KOMİSYON KONUŞMASI

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Elbette ki muhalefet etme hakkı buranın da, Meclisin de, Meclis dışının tüm organlarının da en temel haklarından bir tanesidir.

Şunu ifade etmek isterim: Asgari ücretle ilgili bir iki cümle söyleyip diğer meseleye geçeyim. Bizim orada kendi adımıza bir irademizle bir karar çıkarma yeteneğimiz yoktur. Yani, aşağıda bir madde oluşturmak, tek başına bunu gerçekleştirmek yeteneğimiz söz konusu değil. 31/12'den önce böyle bir değerlendirme yapmak istedik. Bizim grup başkan vekillerimiz de sizler de bir araya geldiniz, sonra biz geldik üzerine ve bu değerlendirildi. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve siz. Bu 4'lü ve biz anlaşmadıktan sonra bizim oraya onu getirebilme şansımız yok zaten. Yani kendi kendimize oraya getirip de gol atmanın veya oradan bir olumsuzlukla çıkmanın bizim için ne anlam ifade edebileceğini ben bilmiyorum. Sonra, neticede, orada bir mutabakat oluştu.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Şimdi bir saniye... O zaman biz niye...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Naci Bey'e sormanız lazım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Karşılıklı konuşursak bitmeyecek.

O zaman biz niye getirdik? Yani eğer siz buna hayır diyecekseniz biz bunu niye getirdik? Çünkü sizin evet dememeniz hâlinde onun bir adım atabilmesi mümkün değil. Biz bir siyasi parti olarak bir öneri getiriyoruz ve bu sizin tarafınızdan reddediliyor. Yani biz kamuoyuna çıkıp "Bunu HDP reddetti." diye mi sadece bu kadar büyük bir adımı atacağız? Evet, ondan sonra bunu geri çektik. Orada yapılan değerlendirme şu: Orada yapılan değerlendirmede -benim söylemem de esas itibarıyla o- yani, bunun kaynağının sağlanması hususunda grup başkan vekiliniz çok anlamsız bir yere gitti, hiç tarif edilmesi gerekmeyen bir yere gitti. Doğru da değildi. Yani hem bilmiyorlar nereden bunu nasıl yapabileceğimizi hem de bu konuda bir irade ortaya koyuyorlar. Çünkü orayı reddederken de o ifadeyi kullanmıştı. Yani, "Bizim bunu kabul etmememizin temel sebepleri şunlar, şunlar, şunlardır." Yani konuyla da bir alakası yoktu. Onun için ben o değerlendirmeyi koydum.

Sonra, bunlar siyasi ifadelerdir, bakınız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Cehalet...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bu siyasi ifadelerin karşılığında siz de kendi siyasi ifadelerinizi ortaya koyabilirsiniz.

GARO PAYLAN (İstanbul) -"Cehalet topluluğu" hakarettir.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakınız, siyasi ifadelerdir, bunu bilmiyor, "Bir cahillik var." dedim. Evet, bakınız, bunlar siyasi ifadelerdir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle diyorsanız işimiz zor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Diğer meseleye gelince, biz hepimiz insanız; siz de insansınız, biz de insanız. Dünkü bir meseleyi burada konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Ben AK PARTİ'de 2014 Mart seçimlerinden sonra teşkilat başkanlığına geldim. Bunu sizinle karşılıklı bir konuşma için söylüyor değilim ama bunu, biraz önce, önemsediğim siyaset kurumunun güneydoğuda ve doğuda ne hâle geldiğini ifade etmek için söylüyorum. İlçe başkanlarımız -yani bilmiyorum diğer siyasi partilerin var mı, vardır muhakkak- il yöneticilerimiz, kadın kollarımız, gençlik kolu başkanlarımız, kadın kolu başkanlarımız, her birine -yani ben de Türkiye'de yaşıyorum- yani Botan komutanlığından ve oradaki yerel bütün unsurlardan şu kadar parça kâğıtlar gönderilip "Bir daha AK PARTİ'de siyaset yaparsanız hayatınızı yok edeceğiz." dedikten sonra, 7 yaşındaki çocukları... Teşkilat Başkanıyım, ben o insanlardan sorumluyum. O insanlar siyaset yapmak için oradalar, trilyoner olmuyorlar, onlar da bir iddianın, bir davanın, aynı şuradaki insanların ortaya koymuş olduğu hassasiyetlerin temini için oradalar ve masumane şekilde siyaset yapıyorlar.

