KOMİSYON KONUŞMASI

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben de öncelikle herkese hayırlı geceler diliyorum.

Tabii, akşamdan beri Dışişlerinin bugüne kadar yaptıklarıyla ilgili görüşmeler yapılıyor, konuşmalar yapılıyor. Öncelikle, tabii, hep bir Suriye, Kuzey Irak politikasına endekslendik ve oradan Türkiye'nin dış politikasını eleştirmeye çalışıyoruz.

Ben, aşağı yukarı 1978'den beri yurt dışına giden, Almanya'da, İngiltere'de yaşayan birisi olarak öncelikle son on yılda, on iki yıldaki Dışişlerindeki şu değişimi görmemiz gerektiğini düşünüyorum: Bir kere, daha öncesinde bir politika olarak Dışişleri dışarıda halkıyla bütünleşmeyen, halkının çok da fazla yanında olmayan, değişik bir şekilde -çok özür dileyerek buradaki geçmiş yıllarda çalışan Dışişleri mensuplarından- Almanya'da, İngiltere'de halkının üzerinde bir dış politikayla Türkiye'yi dışarıda temsil etmeye çalışan bir Dışişleri politikamız vardı. Son on yılda, on iki yılda yurt dışına gittiğimizde bunun ne kadar değiştiğini çok açık olarak görüyoruz. Tabii, gecenin bu saatinde çok örnek vererek anlatmaya çalışmıyorum ama ne söylemek istediğimi hem Dışişleri mensubu arkadaşlar hem de burada herkesin... Yıllardır yurt dışına gittiklerinde bir sorunla karşılaştıklarında veya en azından yurt dışına gitmek için nelerle mücadele ederek diğer dış ülkelere gittiklerini, gittiklerinde oralarda başlarına bir iş geldiğinde nasıl muamele gördüklerini ben yıllarca yaşadım. Daha sonra görevli olarak gittiğimiz toplantılarda da kendimizi hep orada sahipsiz... Yine oradaki Dışişleri mensupları tarafından çok da sahiplenilmemiş bir şekilde yaptığımız toplantılar çok oldu ama yıllar sonra, özellikle AK PARTİ iktidarından sonra Dışişleri politikamızdaki değişimi hepimizin görmesi gerekiyor. Yani bunu bir başlangıç olarak aldığımızda, bu değişim dışarıda ve içeride Türkiye'nin halkının yanında olan bir Dışişleri mensupları ki bu bir zihniyet devrimidir -aynı kişiler- bu çok önemlidir. Benim ailem yıllarca Almanya'da yaşadı, ben de orada yaşadım. Son on yılda gittiğimizde her toplantımıza gelen bir başkonsolos, her şeyle ilgilenen konsoloslarımız, görevli olarak gittiğimiz her toplantıda sabah akşam, kahvaltıda, akşam yemeğinde yanımızda olan görevliler ama ondan önce bir camisi, bir toplantı salonu bile olmayan, oradaki Türklerle hiç ilgilenmeyen bir Dışişleri; bunu da yaşadım, son on iki yılda, on üç yılda bunları da gördüm.

Şimdi, bunun dışında bir de son on iki yılda yine özellikle Balkanlarda, özellikle Avrupa'da değişen politikalarımızı görmemiz lazım. Yani, muhalefetteki arkadaşlarımızın, bilmiyorum... Ekmeleddin Bey İslam Kalkınma Konferansı Örgütü Genel Sekreteri, cumhuriyet tarihinde başka var mı? AK PARTİ döneminde bir Başkanlık ya da Genel Sekreterlik tesadüf mü? Benim hatırladığım kadarıyla İslam Kalkınma Konferansı Örgütü Genel Sekreterliği Türkiye'ye verilmemişti. Yine, bir sürü komisyonlarda, bizim kendi bulunduğumuz çalışma alanlarımızda bile, 2002'den sonra Avrupa'da ve dünyada yaptığımız toplantılarda çeşitli toplantılara ya...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, son bölümü propaganda için mi ayırdınız?

