KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ SERTER (İzmir) - Teşekkür ederim Sevgili Başkanım.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Süreniz beş dakika efendim.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Tamam efendim, ona göre değerlendireceğim.

İlk defa katılıyorum Komisyonunuza...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Hoş geldiniz.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Çok önemli bir maddede katıldım ama gerçekten de bu Komisyonun, bu kadar bilgili insanların ve donanımlı arkadaşların olduğu bir Komisyonun Afet Yeniden İmar Fonu kurulmasıyla ilgili toplanması hakikaten iç karartıcı bir olay.

Hepimiz deprem bölgelerinde çok değişik noktalardaydık, ben de çok noktayı gezdim ve çok ceset çıkarttım, çok anneyle de babayla da yan yana oldum çocuklarını toprak altında beklerken. Demin...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Nereye gittiniz?

BEDRİ SERTER (İzmir) - Ben öncelikle Hatay Antakya'daydım, Samandağ'daydım, İskenderun'daydım; sonra geçen hafta Malatya'dayım ondan sonra Nurhak, Elbistan o taraftaydım. Çok kötü manzaralarla karşılaştık, gerçekten bütün bölgelerimizde taş taş üstünde kalmamış.

Konuşulacak çok şey var, zaman dar, bu fonu oluştururken önce şunu sormam gerekiyor, ortaya konuşuyorum ben bu konuyu: Bağış kampanyasında 115 milyar toplandı, bunu televizyonlarda hepimiz izledik; bu 115 milyarın 60 milyarını devlet kurumları verdi, bir tanesi de Merkez Bankası. Merkez Bankası Başkanı hazineye güvenmediğini çok net belirtti, 30 milyar bizim paramızı bir cepten aldı, öbür cebe koydu. Bunlar çocuk aldatmaca gibi geliyor bana, artık bizler Türkiye Büyük Millet Meclisinde dışarıdaki vatandaşlar bizi öyle büyük görüyorlar ki ama demin Mersin Milletvekilim çok güzel şeyler söyledi, ben içim acıyarak onlara cevap vermek mecburiyetinde kalmayı kendime zül görüyorum. Yani olacak şeyler değil bunlarla karşılaşmak. Ama maalesef bunları sormak mecburiyetindeyiz birbirimize. Siz de iktidar partisi olarak bunlara inanıyorum hepiniz kendi içinizde -hepiniz babasınız, hepiniz aile reisisiniz, buraya gelmişsiniz- mutlaka irdeliyorsunuz ama ses çıkartma zamanımız geldi ve geçiyor. 200 binin üstünde insanımız toprak altında kaldı ve öldü. Ya, çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, erkeklerimiz; bu ne kadar kötü bir şey 21'inci yüzyılda bu kadar mı âciziz, bu kadar mı âciz kaldık? Tabii ki âciz kalacağız. Neden? Oraya da geleceğim. Demin Fatih Belediye Başkanım çok güzel bir şeylere değindi ama biliyorsunuz ki uzun dönem Fatih'i de siz yönettiniz, Büyükşehri de siz yönettiniz; burada sorun varsa kendi içimize döneceğiz, bize döneceğiz; biz değerlendirmemiz lazım, bizim çözmemiz lazım. Gün bugün, sonra onu da bağlayacağım baştan sonra size.

Bakın, sevgili dostlar, ben Malatya'da bunu gördüm. Geçen hafta Malatya'da dört gün kaldım, bütün sokaklarını tek tek gezdim sevgili Başkan. Yeni yeni gıcır gıcır binalar, çoğunuz bilirsiniz Bostanbaşı denen bir semt varmış orada -benim Malatya'ya 3'üncü gidişimdi- o Bostanbaşı'ndaki sıfır kilometre binaların hepsi çökmüş vaziyette, hepsi patlamış vaziyette. Neden? Nedeni zemin. Kazı alanlarına gittim, temel kazı alanlarına, inanın 5 metre kazmışlar; 5 metrenin altındaki toprağı alın, toprağa saksıya koyun, en güzel çiçeği yetiştirirsiniz. Zamanın bir belediye başkanı, yine AK PARTİ'li bir belediye başkanı ya 30 dönüm bir yeri varmış ya 300 dönüm, o kayısı bahçelerini yok etmiş. Şimdi de gün geldi, öç aldı bizden doğa. Dağlardaki TOKİ konutlarının yapıldığı yerde, dağlardaki normal müteahhitlerin yaptıkları yerde bir çatlak yok arkadaşlar; bırakalım artık doğayla biz didişmeyi.

