KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, gerçekten çok büyük bir felaket yaşadık, 50 binden fazla vatandaşımızı kaybettik, şehirlerimiz bir enkaza dönüştü. Söyleyecek çok söz var, çok şey var. Ben, tekrar, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Aslında tüm ülkemizin başı sağ olsun, hepimize sabır diliyorum. Çok zor bir süreç olacak bu travmayı atlatma süreci.

Bir Komisyon üyesi olarak mümkün olduğunca konu odaklı kalmaya çalışacağım. Aslında söyleyecek çok çok şey var.

Şimdi, getirilen nedir? Yaşanan depremin bir felakete dönüşmesinden sonra, şimdi deprem bölgesinde yani 11 ilde yaşanan depremlerden sonra güvenli yerleşim yerleri inşa etmeye yönelik çalışmalar için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlara aktarılması için bir fon, Afet Yeniden İmar Fonu kuruyorsunuz. Fonu incelediğimiz zaman fonun gelir kaynaklarının çok geniş tutulduğunu görüyoruz. Şöyle baktığımızda, hızlıca sayacak olursak, yurt içi ve yurt dışı kaynaklı her nevi nakdî bağış, yardım, hibe, krediler, bütçeye yine bu amaçla konulacak ödenek, kurum ve kuruluşların mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak yurt içi ve yurt dışı sermaye ve para piyasalarından sağlanan finansman yani borçlanmayla sağlanacak olan finansman ve diğer gelirler şeklinde. Fon yönetiminin görevi de, baktığımızda, para bulmak ve topladığı paraları aslında -gerekçede de belirttiğiniz gibi- her türlü imar işleri, altyapı, üstyapı konutları yapan müteahhitlere projelere ödenmek üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarmak olarak görülüyor yani sonuç olarak bir felakete dönüşen yani afetle ilgili alınacak tedbirlere baktığımızda... Sayın Öztürk felaket olarak, "felaket öncesi" "felaket sırası" "felaket sonrası" olarak tanımladınız ama onu düzeltelim bence "afet öncesi" "afet sırası" ve "afet sonrası" diyelim çünkü bir felakete dönüşmesinin ağır bir bedeli, sebepleri, sonuçları var. "Felaket" deyince bunları biraz daha detaylı konuşmak gerekiyor.

Şimdi, böyle ayırdığımızda, getirilen düzenleme afet sonrası için bir fon oluşturacak ise ben şuradan başlamak istiyorum yani fonun amacıyla ilgili afet sonrası için düşünülüyor ise şu an afetin üzerinden bir ay geçti, bir ayı geçtik ve afet sonrası süreci zaten yaşıyoruz, güncel durumu da değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum ve birincisi, bölgede hâlâ, bırakın konteyner kent ihtiyacının eksiğini, konteyner eksiğini çadır ihtiyacı hâlâ giderilememiş durumda. Geçici barınma alanları oluşturuldu ve sokakta kalan tüm vatandaşlarımız suyu akan, elektriği bağlanmış, tuvaleti, banyosu olan çadır ya da konteyner kentlere yerleştirildi mi, önce bu sorunun bir cevabına bakalım. Böyle bir gerçek yok, şu anda vatandaşlarımız hâlâ sokakta, hâlâ banyosuz, hâlâ tuvaletsiz.

(Uğultular)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Aydemir, müsaade ederseniz, dikkatim dağılıyor çünkü yani önemli bir konuyu konuşuyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Özür dilerim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Geliyor mu sesimiz oraya?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Evet, geliyor sesiniz, o yüzden; kusura bakmayın.

Şimdi, "Bu çadır kentleri, bu konteyner kentleri kurduk mu?" diye soruyordum, hayır hâlâ bunları kurmadık. Şimdi, bu fonla bu aşamalar atlanıyor. Elbette ki kalıcı konutların yapılması gerekiyor yani bu bir gereklilik, bunu hiç tartışmayalım ama zamanlamasını, şu andaki yaşanan ortamı tartışabiliriz tabii ki ancak bu fon, şu andaki bu geçici barınma alanları, şu an sokakta kalan vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için kullanılacak mı, önce ona da bir bakmak gerekiyor.

