KOMİSYON KONUŞMASI

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu madde aslında kanayan bir konuya parmak basıyor çünkü -özellikle ev eşyalarında veya bazı motorlu nakil araçlarında- yediemin depolarında yıllarca bekleyen mallar olduğu aşikâr ama bu maddenin yazımında ya da bu maddeyle ilgili benim üzerinde durmak istediğim birkaç konu var. Maddenin altıncı fıkrasında, mal yediemine teklif edilecek, o safahata kadar...

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - İlk aşamada...

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Yani -aşama- merhale merhale geçildikten sonra sıra yediemine geldiğinde biz diyeceğiz ki yediemine: Malın yüzde 40'ını öde.

Şimdi, burada, benim iki tane rezervim var: Birincisi, ihaleye çıkaracak olsak bu, yüzde 50'den başlayacak. Bu yüzde 40'ın aslında orayla eş güdümlü bir hâle getirilmesi daha iyi olur. Ama başka bir şey var: Roma hukukundan gelen bir hüküm, Latincesi Lex Commissoria Yasağı yani nizalı mala sahip olma yasağı. Yediemin alacak malı, bekleyecek, her gün yediemin ücreti işleyecek ve ondan sonra yediemin depo kirasına karşılık bu malı alacak. Bu konuda aslında evrensel hukuk normlarına bir aykırılık olduğu kanaatindeyim.

Bundan daha da önemli olarak, sekizinci fıkrada, yine aşama aşama gelindikten sonra eğer mal tasfiye edilemiyorsa bedelsiz olarak Türkiye Kızılayı Derneğine bu malın devri öngörülüyor. Şimdi, burada, aslında hiçbir ihtimalde bu mal tasfiye edilemiyorsa gümrük depolarındaki mallar nasıl tasfiye ediliyorsa öyle tasfiye edilmesinde yarar var.

Ben, burada, Osmanlı'da kurulan Hilal-i Ahmer Cemiyetinin cumhuriyetin ilk yıllarında ve bizim öğrencilik zamanımızda ne kadar işler yaptığını, bugüne kadar ne kadar başarılı geldiğini ve/fakat son yıllarda nasıl -deyim yerindeyse- birden çok maaşlı bir yer hâline getirildiğini, oradaki yöneticilere birden çok makam, mevki verildiğini... Kaba tabirle, aslında oranın bir çiftlik hâline getirildiğini söylemek istemiyorum, bunu söylemeyeceğim ama... Özellikle 6 Şubatta yaşanan acı deprem felaketinde gördük ki Türkiye Kızılay Derneği maalesef sınıfta kalmıştır -kibar olarak, kibarca söylüyorum- çadır satmıştır ve gelen yardımları satmıştır, giysi yardımlarını sattığı iddia edilmektedir vesaire vesaire vesaire. Bu hükümle ilgili olarak özellikle "maliye hazinesine geçer" denilmesinin daha iyi olacağını düşünüyorum.

Son olarak da mal hiçbir şekilde tasfiye edilemiyorsa malın mülkiyeti hazineye geçer, hazine de gümrükteki malları nasıl tasfiye ediyorsa bunu öyle tasfiye eder dememizin hukuka daha çok uygun olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ederim.