AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Daha önce de bu Komisyonda bazı arkadaşlarımızın kendi arkadaşlarına nasıl konuşmaları gerektiğine dair didaktik üslup izlemelerinin yani tedris verme teşebbüslerinin yanlış olduğunu söylemiştim; bunu yeniden tekrarlıyorum. Bizim kendi dağarcığımız içinde bu uzmanlık Komisyonunda görüşlerimizi usulüne uygun şekilde ifade etmemiz gayet doğaldır. Buna yön vermeye kalkışmak dahi bu Meclisin kurallarıyla bağdaşmaz.

Bir ikinci husus: Türkiye, rahmetli Sayın İnan'dan önce de, Kamuran Bey'den önce de tanışma onuruna sahip olduğum, birlikte çalışma onuruna sahip olduğum Sayın İnan'dan önce de "Hayır." demesini biliyordu. O, muhtelif görevler icra ederken de "Hayır." demiştir, bugün de elbette "Hayır." diyecektir, yarın da bunu sürdürecektir. Bunlar, Türk diplomasisinin tarihine uygun olmayan yakıştırmalardır. Her şeyi son yirmi yılda keşfetmedik. Bizim önemli bir tarihimiz var, Dışişleri Bakanlığı tarihi olarak bir diplomasi tarihimiz var. Şunu da belirtmek isterim: Sayın İnan, üslubu gayet iyi bilen bir diplomattı, bir siyasetçiydi. Neyin nerede, nasıl konuşması gerektiğini çok iyi bilirdi; onun için de zaten kendisi uzun yıllar NATO Enformasyon Bölümünde çalıştırılmıştı. Biz, Türkiye'nin şu veya bu konuda "hayır" demesini eleştirmiyoruz, "Hayır." denilebilir elbette, biraz önce belirttiğim gibi, bu da bir icat değildir, AK PARTİ döneminin icadı değildir. Ama özellikle son on yıldır çok ciddi bir üslup sorunu yaşadığımızı vurgulamak istiyorum. Bu üslup sorunundan dolayı, ciddi aşınmalara, kayıplara muhatap olduğumuzu da eklemek istiyorum.

Teşekkür ederim.