KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Siz tecrübelisiniz, daha güzel kullanacağınıza inanıyorum.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sağ olun, uyarı geldi baştan.

Efendim, ben de şahsınızı, sayın vekillerimizi, değerli Bakanlık temsilcilerimizi, kıymetli katılımcıları saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Yakup Ateş Vekilimizin Hakk'a uğurlanmasından dolayı hepimiz üzgünüz. Onun şahsında, deprem bölgesinde kaybettiğimiz bütün vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz, yaralılarımıza da şifa temenni ediyoruz.

Sayın Başkanım, evet, çok önemli tarım, hayvancılık, ormanlarımız bizim hepimizin vazgeçilmezleri. Ülkemiz bir tarım ülkesi ve bununla hep övünmüş, gurur duymuş bir milletiz. Pek çoğumuz da -belki ben de öyleyim- köyden geliyoruz, tarımı az çok biliyoruz. Son yıllarda yaşadığımız bazı sıkıntılar bize bir gerçeği gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanından başlamak üzere bütün bakanlarımız, hemen hemen bütün siyasi yöneticilerimiz, partili yetkililerimiz demeye başladılar ki özellikle pandemi dönemiyle beraber, arkasından Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte "Tarım bir millî güvenlik meselesidir, gıda bir millî güvenlik meselesidir. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak millî bir güvenlik meselesidir." diye defalarca açıklamalar yapıldı, hatta Sayın Tarım Bakanımız bunu daha da ileri götürdü, o da doğruydu "Su bizim için bir güvenlik meselesi." dedi. Şimdi, bütün bunlar gerçekten Türkiye için çok önemli şeylerdi.

Hatırlayınız, pandemi döneminde Sayın Cumhurbaşkanımız "Ekilmedik bir karış tarım arazisi kalmamalı." O dönemin Sayın Bakanı da "Ekiniz, merak etmeyiniz." yani "Biz sizin arkanızdayız." demişlerdi çiftçilerimize, üreticilerimize.

Dolayısıyla, buradan şuraya gelmek istiyorum: Bunların hepsi doğru şeyler ama bunların karşılığı ne olmalı? Eğer bunlar hayata geçmiş olsaydı -gerçekten tarım stratejik bir ürün ise- tarımda olanların ihya edilmesi gerekirdi, tarımda üretenlerin baş tacı edilmesi gerekirdi. Şimdi, buradan baktığımız zaman, söylemlerimiz, ifadelerimiz ile maalesef icraatlarımız tutmuyor. Bunu şunun için ifade ediyorum: Burada çok değerli değerlendirmeler yapıldı, ben sadece... Pek çoğunuzun malumudur 8 kamu ve özel bankanın oluşturduğu "Kredi Kayıt Bürosu" diye bir oluşum her yıl Türkiye'de çiftçi memnuniyeti anketleri yapar. Ben bunu çok anlamlı görüyorum. Neden? İçinde kamu bankaları olması nedeniyle, dolayısıyla, bankalarımızın tarıma da kredi verdikleri için bu kuruluşun değerlendirmelerinin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Şimdi, bu kuruluşun 2009'dan bu yana yaptığı araştırmalara baktığımız zaman şöyle bir gerçekle yüz yüze kalıyoruz: Örneğin, her geçen yıl tarımdaki nüfusumuz yaşlanıyor. Bu en önemli sonuçlardan biri. Ankete katılan ya da soru sorulan çiftçilerimizin yüzde 29'u diyor ki: "Biz kiralık arazi ekiyoruz." Daha önemlisi, Türk çiftçisinin genellikle ortalama 3-4 ürün yan yana ekebildiği görülüyor, ortalama yani nöbetleşe, sırayla. Yani oradan baktığımız zaman, üretimde en çok buğday, arpa, mısır ürünleri öne çıkıyor.

