| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/5017) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .03.2023 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Ben de herkesi saygıyla selamlıyorum.
Evet, seçime galiba kırk sekiz gün kaldı. Biz yeni bir torba yasayla aslında talebi olan kesimlerin mevcut sorunlarını gerçek anlamda çözmek için konuşmuyoruz Plan Bütçede, bunun için toplanmadık, herkesin de bildiği gibi yine bir seçime yönelik, aslında iktidarın hesaplarını ve atmak istediği adımları konuşuyoruz, bunu tartışıyoruz. Torba yasaların ruhu böyle, son bir yıldır aslında gene biz çokça eleştirdik, çokça öneri de sunduk ama hiçbir iyileşme sağlanmadı. Yani bir mağduriyet giderilirken hep başka bir mağduriyet yaratılıyor, gerçekten talebi olan kesimlerin sorunlarına kesin, yapıcı bir çözüm bulunmuyor; hep bir şekilde bir pansumanla, geçiştirmeyle biraz işin daha çok propagandasına yönelik veya biraz daha toplumu manipüle etmeye yönelik adımlar atılıyor. Bu torba yasasında da aslında işin ruhu, özü bu. Yani gerçek anlamda hani talebi olan kesimlerin sorunlarını ifade eden, buna yönelik bir politika geliştiren, gerçek çözümler üreten; bunu muhalefetin de önerilerini, eleştirilerini dâhil ederek yapılan bir tartışma değil ya da yapılan bir iyileştirme değil. Dolayısıyla, hep böyle bu ruhla, bu mantıkla işler yürütülmeye çalışıyor. Açıkçası bu torba yasanın da hani mevcut sorunların çözümüne bir katkı sunacağını düşünmüyorum.
Yine, dediğim gibi işte, kırk sekiz gün var seçime, bir şekilde talebi olan kesimlere işte, seçim alanına, sahalara çıktığında "Biz bunu yaptık, şunu yaptık, şunu dinledik, bunu söyledik..." Bunun üzerine aslında bir seçim propagandasını oturtma ruh hâli var, bunun beklentisi var.
Yine, yasa tasarısında emeklilere ilişkin de kimi değişiklikler öngörülüyor.
(Uğultular)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Başkan çok gürültü var, ben bile kendimi duymuyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, çok uğultu var, aranızdaki konuşmaları salon dışında yapabilirseniz sevinirim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben de herhâlde sesimi dinletmek için bağıracağım, erkek arkadaşlar bağırıyor.
Ülkemizde yaklaşık 13 milyon emekli ve dul, yetim var. Ya, çoğu aslında açlık sınırının altında yaşıyor ki bu durumu Küresel Emeklilik Endeksi de aslında doğruluyor çünkü ülkemiz Küresel Emeklilik Endeksi'ne göre son sıralarda yer alıyor. E, bir de ülkemizde yüksek enflasyon şartlarını da düşündüğümüzde alım gücünün ne kadar düştüğünü, emeklilerin ne kadar zorlandığını biz biliyoruz. Şimdi, bu yasa tasarısında da günlerdir bu çok konuşuluyor: Cumhurbaşkanından bakanlara, grup başkan vekillerine kadar "Emeklilikte 7.500 TL sınırına getirdik." diye açıklamalar yapılıyor. Aslında gerçeğin böyle olmadığını, hani bunun kök ücret üzerinden yapılmadığını biz biliyoruz. Yine, ciddi anlamda yine seçim gündemine ilişkin olarak böyle bir iyileştirme -aslında iyileştirme mi denir, o da çok tartışılır- böyle bir gündemle bu yasa teklifine dâhil edilmiş.
