| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/5017) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .03.2023 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Yürütme ve yayımlama tarihi maddeleri dâhil 18 maddeden oluşan bu yasa cidden önemli bir yasa; 8'inci madde hariç diğer maddeler tamamen bütçeyle ilgili, ekonomiyle ilgili, gelirlerle ilgili. Dolayısıyla, bunun önemli bir yükünün olduğunun hepimiz farkındayız.
Yalnız, başta söylediğimi bir kere daha söyleyeyim: Sayın Elitaş, şu dağıttığınız tabloyu bize iki gün önceden göndermek mümkün değil miydi? Fazla bir şey yok bunun içinde ya yani biz de burada boşu boşuna lafı tüketiyoruz, zaman harcıyoruz, yarım saatimiz gitti bunun için.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sesinizi duymak istiyoruz Hocam.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Peki, teşekkür ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Siz de alıştınız, biz de alıştık.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Yok, ben alışmak istemiyorum açıkça söylemek gerekirse, kesinlikle alışmak istemiyorum.
Dediğim gibi, bu kanun teklifi, önemli parasal sonuçları olan bir kanun teklifi. Yapılması gerekir mi? Ben 8'inci madde dışındaki bütün maddelerin bir ihtiyaca cevap verdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, olumlu yaklaşıyoruz.
8'inci maddeyle ilgili tereddütlerim var, o tereddütlerim de şuradan kaynaklanıyor: Maddeyi 3 kere okumama rağmen, orada verilen eskiye yönelik kanun maddelerini okumama rağmen -itiraf edeyim- meseleyi tam olarak anlamadım yani burada ne yapılmak isteniyor, ne olmuştu da şimdi ne yapılmak isteniyor, burada kim, nereden, nasıl faydalanıyor; bunu ben anlayabilmiş değilim ama madde geldiğinde herhâlde bu konuda bize daha fazla bilgi verirsiniz.
Şimdi, bunun dışında, tabii, bunun bir de zamanlaması önemli. Önümüzde bir seçim var, dediğim gibi, belki de seçim öncesinde getirilmiş son yasa teklifi. Siyaset açısından baktığımızda bunun da yadırganacak bir yanı yok. Dolayısıyla, sonuç itibarıyla siyasetçi de oy toplayabilir, bunun için eylem de yapabilir, bunun için elindeki imkânları da kullanabilir; kullanmasa daha iyi ama siyasetin özünde, esasında bu var, bunu da yadırgamıyorum.
Genel düzenlemeye baktığımızda... Şimdi, 5.500 liranın 7.000 liraya çıkarılması toplum olarak aslında bizi vasatta eşitlemeye çalışıyor, daha fazla kişinin daha az düzeyde gelir elde etmesini sağlıyor. Elde bulunan bilgiyi, beceriyi dikkate alarak ücretler arasında kademelendirmeyi daha da azaltıyor ve dolayısıyla bizi düşük ücretle vasatlıkta eşitliyor. Tabii, bunun bir de hukuksal tarafı var, hukuksal tarafı şu: Şimdi, bizim sistemimizde, sosyal güvenlik sisteminde ödediğiniz prime göre yaşlılık aylığı alacaksınız, emekli aylığı alacaksınız fakat bu düzenleme bu kuralı bozuyor. Bu, bence Anayasa'ya aykırı ve muhalefet partisi tarafından -gerçi önümüzde fazla bir süre yok ama- götürülse ben bunun eşitlik ilkesinden iptal edileceğini düşünüyorum. Siz, kanun teklifini kamuoyuyla paylaşırken bunun yeni olmadığını, önceki düzenlemede de bunun böyle olduğunu söylediniz. Evet, doğru söylediniz, bu böyle fakat önceden de böyle olması şimdikinin hukuki olduğunu, eşitlik ilkesine uygun olduğunu gerektirmiyor, söylemiyor.
Şimdi, verdiğiniz bu tabloya baktığımızda, bu yasanın toplam parasal maliyeti 149 milyar TL. 2023 yılı başında Hazine ve Maliye Bakanlığı 2023 yılı için bir borç çevirme programı açıkladı, yeniden borçlanma programı açıkladı, buna göre dedi ki: "2022 sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam iç borç stoku 6,7 trilyon TL; bunun 4,1 trilyonu anapara, 2,6 trilyonu faiz." Bunun kompozisyonuna baktığımızda bu borçlanma enstrümanlarının önemli bir kısmı dövize ve enflasyona endeksli. Enflasyona endeksliler, başlangıçta gelir yazdırıyor ama sonuçta yükümlülüğü daha da artırıyor; dövizle ilgili kurdaki herhangi bir hareket bunu kontrolden çıkarabilir. Dolayısıyla, buradan hareketle, 2023 yılı finansman programında öngörülen ödeme tutarı tüm yıl için 1 trilyon 83 milyar TL; bunun 564 milyar TL'si anapara, 519 milyar TL'si faiz. Şimdi, o günden bugüne önemli olaylar oldu, deprem oldu. Depremin maliyetini 50 milyardan 150 milyara kadar hesaplayanlar var. Ben, Bütçe Başkanlığının yaptığı çalışmayı esas alıyorum, orada "104 milyar dolar" deniliyor. Buradan hareketle, ilave borçlanma durumunu dikkate aldığımızda -bunu eski bir Hazineci arkadaşla beraber yaptık- toplam borç miktarı 1 trilyon 129 milyar. 2023 finansman programında 1 trilyon 83 milyar ödemeye karşılık öngörülen yeni borçlanma 1 trilyon 129 milyar; bunun 211 milyarı dış borç, 918 milyarı iç borç. Dolayısıyla, borç çevirme oranı yüzde 104'tü, vadesi gelen her 100 liralık borca karşı Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi ilave 4 lira borçlanma yapacaktı fakat bu depremden ortaya çıkan ilave maliyeti de üstüne koyduğumuzda bu 1 trilyon 129 milyar TL'lik borç çevirme miktarı 1 trilyon 820 milyara çıkıyor ve bunun da borç çevirme oranını hesapladığımızda yüzde 169'a çıkıyor. Yani, vadesi gelen, ödemesi gelen 100 liralık borca karşılık 169 lira borçlanmak zorunda, ilave 69 lira borçlanmak zorunda. Şimdi, bu rakamlar elinizde olduğuna göre, bunu da bildiğinize göre siz şunu yapabilirdiniz, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine "Şu senenin başında ortaya koyduğunuz finansman programını bir güncelleyin; bu rakamlar, bu oranlar ne oluyor?" diyebilirdiniz; bunu da bizimle paylaşabilirdiniz ve kamuoyu da bunu bilirdi. Maalesef, bunu yapmadınız ve yapmıyorsunuz da; bu, son derece önemli bir konu. Biraz önce CHP milletvekili arkadaşımızın da dediği gibi, gerçekten bugün için değil; bu ülke yarın da var olacak, yarından sonra da var olacak, ilelebet var olacak. Dolayısıyla, bu bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmasının ne mahzuru var? Bunu yaptırabilirdiniz ama bunu yaptırmadınız.
