KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Günaydın.

Teşekkürler Sayın Başkan.

Bütün Komisyon üyelerini, heyeti, teklif sahiplerini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

87'inci torba yasa önerisini görüşüyoruz ve bu öneriyle aslında 10 yasada 36 maddeyle değişiklik yapılmakta. Bu 10 yasa 27'nci Yasama Döneminde daha önce birçok kez değişikliğe uğramış olan yasalardır, bu da onların devamı niteliğindedir. Bu yapılan değişiklikler aslında daha çok yasalarla ilgili olmakla birlikte 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de bunlara dâhildir -4 kez değişiklik yapılmış- fakat konumuzu doğrudan ilgilendiren Cumhurbaşkanlığı kararnamesi herhangi bir şekilde kanun yoluyla değişikliğe tabi tutulmamış. Bir torba yasa olması nedeniyle, aslında hükümler oldukça dağınık olmakla birlikte, ben ana maddeler üzerinde duracağım ve daha sonra diğer maddeler ilgili uzmanlar tarafından ayrı ayrı ele alınacak.

Bu ana maddeler, esasen Anayasa'ya aykırılıkları saptanan ana maddeler iki açıdan ele alınabilir: Bir, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar üzerine yapılan düzenleme; özellikle 36'ncı madde ve çok eskiye dayanan düzenlemeler, on yıllık düzenlemeler dizisini yansıtıyor.

Bir diğer değişiklik diş hekimlerine ilişkin; madde 3.

Bir diğer değişiklik madde 18, 19; ceza oranlarına ilişkin.

Madde 29 sözleşmeli personele ilişkin.

Böylece 5 ana maddede özetlenebilir Anayasa'ya aykırılığı önde olan değişiklikler, düzenlemeler.

Birincisi: Serbest diş hekimlerinin muayenehanelerine ilişkin olarak il sağlık müdürlüğüne sunmak zorunda oldukları bilgi ve belgelerin tamamı teklif metninde belirtilmiş değildir. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığınca istenecek bilgi ve belgelerin de verileceği öngörülmüştür, ayrıca Sağlık Bakanlığınca istenecek. Oysa, diş hekiminin mesleğinin icrasının koşulunu oluşturan verilecek bilgi ve belgelerin tamamının yasayla belirlenmesi gerekir, aksi hâlde idarenin keyfî şekilde belirleyeceği bilgi ve belgelerle diş hekiminin çalışma hakkı daha baştan ölçüsüz bir biçimde sınırlanmış olacaktır. Bu bakımdan, Anayasa madde 49, çalışma hakkı açısından ve 13, bu hakkın sınırlanmasının ölçüsü bakımından sorunlu bir madde bu 3'üncü madde.

18'inci ve 19'uncu maddeler, özellikle ceza artırım oranları bakımından sorunlu. Mahallî mülki amirin yetkisinde olan idari müeyyide yetkisi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna da verilmekte. Aynı fiilde 2 farklı mercinin müeyyide uygulayabilme yetkisi hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerini de içeren hukuk devleti ilkesiyle bağdaşırlığı sorunu karşımıza çıkmakta. Bu bakımdan, Anayasa madde 2 açısından 19'uncu madde sorunludur ama ceza oranlarının yüksekliği bakımından da 18'inci ve 19'uncu madde, Anayasa madde 13, madde 35 açısından sorunlu bulunmaktadır.

