisi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Vay, vay! İki sigortalı olmuş da...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çocuklar okul açıkken...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Cumhurbaşkanının çocuğunun paraları nasıl sıfırladığını söyle! Sen Başbakanının...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çocukların okul açıkken İstanbul'da bir şirkette sigortalı olarak çalıştığı söyleniyor. Bakın, bordrosunu gösterdim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - On aylık bebekle ne alakası var ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, rica ediyorum...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi gelelim 2008 yılına. Bunu Sayın...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen gel, Erzurum Milletvekilinin nasıl zenginleştiğini söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bak, bunu da inkâr edersen Sayın Genel Başkanına "iftiracı" demiş olursun, "Yalan söylüyor." demiş olursun. Dinle!

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İftiracı sizsiniz!

VELİ AĞBABA (Malatya) - 2,5 milyon doları nasıl bulduğunu söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gelelim 2008 yılına.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yatı nasıl bulduğunu söyle, katı nasıl bulduğunu söyle!

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - İşiniz gücünüz iftira!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 2008 yılı değişikliği yapıldığında bir öğrendik ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun 2'nci torunu sigortalı olmuş.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz Başbakanın çocuklarını söyleyin!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu bir açıklama yaptı, dedi ki...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nasıl zenginleşmişler, onları söyleyin! Söylesene!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye... Daha sonra söz veririm, cevap verirsiniz Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - AKP Genel Başkanının çocuklarına...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ağbaba, biraz sonra söz istersin, cevap verirsin. Bir iddiada bulunuyor; söz veririz, cevap verirsiniz. Böyle karşılıklı usulümüz yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yalan söylüyor ama Başkanım!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Arkadaşlar, niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Gerçekler sizi niye rahatsız ediyor?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Gemiler, yatlar, katlar...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerçeklerle yüzleşmekten korkuyor musunuz? Bırakın, gerçeklerle yüzleşin. Genel Kurulda ifade edersiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Senin Zehra Taşkesenlioğlu 2,5 milyon doları nereden aldı; onu söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Benim lafımı keserek gerçekleri örtemezsiniz!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onu söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerçekleri örtemezsiniz!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunu da söyle! Bunu da söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, bir şey daha söyleyeyim; Veli Ağbaba, dinle: 2008 yılında aynı hadise oldu.

SALİH CORA (Trabzon) - Genel Başkanınızın foyası ortaya çıktı!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Genel Başkanımız tertemiz bir adam! Efendim, sigorta yapmış da...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 2008 yılında Sayın Kılıçdaroğlu'nun 2'nci torunu... Onun adını bilmiyorum, Duru değil; 1997'dekinin adı Duru'ydu, 2008'dekinin adını bilmiyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Cumhurbaşkanının çocuklarına bak!

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç mi utanma yok ya? Yazıklar olsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Salih, bir dakika...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sakin olalım, sakin olalım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi bir daha sigorta yaptırılmış toruna.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ayıp, ayıp!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Toruna bir daha sigorta yaptırılmış. Bu, gazetelere düşünce...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen git Cumhurbaşkanına bak!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Veli, burayı iyi dinle.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Başbakana bak, Başbakana!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İyi dinle burayı. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ara vermek zorunda bırakmayın beni.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen milletvekillerine bak! Sıra arkadaşlarına bak, sıra arkadaşlarına! Boşanma davasında 2,5 milyon dolar isteyen sıra arkadaşlarına bak sen! Parayı nereden aldılar bunlar? Parayı nereden aldılar, söylesene! Kaynak söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Malatya'da bir milletvekili vardı, Allah gani gani rahmet eylesin; Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nu buradan saygıyla anıyorum. Malatya'dan, muhalefetten bir milletvekili çıkmıştır, o da Ferit Mevlüt Aslanoğlu'dur; rahmetle yâd ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Allah rahmet eylesin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kaynak söyle be, kaynak!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, 2008 yılında 2'nci torunu ortaya çıkınca Sayın Kılıçdaroğlu bir beyanat verdi, dedi ki: "Damadın ile gelinim yanlış yapmıştır."