Şimdi, Bakan Kurum'un bazı açıklamaları var oradaki, bölgedeki sayılarla ilgili, yaklaşık 608 bin bağımsız bölüm acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık olarak tanımlanıyor. Bu konutların içinde yaşayan insanlar nerede şu anda, neredeler, nereye başlarını soktular? Otellerde şu an yarın mı çıkarılacağız, öbür gün mü çıkarılacağız diye bekliyor bu insanların bir kısmı, bir kısmı hâlâ çadır beklentisinde, hadi bir kısmını konteyner kentlere, çadır kentlere yerleştirdik, oraların da tuvaletleri, banyoları yeterli değil; hâlâ bu sorunlar çözülememiş durumda.

Şimdi, tüm bu sorunlar devam ederken bunları da konuşmak zorundayız eğer böyle bir fon oluşturuyorsak.

Şimdi, TOKİ'nin 21 Şubattan bu yana pazarlık usulüyle yaptığı ihale sayısının 50'yi bulduğundan Sayın Girgin de bahsetti, bu konuşuluyor, şimdi bu ihaleler yapılıyor, toplam ihale büyüklüğünün 40 milyar TL olduğundan bahsedildi. Şimdi, fonda toplanacak olan kaynaklar var, örneğin Türkiye Tek Yürek kampanyasından, işte, 115 milyar lira toplandı, bu para bu fona aktarılacak mı, aktarılmayacak mı? Aktarılması gerekiyor, bu sorunun cevaplanması gerekiyor.

Yine dün görüşülen yapılandırma kanununa bir madde eklendi ve verilen bazı -kurumlar vergisinden filan- istisnaların ve teşviklerin üzerinden, -2022'de verilenler ama 2023 güncel değil, güncel teşviklerden bahsetmiyorum- yüzde 10 ek vergi alınacak. Buradan da toplam 100 milyar TL gibi bir gelir elde edileceği konuşuluyor, böyle bir gelir de var.

Onun dışında, yani daha bölgede enkazlar... Mesela, genel bütçede ne kadar katkı yapılacak? Bu belli değil. Siz "Etki analizi yapamadık." dediniz ama aslında etki analizi yapılabilir. Hangi kaynaklardan ne gelecek, bir öngörü dâhilinde en azından başlangıç için bir etki analizi yapılabilir. Maliyetler konuşuluyor, mesela, ne dedik? Aşağı yukarı -notlarımı almıştım- 1 trilyon TL'lik bir maliyetten bahsediyoruz bölgede. Yani böyle bir maliyetin karşılanmasıyla ilgili nasıl bir gelir bekleniyor, nasıl bir etki analizi? Bunları konuşmamız lazım. Yani etki analizinin hazırlanıp sunulması lazım ve oluşan kaynak geçici barınma alanlarının acil oluşturulması için de kullanılacak mı? Bu soruya da cevap verilmesini istiyorum, bunun da netleştirilmesi gerekiyor.

Daha bölgedeki enkazlar kalkmadı, bir de enkazlar var, çok ciddi bir enkaz kaldırma... Zaten daha bölgede arama kurtarma çalışmaları bitmeden enkaz kaldırma ihalelerinin yapıldığını da duyduk. Bölgede hâlâ su sorunu var, kamuoyuna da yansıdı Hatay'daki su sorunu. Sonra kalıcı konutların yapılmasından bahsediyoruz. Hâlâ artçılar devam ediyor hem de yüksek artçılar yani yüksek büyüklükteki artçılar devam ederken bu temeller nasıl atılacak, nasıl yapılacak? Bu kadar kısa sürede de zaten -seçim öncesi- yapılabilmesi çok mümkün görünmüyor.

Şimdi, bazı arkadaşlarımız 99 öncesi yapılan binalardan bahsetti. Evet, 99 yılı öncesi yapılan binalardaki yıkımlar tabii ki çok daha yüksek ama lütfen arkadaşlar -şu 99 öncesinden, Sayın Aydemir, siz bahsetmiştiniz- polemik yapmayalım şunlar üzerinden. Şimdi, sizin konuşmanızdan çıkan sonuç ne biliyor musunuz? Devletin yapması gereken görevleri sanki belediyelere havale ediyorsunuz. Ya, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmayın arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sataşma var Başkanım, söz hakkı istiyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Muhalefeti suçlayarak, muhalefete "İşte, kentsel dönüşüme siz engel oldunuz..." Ya, bu konulara çok girmek ve konuyu dağıtmak istemiyorum ama "Kentsel dönüşüme siz engel oldunuz..." Yok ya! Bana şimdi, burada, İstanbul'daki rezerv alanlarında, riskli alanlara belirlenen lüks konutları, yapılan AVM projelerini, lüks projeleri lütfen saydırmayın.

