KOMİSYON KONUŞMASI

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Teşekkür ederim Başkanım.

Evet, mimarım, Ankara Gazi Mimarlık mezunuyum. Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Mekanik, yüksek lisans ve doktoram o alanda ve AFAD'a dair de göçle ilgili o zaman konteyner çalışmaları, çadır kentlerle ilgili de çalışmalarım olmuştu ve açılıp kapanabilen konteyner tasarımı da yapmıştım. Sahada, o alanda, tabii, o dönemde Gaziantep Milletvekiliydim, yapılan çalışmaların neticesinde "Neler yapabiliriz?"i de çalışmıştım.

Tabii, depremin ilk olduğu gün gerçekten zor bir dönemdi. Ben Adana'dan AFAD ekiplerinin havalimanına yoğun bir şekilde indiklerine şahidim yani çok yoğun bir iniş oldu ve çok yoğun bir şekilde de ekipmanlarla aynı şekilde, kargo uçaklarla gelen çok ciddi ekipmanlar da iniş sağladı ve Adana'dan, Kahramanmaraş'a, Gaziantep'e, Hatay'a tüm geçişleri Adana üzerinden sağlandı tabii AFAD ekiplerinin. Tabii, saha çok geniş bir sahaydı. Nurdağı'na girdiğim zaman çok ciddi bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Gaziantep'e daha sonra geçtim. İkinci depremde, bir buçuktaki depremde -ben o gün de açıklamıştım- tam kayaların düştüğü, üst otobanda yarığın olduğu, alt eski otobanda yine bir yarığın olduğu ve araçların geçişlerinin çok zor olduğu, geçişlerde AFAD ekiplerinin de çok ciddi anlamda zorlandığı... Hatta AFAD ekipleriyle geçişi sağlayabildim, AFAD Daire Başkanınızla geçişi sağlayabildim çünkü bizim araçlar dahi gelip bizi alamadılar, ben sizin ekiplerinizle geçişi sağladım; bu konuda da teşekkür ederim. Gerçekten onlar da çok büyük bir gayret ve çaba içerisindelerdi.

Saha çok genişti 11 il; 11 ilin ilçelerini düşündüğünüzde, binaların tek tek hepsinin sayısını düşündüğünüzde alan gerçekten çalışma yürütmek için çok geniş bir alandı. Şunu gördüm: Eşleştirmelerin yakın illerle yürütülmesi çok mantıklı bir çalışmaydı; bunlar yürütülmüştü ama bu deprem beklediğimizin üzerinde çok büyük ve geniş bir alanı kapsadı. Ben bu süreç içerisinde de yeni düzenlemelerin, yeni planlamaların, ekstra durumların neler olduğunu ve ona karşı hangi önlem alınabileceğini AFAD'ın da farkında olduğunu ve bu konuda çalışmalar yürüttüğünü de biliyorum.

Tabii, Orhan Hocamız söyledi, Richter ölçeğine göre depremin şiddeti 11; çok ağır, yıkıcı bir depremdi. Ben de yine ilk gün de bu konuya, ağır, yıkıcı depremin özelliklerine değinmiştim. Ve şunu da gözlemledim: AFAD ekipleri, tabii, daha sonraki çalışmalarda, kurtarma işlemleri bittikten sonraki süreçte köylerimizde... Şimdi, bazı arkadaşlar söyledi. "Köyleri ne yapacaksınız?" "Fay hattı üzerine mi yapacaksınız?" "Ne olacak?" gibi yorumlar yaptı ama AFAD ekibinin de bu konuda çok yoğun bir çalışma yürüttüğünü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımızın da koordinasyonunda kendileriyle birlikte bir çalışma yürüttüğüne şahidim. Köylerin, fay hattı üzerinde bulunan köylerin nereye taşınabileceği, tüm sahaların tek tek, arazi arazi çalışıldığını, defalarca gidip bakıldığını, defalarca arazi ölçümlerinin yapıldığını ve bunlarla ilgili çok yoğun bir çalışma yürüttüklerini biliyorum. Daha önceki konuşmamda da değinmiştim aslında, mesela 80 hanelik bir mahallemiz, köyümüz; bunun 70'i yıkılmış, 10 hane kalmış. Bu mahalle fay hattı üzerinde ve bunun tamamen taşınmasıyla ilgili çalışma, en iyi arazi, en doğru arazinin ne olması gerektiği ve bununla ilgili Bakanlık tarafından da projeler hazırlanmış durumda. Bu çalışma çok önemli bir şekilde dikkate alınıyor. Alan çok geniş, çok köyümüz var, tabii, tüm 11 il var, 11 ilin ilçeleri var; bunun tek tek yürütülmesi kolay değil, bir zaman alacak ama doğru işi, doğru tespitleri yapmak için gerçekten canla başla çalışmaktalar. Kürşat Hocamızın da yine değindiği gibi mühendislik hizmeti görmemiş binalar var ciddi anlamda. Geçmişten kalan, 99 öncesinden de kalan çok çok büyük bir yapı stoku da var.