Ben ömrümde korumayla falan gezmedim, genel başkanlık da yaptım, hayatım benim korumayla geçmedi. Ben de sizin gibi tek başıma gittim geldim, vesayetle mücadele ederken de kavga ederken de, bana "Ne olursun bu kadar ağır sözleri söyleme, bu vesayetle ilgili şeyleri söyleme; bak, başına işler gelebilir." denmesine rağmen. Hepimiz inanıyoruz Cenab-ı Allah'a. Sonuç ne olacaksa bunu da kabul etmişiz.

Bakın, bu insanlar on beş gün... Ben söylemeyi edep ederim, o insanı çıkarıp orada o ve onun gibilere -1 kişi de değil- hangi tür işkenceleri yaptıklarını ve bu işkencelerde onlara neler ifade ettiklerini, neler ortaya koyduklarını, neler söylediklerini ben insanlığıma yediremem. Neticede ben o ailenin oradaki mensuplarından bir tanesiyim ve onu korumakla mükellefim. Bütün bunlar sağlanırken seçim sathımailinde -keşke kıymetli Trabzon Milletvekilimiz de burada olsaydı- bir taraftan kampanyayı yürütüyoruz, yani kendi bölgemizde, bir taraftan da güneydoğudaki bu arkadaşlarımıza ve doğudaki bu arkadaşlarımıza "Ne olursunuz dayanın, sabredin." diye bir mücadele ediyoruz gecenin saat dörtlerine kadar, beşlerine kadar. En nihayetinde tehditle beraber ilçe teşkilatlarımız ayrılmaya çalışılıyor ve orada neler olduğunu, neler yapıldığını, orada ceza kesen insanlar, kestirilen insanlar... Ve şunu söyledim: "Bir daha bu tehditleri ortaya koyarsanız oraya başınıza yıkarız."

Bakın, şimdi, eğer cümleler...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Burada, burada.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakınız, ben ne söylediğimi, ne yaptığımı biliyorum. İstirham ediyorum, bakın, "Eğer bir daha orayı, o insanları tehdit ederseniz, teşkilatımı tehdit ederseniz orayı başınıza yıkarım." Yani bu...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Selahattin Demirtaş...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Aynen.

Sonra bir mesele daha var, mesele şu: Bütün Türkiye hatırlayacaktır, siz de hatırlayacaksınız çünkü sizi de bizi de ilgilendiriyor. İlgilendiren mesele şu: Sayın Selahattin Demirtaş çıktı, bir söz söyledi, dedi ki: "Süleyman Soylu başkanlığındaki bir ekip Türkiye'de 7 Haziran seçimlerinde hile karıştırmak için binlerce insandan oluşan timler oluşturdu." Bunları seçimden yaklaşık on beş yirmi gün önce... Ben Trabzon'da çalışıyorum, evet, teşkilat başkanıyım, konuyla hiçbir alakası yok ama Türkiye'de bu kaotik durumu oluşturabilmek için, seçimi sakatlayabilmek için...

Şimdi, bunların hepsi sonuca yönelik ve bu meseleyi tam da sizin söylediğinize inanıyorum ben. Evet, bir senaryo var, doğru, bir senaryo da oluşturuldu, bu da doğru. Bu senaryonun Türkiye'de nasıl uygulanması gerekliliği konusunda iyi hazırlıklar yapıldı, bu da doğru ama bu senaryoyu 1 Kasımda millet kendi iradesiyle beraber kendi senaryosu olarak yerine koyarak devam ettirdi, kendisi bir senaryo yazdı, başkasının senaryosunu ortaya koymadı.

