| Komisyon Adı | : | (10 / 6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Sadri Şensoy'un, 6 Şubat depremleri sonrasında Bakanlık olarak deprem bölgelerinde yaptıkları çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .03.2023 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, misafirlerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum Ben de hem bugünkü toplantıda burada bulan değerli kadın arkadaşlarımız ve aslında tüm kadınlarımızın 8 Mart Kadın Hakları Günü'nü kutluyorum. Ben de mevkidaşım Candan Hanım'a katılıyorum. İnşallah daha az istismara uğramış, daha iyi koşullarda yaşayacak, kadınlarımıza daha iyi yaşam koşulları sunduğumuz bir Türkiye'yi önümüzdeki günlerde hep beraber inşa ederiz diyorum.
Şimdi, bu hadiseler de aslında kadın haklarından, kadından bugünkü konumuza girmek istiyorum. Bir hadise olduğunda, bir büyük hadise olduğunda ya da aslında Türkiye'de yaşanan veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan olumsuz bir olayda en fazla dezavantajlı bireyler etkileniyor; kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Dolayısıyla bugünkü bu işte, Komisyonumuzun da aslında konusu olan hani büyük afet, büyük bir deprem ve bunun sonuçlarında sizlerin çok değerli çalışmaları var. Hepinizin -az önce sunduğunuz kadarıyla ve bundan sonra da aslında değerli bürokratlarımız sunacaklar- çok büyük gayret sarf ettiğinizi ve emek verdiğinizi görüyoruz. Onun için öncelikle teşekkür ederim. Bu, sizinle beraber yani milletin hep beraber ayağa kaldırmaya çalıştığı hadise o kadar büyük bir hadise ki bölgede 4,5 milyon aslında çocuğun etkilendiği, bir de Suriye'deki çocukları da katarsanız 7 milyon civarında çocuğun etkilendiği ve kayıtlı olmayan mülteci çocukları da kalktığımızda çok büyük, makro bir olayla karşı karşıyayız. Bu manada hani bizim buradaki katkılarımızı, sorularımızı sizlerin eksikliklerini bulma ya da eleştirme manasında değil de biz size nasıl katkı sağlayabiliriz, sizler bu büyük hadiseyle baş etmeye çalışırken bizler size yasama organı olarak neler yapabiliriz onu arıyoruz. Bir öncelikle onu ben hani belirteceğim. Ondan sonra, bu perspektiften sorularımı yönelteceğimin de altını çizeyim.
Şimdi, önemli bilgiler verdiniz. Ben de yine, işte Candan Hanım gibi Malatya'daydım, deprem bölgesinde. Özellikle Malatya merkezde ve Doğanşehir'de, özellikle Doğanşehir'de ve köylerinde, köyleri tek tek dolaştık, tek tek evlere gittik. Gerçekten de insanın nefes almaktan utandığı yani bir bardak su içerken bunun suçluluğunu duyduğu manzaralara hepimiz şahit olduk. Ben, geçen hafta en son bölgedeydim yani depremin aşağı yukarı 3'üncü haftası olmasına rağmen maalesef hani biraz önce anlatılan tablonun her yerde hazır olmadığına ve vatandaşların, özellikle çocukların ve kadınların çok ciddi imkânsızlıklar içerisinde debelendiklerine şahit olduk. Hani bire bir yapabileceğimiz yardımları kendimiz de yapmaya çalışıyoruz. Oradaki sivil toplum örgütlerine, kendi imkânlarımızı, devletin imkânlarını, ne varsa ne bulursak, hani hiç siyasi parti ya da başka bir şey ayırt etmeden herkes birbirine yardımcı oluyor. Bölgede öyle bir şey oluşmuş şu anda ve biz de elimizden geleni yaptık ancak bir gerçek var. Yani orada hâlen 1'inci ay dolmasına rağmen gerek barınma gerek hijyen gerek sağlık gerekse özellikle bugünün konusu olan işte, çocukların iyi yaşam koşulları, normal hayata dönmeleri konusunda hâlâ çok gerideyiz. Şimdi, burada ben de arkadaşlarımı tekrar etmek istemiyorum ama şeffaflığın çok önemli olduğunu ve hani bütün bakanlıkların buradaki değerli bürokratlarının verileri eğer vatandaşlarla ve kamuoyuyla sık sık güncelleyerek paylaşırlarsa, işte, az önceki sorularla ve hani bu kafadaki oluşan "acaba"larla hem eğer yanlışsa enfekte olmamış oluruz, eğer haklılık varsa da bunları gidermek anlamında yol katederiz diye düşünüyorum. Bunun için ben hani sık sık verilerin açıklanmasını, güncellenmesini, kamuoyuyla paylaşılmasını rica ediyorum veya eğer biz kaçırıyorsak bunların açıklandığı bir kaynak varsa onu da öğrenmek isteriz.
