| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4914) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 02 .02.2023 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önce, Genel Başkanımızla ilgili bir şey söyleyeyim: O, bir cesur yürektir. O cesur yüreği, hepimizin kurtuluşu açısından ilgiyle takip edin ve gelecekte hepimizin onunla beraber bu ülkeye faydalı şeyler yapacağına tanık olacaksınız.
Şimdi, kanun yaptığınızda arada bir eksiksiz yapsanız ya da eksikli yaptıklarınızı da komisyonlarda tartışıldığı zaman telafi etseniz. Dışarıda bir dünya insan feryat ediyor, bu kanunun eksikliklerini dile getiriyorlar. Eminim size de geliyordur, sizin mail adreslerinize de geliyordur, telefonlarınıza da geliyordur, başka şekilde de iletiliyordur. Niye ısrarla ve inatla bunlarla ilgili herhangi bir adım atmayı denemiyorsunuz? Yani eğer Tayyip Bey'in olur vermesi gerekiyor ise, yarım saat, bir saat ara verseniz, onay alsanız. Biz alıştık saraydan onay almanızı, ayıplamıyorum da yanlış da buluyor, bulmuyor tartışması yapmayacağım ama bir kanunu eksik geçirdiğiniz zaman, zaman kaybıyla beraber ciddi anlamda hak kayıplarına neden oluyor ve Anayasa'daki eşitlik ilkesini zedeliyorsunuz.
Az önce burada avukatlarla ilgili arkadaşlarımız dile getirdiler. Avukatlar, topluluk sigortasından BAĞ-KUR'a kendileri geçmediler ki. Yine bu devletin yasama organının yapmış olduğu bir düzenlemeyle beraber statülerinde bir değişiklik yaratıldı sosyal güvenlik açısından ve topluluk sigortasından zorunlu olarak BAĞ-KUR'a geçtiler. Geldikleri yer itibarıyla, bu tanımlama şimdi, onlar açısından bir ayak bağı oldu. Bu ayak bağını kim telafi edebilir? Ayak bağının oluşmasına neden olan yasama faaliyetinin muhatabı olan yasama organı telafi edebilir. Yani biz telafi edebiliriz, bu Komisyondaki arkadaşlar telafi edebilir, Genel Kuruldaki arkadaşlar telafi edebilir. Israrla ve inatla eksik olan bir şeyi hâlâ eksik haliyle sahaya sürmemizin bir anlamı yok.
Şimdi, prim gün meselesi burada çok fazla tartışıldı. Artık kamuoyunda emeklilikte yaşa takılanlar yerine, "emeklilikte prime takılanlar" diye bir tablo ortaya çıktı. "5000 gün." diyorsunuz, yok böyle bir şey. Ortada; 96-97'den sonrasıyla ilgili 5700-5900 civarında günler ortaya çıkıyor. BAĞ-KUR'lularla ilgili bu anlamda da bir düzenleme söz konusu değil. Ya biz nasıl bir ülkeyiz? İnsanlar emek veriyorlar, birisi 9000 günde emekli oluyor, birisi 5000 günde emekli oluyor. Aradaki çelişkiyi çözebilecek bizden başka bir makam, merci var mı? Bu Anayasa'nın 6'ncı maddesine göre egemenliği kullanabilecek başka bir yer olmadığına göre, bu çelişkileri ortadan kaldırması gereken yer biz değil miyiz? Bu intibakı yapması gereken yer biz değil miyiz? Milyonlarca vatandaşımız, intibak meselesinden dolayı mağdur; bir başka mağduriyet.
Ya, aylardır bu EYT'yi konuşuyoruz biz. Bugün, bu kanun teklifini getirerek, aralık ayında getirmeyerek arkadaşlarımızın bu kanun kapsamında alacak oldukları ücretin, maaşın değerini düşürdünüz ya; hepiniz biliyorsunuz bunu. Bununla ilgili bir güncelleme yapılması gerekmiyor mu? Bununla ilgili bir çalışma yapılması gerekmiyor mu? Sizin ayak sürümenizden dolayı, başka işlerle uğraşmanızdan dolayı insanlar hak kaybına uğradılar ya. Alakasız... Mesela alakasıza bir örnek vereyim, Uludağ kanunu teklifi getirdiniz. Uludağ'a saldırmak için kanun teklifi getirdiniz, bundan önce onları geçirdiniz, bunun gibi kanunları geçirdiniz ve vatandaşlarımız, aralık ayında bu kanun geçmediğinden dolayı mağdur oldular.
Burada söylendi, çıraklar var, stajyerler var, deprem mağdurları var. Bütün bunlarla alakalı, 99 öncesi BAĞ-KUR'lu olup borçlanma hakkını kullandırmadığınız insanlar var.
Yine, bu kademeli prim meselesinden kaynaklı olan intibak meselesi var. Bütün bunların mağdurlarıyla yeni bir ordu ortaya çıkarıyoruz ve hepimizin aklı buna yetiyor, hepimizin hukuk bilgisi yetiyor, hepimizin insani ve vicdani bilgisi buna yetiyor. Bu Komisyondan bu niye eksik çıkıyor ya? Bir arkadaşımız çıksın, bunun haklı gerekçesini bir anlatsın ya. Niye eksik çıkarıyoruz biz bu yasayı? Mağduriyet alanı bu kadar geniş olan bir sosyolojik tablo söz konusuyken, burada "Dediğim dedik, çaldığım düdük." diye bir kanun çıkarmak yerine, bu kesimleri de telafi etmemiz gerekmiyor mu?
Son sözüm şudur: İster çıkarın, ister çıkarmayın. Seçime endeksli bir kanun yaptığınızı herkes biliyor. Çift dikişle başladık, ta buraya kadar geldiniz, kanun yapıyorsunuz. Gelin, vicdanımızı doğru düzgün rahat tutabilecek bir kanun yapalım. Yapmayacak mısınız? Üç dört ay sonra biz geliriz, bu Meclisin çoğunluğunu sağlarız, bu mağdur ettiğiniz kitlelerle beraber el ele veririz, onların bu hasretliklerini gideririz.
Hepinize saygılar sunuyorum.