KOMİSYON KONUŞMASI

RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Ben geneli üzerine konuşmada bu meseleyi bir fon vasıtasıyla değil de fon mantığını eleştirdiğim için, afet ve kentsel dönüşüm bakanlığı ve afet ve kentsel dönüşüm bankası üzerinden organize etmenin daha kurumsal ve sistematik, uzun erimli, buradan ileriye söz konusu olabilecek diğer deprem ya da afetler açısından daha doğru bir adım olacağını söylemiştim.

Şimdi, bu bankanın kaynaklarından bahsettim, özellikle servet vergisinden, artan oranlı bir rant ve servet vergisinden bahsettim ama bu bankanın bir de ortakları var. Burada özellikle yerel yönetimler, kooperatifler, birtakım kolektifler böyle bir bankanın ortağı olmalı. Bunu şundan söylüyorum: Bir tahayyülde bulunurken biz sürekli "Devlet, her şeyi bilir, bu memlekete komünizm gelecekse onu devlet getirecektir." anlayışından uzak bir şey yapmaya çalışıyoruz. Yani alanda, yerelde olanların eğilimlerini, düşüncelerini ve yaklaşımlarını hesaba katmayan bir yaklaşımın, nihayetinde sonuç alabilecek nitelikte olmayacağı kanısındayız. Yani Japonya'nın başarısı hep söylenir, çok önemli sebeplerinden bir tanesi -yani bilime, tekniğe verdikleri önem ayrı mesele ama- deprem meselesini bir kamusal hadise hâline getirebilmesinden yani ilk mektepten itibaren bunun bir eğitim meselesi, bir kamusal bilinç hâline getirilebilmesinden kaynaklanıyor. Biz bu teklifte ve buna benzer konuştuğumuz diğer bütün konularda merkezden belirlemenin esas olduğunu görüyoruz. Bu, deprem gibi, doğal afetler gibi önemli konularda çok temelli bir paralizasyon yaratan bir hadise yani merkezden belirliyor olmak. Burada da bu 5 Bakanlığa ve Strateji ve Bütçe Başkanlığına bu işi emanet ediyor olmak bu merkeziyetçiliğin tipik göstergelerinden bir tanesi.

Bir de bizim, zaten bu Bakanlıkların bu zamana kadarki politik icralarına ilişkin sorunlarımız var. Şöyle söylüyoruz, diyoruz ki: Yıllardan bu yana süregelen bu inşaata dayalı sermaye birikim rejiminin temel mantığı bunlar eliyle alanda işlendi. E, böyle olunca, şimdi, burada ne kadar büyüklükte bir fon olacak onu da bilmiyoruz ama bu fonu emanet etmek doğru ve hakkaniyetli gelmiyor. Şundan dolayı da gelmiyor: Şimdi, bu Bakanlıklar bu fonun nereye aktarılacağına, hangi projelere aktarılacaklarına karar verecekler, doğru mu? Ama bu kanun teklifinde İhale Kanunu'na ilişkin, İmar Kanunu'na ilişkin hiçbir bir atıf yok. Ya, bunlar neye göre bu kaynakları harcayacaklar, hangi temel metinler onlar açısından bağlayıcı olacak, bunları bilmiyoruz. Böyle olunca ve yirmi yıllık politik pratiğinizi de gördüğümüzden dolayı aklımıza gelen şu: Bu 11 ili, bu 5 Bakanlık ve Strateji Başkanlığı yeniden inşaata dayalı bir sermaye birikim rejiminin önünü açacak ama uzun erimli afet ve depreme ilişkin olarak temelli bir tedbir almayacak biçimde yeniden sevk ve idare edecek. Yani buna da katılmamızı kimse beklemesin, kusura bakmayın.