KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli üyeler; önce, eleştirileriniz, önerileriniz, değerlendirmeleriniz ve sorularınız için çok teşekkür ederim.

Bütün soruları arkadaşlarım tek tek not ettiler. Hemen cevaplandırılabilir nitelikte olanlarla ilgili bilgi notlarını hazırladılar, birazdan ben onları sizlerle paylaşacağım. Ama biraz daha araştırılması, sorulması gereken bazı sorular olabilir. Yani şu anda cevap kartlarının içerisinde olmayan bazı sorular olabilir; onları da yetişirse konuşmam bitmeden önce, yetişmezse yazılı olarak sizlere cevap veririm.

Önce, bir hemşerilik ayrımı, pozitif ayrımcılık yaparak Gaye Hanım'dan başlayalım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hanımefendi olduğu için...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ayrıca da öyle de bir mazhariyeti var.

Şimdi, Ahmet Ataç, Tepebaşı Belediye Başkanının Yunusemre İlkokuluna gittiği meselesini duydum ben de, sonra Ahmet Ataç'la da görüştüm, kendisine bu konudaki üzüntülerimi ilettim ve millî eğitim müdürüne de böyle, bu tür -çirkin bir kelime kullanmayayım- davranışlardan uzak durulması konusunda bütün okullarımızı uyarmasını söyledim.

Şöyle bir açıklama var: Bana uydurulmuş bir açıklama gibi değil, olabilir de yani gerçekten olabilir. Seçimlerden önce -belki konuşmuşuzdur bunu kendi aramızda, şimdi hatırlamıyorum ama- Sayın Başkanımızla konuştuğumu çok iyi hatırlıyorum. Biz şu anda Eskişehirliler olarak Komisyonu akıbetimiz altına almış vaziyetteyiz, Sayın Başkan da bizim Eskişehir Milletvekilimiz. Seçimlerden önce ben sadece Eskişehir'de değil, gittiğim bütün vilayetlerde şunu özellikle mili eğitim müdürlerimize çok açık bir şekilde söyledim. "Hiçbir okulumuza AK PARTİ de dâhil olmak üzere, hiçbir siyasetçi seçim döneminde girmeyecek." Ve buna da titizlikle uymaya çalıştık. Hatta o kadar uymaya çalıştık ki ben Millî Eğitim Bakanı olarak, zorunlu olarak Eskişehir'de Tepebaşı'nda benim de mezun olduğum Anadolu lisesine giderken Sayın Başkan da aynı liseden mezun olduğu için benimle birlikte gelmek istediği zaman dedim ki: "Hayır, siz şu anda adaysınız dolayısıyla beraber gitmeyelim, siz daha sonra seçimler olup bittikten sonra, okulun anlamlı bir gününde, mezunlar gününde filan yine birlikte gideriz ama bir aday olarak gitmeyelim." diye konuşmuştuk. Dolayısıyla biz bunu Eskişehir'de de uyguladık. Belki bundan kaynaklanan bir geniş anlama, yani "Hiçbir siyasetçi okullara girmeyecek." deyince belediye başkanları da girmeyecek, milletvekili adayları da girmeyecek gibi bir yorumla da böyle bir şey yapılmış olabilir. Ama her hâlükârda yakışıksız bir davranış. Ben Ahmet Ataç'la da konuştum, kendisi de bu konudaki şeyi biliyor.

Onun dışında, bu sizin de gösterdiğiniz, bir başka arkadaşımızın da gösterdiği, okullarda din derslerinin seçimine ilişkin bazı ulaşım araçlarında da kullanıldığını söylediğiniz posterler veya afişlerle ilgili olarak şimdi bana arkadaşımızın gösterdiği afişin altında ÖNDER'in imzası vardı. ÖNDER, İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği yani açılımı, imam-hatip okulları mezunlarının kurduğu bir mezun derneği ve onlar kendi okullarına, mezun oldukları okullara öğrencilerin gelmesini istiyorlar. Bir başka okul da, fen lisesi mezunları da diyelim fen lisesine gelmesi için öğrencilerin ileri matematik dersini seçmesi konusunda benzer bir şey yapsalar olabilir yani bir demokratik sivil toplum kuruluşunun eylemi gibi de yorumlanabilir. İcbar edici bir tarafı yok yani kimseyi icbar eden, mecbur eden... Bir mahalle baskısı oluşturur mu? Oluşturabilir. Dolayısıyla bunların daha nezaketle yapılması, çünkü Mecliste Genel Kurulda geçen sene benzer bir soru yine ÖNDER'le ilgili olarak şöyle bir soru sorulmuştu, denildi ki: "İstanbul'da, Ankara'da da bazı okullarda, imam-hatip okullarında öğlen yemeği veriliyor ücretsiz olarak. Niye diğer okullarda, normal Anadolu liselerinde, ortaokullarda vermiyorsunuz?" diye bir soru soruldu. Benim o ana kadar böyle bir yemekten bilgim yoktu. Arkadaşlarımı aradım "Sadece imam-hatiplerde böyle bir yemek veriyor muyuz?" diye. "Hayır vermiyoruz." Sonra Feyzullah Kıyıklık, yine o da aynı okul mezunu olarak o bilgi notu getirdi hemen Genel Kurulda. Dedi ki: "Bu yemeği siz vermiyorsunuz Millî Eğitim Bakanlığı olarak, ÖNDER olarak biz veriyoruz." Ve ben onun üzerine -Meclis tutanaklarında var- dedim ki: Güzel bir uygulama, ÖNDER yani İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği kendi okullarında ihtiyaç duyan öğrencilere bu tür yardımlar yapıyorlar. Keşke diğer okul türlerimizde de, meslek liselerinden mezun olan arkadaşlarımız durumu müsait olan veya sivil toplum kuruluşlarımız veya mezun derneklerimiz aynı şekilde kendi okullarına sahip çıksın, fen liselerine sahip çıksın mezunlar, Anadolu liselerine de sahip çıksınlar. Yani dolayısıyla bir... Bu konuda gerçekten imam-hatip okullarından mezun olanların kurdukları mezun dernekleri gerçekten çok faal, belki o fazla göze batıyor ama bu, inşallah, bir rekabete vesile olur. Diğer okul mezunlarının da kendi okullarıyla ilgili benzer faaliyetlerde bulunmalarında fayda var. Biz onu Millî Eğitim Bakanlığı olarak yadırgamayız.

Bir de bu TÜRGEV'le ilgili olarak...

GAYE USLUER (Eskişehir) - Eskişehir İl Millî Eğitim Müdürlüğü böyle bir...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Mesaj göndermiş, o İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı, onu oradan aldık.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Diyanet İşleri Başkanlığı da...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili olarak da, Diyanet İşleri Başkanlığına gönderilen yazıyla ilgili metni, Din Öğretimi Genel Müdürlüğümüz cevap kâğıdını hazırlamış, onu birazdan okuyacağım ama Eskişehir'deki İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısını, mesaj gönderen İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısını biz o görevinden aldık.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Genel müdür yardımcısı mı yaptınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Henüz değil. Müsteşar yardımcısı falan yapmayı düşünüyoruz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Nereye verdiniz Sayın Bakan?

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Aldık deyince...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir başka göreve atanmak üzere diye...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Öyle alınır zaten, bir başka göreve atanmak üzere. Şimdi ona uygun bir yer buluruz.