Yine, bu yasa teklifinde 2 bin TL bir bayram ikramiyesi öngörülüyor. Gerçekten hani bütün bu enflasyon koşullarına, bu yoksulluğa, bu ekonomik krize bakıldığında ve önerilen rakama insan dönüp baktığında ne söylemesi gerektiğini insan şaşırıyor. Şimdi, evet, şimdi önümüzde bir bayram var. Gerçekten hiç pazara herhâlde çıkmıyorsunuz; insanların nasıl geçindiğini, faturalarını, kiralarını nasıl ödediğini bilmiyorsunuz. Eğer bilinseydi bu kadar komik bir rakamla iyileştirilme gerçek öngörülmezdi. Yani madem bir iyileştirme yapılacak doğru düzgün bir iyileştirme yapılsın. Yani bu verilen bayram ikramiyesiyle, inanın, siz pazara indiğinizde 3 kilo şeker, bayram şekeri bile alamazsınız. O zaman gerçekten bir iyileşme düşünülüyorsa o zaman hadi gel beraber yapalım, ciddi bir iyileştirme yapalım, insanlar bayramda rahat rahat alışverişini yapabilsin, insanlar rahat rahat memleketinde ziyarete gidebilsin, gelen çocuklara... Artık o şeyi de... Bu krizden kaynaklı ortadan kalkan bir geleneğimiz vardı, gelen çocuklara bir para verme... En azından bunu yapabilsin emekliler. Ama şimdi bu düzenlemeye baktığımızda bırakın bütün bunları yapmayı emekliler insanca yaşamın bile altında, gerçekten çok zorlanarak yoksulluk sınırında yaşamaya devam ediyorlar, yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Bakın, emekli bayram ikramiyesi beş yılda sadece yüzde 10 artmış. Yani 2018'de 1.000 TL'ymiş, sonra işte buna iyileştirme olarak 100 TL biz artış sağlanmış. Ondan sonra 2021 yılından bugüne kadar 1.100 TL olarak aldı emekliler, ikramiyeyi bu şekilde aldı. Şimdi bir iyileştirmeyle 2.000 TL olarak öngörülüyor. Bunun biraz, gerçekten, çok, bu koşullarda, bu enflasyon ve bu kriz koşullarında çok absürt olduğunu... Yine, enflasyon şartlarına baktığımızda, bakın, 2018-2023 arası beş yılda sadece yüzde 10 artarken resmî enflasyonun yüzde 269, gıda enflasyonunun ise yüzde 360 arttığını biliyoruz. Yani düşünün, bu kadar yüksek enflasyon karşısında emekliler nasıl yaşasın, nasıl insanca yaşama koşullarını sürdürsünler?
Diğer bir... Yine, yasada getirilen, torba yasada, yüksek yargı mensuplarının maaşlarının arttırılmasına ilişkin maddeler var. Yani yargıda o kadar çok ciddi problemler, o kadar ciddi sorunlar var ki gerçekten hani bunları bütünlükle ele alan, bunlara bütünlüklü bir çözüm getirmek yerine sadece bir kesimin hani maaşlarına bir artışı tartışmak bence sorunu daha çok büyütüyor. Ha, elbette ki bu maaş iyileştirmelerine biz karşı değiliz ama bu bakış açısına, yasaları bu şekilde yapma ruhuna biz karşıyız ve eleştiriyoruz ve dolayısıyla bunu da hani çok ciddi bir iyileşme getirmeyeceğini düşünüyoruz.
Depremzedelerin, yine, kanun teklifinde, işte bazı maddelerinde doğa olayları ve salgınlarda feragat ve fedakârlık sergileyenlere Devlet Üstün Fedakârlık Madalyası verilmesi öngörülüyor. Şimdi, evet, 6 Şubatta bir deprem meydana geldi, 11 ilimizi etkiledi. Yani iktidar hariç aslında bu toplum bir bütün olarak ciddi bir fedakârlık gösterdi, özveriyle depremzedelerin yardımına koştu, dayanışma gösterdi, arama kurtarma çalışmalarına katıldı; aslında fedakârlığın en büyüğünü toplumun kendisi iktidara rağmen, ekonomik krize rağmen yaptı, elinde avucunda ne varsa depremzedelerle paylaştı. Hâlâ da bu dayanışma sürüyor. Ama iktidar bu deprem anında yoktu. Yetmiş iki saat insanlar enkaz altında gerçekten çığlık çığlığa yardım talebinde bulundular ama iktidar orada yoktu, kurumları orada yoktu, insanlar kaderine terk edildi. Kızılay ortada yoktu.