BAŞKAN - Yok, propagandayı ben yapacağım aşağı inip biraz sonra.

Siz buyurun Sayın Kavcıoğlu.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ne yapıyormuşum pardon?

BAŞKAN - Propaganda efendim, propaganda.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Son bölümde, sadece size demedim.

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, siz devam edin lütfen.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Burada Konsolosumuz da var yani şimdi konuşmamın şeyini bozmak istemiyorum ama kendisi DEAŞ tarafından kaçırıldığında, Türk devleti tarafından bir konsolos görevlimiz olarak yakalandığında Türkiye Cumhuriyeti'nin ne kadar büyük bir devlet olduğunu kendi ağzıyla ifade eden Konsolosumuz, CHP'den milletvekili olduktan sonra bu bölgeyle ilgili politikalarını değiştirerek "Türk askerinin orada ne işi var?" diye fikir beyan ediyor.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Ben cevap vermek istiyorum.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yok, cevap vermiyorsunuz, kendinizin söz hakkı geldiğinde cevap verirsiniz, şimdi ben konuşmamı bitireyim.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Bana da söz verin.

BAŞKAN - Böyle bir usul yok.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben konuşmamı bitireyim.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Bilip bilmeden konuşuyorsun ama ezbere konuşuyorsun! Hiçbir şey bilmiyorsunuz!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Şimdi, Türkiye'nin politikası sadece Suriye ya da Kuzey Irak'tan ibaret değil.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Hayır, lütfen, ben buna cevap vermek istiyorum.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - 1990'da Türkiye'nin yurtta sulh...

ERKAN KANDEMİR (İstanbul) - Birazdan, birazdan.

BAŞKAN - Arkadaşlar, siz karışmayın ya!

Böyle bir usul yok Sayın Yılmaz, sonra verirsiniz cevabınızı, bekleyeceksiniz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yani, sizin anladığınız yurtta sulh ve cihanda sulh, Türkiye'nin içeride, dışarıda ne olursa olsun "Karışmayın kardeşim, ne olursa olsun Türkiye'de biz barıştan yanayız." Böyle bir politika yok. Bakın, Balkanları gezdiyseniz eğer, ben son yıllarda Balkanlardaydım...

Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum, sizden önceki bakanlarımız da dâhil, özellikle de Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza da.

Bakın, Makedonya'ya gidin, Sırbistan'a gidin, Bosna-Hersek'e gidin... Bosna-Hersek'teki savaş daha 90'lı yıllarda. Ne kadar oradaydınız? Oradaki bütün Müslümanları bile Türk olarak biliyorlar. Osmanlıdan kalan insanlar şunu söylüyorlar: "Ya, cumhuriyetten sonra bizi burada bıraktınız, bir daha da sahiplenmediniz, yıllardır eziliyoruz ve bizi eziyorlar. Tayyip Erdoğan'dan Allah razı olsun, son on yılda bize sahip çıkan birileri oldu, kültürümüze, dinimize..." Gidin Balkanlara, bütün camiler, köprüler, bu kültür dernekleri, hepsi destekleniyor ve Osmanlı, Müslüman bütün değerlerimiz yapılmış, ibadete açılmış, o insanlar şu an kendi özgür ibadetlerini ve Türk kültürünü yaşıyorlar. Bunu gidip gördüğünüz zaman onlar size anlatacaktır. Bu gizli bir şey değil, on yıldır gördüğümüz şeyi söylüyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha önce de vardı, TİKA yeni kurulmadıki!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ama, yok, yapmıyorlardı işte Mehmet Bey, onu söylüyorum. Bakın, cevap vermeyin, siz anlatırsınız. Daha önce yapılmıyordu, 2002'den sonra yapıldı.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Siz böyle yaparak propaganda yapıyorsunuz!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Evet, propaganda yapıyorum çünkü Dışişlerinin son on iki yılda yaptıklarını anlatıyorum, görmek zorundasınız.

