| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 12 .02.2016 |
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli Başkanı, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekillerim ve kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, değerli basın mensuplarımız; hepinizi, böyle güzel bir günün sabahında saygıyla selamlıyorum efendim. Hayırlı olmasını diliyorum bütçemizin.
Özellikle, ben, Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar hakkında sizlere bilgi arz edeceğim. Takdimde önce, bütçenin teklifi, ormancılık ve çölleşmeyle mücadele çalışmalarımız, daha sonra tabiatı koruma ve biyolojik çeşitlilik çalışmaları, suyla ilgili faaliyetlerimiz ve meteoroloji faaliyetlerimiz olmak üzere takdim bu şekilde olacak efendim.
Tabii, temel vazifemiz var Bakanlığımızın. Koruma kullanma ilkesiyle bütün canlıların hayat standartlarını yükseltmek maksadıyla orman ve su kaynaklarının geliştirilmesi için gayret ediyoruz. 70 bin civarında personelimiz var. Bu yıl, 2016 yılı bütçemiz 17,7 milyar TL. Bakanlığımız, genelde, bilhassa, DSİ, Orman Genel Müdürlüğü ve diğer meteoroloji ve doğa koruma ve parklarla yatırımcı bakanlıklardan birisi ülkemizin. 2016 yılı bütçe teklifimiz, efendim, görüldüğü üzere, bakanlığımızın 667 milyon TL, DSİ yaklaşık 11 milyar TL, OGM 6 milyar TL civarında, MGM 352 milyon TL, Türkiye Su Enstitüsü de takriben 5 milyon TL olmak üzere toplamda 17 milyar 680 bin 233 TL'dir.
Arz ediyorum.
Tabii, biz, gerçekten yatırımcı bir bakanlığız. On üç yılda 123 milyar TL'lik yatırım gerçekleştirdik. Bunlardan 320'si baraj olmak üzere 3.107 tesisi aziz milletimizin hizmetine sunduk. Özellikle ve ayrıca ağaçlandırmaya çok önem verdik. Yani şu ana kadar 3 milyar 500 milyon fidan toprakla buluşturuldu. Hakikaten bu bakımdan, dünyada ilk 3'e giren bir ülkeyiz. Ayrıca, korunan alanları arttırdık yani bazen korunan alanlar azaltılmış görünüyor ama korunan alanları yüzde 100 oranda artırdık son on üç yılda. Ayrıca, daha önce meteoroloji elle ölçülüyordu yani şu anda 1.450 adet otomatik meteoroloji ölçüm istasyonuyla bütün hava durumu Türkiye'de anlık olarak hatta üç günlük ve haftalık tahminleri yüzde 90'nın üzerindeki isabetle tahmin edebiliyoruz.
Kısaca, ormancılık ve çölleşmeyle mücadeleden bahsetmek istiyorum efendim. Şimdi, ormancılığa yeni anlayış getirdik özellikle. Daha önce orman teşkilatı sadece ormanlık alanlarda faaliyet gösterirken 2011 yılında yapılan mevzuat değişikliğiyle artık orman teşkilatı bütün Türkiye'de hizmet yapabilir hâle geldi. Özellikle şunu gururla ifade ediyorum: Pek çok ülkede orman varlığı azalırken ülkemizde orman varlığı hem alan olarak hem de odun serveti olarak artmakta, bunu gururla ifade ediyorum. Nitekim, 2002 yılında 2,8 milyon hektarken şu anda 22,3 milyon hektara yükselttik. Yaklaşık 1,5 milyon hektar orman alanımız arttı, alan olarak. Ayrıca, tabii, alanla birlikte ormanlara çok iyi bir bakım ve ağaçlandırma çalışması gerçekleştirdik ve odun serveti dediğimiz ormanlardaki ağaçların toplam hacmini ifade eden bu servet de yüzde 30 nispetinde arttı. 2002 yılında 1,2 milyar metreküpken işte, geçen yıl sonunda 1,6 milyar metreküpe yükselttik. Bu da gerçekten güzel bir çalışma oldu.
Ayrıca, fidan üretimi çok önemli. Fidan üretimimizi aşağı yukarı 4-5 misli arttırdık. Daha önce, ortalama, yılda 75 milyon adet fidan üretilirken biz bazı yıllar 400 milyona kadar çıktık ama 2015 yılında 333 milyon adet fidanla gerçekten bir rekora imza attık. Özellikle şunu ifade edeyim, daha önce fidanlar satılırdı, hatta satmak için fidan dahi bulunamazdı ama şimdi biz bütün fidanları isteyen bütün belediyelere, proje getiren, kamu kurum ve kuruluşlarına, hatta vatandaşlara dağıtıyoruz. Neticede, bunun çok büyük faydası oldu ağaç sevgisi açısından.
Ayrıca, fidan borsası yoktu. Sakarya'da, hemen Sapanca Gölü'nün civarında bir fidan borsası kurduk. Böylece özel sektörün fidancılığını destekliyoruz. İnşallah, ilk defa Türkiye'den fidan ihracatı yapıldı. İnşallah, artık Türkiye fidan üreten, ihraç eden bir ülke konumuna gelecek.
Önümüzdeki yıllar için de bir plan yaptık. Önümüzdeki dört yılda, 2019 yılı sonuna kadar 1 milyar adet fidanı toprakla buluşturacağız. Hatta, Birleşmiş Milletlerin, biliyorsunuz, Ankara'da büyük bir toplantısı oldu, Çölleşme ile Mücadele 12'nci Taraflar Konferansı'nda onlara söz verdik. İnşallah 2023'e kadar orman teşkilatı bir plan yaptı, dünyadaki her insan için yani 7 milyar fidanı toprakla buluşturmuş olacağız.
Ağaçlandırmada, daha önce ortalamalara bakarsanız, yılda yaklaşık 68.500 hektarlık alanda çalışırken biz ortalama 342 bin hektarlık alanda ormancılık çalışmaları, fidan dikimi, rehabitasyon, iyileştirme, gençleştirme ıslah çalışmaları yapıyoruz.
Ayrıca, bizim bir seferberliğimiz var. Her yıl belli bir şehir için mutlaka bir ağaçlandırma yılı, o şehre has bir ağaçlandırma yapıyoruz. Misal olarak, İstanbul'da, tabii en büyük şehrimiz, 2012 yılını da "Erguvan Yılı" ilan ettik, 100 bin adet erguvanı toprakla buluşturduk. Ayrıca 2013 yılını da "Ihlamur Yılı" ilan edip 100 bin ıhlamuru toprakla buluşturduk. 2014'ü "Fıstık Çamı Yılı", 2015'i de "Uluslararası Toprak ve İstanbul'u Ağaçlandırma Yılı" ilan ettik. Bu yıl sizleri de davet ediyorum, inşallah Mart ayında -özellikle 20-21-22 Mart günleri bizim sırasıyla Dünya Ormancılık Günü, Dünya Su Günü, Dünya Meteoroloji Günü'dür- Marmara Bölgesi'nde, eski Osmanlı coğrafyasında "Çınar Yılı" ilan ederek büyük bir çınar seferberliği yapıyoruz. 500 bin adet çınarı toprakla buluşturacağız.
Ayrıca, daha önce orman teşkilatı ormanlar dışında bir faaliyet yapmazken biz özellikle 2008 yılından bu yana okul bahçeleri, mezarlıklar, mabetlerin etrafı, sağlık ocakları, hastane avluları, yol boyunca, yol kenarlarında ve ayrıca bunun dışında pek çok fidanı vatandaşa ücretsiz dağıtıyoruz.