Şunu ifade etmek isterim: Ben sabahki konuşmalarımda size atfen bir şeyde bulunmadım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tutanaklarda var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ama müsaade et Garo Bey. Ben tamamlayayım, ne olursun ya.

Yani size atfen bir değerlendirmede bulunmadım. Sadece oradaki "sen" ifadesini kullanırken bile yine sizin şahsınıza karşı yönelik bir değerlendirme olarak koymadım. O cümlelerin gelişinden PKK'nın, o arkadaşlarımızı tehdit eden unsurların... Evet, size siyaseten kabahat bulurum çünkü PKK, neyse işte, YPG, adı her neyse, başka bütün o "her neyse"lerin tamamıyla ilgili bir tavır ortaya koymadığınız için bir siyasal kabahat bulurum ve bunu söylerim, bundan da geri adım atmam. Ama burada benim... Siz o insanı nereden alıp da işkence yapacaksınız? Oradaki iddiam tamamıyla yani o "Kandil'i başınıza yıkarız." sözünü ifade ettiğim anlayıştakilerin muhataplığıdır. Yani ben onu kimlerin yaptığını, hangi şahısların yaptığını, nelerin yaptığını bire bir isim bilecek değilim ama bir kütle var ve bu kütle demokrasiyi Truva Atı olarak kullanıyor, terörize ediyor ve orada bir anlam oluşturmaya çalışıyor. Benim sizin şahsınızda böyle bir ifadeyi ortaya koyabilecek bir anlayışım kesinlikle söz konusu değildir.

Diğerini söyleyeyim, belki bundan da hoşlanmayacaksınız, bunu da böyle söyleyeceğimi biliyorsunuz zaten: 6-7 Ekim olaylarından üç gün önce ben bölgedeydim hem de öyle onlarca, yüzlerce korumayla değil, 3 Ekim, 4 Ekim ve 5 Ekim. İsterseniz gittiğim ilçeleri de sayayım size: Hakkâri merkez, Yüksekova, Muş Varto, Van Özalp, Ağrı Doğubayazıt, Ağrı Patnos ve Erzurum Hınıs. Yani gecenin yarısı, üç gün boyunca bütün bu ilçelere, bu ilçelerimizin her birine ya molotof atıldı ya ilçe başkanlarımız dövüldü ya aileleri tehdit edildi ya da yakıldı. Bunların her birisine geçmiş olsun ziyaretine gittim. Tabii, ne ben sizin ne de siz benim bu hercümerç içerisinde neyle uğraştığımı bilemezsiniz. Ve oradaki tabloyu gördüm, oradaki tablonun ne olduğunu da tam net olarak o anda hissettim ve netice itibarıyla bu bildirimlerin tamamını da gerçekleştirdim.

Burada hadise nettir. Burada eğer Selahattin Demirtaş 6-7 Ekim olayları çıkmadan önce ortaya koymuş olduğu değerlendirmeyi sorumluluk bilinci içerisinde... Hani sizin bana sürekli salık verdiğiniz, vazettiğiniz sorumluluk bilinci içerisinde eğer değerlendirmiş olsaydı Türkiye'de 6-7 Ekim olayları çıkmayacak, o insanlar katledilmeyecek ve orada yarına ait...

Bak kıymetli Garo Bey, biz istiklal mahkemelerinin niçin kurulduğunu ve onun sonuçlarının ne olduğunu biliyoruz. Dersim'in travmasıyla karşı karşıya kalan insanların bugün hangi sonuçlarla karşı karşıya kaldığını ve bunun Türkiye'ye neye mal olduğunu da biliyoruz. Biz Şeyh Sait meselesi sonrası Türkiye'nin hangi noktaya taşınmak istendiğini de biliyoruz, biz Kahramanmaraş, bir taraftan Sivas, bir taraftan Çorum'da niçin insanların birbirine tam anlamıyla sokulmak istendiğini de biliyoruz. Bugün aynı senaryo var. Derdimiz başka bir şey değil. Ve bu toplumda ötekileştirilenleri bir şekilde tekrar merkeze almak için belki de on iki yıldır, on üç yıldır, on dört yıldır -ki benim de AK PARTİ'de olmamın en temel sebeplerinden bir tanesi budur- bir büyük mücadele verildiğini de biliyoruz. 50 ile 60 arası bir tek Kürt isyanı olmadığı biliyoruz, bir tek ve bunun için de rahmetli Menderes'in Yassıada'da ada komutanı tarafından nasıl alçakça bir şekilde muameleyle karşı karşıya kaldığını da biliyoruz. Bunları hep burada biz yaşadık. Bunların bir daha bu ülkede yaşanmaması lazım.