VELİ AĞBABA (Malatya) - Gelsene konuya! Kaçma, gel!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bunu inkâr edebiliyor musun?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Gel, kaçma!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ağbaba, biraz sonra söz istersiniz, cevap verirsiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kaçma, gelsene!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bunu inkâr edebiliyor musun? "Damadım ile gelinim yanlış yapmıştır, doğru yapmamışlardır. Derhâl sigorta şeyleri kaldırılsın..." Mümkün mü kayıtların kaldırılması? Sayın Kılıçdaroğlu bunu açıkladı mı, açıklamadı mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Söylediği lafa bak!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Açıkladı mı, açıklamadı mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen yanı başındaki milletvekilinin servetini nereden aldığını sorsana!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, değerli milletvekilleri...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, toparlayalım lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - SPK Başkanının getirdiği 180 milyon doların hesabını versene!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Arkadaşlarım, eğer bu kadar şeyi söyleyecekseniz bunları da dinlemek zorundasınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen Başbakanının çocuklarının nasıl zenginleştiğini söylesene!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, demek ki...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Kılıçdaroğlu bu EYT üzerinde o kadar ısrar ediyor ki "Aman EYT olsun..." Arkadaşlarımız da çok takdir ediyorlar, "Sayın Genel Başkanımızın sayesinde bu iş oldu." diyorlar. Demek ki Sayın Kılıçdaroğlu on aylık torunu ile 13-14 yaşında İstanbul'da sigortalı yaptırdığı 2 yavrusunun da bu kapsam içerisine girmesi için herhâlde ısrar ediyormuş yani bu anlam çıkar!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii tabii, olayın özü o(!)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Size yakışıyor mu Elitaş? Ayıp ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Nedir o?

Şimdi değerli arkadaşlar, gerçeklerle...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Size yakışıyor mu bu üslup?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - On aylık bebek üzerinden nasıl böyle bir şey yaparsın? Gerçekten ben size yakıştıramadım Sayın Elitaş!

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ayıp ya, vallahi ayıp!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Gerçekten ayıp! Seviye bu kadar düşürülmez ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Elitaş, toparlayalım lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, Sayın Başkan...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Seviye bu kadar düşürülmez ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bu çerçevede...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Elitaş, Sayın Başkan, bakın, siz bir çocuk üzerinden konuşma yaptınız. Bugün Bitlis Milletvekili Halk Bankasını 52 milyon dolar zarara uğrattı; bununla ilgili bir açıklama yapsana! Neden Vahit Kiler Bey'le ilgili... 52 milyon doları nasıl gömdüğünü açıklasana!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - 52 milyon dolar!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, sakin olun, bir oturun, cevap verir Genel Başkan Yardımcınız.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Kılıçdaroğlu'nun adını ağzınıza almak için önce dezenfektanla yıkayın!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, Sayın Başkanım, sorulan sorulara geçeyim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Vahit Kiler Halk Bankasından tam 52 milyon doları götürdü; açıklasanıza!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Durmuş Yılmaz emeklilik...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Neden açıklamıyorsun?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, lütfen...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Eğer itirazınız varsa, bakın, Sayın Bakan...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, sen açıklarsın, o milletvekili cevabını verir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, böyle bir usul yok.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkanım -bakın "Sayın Başkanım" diye hitap ediyorum- Sayıştayın raporunda 52 milyon dolar Halk Bankasından götürdü...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buradaki konumuzla hiçbir alakası yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ona milletvekili gereken cevabı verir.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Milletin ödediği paranın, bakın, Halk Bankasında toplanan paranın 52 milyon dolarını götürdü. İtirazın var mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Özkan, bu seçime giderken...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Elitaş, itirazın var mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, yerinize oturur musunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Seçime giderken çok bağıranlar genellikle milletvekili olmuyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hayır, itirazın var mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, rica ediyorum...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Başkanım, itirazı var mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yirmi yıllık tecrübe konuşuyor. Burada tahrik edenler, gürültü çıkaranlar bir sonraki döneme milletvekili olmuyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Önemli değil benim için!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sana bir büyüğünün tavsiyesi olarak, bir tecrübe olarak otur diyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bakın, Sayın Başkanım -"Başkanım" diye hitap ediyorum- 52 milyon dolarla ilgili bir şey söyler misin!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, müsaade edin lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, Sayın Durmuş Yılmaz bir soru sormuştu, dedi ki...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Kiler'in Halk Bankasını zarar ettirmesiyle ilgili bana bir şey söyle!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, lütfen...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, burada o kadar saldırı oldu; milletvekili arkadaşlarımız sakince dinledi, bir kısım arkadaşımız laf attı.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hayır, yalan söylüyorsam "Yalan söylüyorsun!" de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Siz onları uyardınız, ben buradan arkadaşlarımı Grup Başkan Vekili olarak uyardım "Arkadaşlar, lütfen laf atmayın." diye. Şimdi, burada ya ne gereği var ayağa kalkarak, fırlayarak... Bizimkiler ayağa da kalkmıyorlar.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Elitaş, ayağa kalkmıyorum. "Yanlış!" de, "Yalan söylüyorsun!" de, "İftira!" de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Demek ki gerçekler o kadar acıtıcı ki zıplatıyor, insanları ayağa fırlatıyor. Gerçeklerin acı tarafı budur.