Şimdi bu TÜRGEV'le ilgili olarak sanki biz TÜRGEV'e çok büyük bir imtiyaz sağlamışız gibi bir intiba doğuracak şekilde bu sorular soruldu. Önce şunu söyleyeyim: Bizim bütün genel müdürlüklerimiz değişik sivil toplum kuruluşlarıyla protokoller yaparak zaman zaman iş birliğine gidiyorlar. TÜRGEV'le bir protokolümüz var, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüz tarafından onunla yapılmış bir protokol. Şu anda elimdeki listede 29 sivil toplum kuruluşuyla yapılmış bu tür benzer protokoller var. Mesela İstanbul Halı İhracatçıları Birliği, Ege Halı İhracatçıları Birliği, İstanbul Ticaret Odası ve Türk Havacılık Vakfı iş birliğinde halı kilim dokumacılığı ve onarım kurslarını düzenler. Bir başka, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile baba destek programı uygulanması faaliyetlerine iş birliği. Bir başka, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ve Çocuk İstismarını Önleme Derneği iş birliğinde çocukların korunması ve istismarının önlenmesine yönelik toplumsal bilinçlendirme etkinlikleri düzenlenmesine dair protokol. Bir başka protokol, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ile Türkiye Bilişim Derneğinin -eskiden bu Genel Müdürlük ayrıydı, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü, sonra o Genel Müdürlük kaldırıldı, Hayat Boyu Öğrenmeye geçtiği için- Avrupa bilgisayar yetkinlik sertifikası düzenlenmesine ilişkin protokol. Ankara Sanayi Odası 1'inci Organize Sanayi Bölgesiyle Otomasyon Teknolojileri Eğitim ve Uygulama Merkezi Protokolü. Nitekim ben, ikinci yarı yıl açılış törenini de yine Ankara Sanayi Odasıyla birlikte gerçekleştirdiğimiz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde yaptım, belki izlediyseniz, çok güzel bir okul kurdular. Millî Eğitim Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Arasında Düzenlenecek Yaygın Mesleki Eğitim Faaliyetlerine İlişkin İşbirliği Protokolü. İsterseniz protokollerin isimlerini söylemeyeyim sadece kimlerle yaptığımızı söyleyeyim. Anne Çocuk Eğitim Vakfıyla, yine, ayrıca Anne Çocuk Eğitim Vakfıyla ayrı bir yetişkin okur-yazarlığı şeyi, Elginkan Vakfıyla sertifikaya dayalı uzaktan eğitim, Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonuyla bir protokol. Yine, Bilişim Derneğiyle Avrupa bilgisayar yetkinlik sertifikası düzenlenmesine ilişkin ikinci protokol, Ülkem ve Kırşehir Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı arasında mesleki eğitim iş birliği protokolü, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasıyla bir protokol, Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayiyi Destekleme Vakfı MEKSA ile bir protokol, Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneğiyle yapılan bir protokol, Açık Hava Reklamcıları Derneğiyle yapılan bir protokol, Türkiye Hazır Beton Üreticileri Birliği Derneğiyle yapılan bir protokol, Yeşilay Cemiyetiyle yapılan bir protokol, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonuyla imzalanmış bir protokol, Hizmet Vakfıyla bir protokol, Hayrat Vakfıyla Osmanlı Türkçesi eğitimiyle ilgili protokol, İşitme Engelliler Federasyonuyla işaret dili eğitimine ilişkin bir protokol, Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Derneğiyle yer bilimleri konusunda ve tehlikeli işler iş birliği protokolü, İş Güvenliği Eğitim Topluluğu Derneğiyle bir mesleki eğitim protokolü, yine, Mesleki ve İş Sağlığı Güvenliği Eğitimcileri Derneğiyle bir protokol, Tehlikeli, Çok Tehlikeli İşler Mesleki Eğitim Derneği iş birliğinde bir protokol, Birlik Vakfıyla bir protokol, hayat boyuyla... Eğitime Hizmet Vakfı TÜRGEV -bu işte TÜRGEV'le yapılan- öğrencilere yönelik sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenlenmesine ilişkin iş birliği belgesi. Bir de Bilim Kahramanları Derneği diye bir dernekle yapılan eğitim ve iş birliği protokolü.

Şimdi, TÜRGEV'le yapılan protokolü de size okuyayım. TÜRGEV, biz ne diyoruz, o ne diyor yani biz ne yapacağız bu protokol gereğince Millî Eğitim Bakanlığı olarak TÜRGEV ne yapacak?

Şimdi, Hayat Boyu Öğrenim Genel Müdürlüğünün yükümlülükleri: "MADDE 7.- Protokolü genel müdürlüğe bağlı kurumlara duyurmak üzere valiliklere millî eğitim müdürlüklerine bildirir." Böyle bir protokol imzaladık, böyle çalışmalar yapılacak diye. Protokol kapsamında yapılacak eğitimlerde e-yaygın sisteminde tanımlı öğretim programının kullanılmasını sağlayacak. Protokol kapsamında mahallinde çözülemeyen problemler için görüş bildirecek yani bir yerde protokol kapsamında TÜRGEV bir şey yapmak istiyor ama orada bir sorunla karşılaştı, o zaman Hayat Boyu Öğrenme onun o sorununu çözmek için görüş bildirecek.

TÜRGEV'in yükümlülükleri: "MADDE 7/4.- Öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslara katılmasını sağlar." Demek ki, sosyal, kültürel, sportif ve mesleki ve teknik kurslar açacak, onları TÜRGEV açacak. "Eğitim verilecek fiziki ortamın eğitime hazır hâle getirilmesini sağlar." Ortamı da onlar sağlayacak. "Kursta öğretim için gerekli olan makine, teçhizat, malzeme, takım, uygulama araçlarını ve diğer ekipmanları temin eder. Kurslarda ihtiyaç duyulan kitap, ders notu ve eğitim materyallerini kursiyer sayısı kadar çoğaltarak kursiyerlere dağıtılmasını sağlar. Kursiyer ve kurs bilgilerinin e-yaygın sistemine işlenmesinde Hayat Boyu ile iş birliğinde çalışır. Uygulama raporunu hazırlayarak yılda en az bir kere Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne gönderilmesini sağlar." Protokol bu.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, bu vakıf ve derneklerle yapılan protokollerin mali yükümlülüklerini isteme imkânı var mı arkadaşlardan, bize daha sonra verilmek üzere?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hangi mali yükümlülüklerin?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani bu protokoller neticesinde Bakanlığın...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yok, burada, protokolde herhangi bir mali yükümlülüğü yok Bakanlığın, hiçbir mali yükümlülüğü yok.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Ek derslerle ilgili diğer protokollerde olmayan bir madde olduğunu hatırlıyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Neyle ilgili?

GAYE USLUER (Eskişehir) - Bu TÜRGEV'le ilgili işlerde görevlendirilecek öğretmenlere verilecek ek ders ücretleriyle ilgili bir madde olduğunu hatırlıyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yok, olsa bizim sorumluluğumuz... Baksın arkadaşımız notlara da, bir dakika.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Ayrıca bir madde daha var. "Bu protokolde yazılı olmayan durumlarda da TÜRGEV'e gerektiği destekte bulunulur." diye bir madde olduğunu...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - O bütün protokollerde olan bir şeydir ama yazılmamıştır ama uygulama sırasında birtakım şeyler çıkar, orada yardımcı olacağını taahhüt eder Bakanlık.

GAYE USLUER (Eskişehir) - TÜRGEV gerçekten yurtlar açarak, birçok belediyelerden hibe araziler alarak, binalar alarak göze çarpan bir kuruluş ve burada Halıcılar Derneği veya işte, metal bilmem neciler derneği hiçbirimizin dikkatini çekmiyor ama TÜRGEV, yapılan bağışlarla yurt içi, yurt dışı zorunlu, baskılı bağışlarla dikkati çeken bir kuruluş.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ben Millî Eğitim Bakanı olarak TÜRGEV'le yaptığımız protokolü madde madde size okudum. Burada öyle bir şey yok.

GAYE USLUER (Eskişehir) ¬ - Efendim, burada olmasa da vakfın özelliği farklı bir özellik.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şimdi, burada ben TÜRGEV'i tartışmam. TÜRGEV'le başka kurumlar arasında ne tür iş birliği yapılıyor, ne tür ilişkiler kurulmuş, onu da tartışmam. Onu zaten TÜRGEV kendisi açıkladı, nerede, ne yaptığını, hangi koşullarda yaptığını -Vakıflar Genel Müdürlüğün denetiminde yapılıyor zaten bütün bunlar- açıkladılar. Ben Millî Eğitim Bakanı olarak biz TÜRGEV'le ne yapıyoruz ne yapmıyoruz onu açıklıyorum.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Hayır, burada birbirine benzeyen dört vakıf var: TÜRGEV, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı ve Birlik Vakfı, öbürleri aynı kategoride değil zaten efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Nasıl aynı kategoride değil?

GAYE USLUER (Eskişehir) - Anlaşma yaptığınız vakıflar ve derneklere baktığımızda TÜRGEV'le aynı kategoride olan toplam dört...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Neymiş o kategori?

GAYE USLUER (Eskişehir) - TÜRGEV, Birlik Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı. Şimdi, bunu Halıcılar Derneğiyle, çimentocular, metalciler bunlarla bir arada değerlendiremeyiz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hayır, diğer başka dernekler de var. "Elginkan" diye bir dernek var ne olduğunu ben de bilmiyorum. Benim kafamda o tür kategoriler yok.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Efendim, biliyoruz, bunlar belli amaçlarla kurulmuş, belli hedefleri olan...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Gayet tabii, yani amaçsız, hedefsiz vakıf kurulur mu? Gayet tabii, hedefleri var, amaçları var yani bunları yapmak için kurulmuş, açıkça bunları da kamuoyuna deklare, etmiş gizli saklı, yeraltı faaliyeti de göstermiyor.

Şimdi, bakın, ben burada maddeyi okuyayım size, rahat olun diye söylüyorum: "MADDE 12.- Protokol kapsamında verilecek olan tüm eğitimler öncelikle TÜRGEV'e bağlı vakıf binalarında gerçekleştirilir." Yani bizim okullarımızı kullanma diyor. "Eğitimler vakıf binalarında gerçekleştirilemediği takdirde Hayat Boyu Öğrenim tarafından belirlenen mekânlarda gerçekleştirilir."

"MADDE 13.- Kurslarda kursiyerlerden hiçbir ad altında ücret alınmaz.

"MADDE 14 - TÜRGEV, Protokol kapsamında hiçbir maddi kazanç elde edemez."