Bir diğer madde: "Sözleşmeli personele disiplin cezalarının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." deniyor madde 29'da. Bu da esasen cezaların yasallığı ilkesi bakımından sorunludur. Çünkü madde 38 yasallık ilkesini öngörmektedir; tabii, madde 2 çerçevesinde, bağlamında hukuk devleti ve cezaların yasallığı ilkesine aykırılık teşkil edebilir veyahut da etmektedir. Fakat bütün bu maddelerin ötesinde, madde 3, 18, 19 ve 29 ötesinde esas sorun madde 36'da yani meslekten men yaptırımını öngören madde 36'da karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu madde aslında, biraz önce belirttiğim gibi, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı açısından da sorunludur. Zira, düzenlemede öngörülen kimi suç fiilleri suçların yasallığı ilkesine aykırılık taşıdığı gibi, bu yaptırımı uygulayacak kurum açısından da ciddi sorunlar yaratmaktadır. Şimdi, nedir buradaki sorun? Çok karışık aslında, karışık olmasının nedeni ve kaynağı şudur: Meşhur 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname. Şimdi, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi esasen bu maddeyle yapılan düzenlemenin bir tür mevzuat dayanağını oluşturmakta ama başından itibaren sorunlu düzenleme yapıldığı için bu maddeyle öngörülen düzenleme de o sorunları aşabilecek ya da onlara karşılık verecek bir düzenleme olmaktan uzaktır. Birinci nokta şudur: Sağlık Meslek Kurulu ile Türk Tabipleri Birliğinin yetkileri arasındaki iç içe geçme veyahut da yetki kayması, kargaşası esasen, çünkü böyle bir yetki yargı dışında bir birime verilecekse bunun uzman birim olan, meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği olması gerekir. Buradaki ana sorun buradan kaynaklanmaktadır ve bu düzenleme bu sorunu çözmüyor, devam ettiriyor. Şöyle ki 663 sayılı Kararname ile yapılan düzenleme hem Sağlık Meslek Kurulunun görevlerini düzenleyen bu kararname aynı zamanda hangi durumların ortaya çıkması hâlinde meslekten men yaptırımının uygulanacağını öngörmektedir? Bu 703 sayılı Kararname'yle 663 sayılı Kararname'nin birçok maddesi yürürlükten kaldırılıyor ama ilginçtir, 663 sayılı Kararname hakkında Anayasa Mahkemesi karar veriyor yani şu anda bu düzenlemenin dayanağını oluşturan Anayasa Mahkemesi kararı. Fakat 703 sayılı Kararname, esasen bütün bu devlet yapısını âdeta tasfiye eden kararname geçiş döneminde Anayasa Mahkemesinin önünde. Bir, Anayasa Mahkemesi henüz bu konuda karar verebilmiş değildir çünkü çok geniş bir kararname. Yine, devlet yapısını tasfiye eden, Osmanlı, Cumhuriyet kamu yönetimini 1 no.lu CBK yani Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bunu düzenleyen, Sağlık Meslek Kurulunu da düzenleyen Anayasa Mahkemesinin önünde. Şimdi, burada ise yapılan aslında bu Anayasa Mahkemesi kararlarını beklemek yerine veya 663 sayılı Kararnameyle Anayasa Mahkemesi tarafından öngörülen, belirlenen ilkeleri, iptal kararı sonucu belirlenen ilkeleri yasaya yansıtmak yerine şöyle bir yöntem benimsenmiş: Sağlık Meslek Kurulu yine CBK'yle yapılan düzenleneme çerçevesinde tutuluyor yani yasa ile düzenlenmiyor ama o Kurulun kullanacağı yetkiler buraya aktarılıyor. Dolayısıyla tıp meslek mensuplarına ilişkin meslekten men yaptırımı konusu aslında bir yönüyle kararnameyle düzenleniyor, şimdi ise yasayla düzenlenmek isteniyor. İki sorun burada söz konusu: Bir, bu yetki Sağlık Meslek Kurulu tarafından mı kullanılacak? İkincisi, bu yetkinin ana halkalarını oluşturan sağlık hizmetinden men nedenleri yasa ile bu şekilde mi düzenlenmeli? Bu bakımdan her iki yönüyle sorun teşkil eden bir düzenleme ve evet, doğru, bir yasa ile düzenleme söz konusu ama yasa ile bir kısmi düzenleme söz konusu. İki, yasanın içermesi gereken belirlilik ilkeleri, açıklık ilkeleri ve esasen meslekten men gibi bir yaptırımın yargı kararı sonucu verilmesi kuralının burada gözetilmiyor olması bakımından 36'ncı madde gerçekten ciddi tepkilere ve aykırılıklara neden olacak bir maddedir. Şöyle deniliyor: "1) Meslek icrası esnasında ölüme veya engelliliğe neden olmaksızın sağlığın kısa süreli ve geçici olarak bozulmasına yol açmak.

2) Meslek icrası esnasında bir kişinin ağır engelliliğine veya ölümüne neden olmak.

3) Meslek icrasına ilişkin mevzuata aykırı işlem ve uygulama yapmak.

4) Sağlık mesleğinin icrasından doğmakla birlikte meslekten sürekli olarak men cezası verilmesini gerektirmeyen, ceza hukuku kapsamında bulunan suçları işlemiş olmak."

Şimdi, bunlar o kadar belirsiz, o kadar kapsamlı, o kadar geniş bir alana yayılıyor ki bunu özellikle kaynağını kararnameden alan bir sağlık meslek kuruluna vermek hem tıp mesleği gibi çok önemli ve ağır bir mesleğin ciddiyeti karşısında hem de Anayasa'nın öngördüğü suç ve cezaların kanuniliği ilkesi, insan yaşamı açısından madde 56, sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi ve madde 2, hukuk devleti ilkesi açısından ciddi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu yasa maddesinin mutlaka ya geri çekilmesi gerekiyor ya da hep birlikte, diğerleriyle birlikte yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Sayın Başkan, burada bir hususu izninizle belirterek... Hani, neden bu Komisyon çok önemli? Ama maalesef, coronavirüs döneminde belki en az görev yapan bir Komisyon olmuştur. Ancak, özellikle 1'inci toplantısında, ilk toplantısında yapılan tartışmalarla -sizin bulunmadığınız, neyse ki Tuba Hanım vardı- Kasım 2018'de ve o tartışmalı toplantılarda çıkarılan 7151 sayılı Yasa bu Komisyondan çıktı ve o yasa çok tartışmalı bir biçimde bu Komisyondan çıktı. O günkü notlardan iki üç cümleyi paylaşmak istiyorum çünkü bugünkü yasa da geleceğe yönelik olarak düşünüldüğü zaman, aslında geçmişle bağlantılı bir biçimde tasarlanmalı.