Ben açıkçası deprem olduğunu ilk duyduğumda "Eyvah Şahinbey!" dedim çünkü kentsel dönüşüm çalışmamızın en yoğun yürütüldüğü bölgemiz ve yapmak istediğimiz bölge orasıydı ama tabii, Nurdağı ve İslâhiye bizim fay hattı üzerinde olan bölgemizdi. Bu bölge en büyük, birinci riskli bölgemizdi. Ve şunu gözlemledim: Aslında geçen de anlattım, zemin etütleri arkasındaki tasarım mimarlar tarafından yapılıyor; kolonların aksları, kolonların konuluş şekilleri ve binaların kolon dizaynları, perde dizaynları hem plan anlamında hem kesit anlamında, süreklilik anlamında, uyumsuzluklar anlamındaki tasarımlar mimarlar tarafından yapılmakta. Bunlarla ilgili yönetmeliklerde aslında tüm kurallar belirtilmiş durumda ama sahada gezdiğimizde bunların uygulanmadığını, pek çok yıkım sebebinde aslında temelde bunların da etken olduğunu gözlemledim ve bunları aslında anlatmıştım. Ama şöyle ki sahada bulunan arkadaşlarımızdan, hasar tespit çalışmalarında bulunan -benim de arkadaşlarımın olduğu- mühendislik ekibinde olan bizim arkadaşlarımız var; bunların da raporlarını, gönderdikleri önerileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Gaziantep sınırları içerisinde hasar tespit çalışmaları yapılmış olup göçen ve ağır hasar alan yapılarda projelendirme ve imalat esasında hasarların oluşmasında büyük etken olan aşağıdaki sıralanan hususlar tespit edilmiştir: Zemin katlarda ticari bölümler olan binalarda bu katlar üstteki konut katlarından çok daha yüksek inşa edilmiş ve böylece yumuşak kat oluşumu sebebiyle zemin kat kolon birleşiminde aşırı zorlanmalar ve hasarlar görülmüştür. Zemin kattaki ticari bölüm yüksekliğinin konut katlarıyla aynı olması gerekir. 90'lı yıllarda inşa edilen ve zemin katlarda ticari bölümler bulunan binaların bir kısmında, bu katta bina arkasına doğru, daha düşük katlarda yarım katlar inşa edilmiştir. Bu nedenle bina bodrum katı ile zemin katını ayıran kiriş sistemlerinde süreksizlikler oluşmuş ve deprem kuvvetleri kattaki yapısal elemanlara dağılmamıştır. Bu nedenle yarım kat başlangıcındaki kolon kiriş birleşimlerinde hasarlar olmuştur. Yapıların zemin katlarında, düşük kotlarda yarım katlara müsaade edilmemelidir.

Bazı yapılarda zemin kat sonrasında oluşan çıkma konsolların çok uzun olduğu, normalde 1,20 ama eski TAKS KAKS sistemine göre taban alanı katsayısından 1,20 bütün binanın etrafına çıkış sağlama izni veriliyordu ama bunlar 1,50'nin ve daha üzerinde olması ve bütün binanın dışına çıkılması ve belirli oranların üstüne çıkılması ve bu durumda yapılarda çok ciddi hasarlar görülmüş. Çıkma konsollar yapılarda en fazla 1 metreyle sınırlandırılmalıdır. Tabii, bu rakamlar değerlendirilebilir ve bana göre de çıkma hiç verilmemesi gerekmekte ama bunların yapılan çalışmalar sonucu değerlendirilmesi gerekir.

