| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Avrupa'da Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu Raporunun görüşülmesi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .03.2023 |
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Çok kıymetli Başkanım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, 27'nci Dönem benim ilk dönemim, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna çok büyük bir istek ve arzuyla girdim. Çünkü insan hakları, otuz yıllık meslek hayatımda benim de çalışma konumdu ve burada çok büyük bir tecrübeyle, Sayın Bakanımızın çok büyük bir tecrübesiyle olayları yönetme sistemi ve tecrübeyi aktarma noktasındaki büyük başarısıyla biz hepimiz gerçekten tecrübe aldık, çok teşekkür ediyorum Sayın Bakanım öncelikle yaptığınız çok kıymetli Başkanlık için. Ben, 3 komisyonda yer aldım, alt komisyon başkanlarımızın da gerçekten çok başarılı ve çok efektif davrandıklarını gördük, milletvekili arkadaşlarımızla aramızda çok ciddi ve çok güzel bir uyum oldu. Bence çok şanslıyım, ilk dönemimde bu komisyonda bulunduğum için çok şanslıyım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - İnşallah 2'nci dönemde de burada olursun.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - İnşallah, ben zaten başka komisyona gitmem Başkanım, inşallah tekrar hep beraber oluruz.
"İslamofobi" kelimesi, terimi bana hep uzak geldi Sayın Başkanım, daha önce de sizinle de görüştük. Ben "fobi" ile "İslam"ın aynı anda kullanılmasına hep karşı geldim. Esas itibarıyla terminolojide, dünya terminolojisinde bir bilinirlik ve literatürde o denkliği sağlayabilmek için kullandığımız zorunlu olarak kullandığımız bir terim olduğunu düşünüyorum. Ben, buna "İslam karşıtlığı" demeyi daha uygun görüyorum. Benim yurt dışı gözlemlerimde sadece Almanya'ya gittik biz İslamofobi şeyiyle ama tabii, Komisyonumuzun başka ziyaretleri...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Fransa'da da vardınız.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Fransa'da yoktum Başkanım ama ben Komisyonumuzun başka ziyaretlerinde bulundum, yurt dışında bulunduk, çok farklı ülkelere de gittik, orada birkaç gözlemim var. Müslüman'la birlikte Türk'ü özdeşleştiren bir anlayış var. Yani Müslüman Türk karşıtlığı gibi bir farklı bir durum gelişmiş ve bu gelişime karşı da kimse aksine şerh koymamış. Yani "Türk" dediğinizde "Müslüman-Türk" "İslam-terörist" imajı oluşturuluyor ve Türk karşıtlığının da inanılmaz sonuçlar doğurduğunu zaten biliyoruz, görüyoruz, bu noktada bence ikincil bir düşman yaratılmış. Aslına bakarsanız bu tarih boyunca gerçekleştirilen büyük Osmanlı İmparatorluğu'nun, Selçuklu'nun büyük başarısının bize bir yansıması yani biz torunlara yansıması olarak görebiliriz.
İkincisi, "Batı İslamı" gibi bir yeni din oluşturma çabası fark ettik ki bunu Almanya'da da ciddi bir şekilde gözlemledik. Batı İslamı bizim İslam anlayışımıza, bizim kurallarımıza, bizim prensiplerimizden farklı yeni, ortada ve oradaki pek çok genci de etkileyecek seviyede. Mesela, en ilginç olarak gördüğüm şey bizim din adamlarımızın orada eğitim vermemesi için özel çalışmalar var idi hatta bazıları yasaklamıştı, bazı ülkeler yasaklamıştı gibi durumla karşı karşıyayız, bu çok önemli bir sorun, gelecek nesle yansıyacak çok önemli bir sorun. Bence, biz, Osmanlı İmparatorluğu'nu çok iyi biliyoruz, o dönemde kimsenin dinine, diline, ırkına karışılmamış, gittiğimiz pek çok şehirde, mesela, ben Sırbistan'da cami ile kiliseyi yan yana gördüm, hiçbir zaman kiliseye de dokunulmamış başka bir dinin mensuplarına karşı özel bir şeyde bulunulmamış, bir ırkçılık anlayışı asla söz konusu değil, bizde yok zaten bizim genlerimizde yok böyle bir şey. Sonuç itibarıyla, bizim de bu anlayışı orada çok iyi anlatabilmemiz, temsil edebilmemiz gerekiyor. Güçlü ve istikrarlı bir Türkiye esas itibarıyla Türk ve Müslüman bütün toplumların, Avrupa'daki azınlıkların hepsinin garantisi olarak görülüyor. Orada, gittiğim, gördüğüm, izlediğim, konuştuğum pek çok Türk soyundan gelen ya da işte Türkiye vatandaşı olan ama orda yaşayan pek çok kimse "Orada bir güçlü Türkiye, istikrarlı Türkiye olduğu zaman bize yapılan baskı daha farklı oluyor, bize yapılan baskı hafifliyor veya biz söz sahibi oluyoruz." diyorlar. Yani Türkiye bir emniyet supabıdır hem İslamofobinin gelişmesinde İslamofobinin yok olmasında, eritilmesinde, karşısında hem de açık ve net bir şekilde arkadaki dağ gibi görünüyor Türkiye, bunu özellikle bu son yirmi yıllık iktidarımızda yaşadığımız güzel gelişmelerin ve Cumhurbaşkanımızın verdiği o büyük desteğin sonucu olarak ben gördüm, gözlemledim, bunu çok samimi söylüyorum çünkü orada konuştuğum herkes bundan bahsetti.
Bir küçük şeyle bitireceğim, bir müzeye gittik, Wannsee Müzesi'ydi Almanya'da, orada işte konferans yapılmış ırkçılık üzerine, Nazizm üzerine...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şöyle: Nazi yönetimi orada nasıl bir katliam, soykırım uygulanacağının planlamasını yapmış.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Planlamasını yapmış aynen. Ondan sonra yani gerçekten çok tüyler ürpertici bir ziyaretti ve o ziyarette bize mihmandarlık eden hocamızın, Alman hocanın "Yeni bir şey ırkçılık gelişti, yeni bir sistem gelişti ve biz buna karşı hiçbir şey yapamıyoruz." dediğini bizzat gözlemledik, bu bizim için çok önemli bir tecrübeydi. Sanıyorum Erol Vekilim söyledi, orada gerçekten oturduğumuzda, konuştuğumuzda yetkililerin hepsi bundan çok endişeli fakat dışarıya çıktığımızda -vatandaş da aynı şekilde endişeli ama- sanıyorum arkadaki başka bağların etkisiyle hiçbir şey yapmadıklarını, hiçbir şey yapamadıklarını görüyoruz. Çok güçlü bir Türkiye lobisine yani bir lobiye ihtiyacımız var. Oradaki herkes "Sizin buraya gelmeniz bizim için çok kıymetliydi, çok değerliydi çünkü bunlar bu sorgulamadan çekiniyorlar." dediler. Bizim, orada güçlü lobiler oluşturarak bunu engellememiz... Bu görevin de bizlere düştüğünün tekrar tekrar teyit edildiğini söylemek istiyorum.
Sağ olun, var olun. Çok güzel bir dönemdi, inşallah... Tabii, çok büyük acıların olduğu, pek çok sıkıntının yaşandığı; depremin, pandeminin yaşandığı bir dönem ama insan hakları bakımından geldiğimiz noktada güzel bir inceleme yaptık. Ben, hepinize tekrar tekrar teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.