Şimdi, benim de şahsen gördüğüm örgün eğitime katılma için her şeyin tam olarak yapılamadığını, özellikle köylerdeki köy okullarının da barınma ve işte, ayakta kalmış olan yerlerde oraların barınmaya ayrıldığı için eğitimin sağlanamadığını... Geçen hafta hâlen öyleydi yani bir hafta içerisinde çok büyük bir hani olağanüstü oraya bir yardım gitmediyse hâlen de bölgeden de daha dün oradaki kişisel olarak taleplerini aldığımız bazı vatandaşlara, bazı ihtiyaçlarını karşılamak üzere telefonla ben kendim konuştum. Mesela bir engelli anne 17 yaşında çocuğunu sırtına almıştı, bizi görünce işte, engelli arabasının depremde enkazda kaldığını ve hiçbir yetkiliye, kimseye ulaşamadığını Doğanşehir'in Söğüt köyünde bize söyledi. O Nahide Hanım'a biz bir şekilde yani sivil toplum örgütleri aracılığıyla işte o engelli sandalyesini ulaştırdık ama henüz... Yani bunlar münferit de olabilir ama çok da olabilir. Hani benim gördüğüm özellikle köylerde veya Doğanşehir'in merkezinin daha kenar mahallelerinde hâlen bu yardımların tam olarak ulaşmadığı şeklindeydi. Hatta hâlen dün konuştuğumda hâlâ sularının olmadığını, hâlâ özellikle temiz su konusunda çok ciddi ihtiyaç içerisinde olduklarını söylediler. Hani su, sanitasyon, bunlarla ilgili tam olarak aslında hani nasıl bir şey benimseniyor? Yani özellikle köyler için, belki merkezde ve şeyde daha fazla yol katedilmiştir; konteyner evler, çadır kentlerde falan, az önce söylediğiniz hani televizyona kadar birtakım şeyleri götürdünüz ama özellikle kırsalda neler yapılıyor? Bunu öğrenmek istiyorum.
Ve aslında uzun yıllardan beri özel gereksinimli bireylere yönelik bir istatistiğimiz tam olarak olmadığı için şimdi depremin olduğu illerde de özel gereksinimli bireylerin, çocukların sayısını tam olarak bilmediğimizi düşünüyorum. Bunlarla ilgili acaba bir istatistik var mıdır?
Yine, çocukların -az önce arkadaşlarımın da söylediği- kayda girememiş, ailesi bulunamamış çocukların, işte, birtakım yayın organlarında da hepimizi gerek yazılı gerek görsel basında kafamızda soru işaretleri oluşturdu. Bu sayıların netlik kazanmasının ben de bir kere daha altını çizmek istiyorum; çok farklı yani bakanlıkların açıkladığı sayılar ile sivil toplum örgütlerinin oralarda kendilerinin tespit ederek açıkladıkları, paylaştıkları sayılar örtüşmüyor.
Bir de televizyonlarda birtakım evler gördük yani orada kız çocuklarının ayrı, erkek çocuklarının ayrı -televizyon ismini de verebilirim ama bir ana haber bülteninde- bulundurulduğu... Daha sonra da burada, Komisyonumuzda bir milletvekili arkadaşımız -yanlış hatırlamıyorsam Başkanım- "bekleme evleri" gibi filan bir şey söylemişti. Nedir bu? Yani böyle yerler varsa daha önce neden paylaşılmamıştır? Neden kamuoyunun bundan bilgisi yoktur? Güvenlik anlamında mı bir endişe duyulmaktadır ya da neden böyle bir şey yok? Çiğdem Hanım böyle bir şeyden bahsetmişti, Bakanlığın oralarda... "O evler, o evler." demişti, bunu tam anlayamadık. Onun için, hazır burada Bakanlıktan arkadaşlarımız varken...
