KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, seçim öncesi çıkarılan kanunlar daima yanlış neticeler vermiştir, sistemi daha da bozuk, daha da kötü hâle getirmiştir.

Şimdi, burada da 18 maddenin hiçbirine karşı çıkmıyoruz fakat seçim öncesi getirilen bu düzenlemeler sistemi bozan düzenlemeler, sıkıntı yaratan düzenlemelerdir.

Bir de, Sayın Elitaş, tabii, bu sonuçta yürütme erkinden geliyor ama yürütme erki hiç düşünmüyor mu?

(Uğultular)

Sayın Başkanım, sükûneti sağlayabilirsek...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir uğultu var, hatibi daha iyi anlamamız açısından sükûnete davet ediyorum. İkili konuşma ihtiyacımız varsa dışarıda karşılayıp dönebilirsek seviniriz.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, çok sıkıntılı bir dönemdeyiz. Dünyada da ekonomiyle ilgili sıkıntılar var, denge arayışları var, Türkiye'de de çok özellikli, çok derin bir kriz var, ekonomik kriz. Daha önce burada belirttim, 582 milyar bu sene devlet bütçesinden Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarma yapılacak, 582 milyar. Bu, EYT'nin olmadığı dönemdeydi. Şimdi EYT'yle ilgili olarak ne kadarlık bir fatura çıkıyor, onu öğrenmek istiyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - EYT konusunu görüşürken söylemiştim o zaman.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, ne kadar müracaat etti, kaç kişi müracaat etti, bunların ortalama yaşları nedir, ne kadar bir maliyet çıkacaktır? O maliyet hesaplandığında yani burada konuştuğumuzda galiba şubat ayıydı, daha sonra çıktı, müracaatlara göre alacakları rakamlar falan değişecekti. Dolayısıyla mutlaka...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu soruları bir not edelim, en sonunda toplu bir cevaplamanızı rica edeyim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sizin söylediğiniz rakamın değişmiş olması lazım. O gün sonuçta bir varsayıma göre afaki bir şeydi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 7.500 lirayla beraber biraz daha değişecek.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet.

Şimdi, bunları görmemiz, öğrenmemiz lazım.

Şimdi, EYT'den önce bu kadar büyük bir açık söz konusuydu. Devletteki bütçe açığı 660 milyar, öbür taraftan, yeni gelenlerle beraber bu seçim öncesi yapılan işlerle, düzenlemelerle beraber 1 trilyon lirayı buluyordu. Şimdi, "Burada 120 milyar total bir yük söz konusu etki analizine göre." dediniz değil mi? 120 milyarı anladım totalde.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 121; bu sene 85 milyar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu sene için 85 milyar.

Şimdi, bunları bir arada ele alınca "Ya, bu seçimden sonra bize devlet lazım değil mi?" diye bir soru akla geliyor. Kim olursa olsun yani sizin devam etmeniz durumunda, iktidarın devam etmesi durumunda ya da bizlerin iktidarı almamız durumunda da bu ülke bizim ülkemiz, bu devlet bizim devletimiz. Ne yapıyoruz, neden bu kadar hesapsız, kitapsız işler yapılıyor; bunu da öğrenmek isterim hakikaten. Yani yürütme erki bir panikle, ne yaptığını bilmez bir vaziyette "Seçimi kazanayım." çabasıyla tüm bunları getiriyor, bu yanlıştır.

Bakın, düzenlemelere karşı çıkmıyoruz ama bu şekilde yapılması, zamansız getirilmesi, hesapsız kitapsız bir şekilde olması bu ülkeye ihanettir, yanlıştır bunlar, bunları da söylemek zorundayız, bu yanlışlıkları değerli milletvekili arkadaşlarımızın, hepimizin görmesi gerekir. Yarınlarda da biz bu ülkede olacağız, çocuklarımız, evlatlarımızla beraber bu ülkede yaşayacağız. Bu ülkenin sıkıntıya girmesini, beka sorunu ortaya çıkmasını herhâlde hiçbirimiz arzu etmeyiz böyle bir dönemde, tüm bunları düşünerek bunların yapılması gerekir.