Bu protokol üç yıl için geçerli olup, Hayat Boyu Öğrenme ve TÜRGEV gerekli gördüğü takdirde protokolü tek taraflı fesih hakkını kullanır." Bu, standart nasıl fesheder filan onları anlatıyor.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Bakanım, 7 ve 3'üncü maddeyi de lütfen...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hayır, sizin demin söylediğiniz herhâlde şu madde: "Protokolde yer almayan hususlar, öncelikle ilgili mevzuatına göre, mevzuatta bulunmaması durumunda ise taraflar arasında iyi niyet, karşılıklı anlayış ve uzlaşma kuralları çerçevesinde çözümlenir." Bu bütün vakıflarla, derneklerle, sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan protokollerde standart, şablondur bu yani.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Bakanım, izninizle... Maddelerden bir tanesi de Millî Eğitim müdürlüklerinin görevleri ve yükümlülükleri kapsamında...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Kaçıncı madde?

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - 7.3.2.

"Eğitimlerde ihtiyaç duyulan eğitimcileri görevlendirir, ilgili mevzuatına göre ücretlerini öder." Bizim en çok size sormak istediğimiz konu budur. Biz neden TÜRGEV'in yurtlarında kalan öğrencilerin eğitim masraflarını ödüyoruz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hayır, hayır. Birlikte bir proje uyguluyorsak biz de bunlara eğitimci görevlendiriyorsak tabii bedava çalıştıramayız onları, öderiz onlara.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama neden Millî Eğitim Bakanlığı?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakanım, onun için "Mali yük var mı?" dedim, siz "Mali yük yok." dediniz de o yüzden sordum yani mali yükü var sonuçta bu işin.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Mali yükü var bize, Bakanlığa bir mali yükü var ve neden sadece...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bakın, bir önceki maddeyi okuyayım da... "Protokol kapsamında açılacak kurslarla ilgili her türlü planlama, uygulama ve organizasyonu mevzuatına göre yapar." Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü bunu mevzuatına göre yapar. Biraz önce okuduğum bütün diğer protokollerde de Millî Eğitim Bakanlığının benzer işlerini yüklenen eğitimciler bu ücretlerini alırlar. Biz kimseyi...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ancak Bakanım, burada, TÜRGEV yurtlarında kalan öğrencilerin masraflarını niye Millî Eğitim Bakanlığına yüklüyoruz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Birlikte bir kurs açılmış, bu kursta Hayat Boyu Öğrenmeye bağlı usta öğreticiler var. Burada kastedilen Hayat Boyu Öğrenmeye bağlı halk eğitim merkezlerinde görev yapan usta öğreticiler ve öğreticiler var. Bir yerde TÜRGEV'le birlikte bir kurs açılmışsa ve bizim de eğiticimiz orada görev alırsa ona ücretini biz ödüyoruz.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sorun o değil Bakanım. Sorun, niçin TÜRGEV'in binalarında siz eğitim... Mesela bakın...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Tersini de sorabilirsiniz: "Niye TÜRGEV'e kendi okullarınızı açıyorsunuz? Okullarınızı TÜRGEV'in hizmetine..."

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hayır, daha basit Hocam, şöyle söyleyeyim: Sayın Bakanım, siz aynı koşullarda, aynı maddelerle Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğiyle bu protokolü imzalar mısınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - İmzalarız tabii, getirsinler projelerini, getirsinler.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Eminsiniz yani?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Eğitim Gönüllüleri Vakfıyla yıllardan beri sürdürdüğümüz ve benim, yanlış hatırlamıyorsam, altı ay önce üç yıllığına yenilenmesi talimatını verdim. Eğitim Gönülleri Vakfının şeyi var, benzer şeyler, aynı, bu şablondur.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Bakanım, böyle bir bütçemiz...

GAYE USLUER (Eskişehir) - Efendim, şimdi açabilir miyiz mikrofonu Sayın Başkan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bakın, sorularınıza daha sonra cevap vermediğim için beni eleştirmeyin.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Efendim, ben yine bizim yaptığımız...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yani ben karşılıklı tartışmaya varım ama süremden indirilmek üzere.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Efendim, tartışma değil...

BAŞKAN - Çok kısaca lütfen belirtin, ondan sonra Sayın Bakanımız kalan süreyi diğer sorular için kullansın lütfen.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Çok kısa, tamam.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Evet, buyurun.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Biz bilgi edinme kapsamında bir belge göndermiştik: "Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında hangi projeler kapsamında protokol imzalanmıştır? TÜRGEV yurtlarında kalan öğrencilere Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenleri tarafından verilecek derslerin ücretleri Millî Eğitim Bakanlığı tarafından mı ödenecektir?" Soru böyle. Sizin tarafınızdan verilen cevaba geçiyorum: "Millî Eğitim Bakanlığı, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı arasında öğrencilere yönelik sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenlenmesine ilişkin 6 Kasım 2015 tarihinde imzalanan iş birliği belgesi mevcuttur. Söz konusu protokol kapsamında ücretler Bakanlığımızca karşılanacaktır."

2'ye geçiyorum...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Kurslarda eğer...

GAYE USLUER (Eskişehir) - Devam edebilir miyim Sayın Bakanım?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Evet, buyurun.

GAYE USLUER (Eskişehir) - "Siirt ili merkez ilçede Siirt Anadolu İmam-Hatip Lisesi öğrencilerinin hizmetinde kullanılmak üzere bağışçı Limak İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yaptırılarak hibe edilen okul, öğrenci pansiyonu, konferans salonu ve spor salonu, bağışçının talebi doğrultusunda, TÜRGEV tarafından işletilmek üzere Bakanlığımıza tahsis edilmiştir."

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Evet, ben de açılışındaydım o okulun.

GAYE USLUER (Eskişehir) - TÜRGEV'e tahsil edilmesi doğru mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bakın, bağışçı diyor ki: "Ben bu okulu yapıyorum, bu pansiyonu da yapıyorum, Millî Eğitim Bakanlığına tahsis ediyorum ama siz bunu işletemeyebilirsiniz, bunun masraflarını, ben TÜRGEV'le anlaştım, TÜRGEV karşılamak üzere TÜRGEV işletsin. O işletme ticari değil, tam tersine bizim bir yükümüzü alıyor TÜRGEV. Pansiyonda verilecek yemekler, sağlık hizmetleri, temizlik hizmetleri, hepsinin ücretlerini TÜRGEV karşılıyor Limak'la yaptığı anlaşma yani bağışçıyla yaptığı anlaşma doğrultusunda. Ona bir imtiyaz değil, tam tersine bir yük yüklüyoruz.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Bu da yeni bir paralel millî eğitimdir.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ben o pansiyonun açılışında da vardım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yirmi iki dakika kaldı, diğer sorulara geçebilirsek...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hayır, şunları bir cevaplandırayım, sonra vakit kalırsa ekstra sorularınıza cevap vereyim.

Şimdi, arkadaşlarımız, Hayat Boyu Öğrenmenin bu konularda kurslar ve protokoller konusundaki kuralını getirdiler. Bütün, kimle olursa olsun, ister Çağdaş Yaşamı Destekleme ister TÜRGEV ister Hayrat Vakfı; 12 kişi bir araya gelir ve o 3.064 programdan herhangi birini, orada bizim program, kurs listelerimiz var, bunlardan herhangi birini seçerlerse kurs açılır ve ücreti Bakanlığımızca ödenir. Siz de getirin benzer kurs taleplerinizi 3.064'ten, protokolü imzalayalım, memnuniyetle ücretlerini ödeyelim.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Böyle giderse hepimiz TÜRGEV'le çalışıyor olacağız, TÜRGEV personeli olacağız. On yıl sonra Millî Eğitim Bakanlığı yok, TÜRGEV var.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - İzninizle sadece on saniye Bakanım. Çünkü şöyle: Bir defa...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Müsaade edin, ben de şunları cevaplayayım. Bakın, yirmi dört dakika oldu. İsterseniz böyle götürelim, bu soruların hiçbirine cevap vermeyeyim.

BAŞKAN - Ama diğer sorulara süre kalmayınca cevap veremeyecek Sayın Bakanımız. Lütfen diğer sorularla devam edelim.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Arkadaşlar, böyle bir usul var mı?

SALİH CORA (Trabzon) - Hayır, bu, TÜRGEV'i sorgulama yöntemine dönüştü.

BAŞKAN - Lütfen, diğer sorulara...

Evet, buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ortaokullarda seçmeli dersler arasında yaşayan diller ve lehçeler dersi yer almaktadır. Bu ders 5, 6, 7 ve 8'inci sınıflarda okutulmaktadır. Bu dersin altında Zazaca, Kurmancî, Gürcüce, Adığece, Abazaca, Lazca yer almaktadır. Söz konusu derslerin öğretim programları hazırlanmış olup Kurmancî 5, 6 ve 7, Zazakî 5 ve 6, Lazca 5 ve 6, Adığece, 5 ve 6, Abazaca 5 ve 6, Gürcüce 5 ve 6 derslerine ait öğretim materyalleri hazırlanmıştır. Diğer derslere ilişkin materyallerin hazırlanma çalışmaları devam etmektedir.

