| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .02.2016 |
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli Millî Eğitim Bakanlığı bürokratları ve sevgili basın mensupları; hepinizi sayıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri Milletvekili olarak söz almış bulunmaktayım.
Sayın Bakan, iktidarınız döneminde, üzerinde en fazla değişiklik yaptığınız konu millî eğitim konusu oldu. Her bakanla, her bürokratla millî eğitim de bir şeyler değiştirildi. Millî eğitim âdeta yazboz tahtasına döndü.
Sayın Bakan, size ilk olarak, daha önce yazılı olarak sorduğum ancak aylardır yanıt alamadığım bir konuyu sormak istiyorum. Ülkemiz milyonlarca Suriyeliye kucak açtı. Siz Suriyeliler konusunda yapılan her eleştiriye insaniyet ile yanıt vermeyi tercih ediyorsunuz. Öncelikle altını çizmek isterim ki biz kimsenin mağdur edilmesini istemiyoruz. Ama siz uygulamalarınızla herkesi mağdur ediyorsunuz. Bu eğitim öğretim yılı başında Suriyeli çocukları üçer beşer okullara serpiştirdiniz. Suriyeli sığınmacı çocuklar hangi kriterlere göre okullara alındı, devam edecekleri sınıf neye göre belirlendi Sayın Bakanım?
Tek kelime Türkçe bilmeyen Suriyeli çocuklar ile tek kelime Arapça bilmeyen öğretmenler ve herhangi bir üçüncü ortak dili olmayan öğrencilerin birbirleriyle uyumuna ilişkin bir eğitim planı oluşturdunuz mu? Türkçe bilmeyen Suriyeli çocuklar ve Arapça bilmeyen öğretmenlerimizle bu eğitim öğretim yılında nasıl bir müfredat öngördünüz?
Kültürel farklılıkları bariz bir şekilde görülen her iki grup çocuklar için kültürel çatışmayı önleyici pedagojik bir program yaptınız mı?
Eğitim öğretim yılı içinde bariz bir şekilde yaşanacak olan eğitim seviye farkının Türk çocuklarının eğitimlerini geri bırakacağı yönündeki kaygıları bertaraf edecek bir program hazırladınız mı?
Bu sorulara gerçek ve içimizi rahatlatacak bir yanıt verebileceğinizi düşünmüyorum çünkü "Ben yaptım, oldu." kolaycılığıyla her şeyi oldu bittiye getirdiniz. Hem bizim çocuklarımız hem Suriyeli çocuklar mağdur edildi.
Sayın Bakan, bir diğer konu, idareci atamaları konusu. Kendi yarattığınız paralel yapıyla mücadele adı altında Türkiye'de binlerce idareciyi görevden aldınız. Sonrasında yerlerine neredeyse tamamı bir sendikanın üyesi idareciler atadınız. Görevden aldığınız eğitim idarecileri yasal yollara başvurdular, mahkemeleri kazandılar. Bazı idareciler, 3 kez mahkeme kazandı ama siz hukuku hiçe sayarak bu eğitim idarecilerini görevlerine iade etmediniz. Millî Eğitim Bakanlığı çocuklarımıza hukuka saygıyı hukuk kurallarını hiçe sayarak mı gösterecek?
Sayın Bakan, lütfen, idareci atamalarına liyakate dayalı bir kriter getirin. Maalesef şu anki tek kriter, Hükûmete yakın sendikanın mensubu olması. Maalesef şu an Millî Eğitim yöneticileri eğitimcilikten çok sendika temsilciliği yapıyorlar. İl millî eğitim müdürleri sendika başkanlarıyla okul okul gezip eğitimcilere Hükûmete yakın sendikaya üye olmaları için baskı yapıyor.
Günümüzde Millî Eğitim müdürlerinin bir diğer görevi ise seçmeli dersleri zorunlu hâle getirmek. Burada, her zaman olduğu gibi yine din istismarına yol açmamak için -hemen belirteyim bizim karşı olduğumuz, din içerikli dersler değil, ortadaki samimiyetsizlik- hem çocuklarımıza "İstediğiniz dersi seçebilirsiniz." diyeceksiniz, ardından da yeterli sayı olsa bile dinî içerikli dersler dışında seçmeli ders tercih etmelerini engelleyeceksiniz.
Bakın Sayın Bakanım, Kayseri Millî Eğitim Müdürü daha birkaç hafta önce okul müdürleriyle toplantı yaptı. İl Müdürlüğünün sitesinde "Sağlam temel, sağlam duruş demektir." başlığıyla verilen bu toplantıda, seçmeli derslerin nasıl bir aldatmaca olduğu görülmektedir.
Bir diğer konu imam-hatip okulları. Yine, birilerinin dini istismar konusu -baştan söyleyeyim karşı olduğumuz imam-hatip okulları değil- insanlarımızın zorlanmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Kâtip Emine Nur Günay geçti)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum.
Kayseri'de talepten çok imam-hatip okulu açılıyor. Bakınız, Kayseri'de Refika Küçükçalık okulunda öğrenciler 50 kişilik sınıflarda eğitim alırken bölgeye 2 imam-hatip okulu açıldı. Bu okullarda da, Sayın Bakanım, öğrenci bulunmuyor. Evet, insanlar çocuklarını imam-hatip okullarına göndermek istiyorsa göndersinler ama insanları bu konuda mecbur bırakmayalım lütfen.
Hazreti Ali "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." demiş. Kimse kimsenin kölesi olmasın ama her zaman övgüyle bahsettiğimiz, toplumun geleceğine yön veren öğretmenlerimizin haklarını da teslim etmemiz gerekiyor. Eğitimcilerimizin bizden beklentisi ek göstergelerinin 3600 olması. Umarım Bakanlığımızın bu konuda bir çalışması vardır.
Ben fikri hür, vicdanı hür nesillerin yetiştirileceği bir eğitim politikası özlemiyle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.