KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Başkanım, öncelikle kaybınızdan dolayı ben de başsağlığı dilemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlarımız, STK'lerin temsilcileri; bugün artık Komisyonumuzun son torba kanununu görüşüyoruz. Yine, son torba kanunu görüşürken tabii ki torba kanun usulüne itirazımızı da yapmak durumundayız ama beş yıl boyunca gelen bütün kanun tekliflerini -hemen hemen yüzde 95'ini- torba kanun usulüyle görüştük tüm itirazlarımıza rağmen, birbirine benzemez birçok maddeyi içeren kanun teklifleri şeklinde.

Bu getirdiğiniz kanun teklifi de aynı şekilde bir düzenleme içeriyor ve aslında bu getirilen düzenlemenin, 18 maddelik düzenlemenin bir diğer özelliği de tam seçime giderken belli kesimleri biraz rahatlatmak üzerine, memnun etmek üzerine hazırlanmış bir teklif. Aslında bizim, arkadaşlarımızın hem Genel Kurulda hem Komisyonda kanun teklifinin içerisindeki bazı düzenlemelerle ilgili daha önce vermiş olduğumuz birçok önerge, teklif, kanun teklifi olmasına rağmen bugüne kadar hep reddettiniz, getirmediniz; şimdi tam seçime çeyrek kala birden bire bir şey oldu ve bu düzenlemeleri getiriyorsunuz. Örneğin, şeref aylığı kanun teklifiyle ilgili -Sayın Kuşoğlu da söyledi; yine tutanaklara, tekrar edelim, geçsin- 15 önergeyi bizim milletvekili arkadaşlarımız daha önce vermişler ama görmezden gelinmiş, bugün yapılıyor bu düzenleme. Genel olarak getirilen düzenlemeye içerik olarak karşı olmamakla birlikte tam seçime giderken getirilmesini tabii ki eleştirmek durumundayız. Neden eleştirmek durumundayız? Çünkü getirilen bu düzenlemeler belli bir planlama ve hesaplama çerçevesinde getirilmiyor. Bütçemizin dağılımındaki dengeyi, eşitliği bozar şekilde, popülist bir şekilde -Sayın Elitaş, çok seviyorsunuz siz bu "popülist" kelimesini, o yüzden özellikle söylüyorum- bu düzenlemeleri getiriyorsunuz. Aynı şekilde, son düzenlemeyi de bu şekilde değerlendirebiliriz. Neden böyle söylüyoruz? Çünkü getirdiğiniz her düzenleme arkasından yeni mağduriyetler doğuruyor. Hem sistemi bozdukça bozuyorsunuz hem de ne yaparsanız yapın, yaşanan enflasyonist ortamda fiyat artışlarıyla mücadele edemiyorsunuz. Kovaladıkça kaçan bir açlık sınırımız var, kovaladıkça kaçıyor. Siz yeni bir düzenleme getiriyorsunuz, asgari ücreti artırıyorsunuz; hop, iki üç ay sonra asgari ücret neyin altında kalıyor? Açlık sınırının altında kalıyor. Ondan sonra "Hadi, ne yapalım şimdi? Tekrar, hadi, Plan Bütçeyi toplayalım, yeni bir düzenleme getirelim, birtakım kesimlere yeniden maaş artımları yapalım." E, yapalım. Kaç kere yaptık bunu? Her seferinde aynı şey olmadı mı? Şimdi yine aynı şey olacak. Bugün açlık sınırı 9.425 TL, asgari ücret 8.500. Bundan birkaç ay önce 8.500 TL'yi övünerek artırdığınızı söylüyordunuz. En düşük emekli maaşını şimdi kaç yapıyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Siz de 7.600 lira istiyordunuz o zaman.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ama olmuyor, siz çünkü ekonomiyi yönetemiyorsunuz Sayın Elitaş. Bakın, birkaç tane de ekonomi rakamı vereyim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Parti sözcünüz "7.600'den aşağı olmasın." dedi on beş gün önce.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Biz daha fazla... Biz, açlık sınırının altında asgari ücreti kabul etmiyoruz. Bu bir yönetim zaafıdır, bu ülkeyi bir yönetim zaafıdır; insanları, vatandaşlarını, hangi kesimden olursa olsun zincirleme olarak açlığa, yoksulluğa mahkûm etmektir. Siz de zincirleme olarak bunu yapıyorsunuz zaten.