Şimdi, Sayın Durmuş Yılmaz...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bana "Hayır, bu iş yalan!" de.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - "Sayın Kiler Halk Bankasını 52 milyon dolar zarara uğratmadı!" de.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, sesinizi değil, sözünüzü yükseltin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Özkan, benim kulaklarımda arıza var. Sesinin desibeli 150...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Der misin lütfen!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 150 desibelle bağırıyorsun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu, bağırmakla olmaz. Rica ediyorum... Gerçekten rahatsız olduk, kulaklarımız rahatsız oldu yani.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Halk Bankasını kim zarara uğrattıysa lanet olsun! Bu kadar!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hah, işte bu! O zaman hukuki işlemi başlatın da...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Özkan Bey, artık bir sağlık sorununa dönüştünüz. Rica ediyorum...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ben yapacak değilim, yargı yapacak bu işi.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Biz verdik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - E, tamam, yargıya müracaat ettiysen tamam.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Durmuş Yılmaz bir soru sordu, "Emeklilikle ilgili, nasıl emekli olunacağı konusunda bir kavram kargaşası var." dedi. O kavram kargaşasıyla ilgili bir arkadaşımız açıkladı; sanıyorum Sayın Uğur Aydemir açıkladı ya da Sayın Demirtaş açıkladı herhâlde, Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşımız açıkladı.

Şimdi, 2000 yılı öncesi sistemde olanlar için 2000 yılının öncesindeki şartlar ne ise o şartlar çerçevesinde hesaplamalar yapılıyor. 2000 ile 2008 arasında bir şart var; 2000 ile 2008 arasında da çalıştıysa 2000 öncesi ve 2000 sonrası süreç bir formülasyon içerisinde değerlendirilerek o formülasyonda yapılıyor. Mesela, 2000 öncesinde emeklilik oranındaki baz oran yüzde 60. Beş bin gün prim ödeyen birisi yüzde 60'ını emekli maaşı olarak alıyordu; beş bin günden fazla olduğu takdirde her iki yüz kırk gün için 1 puan ilave ediliyordu yani yüzde 60 yüzde 61 oluyordu.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Çok güzel de bunları işte bu yasa teklifinin bir yerinde...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, o var, mevcut. Sayın Başkanım, bunu yazmaya lüzum yok efendim zaten yasa böyle. Bizim 5510 sayılı Kanun'un 28'inci ve 29'uncu maddesini okursanız emekli aylıklarının, yaşlılık aylıklarının nasıl olacağı yazıyor zaten, orada var bu; bu kanun teklifinde bunu düzeltmeye gerek yok. Ben size açıklamak için bunu söylüyorum. Şimdi, bu kanun çıkarıldığında, bu çerçeve... Zaten 5510 sayılı Kanun'a ekleniyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar; 1999, 8 Eylül öncesi kanunda bir farklılık vardı. 8 Eylül 1999'dan itibaren geçerli olmak üzere 31 Aralık 1999 tarihinde kanunlaştı, sanıyorum yayınlandı 31 Aralık 1999 tarihinde ama yürürlük tarihini 8 Eylül 1999 yaptılar. Şimdi, o yasadan geçmişe dönük bir kademe ortaya koydular, 1980 yılından itibaren başlamak üzere kademe koydular, sonra bu kademeyi o zamanki Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesine götürdü. Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisinin gerekçelerini haklı buldu, kademeyle ilgili kısmının değiştirilmesini istedi sanıyorum 2001 yılının sonlarına doğru ve Anayasa Mahkemesi altı aylık süre verdi. Sayın Demirtaş biraz önce anlatırken bu hikâyeyi de anlattı yani bu kanunun yapıldığı süre içerisinde Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesine gidiş hakkına sahip olduğu için, ki ana muhalefet partisi olarak doğrudan veya 55 milletvekilinin, o zaman herhâlde 550 milletvekili vardı, 110 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesine gidiş hakkı vardı. Fazilet Partisi, ana muhalefet partisi olması münasebetiyle Anayasa Mahkemesine müracaat etti ve kanunun kademeli olan kısmını iptal etti. Anayasa Mahkemesi iptal ederken, biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında ortaya çıkacak pürüzler olmasın diye altı aylık süre verdi ve Mayıs 2002 tarihinde Anayasa Mahkemesi... Parlamento, Mayıs 2002 tarihinde Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kısmı çok ufak değişikliklerle yeniden gündeme getirdi yani oradaki 6000 günü 5975 güne ve...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çalışan lehine düzenleme...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - ...25 günlük farklı bir düzenleme yaparak tekrar kanunlaştırdı, ya Anayasa Mahkemesine gidilmedi, müracaat edilmedi, biliyorsunuz Anayasa Mahkemesine müracaatla ilgili de belli bir süre var, Anayasa'nın 138 veya 148'inci maddesinde -belli bir süre, on gün içerisinde herhâlde- kimin müracaat edeceğinin de... On gün içerisinde Anayasa Mahkemesine müracaat süresi vardı. O müracaat süresi de aştı ve arkasından da zaten 1 Temmuz 2002 tarihinde de seçim kararı alındı; 22 Mayıs tarihinde bu kanun gerçekleşti, oldu. Oradaki, kanundaki yanlışlık şu olabilir: 1998 yılından 1981 yılı Ocak ayı tarihine kadar giden süre içerisinde 1981 yılında sisteme girenler 46 yaşında emekli olacaklar, 1985 yılında sisteme girenler -burada rakamlar vardı ama tablo vardı- mesela 8 Eylül 1999 yılında sisteme girenler 58 yaşında emekli olacaklar, 9 Eylül 1999'da yeni sisteme girenler 60 yaşında emekli olacaklar yani 8 Eylül tarihinde sisteme giren 58 yaşında -erkek için konuşuyorum- 9 Eylül tarihinde sisteme giren 60 yaşında emekli olacak; iki yıl süre var. Burada arkadaşların size dağıttıkları şeyde de var zaten yani her bir buçuk yıl için yetmiş beş günlük sürelerini alarak bu hâle getirildi.

