KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben uzaklardan geldim, tam kırk altı yıl oldu bu mikrofona erişmeyeli; Rize'den geldim dolayısıyla biraz heyecanım olabilir, yeni vekilim.

Komisyonumuzda ben de elbette alçak bir sesle sorunlarımızı dillendirip bir ortak çözüm üretme yolunda çaba sarf edeceğim. Doğrusu, dün gece böyle bir hayal içindeydim, yarın işte, Komisyonumuza gideceğim ve şunu anlatacağım, bunu anlatacağım falan filan planlamalar yaparken, birdenbire, sabah uyandığımızda kararname etkisiyle şok olduk ve vatandaşlarımızdan ciddi tepkiler gelmeye başladı.

Değerli vekillerim, değerli üyelerim, Başkanım; olan şudur: Şimdi, bu paketin adı "Millî Dayanışma Paketi" ama beni arayan seçmenlerimiz bunun adına "Millî Dayatma Paketi" dediler. Bunu seçmenler kullandığı için ben de özellikle söylemek istedim.

Şimdi, toplanamayan vergilerden yani deprem sırasında televizyonlarda toplanamayan vergilerden arkadaşlarım söz etti. O vergilerin tutarları motorlu taşıtlar vergisinde ifade edilen 38,5 milyar TL'ye yakın bir miktar. Dolayısıyla önce peşine düşülmesi gereken yer, o televizyonlardan çıkıp taahhütleri veren ya da yapmayan kişilerin ve kurumların peşine gitmekten geçiyor ya da eğer bu sözlerini yerine getirmeyeceklerse onları ifşa etmekten, onlara uyarı yapmaktan geçiyor.

Şimdi, efendim, planlamayı eğer doğru yaparsanız bütçe açığınız çıkmaz. Planlamada yanlış olan bir şeyler gidiyor demek ki öyle düşünüyorum. Neyi kastediyorum? Bizde bütçe açığı çıktı. Ne kadar? Yaklaşık 680 milyar lira civarında bir bütçe açığı çıkacağı tahmin ediliyor. Bu açıkların nereden geldiğini şöyle bir analiz ettiğimizde muhtemelen şu sonuçlara varabiliriz yani nedir bütçe açığına neden olan şeyler? Faiz giderleri olabilir, kamu harcamalarındaki düşünülmeyen artışlar olabilir, garanti kapsamında yapılmış, taahhüde bağlanmış olan yol, hastane, köprü ve benzeri yerlerin düşünülen miktarlarda bitmemesi ve ek keşif artışından kaynaklanan bir artış olabilir; buna bağlı, örneğin, KKM'de -döviz üzerinde alınan kararlarla- daha önce Maliye Bakanımızca "Bütçeye 12,5 milyar TL yük olacak." denildiği hâlde 200 milyara varan bir yükün geldiğini öngörememekten olabilir ve bütün bunları karşılamak da vatandaşa düşüyor.

Şimdi, ben size Rize'den bir örnek vermek istiyorum: Rize'de çalışan bir fabrika var, çay paketleme fabrikası. Değerli Komisyon üyelerim, Sayın Başkanım; bu arada, ben çay üreticisiyim. Bu içtiğimiz çay muhtemelen benim tarlamdan ya da komşu tarlalarımızın birinden hasat edilmiş olabilir. İkinci sürgünleri yeni başladı, çiftçilerimize de ikinci sürgün alımları için, hasatları için önce kolaylıklar diliyorum ama şunu hatırlamak isterim: Birinci sürgün gelmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Rize'ye gelmesiyle 11,30 TL olan 1 kilogram yaş çay bedeli fiyatı, o zaman 19,5 lira olan doların bugün 26 lirada seyretmesi yüzünden kendisine verilen yani 7,5 liradan 11,5 liraya çıkarılma yükseltisini tamamen ortadan kaldırdığı gibi, satın alma kabiliyetlerini iyice düşürmeye başladı.