Bugün, bakın, daha iki aylık bütçe açığımız 202 milyar TL'yi geçmiş durumda. Cari açığa baktığımızda, neydi hedefiniz yıllık? 22 milyar dolardı. Şimdi, yıl sonunda 51 milyar dolar bekleniyor yani daha şimdiden 2'ye katlandı. Bütçe bu kadar zor durumdayken bütçenin kaçaklarını kapatmıyorsunuz. Kur korumalı mevduata hâlâ milyarlarca dolar aktarılıyor bugün, birtakım kesimlere bütçeden kaynaklar aktarılıyor. E, ondan sonra da tabii ki yetiştiremiyorsunuz. Ekonomi böyle yönetilmez.

Şimdi, gıda fiyatı artışında dünya 5'incisiyiz. Kutlayalım mı kendimizi? Dedik ya, kovaladıkça kaçıyor. Konut fiyat artışında da dünya 1'incisiyiz. Sayın Elitaş, bu konut krizi, insanların özellikle barınma hakkı üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler yaratmış durumda.

Şimdi, böyle bir ortamda getirdiğiniz düzenlemelerde en düşük emekli maaşını 7.500 TL'ye çıkarmış olmanızı tabii ki, tamam, kutlayabiliriz ama bu, açlık sınırının altında bir rakam, açlık sınırının altında. Aslında, emekli aylıkları neden bu kadar düşük kaldı, bu denge neden bu kadar bozuldu diye baktığımızda, işte orada objektifi kendinize çevirmeniz gerekiyor çünkü emekli aylıklarının sefalet düzeyine düşme sebebi, sizin 2008'de çıkardığınız 5510 sayılı Kanun'dur. Bu kanunla, aylık bağlama oranı ve güncelleme katsayısı düştüğü için emekli aylıkları da düştü ve o tarihten itibaren emekliler arasında bir adaletsizlik başladı. Şimdi bu emekliler arasındaki adaletsizliği de ne yaparsanız yapın kapatamıyorsunuz. Çöken bir emekli aylığı sistemine yama yapmaya devam ediyorsunuz ve bir türlü de olmuyor, olmuyor, olmuyor. Bakın, eğer bu sistem 2008'deki düzenlemeyi getirmemiş olsaydınız, 2000 ve 2008'deki emekli aylığı hesaplama sistemindeki değişiklikler olmamış olsaydı, bugün en düşük emekli aylığı ne kadar olacaktı? 12 bin TL olacaktı ve diğer emekli maaşları da bunun üzerine daha dengeli bir şekilde artmış olacaktı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O hesap yöntemini verir misiniz?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, o yüzden, en düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesinde olmalı diyoruz.

Bunun yanında, birçok arkadaşımız değindi, bu 7.500 liranın artışıyla ilgili herhâlde bir açıklama yapacaksınız. Hep, kök ücret üzerine, kök maaş üzerine bir zam yapılacağı, bunun da hazineden bir destek olarak sağlanacağı üzerine çeşitli konuşmalar yapıldı. Dolayısıyla en düşük maaş alan emekliler enflasyon ve maaş zamlarından yararlanamayacak görünüyor bu durumda. Yani 7.500 TL'ye kadar hiçbir şekilde bu zamlardan yararlanamayacaklar.

Yine söylenen şeylerden bir tanesi -ki ben de bunu söyleyeceğim- yüksek prim ödeyenlere bir haksızlık doğurduğunu görüyoruz. Bunlara bir açıklama getirmeniz gerekiyor. Daha yüksek emekli aylığı alabilmek için yıllardır daha yüksek prim ödeyenler için haksızlık yarattığı görülüyor bu getirilen 7.500 TL'nin. Primini asgariden ödeyenlerle yüksek ödeyen 7.500 TL emekli aylığıyla eşitlenmiş görünüyor Sayın Elitaş. Yani, bu dengesizliğin giderilmesi için daha yüksek aylık alanlar için de daha yüksek prim ödeyenler için de yeniden düzenleme yapılmalı diyoruz.