Çok basit bir şey söyleyeyim. Üsküp'e gidin -madem daha önce de vardı- Üsküp'te tamamen Yunan politikası, Yunan ekonomisi hâkimdir ve orada Osmanlıdan sonra Türkler bu kadar etkin bir şekilde olmamıştır, hem ekonomik olarak... Ben orada son iki üç yılda bir bankanın yönetim kurulu başkanlığını yaptım ve orada ekonomik olarak ne kadar etkin olduğumuzu biliyorum. 2002'den önce böyle değildi, bunu kendinizle karşılaştırabilirsiniz. Doğrudur, propaganda yapıyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha önce TİKA da vardı.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Vardı ama bu kadar etkin olmamasının nedeni AK PARTİ iktidarı olmamasıydı. AK PARTİ iktidarından sonra TİKA da orada çok aktif bir hâle geldi. Gidin... Oradaki bütün Müslüman değerleri tekrar gözden geçirildi, elden geçirildi. Bu arada Yusuf Bey de bilir, onun Vakıflar Genel Müdürlüğü döneminde de çok emeği vardır, kendisi ifade edebilir, ondan önce de niye yapılmamış onu da siz sorarsınız yapmayanlara.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Soralım bakalım, AKP'den önce...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Tayyip Erdoğan'ın, AK PARTİ'nin oradaki etkinliğini size bir örnekle açıklayayım. Bakın, Üsküp'te...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, yapmayın, gece saat biri beş geçiyor yani herkes düşüncesini koyuyor ortaya.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne yapalım Sayın Başkanım, öyle bir şey söylüyor ki...

BAŞKAN - Yapmayın Allah'ınızı severseniz!

Buyurun Sayın Kavcıoğlu, toparlayalım lütfen.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Türk politikasının Balkanlarda AK PARTİ'den sonra ne kadar etkin olduğunu -yine karşı çıkarsınız ama bunu Dışişleri de teyit eder- Üsküp'te Osmanlıdan kalma kaleye Yunan şeyinin etkisiyle de bir kilise yapmaya kalkarlar ve Tayyip Erdoğan direkt talimat vererek: "Bir Osmanlı kalesine kilise yapamazsınız." ve yaptırmadı, kilise öyle inşaat hâlinde duruyor. Bu, bizim dışarıdaki dış politikamızın ne kadar etkin olduğunun bir örneğidir. Aynı şekilde Suriye'de...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kiliseyi de sen...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Gidip görürsünüz, orada var.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyleriz o zaman, Türkiye'de...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ya, Mehmet Bey, siz niye her şeye cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Ben anlatayım, siz kendiniz söz alır konuşursunuz. Ya, akşama kadar biz seni dinliyoruz, dinlemek zorunda kalıyoruz, sen niye tahammül edemiyorsun?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz dinliyoruz, sen de dinle.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hepsini de yalan yanlış anlatıyorsun.

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, bakın, rica ediyorum, lütfen...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ama, bu kadar müdahale olmaz.

BAŞKAN - Ama, siz de Sayın Günal'a "Sizi dinlemek zorunda kalıyoruz." diyerek şimdi ona sataşmadan söz vermek mecburiyetinde bırakmayın beni bu saatte.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kiliseyi karıştırırsan biz de Türkiye'de yaptığın kiliseleri söyleriz, bundan daha doğal ne var?

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bakın, söylediğim şey...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Pardon, mikrofonu açar mısınız Başkanım. Biraz önce muhalefete "İstediğiniz kadar söz vereceğim." dediniz, ben de söz istiyorum.