2015-2016 eğitim öğretim yılı yaşayan diller ve lehçeler dersini seçen öğrenci sayısı Abazaca 5'inci sınıfta 309, 6'ncı sınıfta 209, 7'nci sınıfta 188, 8'inci sınıfta 253. Genel toplamları okuyayım, genel seçenleri: Abazacayı genelde 959 öğrenci seçmiş, Gürcüceyi 1.160 öğrenci seçmiş, Adığeceyi 1.192 öğrenci seçmiş, Kurmancîyi 71.616 öğrenci seçmiş, Lazcayı 2.576 öğrenci seçmiş, Zazacayı 6.315 öğrenci seçmiş; toplamda 83.818 öğrenci seçmiş. Bu seçmeli derslerde de sadece bu dersler için değil, bütün, Kur'an-ı Kerim'de, Siyer-i Nebi'de de veya ileri matematikte de hangi seçmeli ders için sınıf açabiliyoruz? 10 öğrenci seçtiği takdirde, en az 10 öğrenciyle sınıf açabiliyoruz.

Şu bilgi de sizde bulunsun: Hiçbir seçmeli ders için kadro tahsis etmiyoruz, etmiyorduk. Geçen atama döneminde de bu atama döneminde de Zazakî ve Kurmancî için kadrolu öğretmen tahsis ettik. Niye seçmeli derslerde kadrolu öğretmen tahsis etmiyoruz? Çünkü hangi okulda hangi seçmeli dersin bir kadrolu öğretmen atayacak kadar çok öğrenci tarafından seçileceğini tahmin edemediğimiz için, bilemediğimiz için böyle bir genel kural koymuştuk başında. Fakat şimdi seçmeli dersler tekrar edile edile, hangi okulda, daha doğrusu il düzeyinde hangi seçmeli dersler, mesela Kurmancîde belli yerler netleşmiş oldu. Artık oraya kadrolu Kürtçe öğretmeni veya Kurmancî öğretmeni atayabilir duruma geliyoruz.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ama toplamda 70 kişi falan atandı herhâlde, değil mi?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - İşte, geçen seferkilerle beraber o kadar.

Şimdi artan kadrolardan da yine oraya ne kaydırabiliriz diye bakıyoruz.

Bu ana dilde eğitim konusunda önce mevzu durumu bir özetleyeyim: 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 4, 10 ve 20'nci maddelerinin hükümleri ve 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesinin (1)'inci fıkrasında "Eğitim ve öğretim kurumlarında, Türk vatandaşlarına Türkçeden başka hiçbir dil, ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Ancak, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tâbi olmak üzere özel kurslar açılabilir; bu kurslarda ve diğer dil kurslarında aynı maksatla dil dersleri oluşturulabilir." Bu yapıldı. "Bu kurslar ve derslerde, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı öğretim yapılamaz. Bu kursların ve derslerin açılmasına ve denetimine ilişkin esas ve usuller, Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." Bunu yaptık. Ayrıca, seçmeli dersleri de yaptık.

Bunlarla ilgili de istihdam durumu: Kurmancî 48, Zazakî 11, toplamda 59 öğretmen. KPSS'den 50 ve üzerinde puan alıp 2016 Şubat ayında yapılan öğretmen atamalarında başvuruda bulunan lisans mezuniyeti Kürtçe bölümü olan aday sayısı 20. Lisansını farklı alanlarda yapmış, Türkçe alanında yüksek lisansı bulunan aday sayısı 206.

Bu, yabancı dil öğretimiyle ilgili olarak... Talim Terbiye Kurulunun filan tarih ve filan sayılı kararıyla kabul edilen ilköğretim kurumları haftalık ders çizelgesinde daha önce ilkokul 4'üncü sınıftan başlayan yabancı dil dersi uygulamasının 2013-2014 öğretim yılından itibaren 2'nci sınıftan başlaması kabul edilmiştir. Bu düzenleme çerçevesinde geliştirilen programlar 1'ler için Avrupa Ortak Başvuru Metni'ne uygun olarak hazırlanmış, bu çerçevede iletişimsel dil becerilerinin geliştirilmesi esas alınmış ve 4 temel dil becerisinin entegre olarak gelişimi hedeflenmiştir. Yani "Yabancı dil eğitiminde şöyle yapacağız, böyle yapacağız." diye benim konuşma metninde söylediğimin somut karşılığı bu.

Şimdi, ben, burada sorulara cevapları belli bir tematik sıraya ve sorulma sırasına göre değil... Onun için böyle peş peşe birbiriyle ilgisiz soruları da cevaplandırmış oluyorum.

"Muğla'da şu ana kadar ne kadar İnternet, kimin elinde tablet, nerede İnternet var, Muğla'da kaç tablet var?" Nurettin Demir Bey'in sorusu. FATİH Projesi kapsamında Türkiye genelinde 401.554 etkileşimli tahta okullarımıza kurulmuştur. 1 milyon 437 bin 800 adet tablet bilgisayar öğretmen ve öğrencilerimize dağıtılmıştır. 45.653 adet çok fonksiyonlu yazıcı okullarımıza dağıtılmıştır. Bu çok fonksiyonlu yazıcılar ofislerde kullanılan yazıcılar gibi değil, ders materyali de üretmeye yönelik yazıcılar. Ayrıca, bugüne kadar geniş bant İnternet altyapısı kapsamında 914.342 uç, İnternet bağlantı noktasının kurulumu yapılmıştır. 2016-2017 yıllarında 604.803 uç kurulumu daha yapılarak toplamda 1 milyon 519 bin 145 uçla bütün okullarımızın kurulumu tamamlanmış olacaktır.

Muğla ilinde dağıtılan tablet sayısı 13.707, Muğla ilinde dersliklere kurulan etkileşimli tahta sayısı 4.595, Muğla ilinde İnternet altyapısı kurulan okul sayısı 276, buralardaki uç sayısı 16.819.

Şimdi, şu sizi yanıltabilir: Yani, bir ilkokula girip "Hanginize tablet verildi?" dersiniz hiçbir çocuğa verilmemiştir çünkü ilkokullarda tablet bilgisayar dağıtmıyoruz. Öncelikli olarak tablet bilgisayarlarımızı 9'uncu sınıflara yani lise 1'lere dağıtıyoruz. İlkokullarda ve ortaokullarda el becerileri yeterince gelişmeden çocuklara tablet bilgisayar vermiyoruz. Nitekim, bir iki milletvekili arkadaşımız da zaten bu teknoloji fetişizmden çocuklarımızı korumamız gerektiği konusunda... Onun için onu ilkokullarda dağıtmıyoruz.

Öğretmen maaşlarının OECD'yle karşılaştırılması... Rakamları arkadaşlarımız zaten söylediler. Yani, ortaöğretimde OECD 44.600 dolar, Türkiye'de 28.110 dolar. Ama şu önemli: On beş yıllık bir öğretmenin maaşında 2005-2015 yılları arasında görülen değişime bakıldığında ve 2005 yılı maaşı 100 birim olarak alındığında Türkiye'de 2005-2015 yılları arasındaki değişim endeksi -yani Türkiye'de ve OECD'de- şöyle: Okul öncesi öğretmenleri 100'müş, 114'e çıkmış; OECD'de 100'müş, 103'e çıkmış. İlkokulda OECD 103'müş, Türkiye'de 114'e çıkmış. Ortaokulda OECD 102'ye çıkmış 100 iken, Türkiye'de 112'ye çıkmış. Ortaöğretimde OECD 100 iken 101'e çıkarmış, biz 100 iken 112'ye çıkarmışız. Zaten o yüzden -bir arkadaşımız da atıfta bulundu- OECD'nin 2015 raporunda Türkiye'yle ilgili olumlu bir cümle olarak şu da var: Son beş yılda OECD ülkeleri arasında öğretmen maaşlarında yukarıya doğru en anlamlı, en iyi değişikliği yapan ülke Türkiye, aynı raporda.

İnsani Gelişme Endeksi değerlendirmesi, Sayın Temizel'in vurguladığı... Uzun vadeli ilerlemeyi insani gelişmenin 3 temel boyutu olan uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim, iyi bir yaşam standardı kapsamında ele alarak ölçen bir endeks bu İnsani Gelişme Endeksi. 2015 yılı raporunda 195 ülke içinde verileri mevcut. 188 ülkeye bakıldığında, 2014 yılında İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında Norveç 0,944'le en yüksek endekse sahip ülke, Nijer'se 0,348'le en düşük İnsani Gelişme Endeksi'nde. Türkiye 2014 yılında 0,761 endeks değeriyle 72'nci sırada yer alıyor. Aynı yılda satın alma gücü paritesi cinsinden kişi başına gayrisafi gelire -2011- bakıldığında verisi olan 190 ülke içerisinde Katar 123.124 dolarla ilk sırada, Türkiye ise 18.677 dolarla 60'ıncı sırada yer alıyor. Bu kapsamda, İnsani Gelişme Endeksi değeri 1 ile 0,800 arası olan ülkeler çok yüksek insani gelişme, İnsani Gelişme Endeksi değeri 0,799 ile 0,700 arası olan ülkeler yüksek insani gelişme; diğerlerini sayıyor. Türkiye nerede? Türkiye 0,799 ile 0,700 aralığında olup yüksek insani gelişme grubunda yer alıyor. Söz konusu raporda Türkiye'de eğitimin her kademesindeki okullaşmada artışın bir neticesi olarak ortalama eğitim süresi 2000'li yılların başında 5,5 yılken, 2014 yılında 7,6 yıla yükselmiştir.