İlk defa Her İlde Bir Şehir Ormanı Projesi yaptık. Gerçekten bu çok önemli oldu. Artık her şehrin yanında bir şehir ormanı var. 133 tane şehir ormanımız var. Bazı büyük ilçelerde de kurduk.
Mesire alanlarımız arttı bakın. Mesire alanlarımızı 1.311'e yükselttik ama inşallah 2019'a kadar 1.750 adet mesire alanı kuracağız.
Değerli Başkanım, saygıdeğer milletvekillerim; ayrıca şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Biz artık ormanlarda sadece ağaçların bakımı, dikimi, kesimi, yangından korunmasıyla uğraşmıyoruz, aynı zamanda kırsal kalkınma için kullanmaya başladık. Bu bakımdan, tam 26 adet eylem planı hazırladık. Ne zaman, kim, nerede, nasıl dikecek ve ne kadar dikecek, bunların hepsinin sayıları belli. Kitapçıkları arzu edenlere verebiliriz. Her yıl da kontrol ediyoruz. Bunların arasında Ceviz Eylem Planı, Badem Eylem Planı, bal ormanları, trüf mantarı, salep, sakız, hatta yabani meyvelere varıncaya kadar 26 tane eylem planı var.
Misal olarak, bal üretiminde özellikle bal ormanları kurmaya başladık. "Bal ormanı" deyince, özellikle... Daha önce arıcılar ormana sokulmazdı ama şu anda biz bütün arıcılara ormanları açtık. Hatta onlara zirai mücadele ilaçlarından azade, özellikle gübrelerden vesaire azade, tamamen ekolojik bir ortamı da hazırlıyoruz. Kovanların konacağı yerleri, suyu, isteyene kestane balı, isteyene çam balı ne istiyorsa onu hazırlıyoruz. Neticede, şu anda 249 adet bal ormanı kurduk. Şunu gururla ifade edeyim bal ormanıyla ilgili: Arıcılara ormanları açınca 6'ncı sıradan şu anda, geçen yılın sonunda dünyada bal üretiminde 2'nci sıraya yükseldik. Daha da önemlisi, üretilen balların kalitesi arttı çünkü tabii ortamda, o ekolojik ortamda üremeye başladı.
Mesela, Ceviz Eylem Planı'nı az önce arz ettim. Şu anda 10.287 hektar alanda yaklaşık 2,8 milyon adet cevizî toprakla buluşturduk. İnşallah bu seferberlik devam edecek.
Badem Eylem Planı'nda biz 2015 yılı sonuna kadar 5,5 milyon fidan diktik. Ayrıca vatandaşlara fidan dağıttık.
Mesela yabani zeytin aşılama... Burada şu müjdeyi de vermek istiyorum: Maalesef geçmişte bir sivil toplum kuruluşu "Zeytin orman ağacı değildir." diye böyle bir karar aldırmış yargıdan. Dolayısıyla zeytinlere bakılmıyordu. Ancak orada şöyle düşündük: Yargı kararına hem uymak hem de zeytinlerden istifade etmek maksadıyla, yüzde 80'i zeytin olacak ama yüzde 20'si diğer ağaçlar olmak kaydıyla, böyle bir çalışma yaptık. Bu yüzden ormanlar içindeki, bilhassa zeytin yetişecek alanlardaki "yabani zeytin" dediğimiz deliceleri aşılıyoruz ve bunları vatandaşlara, en yakın mahalle veya köydeki vatandaşlara kura çekerek, eşit bir şekilde dağıtıyoruz. Ben mesela 2015 yılında Ödemiş'te bir zeytin ağacını aşılamıştım. Ağustosta, bakın o aynı zeytin ağacı -biraz büyütülmüş- hemen filiz vermiş. Ayrıca yabani zeytin ağacı (delice) o bölgenin iklimine uygun olduğu için zeytin verimi de çok daha iyi oluyor, hastalıklara karşı da daha mukavimi oluyor, onu da arz ediyorum.
Keza, şu anda da kırsal kalkınma için 5 bin köye 5 bin tane gelir getirici orman kuracağız. Badem, ceviz veya ne istiyorsa, fıstık çamı, hatta defne ne arzu ediyorsa, 26 tane eylem planı var. "5 bin köye 5 bin gelir getirici orman" Ama eşit bir şekilde, kura çekerek ve de tamamen taksim ederek böyle bir çalışma yapıyoruz.
Bir de ormanlarda odun dışı üretimi artırdık. Bakın, grafikte, yansıda görüyorsunuz. 31 bin tonken şu anda odun dışı ürünler 350 bin tona çıktı. Bunlar çok önemli yani gelir getirici hususlar bu "Odun dışı" dediğimiz, defnesinden ada çayına kadar, cevizinden bademine kadar.
Ayrıca şunu ifade edeyim: Sayın milletvekillerim, dünyada bu tıbbi ve aromatik bitkilere büyük bir revaç var. Dünyada 115 milyar dolarlık bir pazar var ama biz bu pazardan istifade edemiyoruz. Ancak 650 milyon dolarcık bir ihracatımız ve ekonomiye katkı var. Bu bakımdan, bunu geliştirmek için ilk defa Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi kurduk. Şu anda üretim başladı. Üniversitelerle çalışıyoruz. Geçen yıl Mart ayında bir çalıştay yaptık. Bu sene de gene Mart ayında bir çalıştay yaparak bu konuda Türkiye'deki 60 dünyaca tanınmış bilim adamıyla birlikte bu "şifalı bitki" dediğimiz bitkilerin pazarlanması, ihracı konusunda bir çalışma başlattık. Hedefimiz, inşallah 2019 yılına kadar en azından 2-3 milyar dolarlık bir ihracat, 2023'e kadar 5 milyar dolarlık bir ihracatı hedefliyoruz.
Ayrıca, orman köylümüzün yanındayız. Özellikle. bakın, son on üç yılda 11,5 milyar TL ilave gelir sağladık. İnşallah önümüzdeki yıllarda da 7 milyar TL civarında gelir temin edilmesini sağlayacağız.
Odun ham maddesine Türkiye'de aşağı yukarı 30 milyon ton ihtiyaç var ama biz bunun ancak 20-22 milyon metreküpünü karşılayacak durumdayız, gerisi ithal ediliyor. Ama zaman içinde 13 milyon metreküpten biz 20 milyon metreküpe çıkardık. İnşallah 22'ye çıkaracağız.
Orman ürünleri gelirlerini artırıyoruz şu anda. Özellikle, bakın gelirler yaklaşık 2,6 milyar TL'ye yükseldi.
Bir de uluslararası toplantıya... Bu çok önemli. Daha önce Türkiye'deki ormancılık tanınmıyordu ama biz özellikle Birleşmiş Milletlerdeki Dünya Ormancılık Forum ve Zirvesi'ne katılıyoruz. Özellikle, daha önce 2011 yılında katıldığım bir Birleşmiş Milletler Dünya Ormancılık Forumu ve Zirvesi'nde "Bu hep Amerika'da New York'ta yapılıyor, Birleşmiş Milletlerin merkezinde. Bunu Türkiye'de yapalım." dedim. Türkiye'de yaptığımız çalışmaları Genel Kurulda anlatınca, aşağı yukarı bütün ülkelerin oy birliğiyle 2013 yılında Dünya Ormancılık Zirvesi ilk defa New York dışında, Amerika dışında, yirmi yedi yıl sonra Türkiye'de yapıldı. Bu gerçekten gurur verici bir hadise. Bunu dikkatlerinize arz ediyorum.