Burada kiliseye karşı olduğumuz anlamı çıkmasın. Burada söylediğimiz, Osmanlıya ait bir yere, bir simge olarak orada Yunan politikası gereği Osmanlının mülkünün içerisine simge olarak kilise yapılmasıdır ve bunu Türkiye'nin etkin bir lideriyle durdurmasıdır. Yani, bizim Balkanlarda politikamızın ne kadar etkin olduğunu ifade etmek için söyledim. Eğer giderseniz Makedonya'ya, Sırbistan'a, Bosna-Hersek'e bugün Türkiye'nin oralarda ne kadar etkin bir devlet olarak bulunduğunu, ekonomik olarak ne kadar bize ihtiyaçları olduğunu ve bizim ekonomik olarak ne kadar onların yanında olduğumuzu ve ne kadar büyük bir devlet olduğumuzu son on yılda onlara göstermişizdir, onlar da bunu ifade ediyorlar, bu benim lafım değil. Gidip oralara oradaki insanlarla bunu görüştüğünüzde bunları söylerler. Yani, Irak, Suriye politikasını konuşurken 1990'larda... Yani, aynı politikayı şimdi savunuyorsunuz. Saddam Kürtleri keserken, öldürürken aynı politikaları niye konuşmuyordunuz? Şimdi, buradaki olaylarda, Türklerin oradaki yapılan mezaliminde bugün muhalefetin devletin yanında olmamasını anlamak mümkün değil. Rusya bugün Suriye'de bir katliam yapıyor, Türkiye bununla mücadele ederken gidip Rusya'da Kürt Rusya İş Adamları Derneğini açmak, onlarla bir araya gelmek nasıl bir dış politikadır? Bugün CHP'nin 2 milletvekili İngiltere'de -burada işte haberi var- PYD'nin terör örgütü olmadığını söylüyor. Ya, bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti devleti Rusya'yla, Amerika'yla mücadelesini yaparken, PYD'nin terör örgütü olduğunu söylerken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, lütfen toparlayınız.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Müsaade edin.

...bir muhalefet partisinin önemli 2 genel başkan yardımcısı gidip başka ülkelerde bunun bir terör örgütü olmadığını... Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet politikasına karşı bir ana muhalefet partisinin beyanlarda bulunmasını nasıl izah edebilirsiniz? Bu bir artık devlet politikasıdır. Türkiye bugün coğrafyasında Suriye'siyle, Irak'ıyla sadece mücadele etmiyor, Türkiye Amerika'sıyla, Rusya'sıyla mücadele ederken, biz bir arada olmamız gerekirken, bu millî egemenlik çatısı altında bu Hükûmetin yanında olunması gerekirken PYD'nin bir terör örgütü olmadığını, diğeri PKK'nın bir terör örgütü olmadığını daha dün bir toplantıda HDP'nin milletvekiline Cizre'de katliam yapıldığını söylemesi bu ülke için bir ayıptır, muhalefet için bir ayıptır.

MUSA ÇAM (İzmir) - PYD'nin temsilcisi Müslim'i ağırlamadınız mı siz?

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bakın birlik ve beraberlik zamanı. Türkiye Cumhuriyeti şu an dünyada etkinliğini ortaya koymuştur. Türkiye bu etkinliğini size rağmen sürdürecektir ama millî egemenlik anlamında Cumhuriyet Halk Partisinin de diğer partilerin de AK PARTİ'ye destek vermesi lazım. Gidip Rusya'da, İngiltere'de birilerinin tahakkümüyle basın toplantısı yapıp Türkiye Cumhuriyeti'nin terör örgütü olarak nitelendirdiği gruplarla farklı düşünerek, onların birer terör örgütü olmadığını diğer ülkelerle beraber paylaşarak söylemesi ülkemiz adına utanç vericidir, bunu kınıyorum. Dolayısıyla da şu anki dış politikamızın bu anlamda esas "Yurtta sulh cihanda sulh"un AK PARTİ döneminde sonra başladığını...

MUSA ÇAM (İzmir) - Beşar Esad'a kardeşim diyeni kına, onları kınayacaksın, onları.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - ...Türkiye'nin, Türk insanın çıkarlarını koruyan bir dış politika sürdürüldüğünü belirtiyorum.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen Sayın Kavcıoğlu, bakın üçüncü süre uzatım.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Dışişleri Bakanımıza ve AK PARTİ Hükûmeti nezdinde tüm Dışişleri çalışanlarımıza bu mücadelelerinden dolayı teşekkür ederim, başarılarının devamını diliyorum.