Bu, özel okullara yapılan destek, Zuhal Topcu'nun sorusu. Eğitim ve öğretim desteği uygulamasının devlet okullarındaki ikili eğitim yükünün ve derslik başına düşen öğrenci sayısının azaltılması ve Türk millî eğitiminin temel amaçlarının Türk milleti lehine geliştirilmesine katkı sağlayacağı düşünüldü. Aynı zamanda, öz sermayelerle kurulmuş özel okullarımızın eğitim ve öğretim desteğiyle güçlendirilmesi ve olumlu rekabet ortamlarının oluşturulmasıyla eğitimde kaliteye erişimin kolaylaştırılması hedeflendi.

Eğitim ve öğretim desteği uygulaması sosyoekonomik yönden oluşmuş bölgesel farklılıkları azaltmayı amaçlayan, bu yönüyle devlet okullarımızın imkânlarının artırılmasını doğrudan ve dolaylı etkileyen bir anlayışı esas almaktadır. Bu kapsamda, özel okullarımızın öğrenci sayılarının stratejik plan öngörüsünde artırılarak Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasına çıkarılması hedeflendi. Ayrıca dar gelirli ailelerin çocuklarının da özel okullarda eğitim ve öğretime erişimleri amaçlandı.

Şimdi, bir arkadaşımız, siz bana Tokat'tan bir öğrenciyle ilgili bir belge vermiştiniz. Şimdi arkadaşlarımız o belgeyi araştırıyorlar, bu öğrencinin durumunu. Hangi gerekçeyle reddedildiğini araştırıyoruz. Şöyle olabilir yalnız, genel karşılaştığımız bir sorun olduğu için: Şimdi, ondan daha iyi durumda olan bir öğrenci yani ailesinin gelir durumu vesairesi itibarıyla çok daha avantajlı sayılabilecek durumda olan bir öğrenci A okuluna müracaat ediyor ve destek alıyor. Buna mukabil onun kadar avantajlı durumda olmayan bir öğrenci B okuluna müracaat ediyor ve alamıyor. Şimdi, ikisi birbiriyle karşılaştıkları zaman diyorlar ki: "Ben aldım, sen almadın." Hâlbuki okullara yapılan müracaatlar kendi içlerinde değerlendiriliyor yani bu öğrencinin müracaat ettiği okulda kendisinden daha dezavantajlı durumda olan varsa onlar onun önüne geçmiş olabilir, ben ihtimalleri söylüyorum.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Velisi olan annesi kendi durumlarından daha iyi olanların aldığını söylüyor ama. O nedenle değerlendirme kriteri önemli.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Olabilir. Aynı okulda mı?

KADİM DURMAZ (Tokat) - Aynı okulda.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Aynı okuldaysa bir problem var, araştıralım. Aynı okulda olmaması lazım, yani B okuluna, başka bir okula çok öğrenci müracaatı olmaz, orada fazla bir sıralama olmaz, bir rekabet yoktur öğrenciler arasında, dolayısıyla o öğrenciden daha avantajlı durumda olan, daha iyi durumda olan bir öğrenci başka bir okulda destek almış olabilir ama aynı okulda ondan daha avantajlı, puanları ondan düşük olmasına rağmen... Çünkü, pek çok kritere göre puanlama yapıyoruz. Anne sağ mı, baba sağ mı, aile durumu, ev sahibi filan. Bakacağız ona.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Bir de diğer sorum vardı okul müdürleriyle ilgili.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Vardır, şimdi gelir, soruların hepsi burada var.

Osmanlı Türkçesi hangi okul türlerinde kaç saat ve hangi branş öğretmeni... Şimdi, bu Osmanlı Türkçesine girmeden önce şu şûrayla ilgili... Karma eğitim önerildi, şu oldu, bu oldu... 19. Millî Eğitim Şûrası'nda konuşulan konularla ilgili pek çok spekülasyon yapılıyor. Şûra sırasında da bu tür spekülasyonlar yapıldı basında. Mesela, tam o tarihte, daha şûra bitmemiş, koridorlarda sendikaların, derneklerin... Oraya pek çok paydaş katılıyor, eğitimle ilgili hemen hemen bütün paydaşları biz Millî Eğitim Şûrası'na -yasada sayılıyor zaten onlar- davet ediyoruz; sendikaları çağırıyoruz, dernekleri çağırıyoruz, üniversiteleri çağırıyoruz, milletvekillerinden, eğitim komisyonundan arkadaşlarımızı çağırıyoruz, öğrencileri çağırıyoruz, öğrenci veli temsilcilerini çağırıyoruz yani çok geniş kapsamlı. Her kafadan bir sesin çıktığı bir şûra, adı üstünde, şûra. O günlerde basında buna benzer başka bazı uçuk önerilerde sanki şûra bunların konuşmak için toplanmış gibi medyaya servis edilmeye başladı veya medyada haberleştirilmeye başlandı. Bunun üzerine ben Şûra Başkanı olarak orada toplantıda arkadaşlara dedim ki: Bakın, komisyonlarda sizin konuştuğunuz her şey sanki şûra kararıymış gibi, henüz komisyonda bile karar verilmemiş şeyler bile sadece dile getirilmiş olmaktan yola çıkılarak şûra kararı hâlinde kamuoyuyla paylaşılıyor. Onun için, bir, bu nedenle; iki, medyayı, kameraları görünce komisyonlarda insanlar olabildiğince medyada yer alacağını düşündükleri uçuk önerileri daha fazla gündeme getiriyorlar. Onun için, lütfen komisyonlarınızda, özel komisyonlarda -farklı farklı komisyonlar kuruldu çünkü, yabancı dil eğitimi vesaire- medya olmasın. Nasıl olsa biz nihai kararlarımızı medyanın huzurunda tartışacağız genel kurulda, komisyon tartışmaları olabildiğince medyatik olmayan bir üslupla cereyan etsin. Herkes gerçekten kendi görüşlerini, tribünlere oynamadan birbirimizle paylaşabilecek şekilde konuşalım, dedim. Bunun üzerine öyle bir karar aldık ve komisyonlardan medya mensuplarını çıkardık. Biraz onlar da kızdılar bize ama yapmak zorundaydık. Sonra komisyonlardan gelen şeylerini topladığımız şûranın genel kurulunda bunların hepsi orada da konuşuldu, tartışıldı. Şûra kararları henüz Tebliğler Dergisi'nde yayınlanmadı. Şûra kararları istişari kararlardır. Hiçbir şûra kararı... 19. Şûra'dır bu yapılan şûra. Ben ondan önceki 18 şûra kararlarının ne kadarlarının uygulandığına baktım, yüzde 2'si uygulanmış. 18 şûrada bir sürü kararlar alınmış... Bu kararları Millî Eğitim Bakanı isterse uygular istemezse uygulamaz Şûra Yönetmeliği'ne göre.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bu orana göre yapmayın o zaman. Yüzde 2 uyguluyorsanız yapmayın, yormayın kendinizi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Hayır, daha fazlasını yapabiliriz yani biz illa yüzde 2'ye uymak zorunda değiliz ama henüz Tebliğler Dergisi'nde yayınlamadık o şûra kararlarını da. Yani, şûra da karar olarak çıkmış tavsiye kararlarını da henüz yayınlamadık çünkü gündemi böyle eğitimin magazine edilmesine yol açacak tarzda konularla meşgul edilmesini istemediğimiz için onları henüz yayınlamadık. Yayınlayacağız ama yani onlar neticede şûranın kayda geçmiş tavsiye kararlarıdır.

Osmanlı Türkçesi dersi 2003-2004 eğitim öğretim yılından itibaren sadece sosyal bilimler liselerinde ortak ders olarak, 10'uncu, 11'inci, 12'nci sınıflarda haftada ikişer saat okutuluyor, 2003'ten beri. Bu dersin öğretim programı Talim ve Terbiye Kurulunun filan tarih, filan sayılı kararıyla kabul edilerek 2011-2012 eğitim öğretim yılından itibaren uygulamaya konulmuştur. Osmanlı Türkçesinin, Talim ve Terbiye Kurulunun 28 Mart 2013 tarihli ve filan sayılı kararıyla eğitim öğretim yılından itibaren bütün ortaöğretim kurumlarının 9'uncu ve 12'nci sınıflarında, haftada ikişer saat seçmeli ders olarak okutulması kabul edilmiştir. Ayrıca, Osmanlı Türkçesi dersini, yine Talim Terbiye Kurulunun ilgili kararıyla, Türk dili ve edebiyatı, Türkçe, tarih, din kültürü ve ahlak bilgisi ve imam-hatip lisesi meslek dersleri alan öğretmenleri okutabiliyor.

Temel liselerin ücretleri, özel okullara teşvik... Temel liseler okul, bir geçiş kurumudur, evet ama okuldur. Temel liselerde üniversiteye hazırlık mahiyetinde dershanelerde olduğu gibi kurslar yapılmıyor, maliyeti de onlarla mukayese edilecek gibi değil. Özel sektörde teşvik çalışmaları dershanelerin kapanma süreciyle başlamıştır. Yani, iddia edildiği gibi paralel yapıyla ilişkiler iyiyken özel sektör desteklenmiş, bozulunca vazgeçilmiş diye bir durum söz konusu değil. 2015-2016 öğretim yılında 185.306 öğrenci temel liselerde öğretim görüyor.