Ama ne olursunuz, yani burada eğer hep beraber teröre "terör" diyemeyeceksek, terörün ortaya koyduğu sonuçları hep beraber itemeyeceksek hangi sorumluluğumuzdan hangimiz bahsedeceğiz. Ve bunun toplumsal barışla elbette ki ilgisi var. Hepimizin söylediği, geçmiş dönemlerde "Şunlar olsa Türkiye'de ne iyi olur." dediğimiz noktalardayız bugün. Hem Kürt kardeşlerimizin ortaya koymuş olduğu şu andaki temel hak ve hürriyetler konusunda elde ettiği gelişmelerle ilgili hem Türkiye'de dindarların karşı karşıya kaldığı... Hiçbirimiz Alevi meselesini konuşamazdı, bugün net bir şekilde konuşuyoruz, hem de ne güzel konuşuyoruz, karşılıklı değerlendiriyoruz. Eskiden rejim kavgası yapardık, bugün sistem kavgası yapıyoruz. "Başkanlık sistemi olmaz, olur." "Öbürü olmaz, olur." Türkiye'yi biz normalleştirmeye çalışırken bugün karşı karşıya kaldığımız tablo hepimiz açısından yanlış bir tablodur.

Elbette ki siyaset içerisinde karşı karşıya ses yükseltirsiniz, şey yaparsınız, yanlış cümle de söyleyebilirsiniz ama özür mekanizması...

GARO PAYLAN (İstanbul) - İfadeleriniz var, şahsıma karşı ifadeleriniz var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, özür mekanizması... Benim genlerimde demokrasiye karşı nefret suçu işlemek yoktur, benim genlerimde, bilesiniz ki biz acı çeke çeke geliyoruz. Neler yaşadığımızı da biliyoruz ama burada o insanların... Bugün hepimiz gayret gösteriyoruz, güneydoğuda, yeniden burayı acaba nasıl rehabilite edebiliriz, nasıl adım atabiliriz diye bir gayretin içerisindeyiz. Derdimiz ne, oy alabilmek mi, derdimiz siyasi bir mesaj verebilmek mi? Hepimiz bu topluluğun içerisindeyiz.

Ben tekrar söylüyorum, bu makamlar bize baki değildir. En tepeyi de gördüm, en dibi de gördüm ama hata da yapabilirim. Eksikten yoksun Cenab-ı Allah'tır. Biz yürürken belki de 50 tane hata yapıyoruz ama şu önemlidir ki kastımız söz konusu değildir, kastımız da olmaz. Ama burada o talimat orada verilmiştir, bu çok nettir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nerede verilmiştir?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, 6-7 Ekim olaylarından önce.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nerede...

Bir beni...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, televizyon...

GARO PAYLAN (İstanbul) - ...gösterin.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bizatihi sokağa çıkın, bu işleri yapın.

Bakın, bir şey söyleyeceğim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nerede verilmiştir?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bir gün sonra da...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır, yapmayın, bu doğru değil.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ben bitiriyorum, bir cümle, bitiriyorum.