Ayrıca, çölleşmeyle mücadele yapıyoruz. Yani biliyorsunuz, küresel iklim değişikliği sebebiyle dünyada çölleşme alanları artma temayülü gösteriyor. Şimdi, biz 2015 yılında 750 bin dekar alanda erozyonla mücadele çalışması yaptık. İnşallah önümüzdeki yıl 2,4 milyon dekar alanda bir çalışma yapılacaktır. Bu bakımdan biz Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı hazırladık. Bu da yayınlandı. 2023 yılına kadar, dolayısıyla her yıl ne yapacağımız belli, hedeflerimiz belli.
Bakın, şu anda şunu da özellikle vurgulamak istiyorum: Hakikaten orman teşkilatı erozyonla ve çölleşmeyle mücadele ediyor. Nitekim toprak kaybına bakarsak, 1970'li yıllarda yılda 500 milyon ton toprağımız, hatta mümbit topraklar denizlere akarken, biz bu rakamı 2014'te 168 milyon tona indirdik. İnşallah 2019'da bunu 140 milyon tona indireceğiz. Hatta bu konuda dünya lideri olduğumuzu söyleyebilirim. Bunu ben söylemiyorum, OECD Genel Sekreteri Angel Gurria geldiği zaman çalışmaları gördü, "Türkiye erozyonla mücadelede ve ağaçlandırmada dünya lideri." diye söyledi.
Ayrıca şunu da gururla ifade edeyim: Dünya Ormancılık Zirvesi Forumu'ndan sonra biliyorsunuz taraflar konferansları oluyor. Çölleşmeyle Mücadele Taraflar Konferansı, bu da Türkiye'de hiç yapılmamış. Biz "12'nci Taraflar Konferansı'nı Türkiye'de yapalım, bu konuda çok çalışmalarımız var. Hatta komşu ülkelere, Afrika'ya destek veriyoruz." diye söyleyince Birleşmiş Milletler bunun Ankara'da yapılmasını kabul etti ve biliyorsunuz 12-24 Ekim 2015 tarihleri arasında bu Ankara'da gerçekleşti; 195 ülkeden 6.700 kişi katıldı. Gerçekten bu muhteşem oldu. Hatta Türkiye'yi 12'inci Taraflar Konferansı COP12'nin dönem başkanı olarak seçtiler. Hatta biz orada dünyada çölleşmeyle mücadelede bir dönüm noktası olacak "Ankara Girişimi" adıyla bir girişimi başlattık. Bu da ileride "Kyoto" gibi anılacaktır.
Ayrıca Kuzey Akdeniz bölgesi koordinasyon merkezinin İstanbul'da kurulması için özellikle ev sahibi ülke anlaşması imzaladık. Ayrıca iki yıllığına dönem başkanlığını Türkiye olarak biz yürütüyoruz, bütün dünyada Birleşmiş Milletler adına.
Orman yangınlarından kısaca bahsetmek istiyorum.
Efendim, orman yangınlarında -hakikaten gururla söylüyorum, orman teşkilatımızla övünüyorum- bizim 15 saniye içinde dumanı görüp yangına müdahale eden dünyada olmayan bir teknolojimiz var. Bu sistem e-Türkiye, ödül aldı hatta şu anda Amerika Kaliforniya'da bunlar test edilmeye başlandı. Kara ve hava araçlarımız son teknolojiyle donatıldı. Yani özellikle bu gözetleme kuleleri var, 776 tane kuleden ormanlar yirmi dört saat gözetleniyor yangın mevsiminde. Ayrıca, yangına hassas bölgelerde 107 kameramız var, gözetleme kulesinde 214 kamera var, buradan da dumanı gördüğü zaman gözetliyor. Hatta, ben, yangın mevsiminde odamdan aşağı yukarı bütün ormanlarımızı kontrol edebiliyorum. Hatta, dahası var, bir helikopter ve yangın uçağı o anda nerede, koordinatları nedir, odamdan görecek bir teknolojiye sahibiz. Tabii yangınla mücadelede en önemli sektör erken müdahaledir. Ne kadar erken müdahale edersek yangını büyümeden söndürmüş oluruz. Şu anda biz bunu kırk dakikadan on beş dakikaya kadar indirdik. Ama şunu ifade edeyim: Biz 2015 yılında gerçekten kurak olmasına rağmen, 1937'den bu yana en başarılı bir yılı yaşadık Allah'a şükür. Yangın başına 1,5 hektar yandı ve 3.219 hektarlık alanla kapattık yılı ve şunu da ifade edeyim: Bakın, son on yıllık değerler burada, son on yıllık verilere göre ülkenin yanan alanları ortalaması, on yılın ortalaması burada belli. Bakın pek çok ülkede yüzde 3'e yakınken bizde yaklaşık olarak binde 4 mertebesinde. Yani şu anda Akdeniz bölgesinde en başarılı ülkeyiz son on yıla göre.
Ayrıca bazen basın mensupları yanlış bilgi veriyor efendim "Ormanlar yakılıyor. Bu ormanlar peşkeş çekilecek." diye. Bu tamamen yanlış. Hatta ben dedim ki: "Hodri meydan, varsa buyurun gösterin." Bizim dönemimizde 1 metrekare dahi alanı başka bir maksatla tahsis etmedik, etmeyeceğiz ve bir yıl zarfında kesinlikle ağaçlandırıyoruz. İşte daha önce 2006 yılında İzmir Meryem Ana'nın yangından sonraki hâli bu, şu anda aynı yer 2015 yılında tamamen orman hâline geldi. Aynı yerden çekilmiş resim. Yani daha istenen her yeri de gösterebiliriz.
Maden sahalarını rehabilite ediyoruz. Bakın, bilhassa, ben Çevre ve Orman Bakanı olduğum dönemde madencilere şu şartı koştum, dedim ki: "Madenler için ormandan izin almak için mutlaka bir rehabilitasyon projesi hazırlayacaksınız." Hatta önce kaba bir çizgi getirmişler, bunları çöpe atınca, onlar, orman ve maden mühendisleriyle birlikte düzgün proje hazırlamaya başladılar, ayrıca biz de bugüne kadar 1.055 hektar, yani aşağı yukarı 10.550 dekar alandaki maden sahasını rant ettik. İnşallah 2018 yılının sonuna kadar da 5.800, 5 hektar maden sahasını da ıslah ederek tekrar ormanlık alana kazandıracağız. İşte, bakın, şurada, Kemerburgaz'da eski maden ocağı, şimdi yeni maden ocağı, gerçekten ben kendim de katıldım çalışmalara.