Şimdi, bu kanunda şu var: Ya, ben 1985 yılında sisteme girmişim ama 1998 yılının Eylül ayında çıkardığın kanunda benim yaşımı birden bire 1985 yılında sisteme girdiysem kaça geliyor yaş? 48'e geliyor, 43 yaşında emekli olmam gerekirken 48 yaşına gelmiş. Diyelim ki 1989 yılında sisteme girdim, 1989 yılında sisteme girdiğimde 43 yaşında emekli olmam gerekirken bana kanun 51 yaşını hak görmüş yani tam tabiri yerindeyse oyun oynanırken kurallar değiştirilmiş. Şimdi, biz bununla ilgili -2008 yılında bir kanun çıkardık- 2006 yılında kanunu çıkardık, 2008 yılında yürürlüğe girdi. 2006 yılındaki çıkardığımız kanunda ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiydim; Mehmet Zekai Özcan Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiydi, eski SSK Genel Müdürüydü, Alt Komisyon Başkanıydı; Sayın Kılıçdaroğlu Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiydi; eski SSK Genel Müdürü olarak Alt Komisyonda, ben Alt Komisyondayım, Sayın Birgen Keleş Alt Komisyonda, bizden bir milletvekili arkadaşımız da Alt Komisyonda; 2006 tarihinde kanunu gerçekleştirdik. O kanunda koyduğumuz hadise şu, dedik ki: "Geçmişe doğru değil, geleceğe doğru." 2008 yılından itibaren kanun yürürlüğe girdiğinde vatandaşa dedik ki: "Eğer sen bu sisteme girersen arkadaş, kadın 58 yaşında, erkek 60 yaşında olacak." Sonra yine aynı kanunda dedik ki: "Eğer 2037'den itibaren olursa erkek 61, kadın 59; 2038 yılında erkek 62..." Evet, şurada, mesela "1/1/2036 ile 31/12/2017 tarihi arasında kadın 59, erkek 61." dedik. Bu, 2008 yılında yürürlüğe giren kanunda söyledik yani geçmişte bir düzenleme yapmadık, gelecekle ilgili söyledik; maç başlamadan önce herkese sistemi söyledik. Mesela "1/1/2042 yılı ile 31/12/2043 arasında yani iki yıllık süre içerisinde kadın 62, erkek 64 yaşında; 1/1/2046 ile 31/12/2047 arasında kadın 64, erkek 65 yaşında; 1/1/2048'den itibaren kadın ve erkek 65 yaşında emekli olacak." diye 2008 tarihinde yürürlüğe giren, 2006 tarihinde Parlamentoda kabul edilen kanunla geleceğe dönük bir sistem yaptık. 1999 yılında kanunda eleştirilecek nokta -ben de aynen katılıyorum- kişiler sistem içerisinde ne olacağıyla ilgili bilgi sahibi, o çerçevede değerlendiriyor ama birden bire üç yıl, beş yıl hatta 43 yaşından 58 yaşına gelene kadar on beş yıllık ilave var. Ne zaman? O 1997 ve 1998 tarihinde sisteme girenlerde bir ilave var, on beş yıllık ilave var. Şimdi, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Elitaş, yaklaşık kırk dakika oldu, toparlarsanız sevinirim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Başkanım, çok kısa şeyde toparlıyorum.

