KOMİSYON KONUŞMASI

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Sayın Akçapar'ı tebrik ediyorum. Sayın Büyükelçinin bu görevde de başarılarının devamını diliyorum ve verdiği izahat için de teşekkür ediyorum.

Konuya gelince, öncelikle şunu belirtmek istiyorum; İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya adaylıkları resmiyet kazandığında Hükûmet tarafından verilen tepkide hem uluslararası ilişkiler teamülü açısından hem yetmiş yıldır üyesi olduğumuz bir güvenlik, savunma, ortak değerler örgütü olan NATO gelenekleri bakımından ciddi bir üslup hatası ve hatta hoyratlık vardı. Türkiye'nin haklı talepleri başka şekilde de dile getirilebilir, öne sürülebilirdi. Bunu iktidarın ilave bir diplomasi aksaklığı olarak kayda geçiriyorum. Aynı şekilde, benimsenmiş olan bu usturupsuz üslup sonrasında Madrid'de imzalanan Üçlü Muhtıra da şaşırtıcı oldu. Bu da diplomasi uygulaması, diplomasi pratiği açısından tutarsızlık, ölçüsüzlük örneği oluşturdu. Yani iki nokta arasındaki mesafeyi vurgulamak istiyorum.

Şimdi, bugün, Finlandiya Cumhuriyetinin NATO'ya Katılımına İlişkin Protokol'ün onayı aşamasındayız. Gerekçeyle ilgili sondan bir önceki paragrafa bakıyorum, Üçlü Muhtıra'ya bakıyorum, göz önünde bulunduruyorum. Şimdi, bugün, bizi bu onay prosedürünü başlatmaya yönlendiren somut adımlar hakkında biraz daha ayrıntı rica edeceğim. Sayın Bakan bazı hususlara değindi ama mesela, iadeler konusunda veyahut da PESCO hususunda ne gibi adımlar atıldı; bu hususlarda biraz ayrıntılandırma yapmasını rica ediyorum. Yani ne elde ettik?

Bir diğer sorun İsveçle ilgili. İsveçle ilgili katılım protokolü gündeme gelmiyorsa bunun nedenleri nelerdir? Somut olarak -burada Üçlü Muhtıra'nın lafzını kullanıyorum- İsveç hangi adımları hayata geçirmemiştir yani bunu öğrenmek istiyorum.

Başka bir nokta da şudur: NATO'nun Türkiye'ye ihtiyacı büyüktür elbette ama NATO geçmişte de bugünde de ve görünür gelecekte de Türkiye açısından yararlı bir dayanışma örgütüdür, böyle bir dayanışma platformudur, zeminidir. Elbette, İsveç'ten taleplerimizde ısrarlı olalım ancak bunu yaparken menfaatleri Türkiye'nin de stratejik menfaatleriyle örtüşen bu kuruluşa özellikle içinde bulunduğumuz bu çok kritik konjonktürde zarar vermeyelim. İktidar uluslararası ilişkilerde ince çizgi tutturmakta çok mahir değil ama burada ince çizgi, gerçekten, ulusal çıkarlarımızın bir gereğidir; bunu da kayda geçirmek istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.