Asmolen döşemelerin yapıların çökmesinde önemli bir rol aldığı gözlemlenmiştir. Bu döşemeler, plak döşeme sistemine göre ağır olduklarından bu döşeme çeşidinin projelendirilmesi, yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Yüksek katlı binalarda ara katlardan biri tesisat katı olarak inşa edilmektedir. Bu kat yüksekliği de genellikle diğer katlardan daha az olarak inşa edildiğinden kısa kolonlar oluşmaktadır. Bu da yumuşak kat olayının aslında aynısı, binanın sünekliğinde düzgünlüğünü sağlayamamakta, bu da bir sıkıntı oluşturmaktadır.

Hasar alan yapıların büyük çoğunluğunda beton içerisinde doğal dere malzemesi kullanıldığı tespit edilmiş; doğal dere malzemesi, şekil sebebiyle donatı ile betonun kenetlenmesini zayıf hâle getirmiş, bu sebeple hasarlı birleşimlerde donatı betondan kolayca sıyrılabilmiştir. Doğal dere malzemesinin betonarme ve prefabrik betonarme yapılarda kullanımı yönetmelik ve şartnamelerle kesinlikle yasaklanmalıdır. Bunun yerine ocaklarda imal edilen kırma taş malzemesi kullanılmalıdır. Bunu daha önce vekilim de dile getirmişti. Hasarlı kolon birleşimlerinin çok büyük bir kısmında vibrasyon yapılmadığı için betonda segregasyon meydana geldiği, kalın agrega ile ince çimento şerbetinin ayrıştığı görülmüştür. Bu sebeple birleşim bölgelerinde beton donatıları saramamış ve zayıf birleşimler hasarlara tespit olmuştur. İnşaatlarda beton dökümü sırasında vibratör kullanmak mecburi hâle getirilmeli, eğer vibratör kullanılmayacaksa beton dökümüne müsaade edilmemelidir. Bazı yapılarda dilatasyon derzlerinin aynı çizginin üzerinde olmadığı, bunun aksine girinti ve çıkıntılı olduğu tespit edilmiş. Bu konu çok önemli bir konu. Dilatasyonların doğru bir şekilde tasarlanması, binaların sürekliliğinde farklılıklar varsa bunların binaların, yüksek ve düşük olan binaların da aynı şekilde ayrılması ve dilatasyon mesafelerinin doğru hesaplanması ve dilatasyon aralarının doğru hesaplanması ve dilatasyonların arasına XPS esnek köpük gibi malzemeler konulması ve mesela kirişlerin geldiği noktaya kolon öbür binada gelmemeli. Bu da karşı taraftaki kolonda ciddi hasarlara sebep olmakta, "çekiçleme" dediğimiz sisteme sebep olmakta. Bunlara da dikkat edilmesi gerekmektedir. TBDY 2018 ve TS 500 standartlarına göre kolon kiriş birleşimlerinde hem kolon hem de kirişlerde etriye sıklaştırılması olması gerekir. Ancak hasarlı bazı yapılarda bu bölgelerde etriye aralıklarının çok geniş olduğu hatta bazı yerlerde etriye kullanılmadığı anlaşılmıştır. Hasarlı yapıların bir kısmında katlar arasında kolon donatılarındaki bindirme boylarının yetersiz olduğu ve kolon hasarlarının bu yetersiz birleşimlerde oluştuğu görülmüştür. Kolon donatılarının sürekliliğinin sağlanması için bindirme boylarının en az 70 fi olması gerekir. Bina asansör perdeleri kesinlikle 3 taraflı olarak projelendirilmeli inşa edilmelidir. Bazı hasarlı yapılarda asansör perdelerinin sadece kapı yönüne doğru sağda ve solda inşa edildiği, asansör kovası ve arka yüzünün briket duvar olarak inşa edildiği görülmüştür. Ayrıca yapıların büyük bir kısmında asansör imalatçıları perdelere ray montajı yapmak için betonu kırıp kızaklar, asansör perdesinin ana donatılarına kaynakla montaj yapmaktadırlar. Bu işlem perde ana taşıyıcı donatılarına zarar vererek perde kesitlerinde çatlamalara meydan vermektedir. Asansör ray montajları, çelik kiriş montajı gibi başlıklı plağı kullanarak bulonlar epoksi yardımıyla asansör perdelerine monte edilmelidir. Bina, bodrum ve zemin katlarındaki ticari işletme bölümlerinde temiz ve atık su tesisatları kolon ve kiriş elemanlarının içerisinde veya bu elemanlar tıraşlanarak beton ve çelik donatının tahrip edilmesiyle ele geçirilmiştir. Yapılar