HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, yakın zamanda çok büyük bir deprem yaşadık ve bu deprem maalesef yönetimin yaşattığı eksiklikler yüzünden büyük bir felakete dönüştü ve bu felakette canla başla her şeylerini ortaya koyarak emek veren, insanlarımızın canını, sağlığını korumak için canlarını ortaya koyan bütün sağlık emekçisi meslektaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum; bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum. Her şeye rağmen yani yönetimin bütün eksikliklerine rağmen Sağlık Bakanlığının bütün personeli, emekçileri gerçekten büyük bir emek sarf ettiler ve bu konuda çok ciddi anlamda büyük başarılara imza attılar büyük eksikliklere rağmen, yöneteme durumuna rağmen. O açıdan buradan bütün hekimlere, sağlık emekçilerine teşekkürü bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Şimdi Anayasa'ya aykırılık açısından tartışıyoruz, doğru ama aslında gerçekten usulle ilgili ciddi bir sorun var. Aslında, temeline baktığınız zaman yasaların yapımıyla ilgili ciddi bir sorun var çünkü yasalar maalesef -ben beş yıldır milletvekiliyim ve bu Komisyonun üyesiyim- bir yerlerde hazırlanıyor ve görünen o ki teklif sahipleri de bu tekliflere, önlerindeki kanun tekliflerine çok vâkıf değiller. Hani hocamı rencide etmek istemem, teklif sahibi olan vekil arkadaşları da bu konuda tenzih ediyorum ama maalesef, benim gördüğüm kadarıyla -birkaç kez daha karşılaşmıştık- bu konuda ciddi bir sorun var. Hazırlanan tekliflere maalesef vâkıf olunmadığı ve bu açıdan da çok ciddi anlamda eksiklerin yaşandığını görüyoruz.

Açıkça söyleyeyim: Özellikle 3'üncü ve 36'ncı maddelerin çekilmesi ve İbrahim Hocanın bahsettiği noktalardaki o eksikliklerin dikkate alınarak bu maddelerin çekilmesi doğru bir karar, yerinde bir karar. Ama keşke hiç buraya gelmeseydi, buraya gelmemesi için bir çaba sarf edilseydi, doğru yöntem izlenseydi; gerçekten bu alanda görev yapan meslek örgütleriyle ortaklaşılsaydı, muhalefetle ortaklaşılsaydı, bu konuda çalışma yürüten insanlarla ortaklaşılsaydı, böyle yanlışlar da ortaya çıkmasaydı. Ama mevcut iktidarın yasa yapım şekli maalesef böyle, yapboz gibi. Bir şeyi düşünmeden, tartışmadan, üstünde gerçekten doğru bir çalışma yürütmeden sarayların odalarında direkt maddeler hazırlanıyor, ondan sonra buraya geliyor ve buraya geldiği zaman da ortaya çıkan durum karşısında zor durumda kalan insanlar maalesef geri adım atmak zorunda kalıyor. Bu maddelerin çekilmesi doğru bir karar, yerinde bir karar. 21'inci yüzyıldayız ve 21'inci yüzyılda bilim insanları 2 tane büyük krizin ortaya çıkacağını öngörüyorlar; bunlardan bir tanesinin gıda krizi olacağını, bir tanesinin de sağlık krizi olacağını söylüyorlar. O açıdan da sağlık kriziyle ilgili de hemen hemen bütün ülkeler çok ciddi anlamda sağlık emekçisi ve doktor konusunda hassas davranıyorlar, herkesten faydalanma, herkesi sistemin içine katma açısından çok büyük bir çaba içerisindeler. Ama gördüğümüz kadarıyla, Türkiye bu konuda hâlâ bu gerçekliği fark etmiş değil, hâlâ kendi hekimiyle, kendi sağlık emekçisiyle barışık değil, hâlâ bazı noktalarda takılıp kalmış ve mevcut iktidar öfkeyle, kinle bir yaklaşım sergiliyor "Acaba kimi sistemin dışına itebilirim, acaba kimi buradan tasfiye ederim?" anlayışıyla yasa yapmaya devam ediyor. Umarız önümüzdeki dönem bu durumların son bulacağı bir dönem olur. Umarız önümüzdeki dönem bu türden, böyle düşünülmeden, tartışılmadan, üstüne çalışılmadan kanun teklifleri gelmez, bu şekilde yol açacak iktidarlar başa gelmez; öyle söyleyeyim, temennim o olsun, sağlık emekçileri ve doktorlar açısından benim temennim bu olur. Ve şunu söyleyeyim: Dünyada eskiden sömürgecilik şöyle yapılırdı yani giderlerdi, oraları vergiye bağlarlardı ve o şekilde sömürürlerdi ya da onların zenginliklerini direkt alıp o şekilde getirirlerdi ama şu an, 21'inci yüzyılda sömürgecilik aslında beyin göçünün sağlanması yani orada yetişen kalifiye insanların başka ülkelere bir şekilde götürülmesi, ithal edilmesi o ülkeler açısından bir yeni yöntem. Türkiye de bu konuda, var gücüyle, mevcut yönetimiyle, mevcut yönetenleriyle buna zemin hazırlıyor. Yani "Giderlerse gitsinler." işte, en ufak şeyde "Ben onu mesleğin dışına atayım." ya da "Muhalifse ben bunu kamu görevinden tutun da bütün alanlardan çıkarayım." tarzında bir anlayış sergiliyor çünkü daha olayın vahametini anlama, geleceğin nasıl şekilleneceğiyle ilgili maalesef ama maalesef bir kafa yorma durumu söz konusu değil.

Şunu özellikle belirteyim: Bu yasa atma tarzı yanlıştır, bu gelen teklifle ilgili de her şey birbirinin içine konulmuş yani baktığınız zaman, diş hekimlerinden tutun aile hekimlerine, aile hekimlerinden tutun optisyenlere kadar veya meslek örgütlerinin haklarının gasbedilmesine kadar hepsi bir torbaya konulmuş, alelacele, yangından mal kaçırır gibi "Acaba seçime bir hafta, on gün kala nasıl bu işi ben derme çatma şekilde geçiririm?" anlayışı var. O açıdan, bence bizim yapmamız gereken en önemli adım şu an bu teklifin görüşülmesini ertelemek ve gidip meslek kurullarıyla, meslek odalarıyla, meslek örgütleriyle, yine, bu alanda çalışma yapan insanlarla, muhalefetle, bütünüyle ortaklaşıp Türkiye'de gerçekten hekimlerin, sağlık emekçilerinin ve sağlık hizmetini alan insanların sorunlarını çözecek kanunlar hazırlayalım yoksa bu mevcut durum... Belki oy çoğunluğunuzla geçirirsiniz -daha önce yaptınız zaten, bunun benzerlerini yaptınız- ama Anayasa Mahkemesinden dönecektir, onu da biliyoruz veya önümüzdeki dönemde olmama durumunuzda yeni gelen iktidar ya da Meclisin yeni gelecek üyeleri bu konuda adım atar ve değiştirir ama şunu özellikle söyleyeyim: Şu an Türkiye'nin ihtiyacı olan bu değil; Türkiye'nin ihtiyacı, yeniden, gerçekten sorunlarına daha kapsamlı bakarak Türkiye'nin bütün sorunlarını derli toplu şekilde çözüm arayışında olmasıdır diyorum.

Teşekkür ediyorum.