Bir diğer husus olarak da şunu arz edeyim: Eskiden ormanların tapusu diye bir şey yoktu. Orman kadastrosu var, ihtilaf olur, ülke koordinat sistemine uygun değil. Biz, özellikle, tapu kadastroyla orman kadastrosu müştereken çalışmak suretiyle artık ormanların tapusunu almaya başladık. Tapuya tescil işlemleri başladı. Çünkü ihtilaf bundan doğuyordu. Allah'a şükür şu anda ben bundan iki yıl önce Orman Genel Müdürümüze tapu kadastrodan aldığım yaklaşık 17 milyon hektarın, yani yüzde 75'inin tapusunu bizzat kendi elimle verdim. İnşallah, bu yıl sonuna kadar bütün ormanların ülke koordinat sistemine ve kadastro yönetmeliğine uygun bir şekilde tapuları alınacak, az bir şey kaldı. Nitekim şurada yansıda görüyorsunuz, daha önce tescil edilen orman alanı sadece yüzde 19'du, bu altmış yılda ancak bu noktaya gelebilmiş. Biz inşallah 2015 yılında bunun yüzde 80'e, kadastro yapılan orman alanını yüzde 98'e çıkarmak istiyoruz. İnşallah bu yıl sonunda muhtemelen yüzde 99'a ulaşacağını tahmin ediyorum. 2019 yılında da yüzde 100'ü tamamen tapulu hâle gelecek. Bunun şu faydası oldu: Çünkü 2/B'yi çözmek için başka bir yol yoktu. 31 Aralık 1981 tarihinden önce orman vasfını kaybetmiş alanların 2/B olduğunu biliyoruz, Anayasa'ya ve kanuna göre. Ama bunlarla ilgili orman kadastro yapmış, fakat orman kadastrosu bir alan gösteriyor, ama bunun içinde kim, nereye kullanıyor, özellikle bunlarla ilgili tapuya tescil işlemleri vesaire hak sahipleri belirlenmemiş. Biz, gerçekten üç yıl gece gündüz çalışarak -orman teşkilatımız bunu belirledi- 2/B meselesini çözdük.
Bunun dışında, biz tabiatı koruyoruz. Biyolojik çeşitliliği koruma çalışmalarımız devam ediyor. Bakın millî parklarımızın sayısını 43'e yükselteceğiz; şu anda 40, 2019 yılında 43'e yükselteceğiz. Tabiat parklarımız da 17'ydi 204 tane tabiat parkımız var. Tabiat anıtlarımız var. Ayrıca tarihî parklarımıza, millî parklarımıza sahip çıkıyoruz. Biliyorsunuz daha önce Gelibolu Yarımadası Millî Parkı vardı. Biz buradaki bütün şehitlikleri ihya ettik. Orada muhteşem bir Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezini ve diğer tesisleri tamamladık, daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığına teslim ettik. Şimdi de Afyonkarahisar'da istiklal tanıtım merkezi kuruyoruz. İnşallah -sizleri davet ediyoruz- bunu 26 Ağustos 2016 tarihine yetiştireceğiz. Biliyorsunuz 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece Atatürk ve silah arkadaşları Şuhut'tan, benim memleketim Şuhut'tan Kocatepe'ye doğru yürümüş ve 26 Ağustos sabahı büyük taarruz başlamıştı. Dolayısıyla, kahraman ordumuzun Afyonkarahisar Sinanpaşa Ovası'nda indikleri noktaya bir istiklal tanıtım merkezi kuruyoruz ve böylece muhteşem bir tanıtım merkezi olacak.
Ayrıca Sakarya Meydan Muharebesi Tarihî Millî Parkı'nı ilan ettik ve orada şu anda çalışmalar başladı.
Bunun dışında Sarıkamış Allahuekber Dağları Millî Parkı ve Erzurum'da Nene Hatun Millî Parkı'nı ilan ediyoruz. Bunlarla ilgili çalışmalar başladı.
Şimdi Kop Dağı millî parkıyla ilgili de bir teklif çalışması hazırlıyoruz.
Bunlardan işte Çanakkale'de gerçekten muhteşem bir Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezini tamamladık. Yani mutlaka görmenizi arzu ediyorum. Ayrıca en son olarak da yaptığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığına devretmeden yaptığımız da Ağadere Ağır Mecruhin Hastanesi ve Şehitliği'ni de aynen ihya ettik. Gece Çanakkale'den böyle gözüküyor, muhteşem bir şey. 13 adet şehit kabristanını tespit ettik, şehitlik düzenlemesini de orada ayrıca yaptık.
Sarıkamış Kafkas çevresi tanıtım ve araştırma merkezini kuruyoruz. Bu sene kaba inşaatı sürüyor ama önümüzdeki yıl başına inşallah bunu da tamamlayacağız.
Az önce arz ettiğim, 26 Ağustos İstiklal Tanıtım Merkezi, gerçekten muhteşem olacak, bu da 26 Ağustosta tamamlanıp açılacak. Başkomutanlık Meydan Muharebesi panoramik sunum şeklinde görülecek. Hatta, sadece o değil, tarihimiz ta Orta Asya'dan, 1071 yılından itibaren bir zaman tüneli içerisinde burada gelecek nesillere ve şimdiki gençlere anlatılacak.
Bunu yeni aldık, Sakarya Meydan Muharebesi Tarihî Millî Parkı. Bu Eskişehir Sivrihisar tarafından Polatlı'ya gelirken dikkat ederseniz orada bir asker heykeli var. Onu şu anda biz aldık, orada kaba inşaat olarak bekleyen başka kurumlara ait olan yeri de aldık, ilan ettik, şu anda muazzam bir çalışma yapıyoruz bakın. O kaba inşaat var ya, orada görmüşsünüzdür şöyle olacak. Her şeyi hazır, şu anda ihalesi yapılıyor. O meydan işte kanla yazıldı. Yani, muhteşem bir tanıtım merkezi. Yani içinde her türlü imkân var, orası muhteşem bir merkez hâline gelecek efendim. Evet, kendi tarihimizi ta Orta Asya'dan itibaren getiriyoruz, bunlar tamamen orada görülecek. Bir tanıtım merkezi bunlar bu şekilde hazırlandı.
Keza, KOP'la ilgili bir hazırlık yapıyoruz şu anda. Nene Hatun Millî Parkını ilan ettik, bir marka olacak. "Erzurum Sokağı" projemiz var orada.
Uludağ'da şu anda 75 tane orman köşkünü tamamladık. Oradaki iptidai her şeyi tamamen kaldırdık. Orada yapılar vardı, bu yapılara maalesef tuvalet diye ruhsat alınmış, oraya otel dikilmiş, bunların hepsini yıktık, yani kaçak yapıları. Tabii Bakanlığım da orada yapıları vardı, başta onlardan başlayarak -önce kendimizinkini yıkacağız ki, başkalarını da yıkabilelim- kamu kurumlarına ait bütün yapılar yıkıldı. Allah'a şükür, şu anda bu şekilde dönüşüm başladı, herhâlde muazzam bir çalışma olacak.
Bir de Manisa'da Spil Dağı var. Bu hakikaten muhteşem bir dağ ve hastalıklar için şifa olan bir dağ, bol oksijen var, kanser hastaları için de bir tedavi merkezi gibi. Biz orada 42 tane orman köşkü kurduk, ziyaretçi merkezini yaptık. Yani, orada muhteşem bir çalışma yapıldı. Teleferik inşası için hazırlıklar yapılıyor. İnşallah teleferik hem İzmir'e hem Manisa'ya hizmet edecek, yurt dışına hizmet edecek muhteşem bir merkez.
Tabiat turizmini geliştiriyoruz. Şimdi, efendim, Türkiye'de deniz turizmi var ama deniz turistleri artık fazla para bırakmıyor "her şey dâhil" adıyla; esas para bırakan "yayla turizmi", "tabiat turizmi", "doğa turizmi" adlarıyla yapılan turizm. Dolayısıyla, şu anda biz 81 ilimizle ilgili tabiat turizmi, doğa turizmi master planını tamamladık ve şu anda 355 tane tabiat turizmine uygun alanı tespit ettik. Bunlar gelir getirici. İşte, paraşüt, yürüyüş alanları, vesaire.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, yarım saat doldu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Başkanım, müsaade ederseniz ben biraz daha hızlanayım.