hem inşaat sırasında hem de inşaat sonrasında kontrol altına alınıp su tesisat borularının, taşıyıcı elemanların içeriğinden geçirilmesine müsaade edilmemelidir. Ticari işletmelerin çoğu kiracılar olup kiraladıkları dükkanlarda rahatça tadilat yapıp taşıyıcı elemanlara zarar verebilmektedirler. Hasar almış birçok kolon ve kirişlerde elektrik buat ve spiral borularının kiriş içlerinden ve kolon yüzlerinden yürütüldüğü görülmüştür. Bu uygulama taşıyıcı elemanların kesitlerini küçültmüş ve donatı düzenlerini bozmaktadır. Bu sebeple zayıf kesitler oluşmakta ve deprem kuvvetleri sebebiyle bu kesitler çatlamaktadır. Eski yapılarda çok görülen, çok sık görülen bu uygulamalar elektrik tesisatları için yasaklanmalı ve tüm tesisatlar sadece taşıyıcı olmayan tuğla, gaz beton ve briket duvarların içerisinden geçirilmeli ve buatlar sadece duvarlara monte edilmelidir. Prefabrik betonarme yapılar daha çok şehrin organize sanayi ve kısımlarında, bunun haricinde ticari imalathane yapıları için tercih edilmektedir. Betonarme prefabrik yapıları üreten fabrikaların çoğu şehir dışında olup Yapı Denetim Sistemi kontrolü zordu. Şimdi bir büyük merkezde bir organize sanayi var, bir de uzaklarda olan organize sanayiler var. Buraya yapı denetim firmaları ve yetkilileri bu ziyareti çok az yapmakta; kendi sorumlu olduğu inşaatların yapı elemanlarının içinde bulunan donatıların ve beton kalitesinin kontrollerinden uzak kalmaktadırlar. Ayrıca bu fabrikaların çoğu imalatlarında doğal, yuvarlak deri agregası kullanmaktadırlar. Yapı denetim personellerinin bu fabrikalara ziyaretlerinin sıklığı zorunlu hâle getirilmeli ve bu fabrikaların doğal dere malzemesi kullanmaları yasaklanmalıdır. Prefabrik yapı elemanlarında meydana gelen hasarların bir kısmı mafsallı çatı makaslarının kolon ve prefabrik döşemelerin kirişler üzerine oturduğu birleşim bölgelerinde meydana gelmektedir. 2 farklı prefabrik ve betonarme elemanı... Bu geçen seneki kar olayında da benim çok dikkatimi çekti. O mesnet birleşimlerinde uygulama hataları var sanırım. Sistem doğru ama birleşimler doğru olmadığı için çok ciddi yıkılmalar olmuştu geçen sene kar yükünden kaynaklı da. Burada da aynı olay var. Deprem esnasında farklı hareket eden bu yapı elemanları büyük kuvvetler etkisinde birbirlerine çarpıp hasarlara sebep olmaktadır. Bu birleşim bölgelerinde elastomer kauçuk mesnetlerin kullanımı zorunlu hâle getirilmelidir. Böylece deprem esnasında meydana gelecek farklı hareketler esnası sonucunda elastomer mesnetler büyük kuvvetleri sönümleyerek yapı elemanlarının hasar almasını engelleyecektir. Mafsal bağlantı tipine sahip prefabrik makasların ve bazı prefabrik kirişlerin pim deliklerinde çelik boruların kullanımı zorunlu hâle getirilmelidir. Böylece deprem esnasında veya yanal kuvvetlerin yapıya etkimesi durumunda pimlerde meydana gelen kuvvetler makas ve kirişlerde bir noktaya değil, daha geniş alanlara yayılarak bağlantı güvenliği sağlanacaktır. Planlamada ve projelerde yapılan kusurlara ek olarak imalat ve işçilikte de hasarlara sebep olan çok ciddi kusurlar görülmüştür. 6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremlerde yapılan saha incelemeleri ve tespitler sonucunda görülen bazı projelendirme ve imalat hataları da... Fotoğraflarla da verdik burada, fotoğraflarla da bu anlattıklarımızın örnekleri bulunmakta.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, bunları rapora koyarız.

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Evet, rapora konur Başkanım.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Teşekkür ediyoruz.

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Evet, rapora konur Başkanım.

Ben bunları kısaca arz etmek istedim.

Teşekkür ederim.