Bir gün sonra da, bak herkes şahit ki Garo Bey, Selahattin Demirtaş boncuk boncuk terleyerek yaptığının ne kadar yanlış olduğunu, kendisine gelen birtakım telkinlerle geri adım atmak zorunda olduğunu... Bunlar bu Türkiye'de gerçekleşti. Bak, siz ne güzel söylüyorsunuz. Ben bunlara hiçbir şey söylüyor muyum?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kim...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ben "Siz geçmişte şunu söylediniz, bunu..." Bizim siyasi hafızamız herhâlde bundan bir yıl öncesini, iki yıl öncesini unutabilecek kadar şeyde değil ama bunu şöyle bir noktaya getirmek yanlış...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - "Siz siyasi sorumlusunuz, siz Bakansınız, istediğiniz konuda istediğiniz değerlendirmeyi yapamazsınız, o böyle bir şeyi yapar." Demokrasi bileşenleri içerisinde kimsenin böyle bir şeyi yapmaya hakkı yoktur, onun da yoktur.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sizin 5 kere yoktur.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bak onun da yok, hepimizin aynıdır, hiç öyle bir şey söz konusu değil.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir toparlarsanız lütfen.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Onun için, şunu ifade etmek istiyorum: Sizin şahsınızla alakalı olarak...

GARO PAYLAN (İstanbul) - "Evet, başınıza yıkarız.", "Benim ilçe başkanımı kaçırdınız." dediniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Böyle bir şey söylemiş olsam söyledim derim.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bizzat size atfen söylemiyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bak, beni biliyorsun, ben böyle bir şey söylemedim, söylemem de.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tutanaklarda var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, sizin şahsınızla alakalı olarak... Şahsınıza zaten böyle bir değerlendirme yok. Olayın yukarıdan aşağıya gelişiyle ilgili olarak söylediğim söz çok açık ve nettir, bu kadar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tutanakta ifade var, düzeltin o zaman.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sizin şahsınız da... Oradaki benim teşkilatımı, oradaki bizim insanlarımızı bir şekilde tehdit eden, aşağılayan olaylar...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir milletvekiline bunları söylediniz Sayın Bakan. Bunları düzeltecek misiniz düzeltmeyecek misiniz? Bu kadar!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, daha neyi düzelteceğim? Sizinle alakalı değil, siz yanlış anlamışsınız diyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, Sayın Başkanın okuduğu tutanaklarda var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Siz yanlış anlamışsınız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, tutanakta var Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ama bana dersen ki: "Selahattin Demirtaş'la ilgili sözlerinden geri adım at." Yani ben o olayın sorumlusunun kendi vicdanımda ve kendi anlayışımda o olduğunu biliyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir mahkeme kararı var mı, bir soruşturma var mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Yok elbette, vicdanım dedim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz "katil" diyebilirsiniz değil mi bir siyasetçiye?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, sesimi yükseltmiyorum ama.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, "katil" dendi diye dava açıldı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bakın, Garo Bey...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bakın, ısrarla hâlâ inkâr ediyorsunuz.

SALİH CORA (Trabzon) - Konuşmada var...

BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Garo Bey, ben de mutedil konuştum, benim de mutedil konuşmam konusunda herhâlde kimsenin herhangi bir söz... Yani böyle bir şey söz konusu değildir, benim sizin şahsınızla alakalı böyle bir ithamı yapmam da mümkün değildir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Düzeltin o zaman.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Söyledim zaten, ben düzeltiyorum işte. Bin defa daha mı edelim?

GARO PAYLAN (İstanbul) - "Benim ilçe başkanımı kaçırdın sen." "Evet, başınıza yıkarız." "Değneksiz köy buldunuz."

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Size karşı değil.

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Paylan, Sayın Bakan "Size karşı söylemedim." diyor, sizi kastetmediğini ifade etmiş olmasının yeterli olması lazım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok net bir şekilde ifade ettim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, ben bir söz istiyorum.

BAŞKAN - Peki, Sayın Paylan, buyurun, son kez size söz vereyim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, bakın, Sayın Selahattin Demirtaş'a ifadeniz haberde aynen şöyle: "Tansu Çiller'in eski gözdelerinden bin operasyoncu Mehmet Ağar'ın halefi ve şimdiki AKP Teşkilat Başkanı Süleyman Soylu HDP ve Kürtleri tehdit etti. Teşkilatların bölgede tehdit edildiğini savunan Soylu 'Sana söylüyorum Demirtaş, buradan Türkiye'ye ilan ediyorum, orayı kafanıza yıkarız.' dedi."