Hayvancılıkla ilgili bölüme geldiğimiz zaman ise her 10 işletmeden 7'si yani yüzde 70'i süt inekçiliği; 3'ü sığır besiciliği, yüzde 36 civarı; yine, yaklaşık 3'ü büyükbaş hayvancılık diyor. Şimdi, bütün bu verilerin devamında söylemek istediklerimiz tek tek şunlardır: Araştırmada çiftçilere bitkisel ürün tercihlerini neye göre yaptıkları sorulduğunda yüzde 73'ü önceden bildiği, alıştığı ürünü ektiğini söylüyor -bakın, her 10 çiftçimizden 7'si önceden bildiği, alıştığı ürünü ektiğini söylüyor- yüzde 27'si ise gelecek yıl fiyatının yükseleceğini tahmin ettiği ürünü ektiğini söylüyor; yüzde 25'i ise hayvanların yem olarak yiyeceği ürünleri ektiğini söylüyor. Ben de bir köylü çocuğu olarak burada bir anekdot anlatmak isterim: Bizim köyümüzde de -Konya Beyşehir Göçü köyü- daha çok soğan, patates ekilirdi bizim dönemimizde. Bir yıl soğan iyi para ederdi, köylü o iyi para ettiğinde -kumar gibiydi- ertesi yıl yüklenirdi soğan ekmeye ama bu defa ektiği soğan tarlada kalırdı. Bunu şunun için söylüyorum: Bundan elli sene önce bir üretim planlaması, bir yönlendirme yoktu; hâlen, elli yıl sonra bakın, eğer çiftçilerimizin yüzde 30'u -yüzde 27 civarında- hâlâ tahmini fiyatı artacak ürünleri -yani kumar oynayarak- ekiyorsa burada bir sıkıntımız var demektir, burada bir sorun var demektir.

Yine, 2022 yılı için çiftçilerin üretim yaparken en çok karşılaştıkları 3 sorun soruluyor, en önemli 3 tane sorun. 1'inci sırada girdi pahalılığı, oranı yüzde 98 yani çiftçilerimizin hemen hemen tamamına yakını diyor ki: "Girdiler çok pahalı ve bu, sorun." Yine, 2'nci sırada iklim problemleri; işte, yağış, kuraklık ve 3'üncüsü ise sulama suyunun yetersizliği. Aslında bu veriler sizlere yabancı değil, belki Türkiye gerçeği; tabii, Bakanlık yetkililerimiz de burada olduğu için bir kere daha onların huzurunda bunları söyleme ihtiyacı duydum.

Yine, bu araştırmanın önemli bilgilerinden biri, geçen yıl yani 2022 yılında o yüksek girdiler nedeniyle çiftçilerimizin yüzde 56'sı daha az girdi kullandığını; yüzde 39'u ise girdi miktarında hiçbir değişiklik olmadığını... Yani girdi fiyatlarının yüksekliğinin maalesef, çiftçilerimizin yarıdan fazlasını olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkıyor yani çiftçilerin yüzde 59'u daha az girdiyle yani daha az gübreyle, daha az ilaçla, daha az ürün üreterek ekim yaptıklarını söylüyor; bu da çok çok önemli bir şey.

Yine, çiftçilerimizin hasattan sonra yani pazarlama aşamasındaki en önemli sorunu yüzde 96'yla fiyatı yeterli bulmamasıdır. Çiftçilerimiz diyor ki: "Biz fiyatları yeterli bulmuyoruz." Ve maalesef bütün bu verilerin devamında ve ürün tipi ayırt edilmeksizin çiftçilere ürün satış kanalları sorulduğunda yüzde 79'u en büyük satış kanalı olarak hâlâ "tüccarlar" diyor ve tüccarların eline teslim edilmiş bir görüntü çiftçilerimiz için bugün önümüze çıkıyor.

Değerli katılımcılar, çiftçilerimizin yüzde 32'si vadeli alışverişlerde tahsilat sorunu yaşadığını söylüyor. Yine, çiftçilerimizin 2022 yılı araştırmasında -burası çok önemli, hani hep derler ya "Burası çok önemli." diye, Sayın Bakanımızdan kaldı, burası çok önemli- bakın, toplam memnuniyet oranı üç yıl önce yüzde 36'lardan bugün maalesef yüzde 21'e düşmüştür. Ben söylemiyorum yani bunu bağımsız kuruluşların yaptığı ve alanda yaptığı... Şimdi, düşünebiliyor musunuz, önceki yıl bu oran yüzde 19'muş yani 2021'de yüzde 19'muş, 2 puan ilerleme olmuş, bu da önemli, teşekkür ediyoruz, yani 2 puan da 2 puandır fakat memnun olmayanların oranı da yüzde 62'ye çıkmış yüzde 56'dan.

Şimdi, tarımla uğraşanların 2'nci bir iş yapıp yapmadığına bakıldığı zaman ise şu anda tarımdaki üreticilerin yüzde 34'ünün çiftçilikten başka bir şey yapmadığı, hâlbuki bir sene önce bu oranın daha yüksek olduğu görülüyor yani yüzde 7 oranında çiftçiler sadece tarım yapıyor ama bir yıl önce yani 2021 yılında yüzde 7'si 2'nci bir iş daha yapıyormuş, bu oran bu şekilde düşmüş. Aslında bu tabloda şu görülüyor: Eğer çiftçilerimizin yüzde 66'sı yani üçte 2'si 2'nci bir iş yapmazsa -çünkü biliyorsunuz köylerimizin, kasabalarımızın bir bölümünde çiftçilerimizin bir kısmı esnaflık filan da yapıyor yani ticari bir şeyi daha var- inanın belki de üretimde şu andaki sayının çok altında insanımız kalacak, bunu da bu araştırmada görüyoruz.