Bütçe Başkanlığının yaptığı çalışmaya göre hesaplanan vergi kaybı 80 ila 100 milyar TL arasında, bu hesap bunu da içeriyor. Dolayısıyla, bu eski hesaba göre 700 milyar TL'lik ilave borçlanma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Şimdi, bu açığı nereden karşılayacaksınız? Bunu bize burada söyleyebilirdiniz, söylemeniz gerekirdi. Vergi mi koyacaksınız? Bu borçlanmayı biraz daha mı artıracaksınız? Bu borçlanmanın iç ve dış kompozisyonu ne olacak, dışarıdan borçlanmayı mı artıracaksınız? Dışarıdan borçlanmayı artırırsanız bence çok büyük bir yanlış olur. Deprem sonuç itibarıyla bir inşaat işi, bunun dış girdisi yok. Döviz geliri elde... Yani, biz inşaatı yapacağız, konutları yapacağız, yurttaşlarımıza vereceğiz; oradan TL alırsak TL alacağız ve bununla da bu borcu ödeyeceğiz. Döviz borçlanır, bunu dövizle yaparsak bu yurttaşlardan döviz geliri elde etmeyeceğiz; gideceğiz, dışarıdan ilave borçlanma da yapacağız, faiz yükümüzü artıracağız vesaire. Dolayısıyla, bütün bunların üzerinde düşünülmesi gerekirdi, bunu bizlere söylemeniz gerekirdi; bunu söylemediniz. Şu anda sizin getirdiğiniz, şu verdiğiniz tablodaki rakamı da dikkate aldığımızda borçlanma ihtiyacı aşağı yukarı 850 milyar TL'ye çıkıyor; bunu nereden karşılayacaksınız? Bunun faiz oranları üzerindeki, kur üzerindeki etkisi nedir? Bu çalışıldı mı? Mesela, Maliye Bakanlığından beyefendi, arkadaşımız burada; herhâlde bunun üzerinde çalışılmıştır. Yani, bu Komisyon bilgilendirilseydi kim ne zarar ederdi? Böyle bir rakam vermediniz, böyle bir inceleme söylemediniz, biz bilmiyoruz. Gerçekten ne yapacaksınız? Bu borçlanmayı yaparken eğer bunun tamamını sistemden alırsanız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayınız lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bu arada Merkez Bankası şu anda 8,5'tan para veriyor. Önceleri, geçen sene yaz aylarında 11'den, 12'den para veriyordu; yüzde 26'dan, yüzde 27'den devlete satılıyordu, bankalar kâr yapıyordu. Şimdi, bunun farkına vardınız "makro ihtiyati tedbir" diye bankacılık sisteminin elini kolunu domuz bağıyla bağladınız, Merkez Bankasının bankalara 8,5'tan verdiği krediyi 9,5'tan devlete verdiriyorsunuz. Tamam, devletin faiz yükü düşüyor fakat yarın bu faiz oranları bir yerde patladığında bankacılık sistemi ne olacak? Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mı, bu konuda herhangi bir incelemeniz var mı? Yok. Dolayısıyla, dönemin sonuna geldik, seçimi ister siz kazanın, isterse muhalefet kazansın fakat yaptığımız iş maalesef yanlış. Bu tür yasa teklifleri geldiğinde bu tür hesapların mutlaka yapılması lazım; üstelik 5018 de bunu emrediyor, dört yıl boyunca bu emre hiç uymadınız ve dolayısıyla biz de dolambaçlı yollardan ne yapılmak istendiğini öğrenmeye çalıştık. Umarım, önümüzdeki dönemde sorumluluğu alacak olan yönetim 5018'in ruhuna sadık kalarak bu işleri yapar, sürekli toplumla iletişim hâlinde kalır ve toplumun üzerine koyduğu yükü açık ve net olarak söyler. Mesela, siz şu anda, seçimden sonra iktidara gelirseniz vergileri arttıracak mısınız artırmayacak mısınız? Bu maliyeti nasıl karşılayacaksınız? Tamamını yurt dışından mı karşılayacaksınız? Bunları bizimle paylaşmanız lazım.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.