2015-2016 yılları arasında öğretmen maaşı... Hani "2002'yi referans vermeyin." diye arkadaşlarımız şey yapınca, onlar da 2015'le karşılaştırmalı olarak... Sayın Bülent Bektaşoğlu'nun sorusuna cevap olarak: 2015'te maaş 2.338 lira 83 kuruş, 2016'da 2.509 lira. Ek ders 2015'te 587 lira -hatta 92'si de var, 588 lira- 2016'da 629 lira, 588 liradan 629 liraya... Artış oranı yüzde 6,91 yani yüzde 7 artmış bir senede. Maaş artı ek ders olarak baktığımızda, 2015'te 2.926 lirayken 2016'da 3.137 lira olmuş.

Telafi eğitimleri. Bu, şimdi, önemli bir konu, onun için tane tane okuyayım bunu. Telafi eğitimleri kapsamında ne tür tedbirler alındı, ne yapıldı? Sur, İdil, Silopi, Cizre, Dargeçit ve Nusaybin ilçelerinde güvenlik tedbirleri, boykot ve engellemeler nedeniyle eğitim öğretim faaliyetlerinde sorun yaşayan 8'inci ve 12'nci sınıf öğrenci toplamı 19.404. Niye 8 ve 12'yi özellikle vurguluyorum? Bunlar geçiş sınıfları olduğu için. Yani, 8'inci sınıftaki çocuklar orta okul son sınıfta liseye başlayacaklar, 12'dekiler de lise son sınıftalar üniversiteye başlayacaklar. Mevcut sorunlardan kaynaklanan kaybın telafisi amacıyla ara dönem tatilinde Diyarbakır, Batman ve Mardin il merkezinde telafi programları uygulanmış olup bu eğitimlere toplamda 12.524 öğrenci katılmıştır. İkinci dönemin başlamasıyla birlikte Dargeçit, Nusaybin, Silopi ilçelerinde bütün öğrencileri kapsamakla birlikte 8'inci ve 12'nci sınıf öğrencilerini merkeze alan telafi eğitimleri hafta içi ve hafta sonu programları olarak hayata geçirilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Beş dakika uzatıyorum Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ama bir sürü sorum var.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Devam edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Muhalefet de itiraz etmiyor zaten uzatmaya. Müsaade buyurursanız...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Evet biz itiraz etmiyoruz, yazılı da istemiyoruz.

BAŞKAN - Peki, lütfen, o zaman yetişebildiği kadar... Ötekilerini yazılı alırız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Peki, tamam.

Ayrıca, Batman, Mardin ve Diyarbakır il merkezlerinde 8'inci ve 12'nci sınıf öğrencilerinin sınav takvimini gözeten, 2016 Haziranı sonuna kadar devam edecek yatılı telafi programı için bütün öğrencilere ulaştık. 10 Şubat 2016 Çarşamba tarihi itibarıyla 7.514 öğrenci programa katılacağını bildirdi. Cizre, İdil ve Sur başta olmak üzere, sorun yaşanan bütün ilçelerde eğitime dair güven ortamı oluşmasıyla öğrencilerimizin eğitime dair kayıplarının telafisi gerçekleştirilecek inşallah. Şu anda da isteyen öğrencilerimizin farklı il ve ilçelerde eğitimlerini devam ettirebilmeleri için nakil işlemlerini kolaylaştırdık. Boş pansiyonu olan yatılı okullarımızı tespit ettik, oraları da duyurduk. Bu telafi eğitimlerine katılan her öğrencimize temel ihtiyaç maddelerini, temel bakım malzemelerini filan onlara verdik. Ayrıca, bu sömestir tatilinde öğrenci başına 250 lira nakdi yardımda bulunuldu. İhtiyacı olan öğrencilerimize giysi, ayakkabı verildi, öz bakım ihtiyaçları giderildi. Eğitimlerinin ilk gününden itibaren öğrencilerin sağlık durumlarının tespiti amacıyla genel sağlık taraması yapıldı.

Ayrıca, telafi eğitimi kapsamında bulunan öğrencilere ve öğretmenlere psikososyal destek verilmesi amacıyla, rehber öğretmenler aracılığıyla öğretmen ve öğrencilere yönelik psikolojik rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunuluyor. Şimdi hizmet içi eğitime aldığımız öğretmenlerle ilgili "İstanbul'a çekildi öğretmenler İdil'den." diye basında haberler yer aldı, doğru değil. 12 il merkezinde imkânı olan yani öğretmenlerimizin barınabileceği öğretmenevi imkânları olan illerimizde bu hizmet içi eğitimi yapıyoruz. Ayrıca öğrencilerimizin büyük çoğunluğunu...

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ne kadar sürüyor ki bu? Yani dönecek mi öğretmenler?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Dönecekler, tabii tabii.

Öğrencilerimizin büyük çoğunluğuna yönelik il ve ilçe gezileri yapıldı ayrıca bu sömestir tatilinde. Sosyal aktiviteler kapsamında uygun zamanlarda futbol, voleybol, masa tenisi, sinema, çiğ köfte etkinlikleri düzenlenerek bütün öğrencilerin katılımları sağlandı. Şimdi bunlar buradan böyle çok sade suya tirit gibi görünebiliyor. Ben Mardin'de Midyat'ta, Diyarbakır'da bu eğitimi alan, telafi eğitimini alan çocuklarımızla medyayı almadan sınıflarda, hatta medya değil sadece, hiçbir başka yetkiliyi almadan, bire bir görüşmelerimde bunun çocuklarımız açısından ne anlama geldiğini yakından görme fırsatım oldu. İyi bir şey yapmışız.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam, ne kadarına ulaşabiliriz, onu söyleyin. 12 bin rakamı düşük bir rakam.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - 12 bin, 8'inci ve 12'nci sınıflarda.

Telafi eğitimine katılmış 12'nci sınıf öğrencilerin tamamına YGS ve LYS semineri verilmiştir. YGS başvurusunu yapamayan öğrencilerimizin YGS başvuru ücretleri ödenmiştir. Diğer yandan, bu TEOG dediğimiz ortak sınavlara hazırlanan öğrencilere yönelik de rehberlik faaliyetleri yapılmıştır. Bu işler için Diyarbakır, Batman ve Mardin illerinde toplam 672 öğretmen görevlendirilmiştir. Bu görevlendirmeler gönüllülük esasıyla müracaat eden öğretmenlerimize. Onlara da buradan çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok dokunaklı öğretmen hikâyeleri de orada dinledik.

Şimdi, bir de şunu söyleyeyim, burada şey yok ama: Konuşmalarda sık sık "Doğu ve güneydoğuda eğitim felç." gibi ifadeler kullanıldı. Bu doğru değil. İşte bu sayılan ilçeler Sur, İdil, Silopi, Cizre, Dargeçit, Nusaybin. Yüksekova'da, Şırnak merkezde zaman zaman eğitimde aksamalar olmadı mı, oldu tabii. Ama bakın, biz 30 Aralık 2015, 31 Aralık 2015, 1 Ocak 2016 yani bu yılbaşında, yılbaşından iki gün önce ve bu yılbaşında bütün ekip olarak Van'da İl Millî Eğitim Müdürleri Bölge Toplantısı yaptık. Biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak bölge toplantıları yapıyoruz. İki ay önce Marmara Bölge Toplantısına İstanbul'u yapmıştık, yılbaşında da Van'da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Toplantısını yaptık. Buraya 15 ilden il millî eğitim müdürlerimiz, ilçe millî eğitim müdürlerimiz, maarif müfettişlerimiz ve ilgili şube müdürlerimiz katıldı, biz de tam kadro oradaydık. Şimdi, bu sayılan ilçeler dışında, terör nedeniyle, güvenlik nedeniyle eğitimi aksayan ilimiz yok. Tek tek, zaman zaman, diyelim Van'ın bir köyünde, mezrasında bir okula yönelik bir saldırı falan, böyle münferit şeyler olabiliyor ama il olarak Tunceli'de, Van'da, Bitlis'te, Ardahan'da, Iğdır'da, Batman'da, Adıyaman'da, Hakkâri'de eğitimle ilgili güvenlikten kaynaklanan sorunumuz yok. Başka sorunlarımız var, yetersizliklerimiz var, öğretmen açığı vesaire, onlarla ilgili zaten şu son atamalarda onlar da bir dengeye geldi. Dolayısıyla sanki bütün güneydoğuda ve doğuda eğitim durmuş gibi bir intiba uyandırılması yanlıştır, olgusal olarak doğru değildir. Şunu da söyleyeyim: Tunceli eğitim göstergeleri bakımından Türkiye'de sıralamada 1'inci sıradadır ortaöğretim eğitim göstergelerinde Tunceli ilimiz 1'inci sırada. Kars'ta sorun yok, Iğdır'da sorun yok, Ardahan'da sorun yok, Van'da sorun yok, Batman'da sorun yok, Hakkâri'de sorun yok, Tunceli'de sorun yok, Adıyaman'da sorun yok. Bu ilçelerdeki sorunların da çözümü için neler yaptığımızı kısaca sizlerle paylaşıyorum.