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Tacize maruz kalmış çocukların hemen olay sonrası bekletildiği evleri gizliyoruz; onu kastetmişlerdir.
AYLİN CESUR (Isparta) - Yok, yok, o değil Başkanım. Depremi konuşmuştuk da o çocukları sormuşlardı "Neden o çocuklar televizyonda çıktı?" diye, o da "Belli bir yere gönderilmeden önce birkaç gün bekletilen evler var, biz bunu açıklamak zorunda değiliz." demişti, kendisi Aile Bakanlığında Bakan Yardımcılığı yaptığı için öyle bir bilgi verdi. Ben bunun tam olarak içeriğini bürokratlardan bir duymak istedim, anlayamadık çünkü üzeri çok hızlı geçildi geçen toplantıda.
Yine, bu refakatsiz ve aranan çocuklar için eminim bir kayıt sistemi oluşturmuşsunuzdur ama yaş itibarıyla -az önce fotoğraflar gösterildiği filan söylendi ama- bunu anlayamayacak yaşta olan, daha küçük yaştaki çocukların ailelerini bulmak için veya ailelerin çocuklarını bulmaları için ne tür bir çalışma yapılıyor; ben bir de onu öğrenmek istiyorum.
Yine, çok kısa bir şey daha söyleyeceğim. Tam olarak kaç kayıp çocuğumuz var, bunların cinsiyet dağılımı nedir ve hangi ilden kaç ihbar alınmıştır; bu rakamları duymak istiyoruz.
Bir şey daha söyleyeceğim ve sözlerimi bitireceğim. Şimdi, kamuoyunda -benim özellikle bölgede gördüğüm tedirginlik- şu anda yapılan yardımların -aslında yardım kimden geliyorsa vatandaş çok memnun oluyor- sürekliliğinin olup olmayacağı konusunda bir endişe var, belki bunu sizin burada açıklamanız... Ne zamana kadar bu devam edecek?
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Bu, bizim konumuzla ilgili değil Aylin Hanım; bu, başka bir konu yani çocuk konusuyla...
AYLİN CESUR (Isparta) - Hayır, böyle bir planlama bakanlıklarda var mı yani bu altı aylık mı, bir yıllık mı, ne zamana kadar, okullar yapılana kadar mı, nedir; bir de onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Sadece kendi Bakanlıklarıyla ilgili kısmına cevap verebilirler.
AYLİN CESUR (Isparta) - Bir konuda son bir şeye daha değineceğim. Bundan sonra da kendi bölgemde ben... KYK yurtlarını ziyaret ederek başka illere giden depremzede ailelerin sorunlarını da dinledik onlara nasıl yardımcı olabiliriz diye; orada da henüz eğitime başlayamamış çocuklar vardı. Diğer illerdeki yani deprem olmayan bölgelere giden çocukların... Hatta şöyle: Bizim aracılığımızla kalınan KYK yurtlarındaki yöneticilerle iletişime geçerek hani ne yapacaklarını... "Öyle mi? Biz bilmiyoruz ki... Nereye başvuracağız?" gibi... Acaba oralara da bütün hepsine, bütün bu kalınan yerlere, kurumlara, tamamına, bakanlıklar tarafından o kişilere duyurulması amaçlı belki başka bir yöntem uygulanabilir mi? Çünkü aslında bir hizmet veriliyor, onu gördük ama odalarda kalan, tek tek ziyaret ettiğimiz kişilerin onun varlığından haberi olmadığını gördük, belki bunun bir orada kalanlara... Başka başka yerlerde de aynı şeyle karşılaştık yani tek bir yurtta değil de başka başka yerlerde. O hâlde, acaba bunun depremzede vatandaşlara duyurulmasında başka bir yöntem daha mı izlemek lazım ki haklarını ve nereden, ne yardım alabileceklerini bilsinler diye, özellikle çocukların okula başlamaları konusunda.
Çok teşekkür ederim.