Ben İzmir'e geleceğim, İzmir Milletvekiliyim. Necip Bey'le -dostum benim- her şeyi değerlendiririz, tartışırız. İzmir'de biliyorsunuz ki Manavkuyu denen yerde Samos'taki deprem yansıdı bize, daha Samos'ta, Samos'ta 1 tane ev yıkıldı, 1 kişi öldü; biz -Samos nere, Manavkuyu nere- 117 canımızı yitirdik, birçok bina yıkıldı, hâlâ depremle uğraşıyoruz. Neden? Deniz, buraya biz gökdelenleri yaptık, denizin dibine gökdelenleri yaptık. 300 metre, 400 metre -Necip Bey çok daha iyi bilir çünkü bir de inşaat mühendisi kendisi- kazık çaktık. Bu kazıklar denize girdikçe, suya girdikçe buradaki zemindeki su nereye gidecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Bir kısmı denize gidecek, bir kısmı karaya gelecek. Karaya gelen Manavkuyu dediğimiz semt, benim çocukluğum... 1923'ten beri İzmir'de yaşayan bir ailenin ferdiyim ve İzmir'de yaşıyorum. Karaya gelen bütün su Manavkuyu denen semtin altını cıvıklaştırdı, sıvılaştırdı. Bu İzmir ilk defa mı deprem gördü? Çok deprem gördük, Saat Kulesi'nin yıkıldığını biliyorum çocukluğumda, başka başka depremlerde ama ilk defa, sadece bir bölgede binalarımız yıkıldı, zemin cıvıdığı için 80 santimlik veya 100 santimlik temeller o binaları taşımadı ve binalar da -yeniler de yıkıldı- eski olduğu için hepsi yıkıldı ve 117 can aldı. Malatya'da aynısını görüyorsunuz. Hatay'a gidin Antakya... Antakya 7 sefer deprem görmüş bir kent. Ben orada gittim beş ay önce kaldım, bayıldım bir Museum denen bir otel açılmış, Museum otelinin altında 7 katı görüyorsunuz depremden çökmüş. Kardeşim yani hepimizde suç var. Niye aynı yerlerde tekrardan o kenti inkişaf ettiriyoruz? Hâlâ aynı yerde yapıyorsak yazıklar olsun bize, gerçekten yazıklar olsun! Yapmayalım arkadaşlar, ben sizin Komisyonunuza ilk defa geldim ama ben de teknik olarak bilgi sahibiyim, ben de inşaat yapıyorum, ben de dekorasyon sektöründeyim. Toprak nedir, temel nedir, demir nedir, beton nedir, az çok sizin kadar da biliyorum ama bunlar çok acı şeyler.