Şimdi, bir çay fabrikası, paketleme fabrikası var Başkanım Rize'de. Bu fabrikada yaklaşık olarak 500 işçi çalışıyor. Bu işçiler diyorlar ki: "Bizim kadrolarımızı verin çünkü biz orada 7/24, üç vardiya olarak çalışıyoruz." ama sistem öyle çalışmıyor. Fabrika müdürleri diyor ki: "Doğrudur, bu işçilerimiz kadrolu olup sürekli olarak burada çalışmaları bizim verimliliğimizi artırırken maliyetlerimizi de aşağıya çeker." Bu nedenle yöneticiler böyle söylerken, işçiler böyle söylerken, siyasilerce, siyaseten, bu işçilerin, ailelerinin dâhil kontrol edilmesi amacıyla, burada kadrolu çalıştırılmak yerine üç ay, altı ay, beş ay çalıştırılmak suretiyle kontrol edilmeleri sağlanıyor. Ne oldu size? İşte, plansız bir biçimde çalışmanın karşılığı olarak maliyetler artarken işçiler de haklarını alamamış, emeklilik sürelerini uzatmış oldular. Dolayısıyla bunlar planlanmalı.

Gelelim deprem meselesine... Başkanım, ben çok iyi bir inşaat mühendisiyim. Ciddi deneyimlerim var, Allah'a çok şükür, yaptığım işlerde hiçbir sorun yaşanmadı, bundan sonra da yaşanmayacak. Buradan şuna geleceğim: İyi bir inşaat mühendisi olarak, depremde yaşanan hasarın sorumlularını bulmak bugünkü bilimsel verilerle çok kolaydır ve bu bilimsel verilerle sorumluların tespit edilmemesi ve bütçe açığını meydana getiren bu yıkımdan dolayı onlara pay biçilmemesi büyük bir hatadır. Yani bugün yürürlükte olan yasalarla, depremde hasar gören konutların neden hasar aldığını anlamak çok rahat bir şekilde mümkündür ve orada ihmali olanlar da sorumluluklarını hem hukuki olarak hem de maddi olarak yapmadıkça vatandaştan bu yükü istememiz doğru değildir, önce oralarda bu yükleri bir aramamız gerekiyor.

Sonra, bu paketin içinde teklif edilenler ile açlık sınırı meselesi -bütün hatip arkadaşlarım aslında değindi- karşılaştırıldığında vatandaşın bu paketi karşılaması mümkün değildir. Yani 33 bin lira yoksulluk sınırının olduğu bir yerde emeklilerimize, özellikle Sayın Cumhurbaşkanının bu sabahki "Evet, bakanlarımıza ve çalışanlara -veya işte- ilgililere talimat verdim." demesi üzerine başlayan düzenleme veya düzeltme meselesi "Acaba Sayın Cumhurbaşkanının talimat vermemesi hâlinde yapılmayacak mıydı?" sorusunu getiriyor. Yani emekliler çok zor durumda Başkanım, emeklilerden ve çalışanlardan, yoksulluk sınırının 33 bin liraya dayandığı bir yerde motorlu taşıtlar vergisi ya da vergi artırımı yoluyla daha fazla fedakârlık istemek yanlıştır; bunların yerine kamu israfını önleyici tedbirler almak gerekiyor. Çok basit, biraz can sıkıcı olabilir ama bunu söylemek zorundayım: Sadece iki günlük tasarrufla sarayda iki günlük tasarrufla bu talep edilen motorlu taşıtlar vergisi bütçesi oluşturulabilir. Dolayısıyla demin de arkadaşlarımın değindiği gibi, tasarrufu önce kamudan başlatarak önce onlardan istemek, sonra da vatandaşımıza dönmek lazım.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Çok teşekkür ediyorum bu fırsatı yakalayabildiğim için.

Ben burada özellikle, Rizeli olan diğer vekillerim yok, aynı zamanda onların da seçmenlerinin hakkını korumak için buradayım.

Sağ olun beni dinlediğiniz için, teşekkür ederim efendim.