Geçen yıl 96 milyardı ocak ve şubat ayında devletteki bütçe açığı, hatırladığım kadarıyla, bu sene 202 milyar, ocak ve şubatın açığı 202 milyar. Bunu on iki aya teşmil edersek düşünebiliyor musunuz ne kadar olacak? Yani çok büyük bir açıktan, büyük bir sıkıntıdan bahsediyoruz sonuçta. Sonuç olarak, enflasyon olarak gelecek tüm bunlar, bu açıklar ve bunlar hepsi vatandaşa, bu ülkeye, bu devlete fatura olarak çıkacaktır. Yani "Bunlar sonuç olarak birileri için iyi şeylerdir." de diyemeyiz. Böyle hesapsız kitapsız yapılması, bir planın, programın parçası olmaması büyük bir sıkıntı getiriyor; bunu görmemiz lazım.

Merkez Bankasına bakıyorum, 20 milyar dolarla -kullanılabilir 20 milyar dolarlık bir para var, o civarda bir para, döviz- o rezervle idare ediliyor. Alıyor, satılıyor, veriliyor falan. 20 milyar dolarla seçime kadar idare etme yoluna gidilmiş. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti idare edilir mi? Nereye kadar gidecektir? Bu sıkıntıları burada özellikle belirtmemiz gerekiyor. İkili bir kur sistemi oluşmuş; bir karaborsa kuru oluşmuş, bir de Merkez Bankasının baskıyla oluşturduğu bir kur oluşmuş vaziyette. İhracatçı gelirini getiremiyor, getirirse el konuluyor, sıkıntıya giriyor; ithalat yapabilmek için ya da dâhilde işleme rejimine göre, DİR'e göre ithalat yapabilmek için dövize ihtiyacı oluyor, onu temin edemiyor, büyük sıkıntılar var ve bütün bunlarla ilgili olarak ilk defa konuşmuyoruz, yıllardan beri "Yapısal reformların yapılması lazım, planlı, programlı işler yapılması lazım." diye eleştirilerde de bulunduk yani bugüne mahsus değil bu. Sürekli olarak bu konularda eleştirilerde bulunduk ama seçim sonrası Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomide bir felaket yaşayacağı çok açık bu şekilde; tüm bunlar hesapsız kitapsız.

Şimdi, burada getirdikleriniz doğru işlerdir. Özellikle gazi şeref aylıklarıyla ilgili, yargıyla ilgili, sağlık çalışanlarıyla ilgili özlük haklarında yapılan düzenlemeler doğru işlerdir; bunları destekliyoruz ama bir parçasını düzeltirken tümüyle ilgili yanlış işler yapıyoruz yine ya da emeklilerle ilgili.

Şimdi, emeklilerle ilgili 1.100 liradan 2.000 liraya çıkarılmasını muhakkak ki destekleriz ancak biraz önce TÜM EMEK DER'in bir notunda gördüm, bu sene içerisinde yüzde 93 zam yapılmış tabandaki maaşa ama emeklilere sadece yüzde 30 zam yapılmış; şimdi, bu da hak değil, adalet değil.

Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik sistemi prim esaslıdır. Aktüeryal bir hesaba dayanması lazım yani ne kadar prim ödediyseniz o kadar maaş almanız lazım. Bizde emeklilik sistemi bozuldu iyice. Nasıl ücret sistemi asgari ücrete yaklaştıysa... Yani şu anda yüzde 60 Türkiye'nin asgari ücret alıyor görünüyor, yüzde 60'ı. Emekli aylıkları da böyle geldi, 7.500 liraya yaklaştı, o civarda oldu, ortalaması o civarda bir rakam oldu.

Devlet, tabii ki muhtacına yardım eder ama sosyal güvenlik sistemiyle değil, yardım, sosyal güvenlik sistemiyle yapılmaz, sosyal yardım sistemiyle yapılır; sosyal güvenlik ile sosyal yardım sistemi farklıdır. Bu sistemleri birbirine karıştırdınız mı sistem bozulur, devlet bozulur; deminden beri bunu izah etmeye çalışıyorum. Yapılan işler bu şekilde yanlıştır. Bir devlet düzeni, bir sistem vardır.