BAŞKAN - Tabii, müsaade edeceğim çünkü su işleri var, meteoroloji işleri var. Bunun için, sizin için de uygunsa bir yirmi dakika daha bir süre versek onlar için de?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yarım saat olursa efendim, esas su da önemli. Ormandan çıkıyorum.
BAŞKAN - Peki, tamam.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Ben o zaman hızlı geçerim.
BAŞKAN - Zaten, herhâlde sizden başka sunum yapacak bir arkadaşımız yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yok, sadece ben sunacağım.
BAŞKAN - Peki, o zaman bir yarım saat daha size süre veriyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Efendim, teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Efendim, mağaralarımızı tabiat turizmine kazandırıyoruz. 17 adet mağara özel statüyle koruma altına alındı şu anda. Ayrıca, ziyaretçilerin sayısı arttı hakikaten. Şu anda 12,5 milyon kişi bu tabiat parkları, millî parkları ziyaret eder hâle geldi.
Biyolojik çeşitliliği korumak için 33 adet tür koruma eylem planı hazırladık, inşallah 2016 yılında da 15 adet tür eylem planı hazırlayarak türlerimizi koruma altına alıyoruz.
Envanter çalışmaları yapıyoruz. Şu anda 26 ilde tamamlandı, 2018 yılı sonuna kadar 81 ilde envanter çalışmalarını tamamlayacağız. Hatta biz "Nuh'un Gemisi" diye muhteşem bir veri tabanı hazırladık. Bütün verileri işliyoruz -bu aynı zamanda uluslararası açıdan çok önemli- şu ana kadar 970 bin adet veri tabanı Nuh'un Gemisi'ne işlendi, onu da arz edeyim.
"Tabii hayata destek." diyoruz biliyorsunuz. 2015 yılında ceylan, geyik, alageyik, özellikle Keklik tabiata salındı. 97 bin 200 adet sülün ve kekliği tabii ortama bıraktık yani. Bunların, kekliklerin süne mücadelesine çok büyük faydası var. Artık kimyasal mücadele yerine, biyolojik mücadeleyi teklif ediyoruz.
Ayrıca, şu anda, bilhassa, ormanlık alanlardaki derelere alabalık yavrusu üretiyoruz. 1,5 milyon adet alabalık yavrusu ürettik ve orman içi sulara bıraktık.
Sokak hayvanlarını korumak için büyük bir çalışma yaptık, hatta pek çok şehirde isteyen belediyelerle ortaklaşa -yüzde 40'i bizden hibe olarak belediyeye aktarılıyor ama kendisi proje getiriyor- hayvan bakım merkezleri kuruyoruz. Bunlar öyle ki, 6 tane eylem planımız var. Bunların birisi, kısırlaştırma, aşılama, küpeleme, sahiplendirme gibi 6 eylem planı var. Bu bakımdan, onların vücutlarına mikroçip takarak onları okuyoruz "Aşılaması, küpelemesi yapılmış.", "Bu hayvan nedir?" diye. Sahibi varsa sahibi, her şeyi oraya işleniyor. Bu bakımdan, 122 bin 500 adet mikroçip dağıttık belediyelere. Kulak küpesi verdik. Bunları gerçekten bütün belediyelere ücretsiz olarak veriyoruz. Hayvanları korumamız lazım. Sokak hayvanlarına gerekli su kaplarını, mama kaplarını dağıtıyoruz. Hatta ilk defa otomatik yem ve su makinesi ürettirdik ve bunları çeşitli yerlere kuruyoruz.
Ayrıca, yaban hayatı için rehabilitasyon merkezleri kuracağız. 12 tane bölgesel yaban hayatı kurtarma ve rehabilitasyon merkezi kuracağız. Mesela, şu anda bizim Bursa'da böyle bir merkezimiz var, orada bütün yaban hayvanlarını koruyoruz, tedavi ediyoruz.
Yem bırakıyoruz kış aylarında ve netice itibarıyla ormancılık ve diğer tabiatı korumayla ilgili çalışmalarımız bunlar. Müsaade ederseniz bir de su yatırımlarından bahsedeyim.
DSİ en büyük yatırımcı kurum Türkiye'de. Son on iki-on üç yılda 101 milyar yatırım yapmış. Burada ama şunu ifade edeyim: Bizim DSİ yatırımları genelde su temini, sulama suyu temini, baraj, gölet, dere ıslahı, vesaire. Bu yatırımlar beş ila on yıl arasında kendisini geri ödüyor. Yani, ekonomik yatırımlar. Bunu özetle vurgulamak istiyorum.
Peki, ne yaptık şu ana kadar? 3.107 tesis milletimizin hizmetine sunduk, bunun 320'si baraj, 301 adet büyük gölet -bentler hariç- 377 sulama tesisi. 98 büyük yerleşim yerinde su yoktu. 81 vilayet ve 98 diğer büyük ilçeler olmak üzere 179 yerleşim yerine 2040-2050 yılına kadar su temin ettik. Son üç yılda ilk defa DSİ atık su ileri biyolojik arıtma tesisleri inşa etmeye başladı.
1.909 tane dere ıslah ettik. Bunlardan baraj inşaatında dünyada ilk 3'e giriyoruz. Mesela, şu anda, Türkiye'nin en yüksek barajı daha önce Çine Adnan Menderes Barajı'ydı, onu 218 metre yükseklikle Ermenek Barajı'yla aştık, daha sonra 249 metreyle Deriner Barajı'yla aştık. Şimdi, Türkiye'de en yüksek baraj olan ve daha yüksek yapılamayacak olan Yusufeli Barajı'nı da inşallah iki yıl içinde bitiriyoruz; o da, 284 metre.
Tamamladığımız büyük, dev projeler var yani. Bunlar yansıda görülüyor, detayına girmeyeceğim. 1.001 tane göleti -bentler dâhil- onları tamamladık. Suruç tüneli, Zamantı tüneli gibi büyük tünelleri tamamladık.
Kıbrıs'a biliyorsunuz su götürdük. Kıbrıs'ta şu anda hakikaten 80 kilometre denizde, karada da 27 kilometre olmak üzere toplam 107 kilometre, Mersin'deki Alaköprü Barajı'ndan Kıbrıs'taki Geçitköy Barajı'na kadar suyu iletiyoruz. Esasen, Kıbrıs ile Türkiye arasındaki anlaşmada sadece Alaköprü Barajı'ndan Geçitköy Barajı'na kadar suyun iletilmesi söz konusuydu, diğer yapıların, Kıbrıs içindeki arıtma tesisi, pompa istasyonları, depolar, ana dağıtım hatlarının yapımı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından yapılacaktı ama ben, çok hızlı ilerliyorduk, bunların yapılamayacağını anlayınca, bunların da bilhassa arıtma tesisinin -çok ileri bir arıtma tesisi- depoların, terfi merkezlerinin ve 477 kilometre ana dağıtım hattının Türkiye tarafından yapılmasını teklif ettim. İyi ki yapmışız, yoksa su orada, barajda bekleyecekti. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum.