SALİH CORA (Trabzon) - Herkes oradaydı, yalan konuşma!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben oradaydım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Neyse şimdi, benim olup olmadığım meselesi değil, benim orada olup olmadığım...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ben sizi görmedim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Siz yoktunuz ki beni göresiniz. Ben depremin 2'nci günü Pazarcık'taydım, Maraş'taydım, siz yoktunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sataşıyor, "Yoktunuz." diyor arkadaşlara, yanıltıcı şey söylüyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben yanıltıcı söylemiyorum, ben "İktidar yoktu." dedim, şahsına yönelik...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hanımefendi "Seni görmedim." diyorlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben oradaydım. O görmedi diye ben yok mu oluyorum yani?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkese söz verdiğimde herkes görüşlerini ifade etsin.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Şimdi, kriter onun görmesi mi? Ben iktidara bir eleştiri yapıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İnsanları töhmet altında bırakıyorsun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Töhmet altında bırakmıyorum. Bunu bir tek ben söylemiyorum, milyonlar söylüyor bunu; bakın, milyonlarca insan, deprem bölgesindeki milyonlarca insan sizin orada olmadığınızı, ilk üç gün orada olmadığınızı söylüyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben ilk üç gün Pazarcık'taydım, sizin Belediye Başkanı...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...
Git Belediye Başkanına sor, ben Belediye Başkanınızla da görüştüm, sizin Belediye Başkanınızla. Siz yoktunuz, belediyeniz yoktu, AFAD yoktu, Kızılay yoktu. Ben Pazarcık'taydım, Elbistan'daydım.
SALİH CORA (Trabzon) - Niye paylaşım yapmadım o zaman? Göster bakayım, kanıtla bakayım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Kriter ister misin, git bak, aç Twitter'ı bak.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben sizi dinlemeyeceğim, siz benim konuşmamı sabote etmeye çalışıyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Görüşlerinizi ifade edin lütfen Dirayet Hanım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben tek söylemiyorum, milyonlarca insan sizin olmadığınız söyledi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes sırası geldiğinde görüşlerini ifade etsin lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Kızılay da AFAD da o zaman ne yapıyordu? Çadır satıyordu, konserve satıyordu. Siz de ilk üç gün ortada yoktunuz. Dolayısıyla siz sorumluluklarınızı yerine getirmediniz. Öyle birilerine madalya vererek de bu sorumluluğun üstünü örtemezsiniz. Bakın, yapılması gereken bu mu? Vallahi ben korkuyorum, siz bu madalyayı bir de AFAD'a, Kızılay'a verirsiniz! Yani şimdi böyle bir kaygım var benim. Hani bütün bu beceriksizliklerinizin, bütün bu yetersizliklerinizin, böyle, madalya vererek üstünü örtbas etmeye çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes sırası geldiğinde görüşlerini ifade etsin lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bakın, eğer bir düzenleme yapılacaksa öncelikli olarak "Bu deprem anında kişiler, kurumlar sorumluluğunu yerine neden getirmeli, zamanında yardım neden yapılmadı, neden insanlar kurtarılamadı, o binalar o insanların üzerine neden yıkıldı?" sorusunun cevabını bulmanız gerekiyor, öncelikli yapılması gereken bu. Bakın, biz bunu yapmıyoruz, bunu tartışmıyoruz ama biz neyi tartışıyoruz, neyi konuşuyoruz? Hani gerçekten tam da toplumu manipüle etmenin bir aracı hâline getirdiniz bütün süreçleri. Yani dolayısıyla, böyle, bu halka karşı sorumluluklarınızın yerine getirilmesi gerekiyor. 50 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi, onlarca insan engelli kaldı; hâlâ insanlar çadırlarda, konteynerlerde, hâlâ insanlar temel gıda ihtiyaçlarına erişemiyor. İşte sizin bakanlarınız da oraya gidiyor, açıklama yapıyor. "Lütfen kahvaltı gönderin, zeytin gönderin, şunu gönderin, bunu gönderin."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Başkanım, beni çok engellediler.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Daha maddeler var, çok fırsat var konuşacak, maddelerde de devam edersiniz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Her konuşmada öyle yapıyor...
Onun için, bakın, sizin o topladığınız yardımların nereye harcandığını bir kere öncelikle izah etmeniz gerekiyor, 1999'dan beri aldığınız deprem vergisinin nereye harcandığının hesabını bu topluma vermeniz gerekiyor. Biz nereye harcandığını biliyoruz yani böyle, lüks saraylarda çarçur ettiğinizi biliyoruz.