KOMİSYON KONUŞMASI

FATMA KURTULAN (Mersin) - Sağ olun Başkanım.

Şimdi bir Komisyonun kuruluş amacı var, birkaç kezdir toplanıyoruz. Bugün 8 Mart. Alanda, bugün ilimizde miting vardı, 8 Mart kutlanacaktı; bu toplantı için mecburen bırakıp geldik. Bu aynı zamanda eleştiri konumdur, yani 8 Martta, bazı günlerde toplantı alınmaz. En azından Genel Kurulda kadınlar olarak birbirimizi dinlemek isterdik, orada bulunsaydık yani bir kadın dayanışması var orada. Zaten az sayıda bu dönem kadınlar olarak bulunuyoruz. Bu, erkeklerin genel tavrı, tutumu.

Şimdi, Sayın Başkan, Komisyonumuzda yani burada biz azarlanmamalıyız, sizin şahsınızda söylemiyorum. Siz de şöyle yapmayın: yöntemi hep ben söylüyorum: Bakanlıklar geliyor, sağ olsunlar, güzel çalışmalar da yapmışlar, aktarıyorlar ama asıl bizim odaklandığımız noktanın çok dışına çıkıyorlar. Onlar adına tamamlanamıyor, siz de onlar adına onu tamamlamaya çalışıyorsunuz.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Evet.

FATMA KURTULAN (Mersin) - Ama öncesinden şunu söyleseniz: "Arkadaşlar, bunun için geliyorsunuz."

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Söylüyoruz.

FATMA KURTULAN (Mersin) - Bakın, her sefer, her bakanlık geldiğinde biz birbirimize giriyoruz, biz geriliyoruz, kavga ediyoruz. Birileri diyor ki: "Ya, anlaşıldı işte, yazılı versinler, çıkıp gitsinler." Birileri diyor: "Siyaset yapmayın kayıp çocuklar üzerinden." Az önce bu söylendi bu masada. Bu ne demek yani? Genellikle muhalefet olarak alttan alan biz oluyoruz. Sizin iktidarınız, sorumluluğunuz altında yaşanan bir meseleye el atıyoruz. Vallahi, hiç alttan alacak pozisyonda biz değiliz yani.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Yok, ben hep alttan alıyorum.

FATMA KURTULAN (Mersin) - Hayır, biz alttan alıyoruz. Hayır, ne olur, kızmayın, bize böyle... "Çocuklar üzerinden siyaset yapmayın." dedi arkadaşınız ya! Yani o arkadaşınız biraz da diline sahip çıkacak. Gerçekten her toplantıda konuşma nereye gidiyor bunu bileceğiz arkadaşlar.

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Neyse sorumuza geçelim Fatma Hanım.

FATMA KURTULAN (Mersin) - Arkadaşlar, şimdi şöyle bir durum: Yani ben rakamları tutmaya çalışıyorum, 162'yi yazdım, sildim; bilmem kaçı yazdım, sildim; kafa allak bullak oldu. 213'ü biraz böyle belirgin yazdım, çizdim biraz önceki şeyde.

Şimdi, kamuoyu nereye takılmış? Diyorlar ki: "Bu kayıp çocuklara ne oldu?" Mesele burası değil mi arkadaşlar? Bizim daha çok şey yaptığımız nokta bu. Bizim Komisyonun biraz oluşum gerekçesi de yani mevcut bir olay üzerinden kuruldu ve aynı zamanda tüm çocukların akıbetini, mağdur olan, hakkı ihlal edilen, yaşamı ihlal edilen çocukların durumunu biraz berraklaştıracağız. Bu Komisyonumuzun amacı bu. Herkesin vicdanen bunda sorumluluk hissettiğini biliyoruz, birbirimize bunu söylemişiz ama uygulamada bakın, burası hazırlıklı gelmiyor, bunu bilmeniz lazım, buraya söyleminiz lazım. Siz de zor durumda kalıyorsunuz. Bizim ihtiyacımız olanı hazırlayıp "Bu, budur." deyip, önümüze koyup gitmiyorlar. Geçen benim olduğum toplantıda, bir öncekinde -o zaman da söylemiştim- biraz daha somut, elle tutulur birkaç şeyi, en azından o diğer çocuğumuzla ilgili veriyi sunan, daha doğrusu, yaptıklarını aktaran Aile Bakanlığıydı. Hele İçişleri Bakanlığından biz hiçbir şey anlamadık, çıktılar, gittiler, daha biz sözlerimizi söylerken gittiler.

Yani bunun için arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Şimdi, doğal olarak siz bir komisyona geldiğinizde yaptıklarınızın hepsini, totalde bizimle paylaşmak da istiyorsunuz; bu da anlaşılır, kıymetli çalışmalar da yapıyorsunuz ama bir zaman, Genel Kurul var, şununla bununla boğuşurken, bununla yaraşırken bazen de kendi aramızda da biraz gerginlik olurken sizin o dedikleriniz biraz tali kalabiliyor bizim için. Yani "Bunlar şimdi gerekli midir?" diye bazen... Yoksa kıymetli çalışmalar, her bakanlık bünyesinde çok önemli çalışmalar da yapılmış.

Şimdi, yapılması gereken... Hakikaten, bu bakanlıklar arasında bir koordinasyonsuzluk olduğu görülüyor. Siz, mesela, diyorsunuz ya "Hepsinin uyuşmayabilir, şu olmayabilir." Kaç çocuğun kimliği belirlenemedi? Hangi bakanlıkta kaç tanesi var? Geri kalan çocuklar ne oldu, nerededir, şu an akıbetleri ne? Bize lazım olan bu, nokta, bu kadar.

Teşekkürler.