Basın-yayın organlarında zaman zaman "Kürtçe eğitim yapan okullar açıldı, bunlar ne oluyor?" falan gibi haberler çıkıyor. Bakanlığımıza bağlı resmî okul ve kurumlarla Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılan özel okul ve kurumlar, maarif müfettişlerince belli bir program dâhilinde denetlenmektedir. Bunların dışında, hukuka uygun olmayan yöntemlerle açıldıkları basın yoluyla belirtilen yapılar hakkında gerekli işlemler mülki idare amirliklerince yerine getirilmektedir. Şimdi bana Mecliste bölgeden bazı milletvekili arkadaşlarımız "Biz Kürtçe eğitim de veren özel okul açabilir miyiz? Bunun için ne yapmamız gerekir?" diye sordular. Evet, açabilirsiniz. Bunun için Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne müracaat etmeniz gerekir. Nasıl bazı derslerin İngilizce, Almanca, Fransızca gibi yabancı dillerde okutulduğu kolejler veya özel okullar varsa benzer okullar açmak için de şeye müracaat edilebilir. Bu okullarda İngilizce gibi, Hollandaca gibi, Japonca gibi, Kurmancî, Zazakî, Lazca vesaire hangi dillerin bu bağlamda okutulabileceği konusu Bakanlar Kurulu kararı gerektiriyor. Bizim de Bakanlar Kuruluna gönderdiğimiz, Millî Eğitim Bakanlığı olarak gönderdiğimiz şu dillerde özel öğretim kurumları açılması teklifleri var, bunun Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirilmesi için gönderdiğimiz bir Bakanlar Kurulu taslağı var. Yani müracaat ederler ama bunun kanun gereği, bu tür özel okul açmak isteyen girişimcilerin en geç 1 Eylüle kadar bu müracaatlarını yapmaları gerekiyor. Geçen sene bunu yaşadık çünkü. 2 Eylülde, 3 Eylülde, 5 Eylülde gelen talepleri karşılayamıyoruz çünkü yasa açıkça tarif etmiş, "1 Eylül'e kadar açılır." diyor. Yani müracaat eder, biz de izin veririz, açılmış olur.

Şimdi "Temel liseler apartman katlarında her türlü bedensel faaliyete izin vermeyecek ortamlarda açılıyor." Bunlar, bir defa, geçiş kurumları ama buna rağmen temel liselerde en az 60 metrekarelik beden eğitimi salonu ayrılmadığı sürece veya dışarıdan bir spor salonuyla protokol yapılmadığı sürece açılış onayı vermiyoruz biz bu liselere. Yani gittiğinizde göremeyebilirsiniz orada, bizden izin alabilmesi için mutlaka bir spor salonuyla bir protokol yapmış olması gerekiyor.

Şimdi, dramatik bir şey, bir defa, hem bu görevlendirilemeyen, atanamayan öğretmen adayı arkadaşlarımızla ilgili olarak hem bazı öğrencilerimizle ilgili olarak hem de hekim arkadaşlarımız tarafından sık sık, böyle, "Bu yüzden kaç öğretmen adayı intihar etti, biliyor musunuz?" falan gibi ifadeler kullanılıyor. Bunu ben daha önce Meclis Genel Kurulunda da yine arkadaşlarımızdan rica ettim. Hatta o zaman Sayın Haberal da CHP Grubundaydı. Kendisinden milletvekili arkadaşlarımızı bilgilendirmelerini, bir hekim olarak da bilgilendirmesini rica ettim. Şimdi, tıpta -tam teknik tabiri nedir bilmiyorum ama bunu bile söyleyip söylememekte tereddüt ediyorum- "gösterişçi intihar eğilimi" diye bir sendromdan bahsediliyor. Yani aslında niyeti olmadığı hâlde etrafında ilgi uyandırmak veya ilgi çekmek veya isteklerinin yerine gelmesini sağlamak amaçlı bu tür girişimler...

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Bakan böyle bir şey yok da bir hastalık var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bana tıpçıların söylediğini söylüyorum, ben tıp uzmanı değilim ama arkadaşların bana söylediklerini aktarıyorum.

Dolayısıyla bu tür haberlerin medya etiği bakımından da zaten medyada -gerçi bizim medya ona da uymuyor ama- bu tür haberlerin verilmemesi genel kabul gören bir kuraldır ama özendirici olmaması, örneklendirici olmaması vesaire.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Özendirici olmaması için.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şimdi, bu çocuğumuzla ilgili, bakın, arkadaşımız bana Millî Eğitim Komisyonu üyeleri olarak toplandığımızda bu olaydan bahsetti. Çok üzüldüm. Aileyle görüştüm. Aile de tabii... Yani ne söylenebilir, tek çocuğu üstelik. Fakat olgusal olarak bilmeniz gereken, bu çocuk TEOG sınavı yüzünden falan intihar etmiş değil, puanlarını beğenmediği için intihar etmiş değil. Çünkü olay TEOG sonuçları açıklanmadan önce oluyor ve çocuğumuzun da puanları Türkçe 85, Matematik 80, Din Kültürü 95, Fen Teknoloji 80, İnkılap Tarihi Atatürkçülük 85, İngilizce 100. Bıraktığı notu da arkadaşımız bana okuttu. Dayanılır gibi değil, hiç bu TEOG'la, sınavla falan ilgisi olan bir şey değil. Kaldı ki olsa bile farzımuhal -değil ama- yani bunun bu kadar kamuya açık bir ortamda, bu kadar çocuğumuzun bir şekilde haberdar olabileceği bir ortamda bunun böyle hem de hekimler tarafından -siz de hekimsiniz bildiğim kadarıyla- böyle konuşulması uygun değil.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Ben kaç tane olduğunu sordum Sayın Bakan.

BAŞKAN - Evet, Sayın Bakanım, süre çok az kaldı, isterseniz kalan soruları yazılı cevaplarsanız...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bir saniye, Sayın Bakanım, bu konuda bir düzeltme de...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bir dakika...

2014-2015 eğitim öğretim yılında temel öğretimden ortaöğretime geçiş uygulaması kapsamında yapılan ortak sınavlar sonrasında... Bir defa "TEOG diye böyle tek bir sınav ve her şey ona bağlı." Böyle bir şey yok ama bu geçiş sınavlarında 8'inci sınıf düzeyindeki öğrencilere biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak bir anket uygulaması yaptık. 22 Aralık 2014 ile 12 Ocak 2015 tarihlerinde Ortak Sınav Öğrenci Anketi'ni uyguladık. Anketin amacı ortak sınavların öğrenciler üzerindeki etkilerini ölçmek ve öğrenciler açısından bu sınavların olumlu olumsuz taraflarını belirlemekti. Ortak sınavlara katılan 270.220 öğrenci bu anketimizi yanıtladı. Bu raporda anket maddelerine verilen yanıtlara dayalı olarak yapılan analiz sonuçları da yer aldı, ben size kısaca özetleyeyim.

"Ortak sınavların kendi okulumda yapılması -bunların hepsi bu sınav düzeniyle getirilmiş değişikliklerin ölçümüdür yani SBS vesairede olmayan özellikle- beni rahatlatıyor." diyenlerin oranı yüzde 89, sadece yüzde 5 "Katılmıyorum." demiş. "Ortak sınavların iki ayrı günde yapılması benim için olumludur." diyenlerin oranı yüzde 86, yüzde 4'ü katılmıyor.

"Ortak sınavlar okuldaki herhangi bir yazılı sınav gibidir." dediği zaman yüzde 51 katılıyor. Ki, bizce öyledir ama biz bunları öğrencilere henüz yeteri kadar anlatamadığımızı bu anket sonucundan anlıyoruz, herhangi bir yazılı sınav gibi algılamaları istiyoruz çocuklarımızın, onun için zaten herhangi bir sınav gibi kendi sınıflarında ikiye bölünmüş olarak plan yapıyoruz. Yüzde 51'i diyor ki: "Evet, katılıyorum, herhangi bir yazılı sınav gibidir." Yüzde 23'ü "Hayır, katılmıyorum." diyor. Yüzde 29'u da "Kararsızım." diyor.

"Ortak sınavlara sınıf arkadaşlarımla birlikte girmem motivasyonumu artırıyor." diyenlerin oranı yüzde 76.

"Ortak sınavlardan alacağım puanlarla okul başarı puanımın yerleştirmelerde birlikte kullanılması benim için olumludur." diyenlerin oranı yüzde 65, yüzde 11'i "Katılmıyorum." diyor.

"Ortak sınavlara hazırlık çalışmaları okul dışında bütün vaktimi alıyor." diyenlerin oranı yüzde 38 yani daha önce çocukların bütün vakitlerini alan dershaneler bakalım bizim ortak sınavlar yüzünden hâlâ bu şeyi söylüyor mu diye ölçmek için sorduğumuz bir soru. Yüzde 32'si "Hayır." diyor, katılmıyor.