Şimdi, belki sorulabilir, cevap vereyim: Biz dedik ki: "Bunun işletilmesi zor. Nasıl işleteceğinizi belirleyin." ama tabii koalisyon hükûmeti, çeşitli sesler var, tam karar veremediler, en son buraya ekipler geldi, bir noktaya gelindi, yoksa biz hazırız. Şu anda, Lefkoşe'ye su vermek için hazırız.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Su pompalanmıyor mu şu anda?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Pompalanıyor. Şöyle: Hem Geçitköy Barajı doluyor. Bu arada, orada, biliyorsunuz, ovalarda yer altı suyu çekile çekile çok aşağı düşmüş, tuzlanma başlıyor. Biliyorsunuz, eğer yer altı suyu düşerse deniz suyu girişi oluyor. Bu, çok tehlikeli, toprağın tuzlanması demek. Ben arkadaşlara dedim ki: "Onlar karar verinceye kadar -suyumuz akıyor şu anda, bir problem yok- hem Geçitköy Barajı tam dolsun hem de oradaki arazilere su verelim ki yer altı su seviyesi yükselsin." o şekilde ama şu anda isterlerse, hemen şu anda Lefkoşe'ye su verecek bütün isale hatları bitti -Lefkoşe tarafı, Girne tarafı- depolar, hepsi bitti, hiçbir problem yok. Onlar, belediyeler kendi aralarında Hükûmetle anlaşamadılar, meselenin özü bu.
Bu, gerçekten muhteşem bir tesis. Dünyada ilk defa uyguladık. Çünkü, ben, hakikaten, bana böyle bir vazife verildiği zaman, özellikle bunu sanki denizin tabanına boruyu döşeyerek kolayca döşeriz diye düşünüyordum fakat, baktım ki, orada denizin en derin yeri de 1.453 metre, o basınca dayanacak boru hattını döşemek mümkün değil, bunun üzerine, ilk defa, birdenbire Müsteşarımızla birlikte aklımıza geldi, dedik ki: "Bunu deniz içinde asarak götürelim." Deniz Kuvvetleriyle görüştük "Kaç metreye indirelim?" diye, dediler ki :"150 metre olursa denizaltılarının etkisi falan olmaz, daha derine inmezler." Dolayısıyla, biz, orada denizin içine asarak bu boruları oraya götürdük, dünyada ilk, hakikaten tabii yüreğim hop hop ediyordu, ilk defa tatbik ediyoruz, riskli ama Allah'a şükür, büyük bir başarıyla tamamlandı. Dünyada örnek bir proje. Onu arz ediyorum. Bu suyu ilettik işte, bu muazzam, ilk ve tek özelliğe sahip. Şu anda 75 milyon metreküp su iletiyoruz.
Ayrıca, Mersin Milletvekilimize de arz ediyorum: Anamur'daki bütün münbit topraklar sulanacak, onun miktarı da burada var, 83.600 dekar arazi o bölgede sulanacak. Yılda da 80 milyon TL, kısa zamanda ödüyor, bakın, çok kısa zamanda 80 milyon TL bir gelir getirecek o bölgeye. Şu anda, ona da başladık. Esas faydası da Anamur'daki çiftçilerimize.
Ilısu Barajı'nı yapıyoruz inşallah. Dolgu hacmi bakımından Türkiye'nin 2'nci büyük barajı, kurulu güç bakımından 4'üncü büyük barajı, yüzde 80'i bitti, inşallah önümüzdeki yıl bunu bitiriyoruz.
Yusufeli Barajı da dünyanın en yüksek... Bunu gururla ifade edeyim: Bunu yabancılar yapmak istedi, Hazine garantili; bunları biz kabul etmedik, hakikaten, şu anda altıda 1 maliyete biz kendimiz öz kaynakla, kendi mühendisimiz, kendi müteahhidimizle bitiriyoruz. Barajın yüzde 50-55'i tamamlandı. Hakikaten muhteşem. Orası, tabii, şey olduğu için iş makinalarını falan havadan taşıyoruz.
Silvan Barajı, devam ediyor. Bakın, Silvan Barajı'nın bitmiş hâli. Muhteşem bir baraj, o bölgeye hayat verecek. Atatürk Barajı'ndan sonra o bölgeyi gerçekten en çok sulayacak olan, 335 bin hektar alanı sulayacak olan muhteşem bir baraj. İnşallah, bu bitmiş hâli.
Tabii, içme suyuna da çok önem veriyoruz yani su varsa hayat var, su yoksa... Biliyorsunuz, geçmişte, Türkiye çok büyük sıkıntılar çekti ama biz, su kesintilerine, su sıkıntısına son verdik. Başta İstanbul olmak üzere, hatta İstanbul'da ben İSKİ Genel Müdürüyken, 2040 yılına kadar su kesintisi yok, suyu var, hazır etmiştik ama daha sonra şu anda Melen Projesi devreye girdi. İlk defa, Asya'yı Avrupa'ya bağladık dev bir tünelle, işte, içinden tırlar geçecek bir tünel ve 5.551 metre denizin 135 altından ilk defa tüneli, Marmaray'dan önce o tüneli biz inşa ettik Allah'a şükür. Şimdi, Melen'den İstanbul'a su akıyor.
Gerede sistemi, inşallah bu da bitecek. Işıklı regülatörü var Gerede'de, oradan tek bir tünel, dünyanın en uzun isale tüneli, yaklaşık 32 kilometre -31,592 metre- uzunluğunda tek bir tünel, Allah'a şükür, bunu Çamlıdere Barajı'na aktarıyoruz ve böylece yılda 226 milyon metreküp su iletilecek, yüzde 78'i tamamlandı. Önümüzdeki yıl da bunu bitiriyoruz.
2016 yılında da çok sayıda tesis açacağız. Özellikle 130 büyük tesis ama 300-400 tane de küçük tesis olmak üzere 500-600 tesis.
Sulamalara çok önem verdik çünkü Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde, sulama yoksa yeteri kadar verim almak mümkün değil. Benim yaptığım hesaplara göre, sulama yapıldığı zaman, 4 misli ile 14 misli arasında gerçekten bir zirai gelir artışı oluyor. Bu da çiftçiler için önemli. Yüzde 73'ünü şu anda suluyoruz, geri kalanı da inşallah sulayacağız.
Sulama defterimizi görüyorsunuz, şu anda 62 milyon 300 dekar alanı suladık. Zaten, bizim ekonomik sulanabilir alanımız 8,5 milyon hektar yani 85 milyon dekar. İnşallah, onu da tamamlayacağız.
Sulamada bin günde 1001 tane gölet ve bent inşa ettik. Bu çok faydalı oldu. İnşallah, şimdi de 2019 yılı sonuna kadar tam 1071 göletin projesini hazırladık, 1071 tane gölet ve sulamasıyla bir rekora imza atacağız.
İşlerin bitiş süreleri: Bakın, sizlere şunu örnek vereyim: Biz, artık zamanla yarışıyoruz. Bizim Bakanlığın sloganı şu: "Orman ve Su İşleri Bakanlığı zamanla yarışıyor." Mutlaka her temel atışta, açılış tarih ve saatini veririz, yalnız çok sıkı takip ederiz. Allah'a şükür, şimdiye kadar, bir Mavi Tünel'de altmış bir saat bir dakika geciktim, ondan dolayı Konyalılardan özür diledim ama dev bir tünel ama diğerleri tam zamanında açıldı Allah'ın yardımıyla. Mesela, burada, geçmişte temelden yüksekliği 30 metre olan bir gölet on iki yılda 43 milyon TL'ye bitmiş yani o zaman 43 trilyon. Ama biz, bakın, 30 metre yükseklikte, sulaması dâhil 6 milyon TL'ye, ayrıca yine 34 metre daha yüksek bir barajı -bir baraj aslında- sulaması dahil 4.6 milyon TL'ye bitiriyoruz ve süreler de on beş ay, on sekiz ay gibi. Hatta Ağzıkara Barajı'nı da üç yüz altmış beş gün altı saatte tamamlayarak, dünyada bir rekora imza attık. Böyle çalışıyoruz.