Yine, bankalardan kredi kullanımına baktığımız zaman, çiftçilerimizin yüzde 60'ı kredi kullanıyor, Tarım Krediden kredi kullananların bunların içindeki oranı ise yüzde 27 olarak görülüyor.

Değerli katılımcılar, şimdi, çiftçilerimizin TARSİM meselesi var, çiftçilerimizin hâlâ yüzde 55'i TARSİM'i pahalı olarak görüyor; yüzde 35'i gereksiz olarak görüyor. Tabii, Bakanlığımız burada, niye acaba, neden bu böyle? Mesela iktidarımız burada yani şunu yapamaz mıyız, hani çiftçiyi çok seviyoruz ya, diyemez miyiz: "TARSİM sigortasını devlet olarak biz yapıyoruz, siz yeter ki üretin kardeşim." Mesela bu teklifler burada getirilebilir mi?

Tabii, zamanı iyi kullanma talebi çok önemliydi, ben de iyi kullanarak bitirmek istiyorum, sadece bu konuyu burada anlatmak istiyorum, maddelerde belki farklı görüş... Şimdi, bu çalışmanın genel değerlendirmesi şu: Genç çiftçi oranı 2021'de yüzde 17 iken 2022 yılında yüzde 14'e düşmüş. Çiftçilerin yaş ortalaması 2021'de 51,1 iken 2022'de 52,7'ye gerilemiş yani yaşı yükselmiş. Yine, baktığımız zaman, biraz önce ifade ettiğim gibi, bunu tekrar etmekte de fayda görüyorum: "Girdi pahalı." diyenlerin oranı 2020'de yüzde 93 iken 2022'de yüzde 98'e çıkmış. "Ürünümü beklediğim fiyata satamıyorum." diyenlerin oranı 2020'de yüzde 89'ken 2021'de yüzde 87, 2022'de yüzde 96'ya çıkmış. Vadeli satış yapan çiftçilerin yıllara göre tahsilat sürelerine baktığımız zaman da birçoğunun vadeli satmak durumunda kaldığı da bu araştırmada görülüyor. Şimdi, tekrar dönüyorum: "Tarımdan başka gelirim yok." diyenlerin oranı 2021'de yüzde 41'den 2022'de yüzde 34'e düşmüş. Bunu niye tekrar ediyorum? Çiftçilerimizin yüzde 7'si 2'nci işlerini terk etmiş. "Acaba bu istatistik Bakanlığımız tarafından bir değerlendirmeye tabi tutulabilir mi?" diye burada tekrar söyledim. Son üç yılda bankadan kredi alanların sayısı 2019'da yüzde 31'ken 2022'de yüzde 60'a yükselmiş. Tarım sigortası konusunu da demin de söyledim, çiftçilerin büyük bölümü maalesef tarım sigortası, TARSİM yaptırmıyor.

Şimdi, değerli dinleyiciler, bu ciddi bir araştırma, gerçekten biz de zaman zaman alana gittiğimiz zaman bu tabloyu görüyoruz. Aslında bu, çiftçilerin bir fotoğrafı. Şimdi, bu fotoğraf üzerinden bizim sorumuz şu: Bu düzenleme yani bugün getirdiğiniz içinde tarımla ilgili, ormanla ilgili maddelerin olduğu bu kanun teklifiniz, şu anlatmaya çalıştığım çiftçinin meselelerinin, sorunlarının Allah aşkına hangisine ilaç olacak, hangisini çözecek? Eğer buna bir cevap bulabilirsek... Eğer buna bir cevap bulamıyorsak o zaman hiçbirimiz, efendim "Şu kadar teşvik verdik." "Tarıma bu kadar şöyle yaptık..." "İhracatımız şu oldu..." "İthalatımız bu oldu..." "Rakamlar şöyle oldu..." filanla çok fazla uğraşmamamız lazım. Eğer gerçekten tarıma, hayvancılığa, üretime değer veriyorsak politikalarımızı yeni baştan gözden geçirmek mecburiyetimiz vardır.

Bu düzenlemenin daha mükemmel bir hâlde burada değişime uğraması için burada birçok teklif verildi, hiç olmazsa eksikliklerinin giderilmesi noktasında ben değerli Komisyon üyelerinin o gayretli çalışmalarının inşallah burada karşılık bulması dileğiyle şimdilik hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.