Bakın, burada sosyal güvenlik sistemi ile sosyal yardım sistemi birbirine karıştırılmış vaziyette, altından kalkılamayacak vaziyete gelmiş durumda. Şimdi burada sendikaların değerli temsilcileri var, onlar bu konuları gündeme getireceklerdir. Bunlar yanlış yapılan, yanlış sonuçlar doğuran işler.

Şimdi, emeklilerde 5.500 lirayı 7.500 liraya çıkarıyoruz. Kaç kişi şu anda 5.500 lira üzerinden alıyor? Bunu çıkardığımız zaman... Sene içerisinde sorduk, net bir cevap alamamıştık ama yine sorayım: Kaç kişi 5.500 lira üzerinden emekli aylığı alıyor? 7.500'e çıktığı zaman kaç kişi alacak? Bu, totalde ne kadarlık bir yük getiriyor bu sene için? Bunlara cevap verebilirseniz çok memnun oluruz.

Şimdi, Sayın Elitaş, asıl sormam gereken soru şu: Yani 5.500'den 7.500'e çıkarıyoruz ama ya, yirmi beş yıl, otuz yıl çalışıp da prim ödeyip de bu sistemde hâlâ 5.500 lira alan, 7.500 lira alan var; sorgulamamız gereken budur, sizin sorgulamanız gereken de budur. Nasıl bir sosyal güvenlik sistemi ki böyle bir Türkiye'de otuz sene çalışanına 7.500 lira aylık veriyor, asgari ücretin altında bir aylığa layık görüyor; bunu sorgulamamız gerekir, bunu düzeltmemiz gerekir hep beraber ama yıllardan beri bu konuya eğilmedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, gazi aylıkları, şeref aylıkları meselesini de destekliyoruz. Bu konu, gerçekten de düzeltilmesi gereken bir konu. Başkanımızın da kendisine söz verilir herhâlde, konuyla ilgili izahatta bulunacaktır. Bu konular prime bağlı olmaması gereken konulardır; gazi aylıkları, şeref aylıkları, bunlar devletin itibarıdır, verilmesi gerekir, tabii ki bunları destekliyoruz, prim esaslı değildir. Ancak prim esaslı olan konularda da sıkıntılar söz konusu.

Şimdi 2 bin liraya çıkan bayram ikramiyesinin EYT dâhil olarak yükü ne kadardır, maliyeti ne kadardır? 7.500 liranın üzerindekilere, Sayın Elitaş, zam yapılmamasının gerekçesi nedir yani nasıl bir maliyet çıkıyor ki zam yapılmıyor? Neden onlara zam yapılmıyor da bu sistemi bozuyoruz?

Yine SGK personeliyle ilgili olarak da sıkıntılar söz konusu. İş yükleri sürekli olarak artıyor, özlük hakları 2011 yılındaki sorunlar, sıkıntılar nedeniyle, o zamanki düzenlemeler nedeniyle bir anlamda gasbedilmiş vaziyette. Bunlarla ilgili olarak hiçbir düzenleme yapılmıyor Sosyal Güvenlik Kurumunda. Sosyal Güvenlik Kurumu çok sıkıntılı bir kurum hâline geldi, sosyal güvenlikteki personeli ve sorunları maalesef görmüyoruz.

Yargı erkindeki sorunlar, sıkıntılar ve eşitlemeyle ilgili olarak bir şeyler yapılıyor ama tümüyle ilgili yine yapılmıyor Sayın Elitaş, orada da çok eksik bırakılmış vaziyette. Orada da hem sağlık personeliyle ilgili hem yargıyla ilgili olarak özlük haklarına ilişkin daha geniş bir düzenleme yapılması lazım. Bu düzenlemelerle maalesef yanlış işler yapılıyor, sistemi daha da bozar hâle getiriyoruz.

Sayın Başkan, uzatmayayım, maddelerde devam ederiz.

Çok teşekkür ediyorum.