İptidai sulama sistemlerini terk ettik, basınçlı sulama sistemleri var. Ayrıca, 41 milyon kişiye, şu anda ilave içme suyu sağladık. Çünkü neden? Biz, büyük düşünüyoruz. Ben, hemen, gelir gelmez 81 şehrimiz için eylem planı hazırladım ve 2040, 2050 yılına kadar, hepsini de, İstanbul'da 2071 yılına kadar içme suyu ihtiyacı planları yaptık. Nereden karşılayacaksınız? Bunların yatırımlarını yapıyoruz. Peki, niçin yapıyoruz bunu? Şu grafik çok enteresan. Bakın, Türkiye, özellikle bazı yıllar büyük bir kuraklık yaşıyor. Bakın, şu alttaki kısımlar, çizgiler büyük kuraklıkların yaşandığı yıllar, 1972 o siyah olan, daha sonra, son zamanlarda 1994, 2000, 2007, 2014 bu şekilde kuraklıklar yaşanıyordu. Dolayısıyla biz bu kurallılıkları da dikkate alarak en kötü şartlarda suyu verecek çalışmalar yapıyoruz. Nitekim, son kırk beş yıllık dönemde 12 defa kuraklık yaşanmış, bunların 6'sı şiddetli kuraklık, bu yılları görüyorsunuz. Şu şehirlerde, maviyle gösterilen şehirlerde su yoktu ve bunların tamamını su ile buluşturduk 2040 yılına kadar.
3.216 kilometre isale hattı yaptık, dev borular. Bunlar mesela, Van içme suyu 2 metre çapında, İzmir içme suyu 2 metre, tünel çok daha büyük, Antalya 2 metre 85 santim. En ileri teknolojileri kuruyoruz artık, kendi teknolojimiz bu. Yani şunu gururla ifade edeyim: Bunları eskiden yabancılar yapıyordu, Allah'a şükür şimdi bütün içme suyu arıtma tesislerini ve atık su arıtma tesislerin kendimizi yapıyoruz, projelendiriyoruz, maliyetler de altı da 1 indi.
75 adet çok ileri modern içme suyu arıtma tesisi yaptık ve yılda 7,7 milyon metreküp suyu Avrupa Birliği standartlarında üretiyoruz, vatandaşlarımıza sunuyoruz. Dikkat ederseniz, 2014 yılında şiddetli kurallılıkta hiçbir şehre su sıkıntısı yaşatmadık.
Afrika'da da varız Allah'a şükür, şu ana kadar 1 milyon 700 bin kişiye içme suyu temin ettik, şu ülkelerde, TİKA'yla birlikte.
Taşkınlarla çok etkili mücadele yapıyoruz ama bunlar estetik. Eskiden dere ıslah edilirdi kabaca, ama şu anda bakın, gidin Tokat merkezde Yeşilırmak -Tokatlılar vardır içimizde mutlaka- muhteşem oldu. Gidin, Trabzonlular varsa aranızda Solaklı Vadisi, muhteşem bir vadi oluyor. Tekirdağ İnecik Vadisi... Afyonkarahisar'da kokar çaydı, orayı da akar çay hâline getirdik, yani sizleri davet ediyorum.
Bir de hidroelektrik santrallerden müsaadenizle bahsedeyim. Efendim, bakın şunu söyleyeyim: Hidroelektrik santraller elektriğin Türkiye'de sigortasıdır, çevrecidir, yenilenebilirdir ve bütün dünyada teşvik ediliyor. Hatta bizde sular boşa akarken Finlandiya yüzde 100 HES potansiyelini kullanmış, Amerika, Avrupa, Almanya, vesaire bütün ülkeler yüzde 85, yüzde 100'ünü kullanmış. Ama bizde maalesef 2003 yılında aldığımızda yüzde 15'di. Yaklaşık olarak 180 milyar kilovatsaatlik enerji üretim potansiyeli var, bunun ancak 26 milyar kilovatsaatini kullanabilmişiz elli yılda. Şimdi, biz buna çok büyük önem verdik, şu anda bunu 191 milyar kilovata çıkardık, bu da çok değil, daha yüzde 50'sindeyiz. Ama hedefimiz inşallah 2019 yılına kadar 127 milyar kilovatsaata yükseltmek, bunda kararlıyız.
Ama enerjide milat özel sektörün devreye sokulması oldu. Şu anda devletin sırtından 60 milyar dolar civarında yük kaldırdık. Hatta daha önce ikili iş birliği anlaşmaları imzalanmış, yani hazine garantili "Yap, pazarlıkla size verelim." diye, bunların maliyeti çok yüksekti, bunların biz bir şekilde -başlayanlar dışında- 28 tanesini yap-işlet-devrete çevirdik, böylece hazinenin hiçbir yükü yok, kendisi yapıyor, inşa ediyor, satıyor, dolayısıyla zamanı gelince de 1 lira bedelle devlete teslim edecek. Çünkü biz o tarihe kadar yapamazdık. Şu anda 60 milyar dolar civarında yatırım yükünü kaldırdık. Mesela şurada göstereyim, Boyabat Barajı ve HES'i yıllarca beklemiş bu.
İşte, ikili iş birliği anlaşmalarını tasfiye ettik tamamen, büyük yüktü, çok pahalıya mal oluyordu. Yani aşağı yukarı bir sulama tesisi, bu barajlar... Sulama mesela, ikili iş birliği anlaşmasıyla bir sulama tesisi yapılmış, yayla sulaması, inanın, onu yedide 1 maliyetle şimdi biz onu çok daha kısa sürede yapıyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama elektrik alım garantileri olduğu için HES'ler, yine o yük devam ediyor.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Ama çok düşük yani, onu almasak doğal gaz, rüzgâr ve güneş çok daha yüksek. Kaç kuruşa, kaç dolara kaç sente?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, şey var ya, enerji arz fazlalığı var.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Arz fazlalığı yok, onu da izah ederim, arz fazlalığı yok efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maalesef Enerji Bakanlığı planlama yapamadı orada.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu isterseniz soru-cevap kısmında.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sorularınızda cevap vereyim ben.
Bakın, özel sektör şu anda 422 HES'i işletmeye aldı, peki bunun ne faydası var? 40 milyar kilovatsaat, bunu yapmasaydık, yaklaşık 11 milyar TL'lik bir doğal gaz ithal etmiş olacaktık. Doğal gaz ithalatından kurtuluyoruz. Ve siz biliyorsunuz, en son Sayın Cumhurbaşkanımız 99 baraj ve HES'in açılışını tek bir kalemde yaptı, 10 milyarlık yatırım ve bunun da üretimi 7,4 milyar kilovatsaat. Ama 7,4 milyar kilovatsaat nedir, onu kısaca arz edeyim: Ta, Artvin'den başlayarak, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun ve Sinop dâhil olmak üzere bütün bu illerin elektrik ihtiyacını karşılayan bir miktar.
