| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ile 203 Milletvekilinin; Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .03.2023 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, burada üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazileri tespitinin özellikle altını çizmek lazım. Üretimden en fazla uzaklaşan kesim, çiftçiler içerisinde küçük ölçekli çiftçiler ve aile işletmeleri, geçimlik tarım yapanlar. Bunlar böyle tam sırat köprüsündeler; kıldan ince, kılıçtan keskin köprüden karşıya geçmeye çalışıyorlar, büyük kısmı da geçemiyor ne yazık ki çünkü hem uygulanan politikalar hem de girdi maliyetlerinin bu kadar fazla olması -işte, toprağın bölünmesi falan da kuşkusuz birer sebep ama- bu insanları hızla çiftçilikten uzaklaştırıyor. Aslında, ortalama çiftçi yaşının 55'lere çıkmasının geri planında da artık bir gelenek olarak bu işi sürdüren, başka iş de yapamayacak olan, kentte de yaşayamayacak olan insanların olması da bu durumu destekliyor ve kanıtlıyor. O sebeple bu 37'nci madde biraz küçük ölçekte çiftçinin tarlasına çökme maddesi gibi olmuş, uygun olmamış yani.
Şimdi, ben sözleşmeli üretime karşıyım çiftçi olarak, 40-50 dönüm de susuz bir araziye sahibim, kurak araziye sahibim. Şimdi, bana demiş oluyorsunuz ki: "Sen sözleşmeli üretim yapmayacaksan nihayetinde ben senin bu tarlanı elinden alırım." Dolaylı olarak böyle bir sonuç çıkıyor. Bu, doğru değil. Bence şöyle olması lazım: Kamunun öncelikle kendi elindeki arazileri bir üretime açması lazım. Bu nasıl olur? Mesela, Mersin'de bir bölgede 100 dönüm civarında bir alana vatandaş gelmiş, zamanında yerleşmiş, aslında hazine arazisi burası fakat o çölü cennete çevirmişler; portakal bahçesi, narenciye bahçesi yetiştirmişler ve ora onların elinden alınmak istendi, ecrimisil ödüyorlar. Buna rağmen alınmak istendi. Aslında, yapılması gereken şey şu: Yani hazine arazisinde dahi üretim yapıyorsa birileri onların üretim yapma motivasyonunu mutlaka muhafaza etmek gerekir yani "Siz buranın sahibi değilsiniz." diyerek, onları oradan uzaklaştırarak o bölgenin inşaata vesaire açılması doğru değildir. Burada temel olan şey şudur: Her metanın bir değişim değeri, bir kullanım değeri vardır; arazi de son tahlilde meta yani burada bu insanlar kullanım değeri üzerinden bu arazileri kullanmalılar. Hazine arazilerini kastediyorum yani burada olması gereken şey, milletin 3-5 dönüm tarlasını elinden alacak tedbirler değil tam tersine devletin "Ben elimdeki tarımsal niteliğe sahip olan arazileri en yoksul köylülerden, çiftçilerden başlamak üzere ancak kullanım hakkıyla veriyorum." demesi lazım. Böyle milyonlarca insan var. Dolayısıyla bu insanları üretime kazanmış oluruz böyle yaparsak. Bu çok kıymetli olur, kırsalda kalmayı güçlendirir, kırsalın yeniden inşasını sağlar, her şeyden de öte bir adalet, sosyal adalet sağlar. O nedenle buraya bunun mutlaka eklenmesi lazım ve böyle iki sene üst üste ekmemek ya da kullanmamak dolayısıyla arazilerin başkalarına geçmesini engellemek lazım. Az önce arkadaşlar da söylediler, bu günün sonunda az sayıda parası çok olan tarım tekelinin bu arazileri toplaması sonucuna varır yani bu vatandaşlar üretmedikleri, ekip biçemedikleri arazileri bir süre sonra satarlar. Kime satarlar? Kim çok para veriyorsa ona satarlar. Böylece kırsaldan kente doğru daha yoğun göç başlar, sosyal adalet daha fazla hasarlanır ve zaten tasfiye olmakta olan küçük ölçekte çiftçilik, geçimlik çiftçilik tamamen tasfiye olur. O nedenle çok ciddi sakıncaları olduğunu düşünüyorum.