"Sınava serbest kıyafetle katılmam beni rahatlatıyor." diyenlerin oranı yüzde 81. Şimdi, bunlar sizin için çok önemli olmayabilir yani serbest kıyafetle katılmış, okul formasıyla katılmış, öğrenci psikoloji açısından bunlar çok önemli. "Ortak sınavların ara verilerek yapılması doğru bir uygulamadır." diyenlerin oranı yüzde 89, yüzde 7 "Katılmıyorum." diyor.

"Ortak sınavlarda derslerin günlere dağılımının dengeli olduğunu düşünüyorum." diyenlerin oranı yüzde 65 yani 3 tanesi bir gün yapıyoruz, 3 tanesi ertesi gün yapıyoruz. Orada bile medyadan rica ediyoruz her defasında, birinci gün 3 dersten çocuklar sınava giriyor, sonuçlar belli yani cevaplar belli, biz de açıklıyoruz ama medyadan rica ediyoruz: "Yahu, bunları birinci günün akşamı kullanmayın bu açıklamaları, bu sonuçları çünkü çocuk o gün o girdiği 3 dersten birinde, ikisinde yeterince başarılı olmamış olabilir, o moral bozukluğuyla ertesi günkü sınava girmesin. Bekleyin, ikinci günün sınavları da yapılsın ondan sonra açıklayın sonuçları." dediğimiz hâlde reyting şeyiyle, maalesef, arada bunu deliyor yine bazı kuruluşlar.

"Derslere düzenli çalışmak ortak sınavlarda başarılı olmak için yeterli mi?" "Yeterlidir." diyenlerin oranı yüzde 69 yani dersine gelirsen biz hep onu vurgulamaya çalışıyoruz mesajlarımızda. "Ekstra bir şeye ihtiyacın yok, derse gelirsen, öğretmenini dinlersen ödevlerini yaparsan..." Ödevle ilgili olarak da kısaca kanaatimi... Ben aslında dün akşam bir televizyon kanalında bu konuyu uzun uzun anlattım, isterseniz size o programın kayıtlarını da gönderirim. Kısaca kanaatimiz şu, biz bir defa şunu söylemedik yani: "Zinhar sömestir tatilinde kitaba elini sürmeyeceksiniz." Böyle bir şey söylemedim hatta tam tersine dedim ki: Öğretmenler tabii ki çocuklarımıza birtakım kitaplar tavsiye edecekler, etmelidirler de ama şunu yapmayacağız: "Bak, bu kitabı okumaya mecbursun, bu kitabı oku, özet çıkar, sömestir tatilinden sonra geldiğinde de seni bundan imtihan edeceğim." Böyle yapmayın, bırakın çocuklar sevdikleri kitapları sevdikleri için, sizi sevdikleri, öğretmenlerini sevdikleri için, öğretmen istediği için, öğretmenini sevdiği için mecbur olmadan okusunlar. Onun dışında da birtakım etkinlikler düzenlensin, okullarımıza, il millî eğitim müdürlerimize bu konuda bazı yönlendirmeler yaptık. Şimdi, medyada da yer aldı, burada bir lokantanın çocuklar için ayrılan oyun parkı gibi yerleri oluyor ya lokantalarda, orada çocuklar oynuyorlardı, dönme dolap filan var. Biz de arkadaşlarla geçerken onları görünce -küçük çocuklar, 7, 8, 10, 11 yaşlarında- muhabbet edelim, selam verelim çocuklara diye durduk. Atlı karıncanın üzerindeki iki çocuğun elinde kitap var, benim de önce hoşuma gitti yani o kadar sevdiği için. Sonra ne yapıyorsunuz, ne okuyorsunuz? deyince "Ödev yapıyoruz." dediler. Şimdi, atlı karıncanın üzerinde yani Fellini'nin filmi gibi bir şey. Ne ödevi filan? Neyse anlaştık sonra ben de kitabın üzerine bir not yazdım öğretmenimiz için, öyle öğretmenlere soruşturma filan açmadım, şunu yazdım, yazdığım bir tek cümle var: "Sevgili öğretmenim..." 7-8 tane soru işareti altına da "Nabi Avcı" Yani ne oluyor, demiş oldum. Ha, bu arada ama özel bir okulun öğrencileriymiş onlar, okulun koordinatörünü aradım, dedim ki: Ya, ne yapıyorsunuz? "Vallahi biz de arkadaşlarımıza talimat verdik; yapmayalım, bu doğru bir uygulama, biz de uyalım dedik ama şöyle bir yanlış anlama olmuştu, hatta onun için arkadaşlarımızı uyardık. Bu kural sadece devlet okulları için geçerli, özel okullar olarak biz ödev verebiliriz zanneden bazı öğretmenlerimiz varmış, onları uyarmak için biz de onları uyardık, böyle bir şey yaptık." dedi. İl Millî Eğitim Müdürümüze de söyledik: Bu okulları ikaz edin, iki tane özel okul ama öyle öğretmenlerimize soruşturma filan yapmadık, sadece soruşturmaysa ben oraya yazdım sevgili öğretmenim ne oluyor, diye bir cümle.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, kalan soruları yazılı cevaplamanız mümkün mü?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şunu yapalım mı? Ben şöyle hızlıca bir bakayım, çok önemli olanlarını hani kamuoyunun zihninde de...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Şube müdürleri ve okul müdürleri...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şube müdürleri...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Bakanım, idari mahkeme kararları...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakanım, siz soru seçene kadar biraz önce söylediğiniz bir şey yanlıştı...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Seçtim ben sorumu, sorumu seçtim, geç kaldım.

Şimdi, görevlerine son verilen okul yöneticilerinin açmış oldukları davalarda yaşanan hukuki süreç.

Bir: 6528 sayılı Yasa'nın 25'inci maddesi kapsamında okul ve kurum müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl dört yıl ve daha fazla olanların görevi 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erdirilmişti Kanun'la, hatırlayın. İlgili kanun hükmüne istinaden görevlendirmeleri sona eren okul müdürleri göreve iade talepli olarak idareye başvurmuşlar, talepleri reddedilen okul müdürleri idareye karşı iptal davası açmışlardır. Bu davaların tamamına yakını reddedilmiştir. Diğer yandan, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik gereği, dört yılını doldurmuş okul müdürleri, yönetmelik ekindeki değerlendirme formuna göre değerlendirilmiş, 75 puan ve üzeri alan okul müdürleri görevlerine devam etmişlerdir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 75 puanın neyle ilgili olduğunu da söyleyin de kaymakamların verdiği puanlar olduğu için...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Kaymakam ve ilçe müdürleri ve şube müdürleri yaktılar onları.

Değerlendirme formuna göre valilikler tarafından değerlendirmeleri yapılan ve 75 puan altında alarak görevlendirmeleri uzatılmayan okul müdürleri tarafından idare mahkemeleri nezdinde iptal davaları açılmış, açılan davalarda iptal kararları verilmiştir. 6528 sayılı Yasa gereği, okul müdürlerinin görevleri sona erdirildiğinden, mahkemelerce verilen iptal kararları sonrası bu kişilere yönelik yeniden değerlendirmeler yapılmıştır. Çünkü, iptal kararı o komisyonun verdiği kararın iptali. Yani, değerlendirme komisyonu kuruluyor 75 puan ve üstünü alanları devam ettiren, o komisyona, o komisyon kararına itiraz ediliyor. Bunun üzerine ne yapılması gerekiyor? Yeni bir komisyonla bunların yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Kararlar da bu kapsamda uygulanmıştır. Bu süreçte, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde değerlendirmeler yapan değerlendiriciler yönünden Danıştay nezdinde iptal davası açılmıştır yani "Bunlar değerlendiremez." diye de ayrıca...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Reddi hâkim yapmış.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Reddi jüri.

Dava derdest olarak devam etmektedir şu anda. Gelinen son süreçte, Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmelik 6 Ekim 2015 tarihli, 29494 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup yürütmenin durdurulması ve iptal kararları uygulanmaya devam etmektedir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onların sendikal dağılımı var mı? demiştim arkadaşlara.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Onları çıkaracaklar, şu anda yok elimde.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha çıkmamış mı?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yok, vardır onlar bizde.

1709 şube müdürü atamasıyla ilgili... 8 Şubat 2016 tarihi itibarıyla, şube müdürlüğü alımı için açılan dava sayısı 540, bu konuda 540 dava açılmış. Bunlardan 249'u yürütmenin durdurulmasının reddi kararıyla, 55'i yürütmenin durdurulmasının kabulü kararıyla yani 249'unda idare lehine karar verilmiş, Millî Eğitim Bakanlığı lehine, 55'inde davacı lehine karar verilmiş; 82 ret kararı verilmiş, 210 iptal kararı verilmiş olup davalar hâlâ devam etmektedir. Lehe ve aleyhe verilmiş kararlar hakkında bir üst mahkeme olan İdari Dava Daireleri Kurulu kararı bekleniyor, İdari Dava Daireleri Kurulu kararını bekliyoruz.

Başkan uyarıyor "Oylamaya geçeceğiz." diye. Diğerlerini, elimizdeki cevapları ve arada sorulup da henüz buraya girmemiş olan cevapları da sizlere yazılı olarak ileteceğim.

Çok teşekkür ediyorum.