Bir de efendim, gelişim projelerimiz var, onu kısaca arz edeyim: Bütün Türkiye'de gelişim projelerimiz var. Daha önce GAP vardı, kim başlatmışsa, emeği geçen herkesten Allah razı olsun. DAP vardı, pek yürümüyordu bu, KOP vardı, unutulmuştu. Sadece GAP söz konusuydu. Ama şimdi biz bütün Türkiye'de AKDENİZGEP, EGEGEP, MARMARAGEP, TRAGEP -kitapları var, isteyene verebiliriz- Batı Karadeniz Gelişim projesi, DOKAP, Orta Anadolu Gelişim Projesi'yle projeler hazırladık. Hedef de 2019 yılı sonu. Hatta arkadaşlarımız eylem planı hazırladılar saatine kadar, 31 Aralık 2019 saat 16.59 diye, Bakanlıktaki bütün 70 bin personelin zihnine bu kazındı.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu proje yalnızca Orman Bakanlığının projesi mi, diğer bakanlıkların da etkisi var mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bu gelişim projelerini biz Orman Bakanlığı olarak belirledik. Zaten biliyorsunuz, arazideki yatırımların büyük kısmı -yollar, limanlar, havaalanları hariç- bize ait arazi. Yani su, baraj, gölet, içme suyu, sulama, dere ıslahı ve ormancılık faaliyetleri bizim, dolayısıyla bu gelişim projeleri bize ait. Ama TRAGEP'te Ergene'nin kurtarılması da dâhil. Bunları isterseniz geçeyim, kitap var, isteyen kitaptan baksın.
EGEGEP, ne kadar yapılacak? Yani 4.547 proje tamamlanacak, AKDENİZGEP'te 3.724 proje, İç Anadolu'da 3.306 proje, Marmara'da 1.649 proje, Batı Karadeniz'de 1.250 proje var. Hangi ilde ne yapacağımız belli kitapları da var isteyene özet olarak.
Güneydoğu Anadolu Projesi'ni bitireceğiz, hedef 2019. Şu anda barajların büyük bir kısmını, göletleri bitirdik, içme suyu tamamen bitti, 4.475 bin hektar alanı suladık ama hedefimiz, büyük ana kanallar filan bittiği için şebekeyi hızlı bitireceğiz. 1 milyon 58 bin hektar alanla inşallah bunu tamamlayacağız. GAP önemli tabii.
KOP bekliyordu biliyorsunuz, muhteşem bir proje, bunu da büyük ölçüde Allah'a şükür tamamlıyoruz. Bakın, burada Akdeniz'e boşa akan, Derebucak'taki Yılmaz Muslu Barajı, Suğla depolaması, Bağbaşı Barajı ve dev Mavi Tünel, 17.034 metre uzunluğunda. Akdeniz'de boşa akan suları Konya Ovası'na sevk ettik. Gerçekten, işte görüyorsunuz, artık Konya Ovası'yla hem Beyşehir Gölü'nü kurtardık hem de Konya Ovası'na yılda yaklaşık 700-750 milyon metreküp ilave su veriyoruz. Konya'ya da Torosların yılda 100 milyon metreküplük memba suyunu veriyoruz, şu anda inşaat bitmek üzere.
DOP ile yapılacak şeyler... Doğu Anadolu Projesi, keza bu da ilerliyor şu anda, ona da çok büyük önem verdik. Burada da şu ana kadar yaklaşık 600 bin hektar alanı suladık, inşallah bunu 1,2 milyon hektar alana yükselteceğiz.
Ergene... Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Gelibolu'yu ihtiva eden büyük bir proje, 10 milyar TL'lik yatırım, 2019 yılı. Bakın, burada Ergene'yi kesinlikle kurtarıyoruz, bunu biz üstlendik. Koordinasyonu ben yapıyorum, hatta mevzuatta değişiklik yaptık, belediyenin yapması gereken atık su biyolojik arıtma tesislerini de biz yapıyoruz. Bakın, şu anda şu gördüğünüz yeşille yanan bütün arıtma tesislerini yaptık, çok ileri, modern bir şekilde, benim kendi uzmanlık alanım. "Bardenpho Proses" denilen en ileri arıtma tesisleri. Üç tane kaldı sadece, Muratlı, Çorlu, Çerkezköy, bunları da bu yıl sonunda bitireceğiz. Bunları tamamen Devlet Su İşleri yapıyor.
Efendim, dereler ıslah edildi. Mesela, bakın şunlar muhteşem, şu arıtma tesisi, giriş suyu böyle, pis, çıkış suyu arkasındaki sarı renkli gözüküyor, böyle tertemiz bir hâlde. Bunları sulamada kullanacağız.
Doğu Karadeniz Projesi: Bu turizm odaklı bir proje. Netice itibarıyla tesisleri öyle hızlı açıyoruz ki topluca açıyoruz yani, gün ve saat vererek. Büyük tesisleri Başbakanlar açıyor, 10 milyon TL'den küçükleri de açmak bu kardeşinize düşüyor.
Suyla ilgili uluslararası faaliyetler, Türkiye Su Enstitüsü var, devam ediyor.
Başkanım, bitiyor.
Meteorolojide de çağı yakaladık. Efendim, daha önce otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu sayısı çok cüziydi, ama şu gördüğünüz noktalar var ya, o küçük küçük noktalar, Türkiye'deki her bir otomatik meteoroloji ölçüm istasyonları. Öbür tarafta radarlar var, yüksek atmosfer gözlem istasyonları var, yıldırım takip sistemleri var, bunları kurduk Allah'a şükür. Hava tahmininde de isabet oranı yüzde 90'a yükseldi. Meteorolojik ikazlar gönderiyoruz, don olacağı zaman çiftçilerimize zirai don uyarısı... Taşkınlar, ani taşkınlar, riskli alanları belirliyoruz.
2016 yılında da 228 yeni gözlem sistemi kuracağız, 215'i otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu.
Havaalanlarında uçuşlar bizim raporlamamız olmadan mümkün olmuyor, dolayısıyla her havaalanında mutlaka otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu raporlama sistemi var.
Meteoroloji radarımızı 2 tane daha kuracağız, yüksek atmosfer gözlem sistemi 1 tane, yıldırım takip sistemi 6 tane daha kuracağız, böylece meteoroloji ağımız genişliyor, tahmini de yüzde 92'ye yükseltmeyi planlıyoruz.
Biz şu anda bir hedef koyduk kendimize, hedefimiz 2023 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığını dünyadaki muadil bakanlıklar arasında ilk 7'ye yükseltmeyi hedefledik. Yani Allah'a şükür bazı kurumlar yakaladı, mesela şu anda meteoroloji dünyada ilk 7'de, DSİ kendi açısından ilk 7'ye yükseldi, orman teşkilatımız büyük hedeflere imza atıyor. Dolayısıyla, inşallah bunu yakalayacağız.
Ayrıca, sizlere birer fidan diktik, kabul buyurursanız, her sene yapıyoruz bunu, yeri de burada efendim, Ankara'da birer fidan, onların sertifikasını da takdim edeceğiz, artık Ankara'da birer fidanınız var efendim. Sertifikayı dün gece geç saatte imzaladım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Olmaz, bizim dikmemiz lazım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Ama isterseniz size Trabzon'da da dikeriz.
Evet, ben çok teşekkür ediyorum. İnşallah, Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesinin milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Dinlediğiniz için sizlere de gönülden şükranlarımı arz ediyorum efendim.
Hayırlı olsun, uğurlu olsun.
Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum efendim.
Çok teşekkür ediyoruz.