Bakın, bu afet başımıza geldi, gerçekten dünyanın en büyük afeti geldi. Bakıyoruz bütün fay hatlarının üstüne biz koymuşuz binalarımızı. Hocalar bangır bangır senelerdir bağırıyorlar. Biraz da "siyaset" diyeceksiniz ama demek mecburiyetindeyim, yirmi bir yıldır iktidarınız var arkadaşlar, 99'da deprem oldu 2007'de bir değişiklik yaptık, ondan sonra 2011'de de bir değişiklik yaptık, hâlen hazırda gidiyoruz. Neden oluyor bunlar? Yarın biz İzmir'de... Bakın 2019 yılındaki afta, imar affında İzmir'de 811.452 konut imar affına girmiş, facia! Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Bir Karabağlar semti var." Karabağlar'ı Necip Bey de ben de çok iyi bilen insanlarız. Ben kırk yıldır orada ekmek parası kazanıyorum ve yaşıyorum orada. Karabağlar şu anda bu imar affına giren 3'üncü ilçemiz, 3'üncü beldemiz 550 bin nüfuslu. 2014'te de belediye başkan aday adayıydım orada, geziyorum. Demin dediği gibi arkadaşın "Başkanım, benim 6 kat binam var, 2'sinde çocuklarım oturuyor, 3'ünden kira alıyorum, 1'inde de ben oturuyorum; bana ne vereceksin?" Senin ne kadar arsan var kardeş? 100 metrekare. Ne vereceğim sana? 1 daire vereceğim, yapacak bir şey yok. "O zaman olmaz." Nasıl olmaz? Nasıl olmaz, mezarın mı olsun istiyorsun?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Şimdi, bugün arkadaşlar, hepimiz kendi illerimizde, bugün ilçelerimizde bunu anlatmak mecburiyetindeyiz. Tek tek gezeceğiz belki bu mahalleleri, belediye başkanlarımızla imarla ilgili işler yapanlarla tek tek gezeceğiz, bunu anlatacağız. Hâlen Hatay'da, Antakya'da, diğer yerlerde molozların altında insanlarımız yatıyor, kokular başladı; bunu gezdiğiniz zaman görüyorsunuz. Bunu yaşamak mı güzel yoksa insanları yaşatmak mı güzel? Biz niye siyaset yapıyoruz? Türkiye toplumuna mutlu bir hayat tarzı sunabilmek için siyaset yapıyoruz. Ben öyle yapıyorum, kimsenin de eyvallahına hiçbirimizin şeyi yok yani hepimiz yaşını, başına almış insanlarız. Bir tek kişi "doğru" dedi diye o doğru değil, doğruların çok farklı yönleri var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ SERTER (İzmir) - Hani hepimiz değerlendirelim, bu fonu niye kuracağız? Bu fonda, nerede duracak o paralar? Bugüne kadar alınan 88 milyar imar affından alınan paralar var, bu paralar nereye harcandı? Bundan önce DASK'ta toplanan paralar nereye gitti? Bunları bir tekimiz biliyor muyuz? Allah aşkına birisi kalksın "DASK'ta yirmi beş yıldır alınan paralar veya yirmi iki yıldır alınan paralar şu işler için harcandı." desin. Bakın, bir konteyner veremiyoruz halkımıza, bir çadır veremiyoruz, kefen veremedik, battaniyelerle sardık, defnettik insanlarımızı. Ne kadar günah, ne kadar yazık!

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Müdahale etmek istemedim ama on dakika oldu.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Öyle mi?

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani kusura bakmayın.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Yani uzun olmuş ama görevimiz şu ki Başkanım, bir açarsanız iki dakika kayda girsin istiyorum.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani çok uzadı ama.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Tekrarlıyorum bu konuyu çünkü.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bir dakika daha ilave ediyoruz.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Tamam Başkanım.

Hepimizin bir sorumluluğu var, bu sorumluluk bugün itibarıyla buradan çıktık mı yapalım, Allah aşkına yapalım. İstanbul'u, İzmir'i, Karadeniz'i, Güneydoğu'su neyse oradaki arkadaşlarımızı ikna etmek mecburiyetimiz var. Sadece belirli kümelere bırakmayalım bunları, bizler çok aklıselim insanlarız, belki çalışan bürokratlar ona o kadar müdahale edemezler ama belediye başkanlarımız -hangi parti olursa olsun- onlarla beraber sahaya çıkmak mecburiyeti bugündür yoksa yarın daha büyük felaketlerle karşılaşacağız.

Teşekkür ediyorum.