42 maddelik teklif üç gece boyunca toplam kırk iki saatlik görüşme ve tartışmalar sonucunda kabul edildi; 7151 için söylüyorum. Bu sürenin üçte 1'inden fazlası madde 5 üzerindeki tartışma ve atışmalarla geçti. CHP, HDP ve İYİ Parti Gruplarının onca değişiklik önergelerine ve maddenin sakıncaları üzerinde ayrıntılı açıklamalarına karşın 7 Kasım sabaha karşı Komisyon Başkanı ansızın, usule aykırı bir şekilde oylamaya kalkışınca olan oldu. Muhalefet üçlüsü CHP'li vekillerin öncülüğünde yoğun bir tepki gösterdi, Komisyon Başkanı AKP ve MHP Grubuyla birlikte salondan ayrılmak zorunda kaldı; muhalefet grubu ise yapılan oylamanın geçersiz olduğunu bir tutanakla saptadı. Bunun üzerine saat 15.00'teki oturumda madde 5 yeniden görüşülmeye başlandı. AKP'nin çok sınırlı bir değişiklik önergesiyle birlikte madde Komisyonda AKP ve MHP Grubunun oylarıyla kabul edildi. Hemen belirtmek yerinde olur, oylamanın gizli olması hâlinde bu madde Komisyondan geçmezdi.

Şimdi, bunu tırnak içerisinde belirtiyorum, tarihsel bir...

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bir yorum yani.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yorum değil Sayın Başkan, o zamanki gözlemim, saptamalarım; hemen kayıtlara geçmiş tutanak.

Neden bunu hatırlattım Sayın Başkan? Çünkü burada o itirazlara karşın yumuşatılan 5'inci maddeyi -ama özü korundu- Anayasa Mahkemesine götürdük. Anayasa Mahkemesi önemli bir karar verdi, 5'inci maddeyi iptal etti bir hekimin dört yüz elli gün mesleğinden alıkonulmasının getireceği sakıncaları da beyan ederek ve Anayasa Mahkemesi, özellikle 5'inci maddeyi iptal ederken Anayasa'nın 13'üncü maddesini yani özgürlüğün sınırlanmasının ölçüsüzlüğünü; 48'inci maddesini, çalışma özgürlüğünü; 49'uncu maddesini, çalışma hakkını temel aldı. Ama Sayın Başkan, ne zaman iptal etti Anayasa Mahkemesi? Biz Anayasa Mahkemesine hâliyle 2018 sonunda götürdük ama Anayasa Mahkemesi bunu ancak 2021 yılında iptal edebildi çünkü hani, Anayasa andımıza uymadığımız için, sıkça Anayasa'ya aykırı yasaları oyladığımızdan Anayasa Mahkemesinin önündeki dosya sayısı son derece kabarık, o nedenle Anayasa Mahkemesi yaklaşık olarak üç yıl sonra karar verdi. Şimdi, bakın, üç yıl sonra... Şimdi, bunu belirtmemin nedeni, bu Komisyonun işlevinin çok önemli olduğunu, o zaman ısrarla öne sürdüğümüz Anayasa'ya aykırılıkların dikkate alınmamasının tıp camiasında, hekimler topluluğunda yol açtığı sakıncaları bir kez daha hatırlatmak içindi. O nedenle gelecek yıllara yönelik olarak bu tür sakıncalı durumlara bu Komisyonun neden olmaması için inanıyorum ve umuyorum ki bugünkü Komisyonda dört beş yıl önce olduğunun tersine birbirimizi dinleyeceğiz ve öne sürdüğümüz Anayasa'ya aykırılıkları dikkate alarak burada elden geldiğince Anayasa'ya uygun bir yasal düzenleme söz konusu olacak.

Son sözüm şu olsun: Mademki Meclis çalışmalarının sondan ikinci haftasında getirildi bu metin, bu teklif, o zaman iki haftamız olduğuna göre birkaç saat ya da bir iki günlük süre tanıyalım ve bunu -eğer mutlaka gerekliyse- Anayasa'ya uygun bir metin hâline getirelim. Zaten bizim önergemiz bununla ilgiliydi ve belki Anayasa'ya uygun hâle getirdikten sonra görüşmelere başlayıp sonuçlandırmak daha sağlıklı olur diyorum ve hepinize dikkatiniz için teşekkürlerimi iletiyorum.