Sayın Aydemir, böyle polemikleri bırakalım, işimize bakalım. Bakın, süreç çok ağır, birbirimize yardımcı olmamız gerekiyor bundan sonraki süreçte çünkü vatandaşımızın buna ihtiyacı var, vatandaşımızın sorunlarının bir an önce çözülmesine ihtiyacı var.

Şimdi, metinden de anlaşılan, diğer bir konu da şu: Olası depremlere yönelik, İstanbul ve İzmir illeri gibi, bu bölgelerle ilgili depreme hazırlık için kullanılmayacağı anlaşılıyor bu oluşturulacak fonun. Yani kısa vadeli bir fon oluşturulmuş gibi görünüyor. Hâlbuki bizim acilen bir yandan deprem bölgesini toparlarken Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesi'ndeki beklenen olası depremler öncesinde de riskli alanların iyileştirilmesi konusuna eğilmemiz gerekiyor. Bu da hayati önem taşıyor değerli arkadaşlar. Bakın, İstanbul'da çökme riski olan ağır hasarlı, çok ağır hasarlı 90 bin bina, 500 bine yakın da orta hasarlı bina var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, buyurun, tamamlayın lütfen Sayın Emecan.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, inşaat maliyetlerindeki artışlar vatandaşların dönüşüme katılımlarını da zorlaştırıyor. Bir an önce bu konunun da gündeme gelmesi gerekiyor. Yani bu fon kısa vadeli bir fon mu yoksa böyle bir dönüşüm sağlanması düşünülüyor mu? Bu soruya da cevap isteyebilirim.

Her bakanlığın... Maddelerle ilgili konulara da bir iki cümleyle değinirsem, tabii maddelerde daha detaylı mutlaka konuşacağız ama...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Süre sıkıntımız var şu anda. Yani biraz daha tolere edebilirim ama maddelere girerseniz... İsterseniz maddelerde mi onları şey yapalım?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şöyle, o zaman, seçerek konuşayım.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Olur.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çünkü yine fonun bütçesiyle alakalı, madde 4'le alakalı diyelim yani madde 4 fonun kaynakları ve finansmanı. Bir sorum daha var, yirmi dört yıldır bu milletten "özel iletişim vergisi" adı altında bir deprem vergisi alınıyor, toplanıyor. Yaklaşık olarak 84 milyar lira olduğu konuşulan bu fonun nerelere harcandığını bilmiyoruz. Bütçenin içinde bir yerlere harcanmış ki yaşadığımız bu büyük felakette, büyük depremde bu kadar yavaş hareket edildi, üç gün boyunca ulaşılamayan iller, bölgeler oldu. Bu para demek ki kullanılamadı, bir şekilde kullanılamamış, hazırlık yapılamamış yani akıbeti belli değil. Bu toplanan deprem vergilerinin de bu düzenlenen fonla ilişkilendirilmesi düşünülüyor mu? Yani bir tarafta oradan deprem fonu kesintisi, deprem vergisi kesintisi olacak; bir yandan burada bağışlardan, şuradan buradan bir deprem fonu oluşturulacak... Sayın Öztürk konuşmasının başında fon öncesinde kaynakların dağınık olduğundan, birkaç kurumda toplandığından bahsetmişti. Eğer bu düzenlemeler yapılmazsa bu fonda da yine bir dağınıklıktan bahsediyor olacağız.

Sayıştay denetimiyle ilgili de yine maddesinde konuşuruz ama bir tek cümle söylemek istiyorum. Sayıştay denetimine tabi olması önemli ama bağımsız denetim standartlarına göre denetimden bahsediliyor. Belki maddelere geçince bunun da cevabı verilir. Sayıştay denetimi varsa neden bağımsız denetim yapıldı? Aslında buradaki sorgulamaların en önemli sebebi bir güven sorunu. Bugüne kadar bağımsız denetimlerle ilgili Varlık Fonu örneği verildi, Varlık Fonuyla ilgili bağımsız denetim şirketlerinin açıkladığı raporların tatmin edici olmaması, bugün Sayıştay raporlarını tartışır hâle gelmemiz böyle bir soruna sebep olduğu için bu konunun tartışıldığını da ben bir not olarak düşmek istiyorum.

Diğerlerine o zaman maddelere geçtiğimizde devam edeyim Başkanım.

Prensip olarak çok karşı olmamakla birlikte eksikleri olduğunu ve üzerinde konuşulması gereken noktalar olduğunu belirterek sözlerime son vereyim.

Teşekkür ederim.