BAŞKAN - Sayın Bakan da zaten "Öyle söyledim." dedi yani.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, Sayın Genel Başkanımıza az önce tekrar "Katil." dediniz, az önce bir siyasi partinin Genel Başkanına...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Zaten o haberin gelişinden nasıl bir siteden alındığı belli. O haberde yani senin dediğin gibi bir taraftan alıp bir tarafa koyuluyor, benim bir derdim var, ben bir derdimi anlatıyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Her neyse, tırnak içinde olan sizinki. Tırnak içinde olanı söylüyorum: "Ey Selahattin Demirtaş, orayı başınıza yıkarız." Selahattin Demirtaş ve IŞİD, artı "Orayı başınıza yıkarız." Sonuçta diyorum ki: Bunun sonuçları var, siyasi sorumlulukları olan birisine bunun sonuçları da olur. Toplumu kutuplaştırmayalım diye çağrı yapıyorum.

HİKMET AYAR (Rize) - Esad, Esad.

BAŞKAN - Kandil'i kastetti Sayın Ayar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sonra, bakın, tekrar ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanına bir ifade de bulunuldu ve bugün soruşturma açıldı ve insanlar, gençler nasıl yataklarından alınıyorsa bir eleştiriden bile -soruşturma açıldı- Cumhurbaşkanıyla ilgili... Siz Genel Başkanıma "Katil." diyorsunuz. Savcılara buradan çağrı yapıyorum, aynı şekilde sizinle ilgili soruşturma açılması için çağrı yapıyorum, eşit derecede cezalandırılmanız için çağrı yapıyorum eğer cezalandırılacaksa.

BAŞKAN - Ayakta duran arkadaşları dışarıya alayım lütfen, bütün ayakta duran arkadaşlar dışarıya, kimseyi görmek istemiyorum orada.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Benimle ilgili yine "İlçe başkanımı kaçırdın sen." ve "Değneksiz köy buldunuz, dolaşıyorsunuz." dediniz. Bakın, bu ifadeler çok ağır ifadeler, bir milletvekiline söylüyorsunuz bunları ve siyaset kurumunu ayakta tutalım diyoruz. Nasıl tutacağız? Bakın, bir şey daha söylediniz. Dün bir fotoğraf gördünüz mü? Bir kadın bedeni yerde yatıyor, öldürülmüş ve çırılçıplak soyulmuş, başında jandarma özel harekât ve polis özel harekât yani gerçekten insanlığımdan utandım. Mevzu şu: Bakın, siz bana elli söylersiniz, ben size elli söylerim, mesele bu meseleyi çözmek, bu yangına su dökmek, benzin değil Sayın Bakan. Nasıl yapacağız bunu, birbirimizi tahkir ederek mi yapacağız? Şu anda Cizre'de, Silopi'de yaşananlara baktığımızda bir senaryonun parçası olduğunda mutabıksak bu senaryoyu birlikte nasıl bozarız? Bu, 1 Kasım seçimi değildir, bu demokrasi meselesidir, demokrasiyi kurumsallaştırma meselesidir. Size tekrar çağrıda bulunuyorum: Selahattin Demirtaş'la ilgili bu ifadelerinizi geri alın, eğer almıyorsanız, ben gece saatlerce hazırlık yaptım, katkı sunmak istiyorum ama almıyorsanız sizi protesto etmek için bu salonu terk edeceğim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Paylan.

Sayın Bakan, tutumunuzda bir değişiklik var mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Garo Bey'le ilgili kendisinin algıladığı şekilde bir cümle söylemediğimi, böyle bir değerlendirmede bulunmadığımı açık bir şekilde ifade ettim yani böyle bir şeyi söylemem de mümkün değil ayrıca ama diğer ifade konusundaki değerlendirmemde de net olduğumu söylemeliyim.