Bayram ikramiyesiyle ilgili de 1.100 TL'den 2 bin TL'ye çıkarılıyor. Yılda 2 kere veriliyor bayram ikramiyesi. Biz bu artışı çok önceden önergelerimizle önermiştik Sayın Elitaş, bayram ikramiyelerini, ama tarihte kaldı o, gerçekten, fi tarihinde kaldı. Dedik ya, kovaladıkça kaçıyor diye, artık şimdi sizin bunu 2 bin lira yapmanızın hiçbir anlamı yok. 2 bin liranın artık bir hükmü yok bu açlık sınırının altında. Yani bu fiyat artışları, peynir fiyatları, et fiyatları, süt fiyatları yüzde 200, yüzde 300 artmış; insanların marketlerde eli yanıyor artık. Yani bu 2 bin lira nedir ki? Önerimiz, bunu popülist bulacaksınız, en az asgari ücret seviyesinde olması. Bu nasıl verilir biliyor musunuz? İşte, bütçedeki kaçakların, açıkların kapatılmasıyla verilir. O yüzden, en düşük bayram ikramiyesi asgari ücret seviyesine çıkmadığı müddetçe getirdiğiniz düzenlemenin de bir anlamı olmayacaktır.

Şimdi, 15'inci madde var, sağlık çalışanlarıyla ilgili, hekimler ve diş hekimleriyle ilgili yeni bir maaş düzenlemesi, kurum hekimlerinin katsayılarının, mevcut ek ödeme oranlarının değiştirilmesiyle ilgili bir düzenleme getirildi. Bununla ilgili, eczacıların da bu düzenlemeden yararlanmasıyla ilgili bir önergemiz var. Madde üzerinde belki daha detaylı değerlendirilir. Ama getirdiğiniz bu düzenleme, yine, kesimleri, doktorları memnun etmemiş görünüyor. Getirilen yüzde kat sayısından memnun görünmüyorlar ve eşitlikten uzak olduğunu iddia ediyorlar. Gerçekten, baktığımız zaman, Sağlık Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, SGK, Türk Silahlı Kuvvetleri, Hudut ve Sahillerde çalışanların maaşlarındaki artış oranlarına baktığımız zaman, kurum hekim ve diş hekimlerinin bu oranların yarısı kadar olduğunu yani yarısına yakın olduğunu görüyoruz. O nedenle, gerçekten bir adaletsizlik var burada. Bu adaletsizliğin düzeltilmesi gerekiyor.

Ancak ben asıl, çok kısa, meslektaşlarımdan bahsetmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben bir dakika fazla süre isteyeceğim Sayın Başkanım.

Bakın, Sayın Elitaş, değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar; bir deprem yaşadık, bir felaketin içindeyiz ve daha bu felaketin içinden henüz çıkamadık. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının raporuna göre, depremin maliyeti 103 milyar dolar ve parayla ölçülemeyecek kayıplarımız, maliyetimiz var; can, üzüntü maliyetimiz var, vicdan maliyetimiz var. Bunları nasıl karşılayacağız? Karşılayamayacağız tabii ki. Eğer bugüne kadar alınması gereken önlemler alınsaydı bilime, ilme gereken önem verilseydi, mühendislik kurumuna, mimarlık kurumuna, çeşitli devlet kurumlarına daha fazla önem verilseydi, denetimlere önem verilseydi, belki bugün bu kadar büyük bir felaketi yaşamamış olacaktık. Bugün, politik tercihlerin sonucunda, yirmi yıl içinde uygulanan bu, devletin küçültülmesi politikaları, maalesef, mühendisleri de büyük oranda etkilemiştir. Kamu hizmetlerinin sağlanmasındaki bu taşeronlaşma kamudaki mühendis istihdamını çok düşük düzeyde tutmuştur, yüzde 18.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Emine Hanım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bugün çalışan 5 mühendisten yalnızca 1 tanesi kamuda çalışıyor. Aslında çok az.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Son cümlem, bağlamak için söylüyorum Sayın Başkanım.

Son dönemde, bu, işte, sağlık çalışanları alındı, tabipler, hukuk alanında, işte, hâkimler, savcılar, polisler Yargıtay başkanları, Sayıştay başkanları bu kanun teklifinin içinde de var. Ekonomik iyileştirmeleri kapsayan çeşitli düzenlemeler var ama bunu bir türlü mimarlar ve mühendisler için getirmiyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun Emine Hanım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu meslek grupları için de acilen hem kamuda istihdamın artırılması hem de bu düzenlemelerin, maaş artırımlarının getirilmesi gerekiyor. Bu konuda da önergemiz olacak, ben önergemiz üzerinde de söz alacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dediğim gibi, diğer kanun maddeleriyle ilgili de maddelerde konuşuruz.