Aslında söylenecek çok şey var bu konuda ama...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tabii, mutlaka ama...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurula da...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genel Kurulda da... Maddelerde de bir kısmını anlatırsınız, maddeleri daha tartışmadık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı net, Sayın Çalışma Bakanlığımızın söylediği net. Bize de ilk gösterildiği anda, o pasaj alınınca, 11/11/2022 tarihindeki, bakınca zaten öyle hızlı geçiyor ki Komisyon üyesi arkadaşlar orada yani bir taraftan biri söylüyor, Bakan Bey birine cevap vermeye çalışıyor, öbür taraftan bizim arkadaşımız, ona dönüyor. Bu süreç içerisinde belki otuz saniye veya bir-bir buçuk dakika içerisinde geçen bir süre var burada, şunları okusak herhâlde öyle olur. En sonunda Sayın Bakan net noktayı koyuyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, yapmayın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - "Dediğim gibi..." Bak, ne diyor: "Dediğim gibi..." Ne? Önceki dediğini böyle diyor, "Dediğim gibi..."

Son cümlem Sayın Başkanım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çok açık söylüyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - "Dediğim gibi iki şartı kaldırmıyoruz: Prim gün sayısı ve yıl sayısı." Sayın Bakan "Dediğim gibi..." diyor bakın... Daha önce söylemiş ki hani dün...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dediğine bakın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dili sürçmüş ya, dili sürçmüş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - ...ben bir şey konuşurken yapılandırma kanununda "2003" diye söylerken, Sayın Kuşoğlu beni uyardı, 2023 çıkmış ağzımdan, "2023" diye söylemişim; hâlbuki ben "2003" diye söyledim zannediyorum ama "2023" çıkmış.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "2003" dediğinizi zannettiniz, "2023" dediniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öyle mi? 2003...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dediğim gibi...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi, bakın, ne diyor? Hayır, "Dediğim gibi...", bakın, arkadaşlar, "dediğim gibi" ifadesini kullanıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, bir önceki ifadesini teyit...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - "Dediğim gibi iki şartı kaldırmıyoruz: Prim gün sayısı ve yıl sayısı." Sayın Bakan, daha önce konuşmasında öyle söylediğini ifade ediyor. Az önce benim "2003"ü "2023" söylediğim gibi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanın açıklamalarında, Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Aralık tarihindeki söylediklerinde çünkü bunun en net delili 2 milyon 246 bin kişinin bu sistem içerisinde 2023 yılında emekli olacağıyla ilgili. Ha, bu 4 milyon 787 bin kişi ne olur? Onu bürokrat arkadaşlarıma sordum, geçmişe dönük 1 milyon 100 bin kişinin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Müracaatı var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - ...müracaatlarıyla ilgili kısımda belki bunlar... Şu 2 milyon 540 bin kişinin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Olabilir orası, evet.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Onlar geriye dönük yani sürelerini arkaya doğru, öne doğru çekebilirler, çektikleri taktirde bu 4 milyon 787 bin kişi değişmeyebilir, çok az değişme imkânı var ama 2 milyon 246 bin kişi artabilir, eksilmez, artabilir. 4 milyon 787 bin kişiden de bu süre içerisinde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu 2 milyon 200, yaklaşık 2 milyon 250 bin, gerçek kişiler üzerinden rakamlar anladığım kadarıyla.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Evet, Sayın Başkanım. Yani buradaki rakamlar artabilir.

Ben bu süreç içerisinde katkı sağlayan, eleştiren değerli arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kimseye hakaret etmedik, sadece gerçekleri paylaşmaya çalıştık. Ama siyasette eleştiri vardır, biz de bazı çevrelerden aldığımız bilgilerle bunu ifade etmeye çalışıyoruz, yanlışsa herkesin düzeltme hakkı vardır.

Sayın Başkanım, size ve değerli arkadaşlara teşekkür ediyorum.